CHP’nin İstanbul Büyükşehir adayı Ekrem İmamoğlu’nu düne kadar kimse tanımıyordu. İstanbul’un Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’na hasbelkader getirilmişti. Hasbelkader dememizin sebebi, İmamoğlu önce başka partilerin kapısını çaldı, yüz bulamayınca CHP’de karar kıldı.
Beylikdüzü ilçesinde gayet başarısız bir belediyecilik sergiledi. Zira bizzat kendisi de müteahhitti ve diğer müteahhitlerle el ele vererek, bu güzide beldeyi de betonlaştırarak çığırından çıkardı.
Beylikdüzü’nde ikamet eden birisi olarak söylüyorum: İstanbul’daki belediyecilik tamamen inşaat rantına dayalıdır ve bu ranttan en büyük nasibini alan ilçelerin başında Beylikdüzü gelmektedir.
Zaten E-5’ten geçen herkes, yolun iki tarafındaki ilçelerin (Beylikdüzü-Esenyurt) nasıl betonlaştırıldığını, doğru dürüst yolu ve altyapısı bulunmayan beldenin dikey mimariyle nasıl yaşanılmaz hale geldiğini görüyor ve sebep olanlara lanet ve beddua etmeden yapamıyor.
Hangi akla hizmettir bilinmez; Beylikdüzü’nü perişan eden bu kişi mükâfatlandırılarak İstanbul Büyükşehir’e aday yapıldı.
Meğerse aranan kanmış. Tıpkı Ekmeleddin İhsanoğlu ve Abdullah Gül gibi, sağdan bulunup Erdoğan’a karşı kullanılmak üzere kurgulanan kişiymiş.
İç ve dış çevreler derhal algı operasyonlarına girişti, malum kişi parlatıldıkça parlatıldı. Bunca algıya, belli ki kendi de dayanamadı ve “Ben neymişim!” diyerek havalara girdi.
Kuzu postuna bürünerek üstlendiği rolünü fazla sürdüremedi; zira şöhreti her bünye kaldıramazdı.
Nitekim kaldıramadı da... Çekirge bir sıçradı, iki sıçradı sonunda yakayı ele verdi.
Bir yandan musakka olgusu oluştururken, diğer yandan özel uçaklarla seyahat edip, hakkı olmayan VIP’i kullanmayı zorlaması ve buna mani olmak isteyen devletin valisine ‘it’ demesi tılsımı bozdu.
Eden kendine eder ve her kaptan içindeki sızar. İmamoğlu’nun kabından da içindeki sızıyor.
Hem de bizzat kendini helak edercesine!
Daha sonra basın toplantısı yaparak söylediği, “Vali bize tuzak kurdu, bizden özür dilemelidir!” sözü ise, pişkinliğine tüy dikmiştir. Küfreden kendisi, özür dilemeyi bekleyen de!
Halbuki sen, halka, halkın oyuna talipsin; hakkın olmayan VIP’i zorlamanın manası var mı? Hem VIP’te halk ne arasın?
Pontus ifadesini kullanan Yunan gazetecinin üzerine gideceğine, bu ifadeye neden cevap vermiyorsun diyenleri, “Bana ve hatta daha ileri giderek Trabzonlulara Pontus dediler!” diye algı oluşturmaya yeltendin. Pişkinliğin bu kadarına pes doğrusu!
Bu konuda madem bu kadar hassastın; CHP Tekirdağ milletvekili Özcan Aygün Trabzonlulara resmen ve alenen ve üstelik televizyon ekranlarında ve tüm dünyanın gözleri önünde Pontus derken neden sustun?
Halkı aptal sanmayın, halk her şeyin farkında. Adayları adım adım izliyor, değerlendiriyor ve tüm hareketlerini not ediyor!
Onca kamuflaja rağmen, kısa sürede takke düşmüş ve kel görünmüştür. Bundan böyle İmamoğlu ağzıyla kuş tutsa halka yaranamaz.
Ne diyelim; kendi düşen ağlamaz!