- İYİ günler Teaş mı?
- Haaaa... (Evet anlamında kullanılıyor)
- Bana bugün telefon bağlanacaktı. Türk Telekom özelleştirme kapsamında telefon bağlama işlerinin Teaş'a verildiğini söylüyor da sizi arayayım dedim.
- Evde otur gelirler. (Otur lafı önemli)
- Saati belli değil mi?
- Kardeşim sıra sana gelince gelirler.
... (Altı saat sonra)
- Bütün gün evde oturdum ama sizden kimse gelmedi.
- Sen yarın da evde otur (Sennn)
... (Yarın)
- Alo Teaş mı?
- Haaaa...
- Hala gelen giden yok. Bir sorsanız acaba bugün uğramıyacaklarsa ben artık işimin başına döneyim.
- Soramayız ekiplerde telefon yok. Bize üç tuşlu telefon veriyorlar aboneleri arayamıyoruz.
- Ekiplere ucuzundan birer cep telefonu sağlamak çok mu zor, hadi sağlayamadınız diyelim birer telefon kartı verin de aboneleri "özür dileriz gelemiyoruz" diye arasınlar bari.
- Bahri lan burda biri var kafa ütülüyor be. Gel sen konuş...
MESUT Yılmaz seçimler ertelensin dedi ya kıyametler koptu bir anda.
DSP bişey söylüyor, Fazilet bişey söylüyor, CHP bişey söylüyor, ağzı olan konuşuyor, kulağı olan kaşıyor, burnu olan sümkürüyor...
Oysa beni, yani her seçimde kek gibi gidip oyunu veren sade vatandaş Gani Müjde'yi hükümeti belirleyen seçimler hiç mi hiç ilgilendirmiyor.
Çünkü ben devletimi seçmek istiyorum.
* * *
MECLİS koridorlarını dolduran, çoğu kasaba eşrafından lacivert takım elbiseli kuru kalabalığın bu ülkenin kaderini tayin etmekte yetersiz kaldığının bilincindeyim üzülerek.
Kalkan ve inen parmakların daha çok ekonomik nedenlerle çıkan küçük tefek yasalar için, mevzuatlar için kalkıp indiğinin herkes farkında.
Ben hükümetimi seçiyorum ama devletim bildiğini okuyor.
Ben şeffaf karakol vaat ettiği için hükümetimi seçiyorum, aynı yıl gazeteci Metin Göktepe'yi duvarın üzerinden "düşürüyor" birileri.
Ben çocuklara daha iyi gelecek için gidiyorum sandık başına, Manisa'da ortaokul çocuklarına işkence yapıyor birileri.
Ben burnuna yumruk atan mafyayı yakalasın diye oy veriyorum Mesut abime, onun döneminde yumruk atanın abisine kırmızı pasaport veriyor bazıları.
"Ben sizin ananızım bacınızım" diyenler geliyor iktidara, babalar kayıp evlatları için gözyaşı döken Cumartesi Annelerini topluyor sokaklardan.
Ben "uyuşturucu ticaretini bitirin" diye kullanıyorum oyumu, kilolarca eroin yakalanıyor resmi görevlilerin üzerinde.
Yine aynı resmi görevlilerin terörle mücadele ediyoruz diyerek mafyalaştığını geçiyor ajans haberleri.
* * *
BEN vergi veren kutsaldır diyorum demokrasiye inanırken, biri çıkıyor "Vatanı için kurşun sıkanları kutsal" sayıyor.
Mafyayı çökertmezsek bu iktidar bize haram olsun diyen Mesut abim iktidarda ama mafyaya kırmızı pasaport veren beyabim hala görevinin başında.
Fikrini açıklayanın, kitap yazanın, saz çalıp şarkı söyleyenin yedi sülalesinin yakasına yapışan abilerim kırmızı bültenle aranan sanıkları yakalamaya gelince okur - yazar değil.
İnterpol bültenlerinden kağıttan uçak yapılıyor resmi dairelerde.
* * *
MEMURLARDAN oy istiyor her iktidar olan, ama devlet bankacıları seviyor daha çok.
Memur isyan edince copu yiyor kavruk kıçına, bankacılar isyan edince kırmızı halı kaplı odalarda sorunlarına çare aranıyor beylerin.
Sol iktidarlar gelip geçiyor allı yeşilli, takunyalı bürokratlar iş başında.
Zaman geçiyor Refah geliyor iktidara, karşılarında kapı gibi Kemalistler.
Solculara iş yaptırmayan bürokratlar gidiyor, sağcılara iş yaptırmayan bürokratlar geliyor.
Nüfusu ve toprak büyüklüğü bizden on kat az olan Portekiz'in milli geliri bizimkinin on katına ulaşırken biz "çıktık açık alınla on yılda her savaştan" marşını söylüyoruz bar gecelerinde.
* * *
ON yılda bir ince ayar yapılıyor seçilenlere.
Seçim yasağını referandumla güç bela geçebilen Demirel'in, partiler kapatılırken ortası ayrık dişlerinin arasından hiçbir ses çıkmıyor.
En çok demokrasiye ihtiyacı olan Erbakan'ın döneminde bile, "demokrasi bizim için bir araçtır" diyor has adamı Tayyip Erdoğan.
Sonra bir şiir yüzünden politik hayatı bitecek diye ağlıyor medya önünde.
Ben adam seçiyorum adam gibi yönetsinler diye, ama adamlar adam çıkmıyor.
Ben kimi seçersem seçeyim, kimi doldurursam doldurayım Meclis çatısı altına, birileri takoz koyuyor, çelme takıyor...
Allah devlete millete zeval vermeye diyor kendisine mikrofon uzatan sessiz kalabalık.
* * *
BAŞBAKAN yardımcısıyken "Uğur Mumcu'nun katillerini bulmak bizim için namus meselesidir" diyen iyi niyetli Erdal abicim şimdi evde oturuyor.
Ama devlet görevinin başında.
Ben de ilk seçimlerde gene sandık önünde... Tarihi önemli değil, maksat yeşillik olsun.
- Bir şiir okudum hayatım kaydı. Bir daha şiir okunmayacak. Kaside okunacak, ilahi okunacak.
- Beni mahkum ederlerse DGM'nin suyu kesilecek. Önündeki caddede sürekli olarak şebeke onarımı yapılacak.
- Çocuklar da uyarılacak. Okullarda yapılan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinde şiir okurken dikkatli olsunlar.
- Fazilet'in başına geçecek herkesin başına konuştukları dert olabilir. Sağır ve dilsiz bir genel başkan adayı bulunacak.
Yazara E-Posta: g.mujde@milliyet.com.tr