CHP, oyların yeniden sayılmasına mani oldu ve bunun sonucu olarak biz İstanbullular yeniden sandığa gidiyoruz.
İstanbul her bakımdan Türkiye’nin özetidir. İstanbul’un 39 ilçesinin 25’inde AK Partili ve MHP’li belediye başkanları görev başındadır. 14 ilçenin belediye başkanı CHP’lidir.
310 kişilik İstanbul Büyükşehir Meclisi’nde AK Parti 180 sandalyeye, CHP ise 123 sandalyeye sahip. Böylesine bir meclis aritmetiğine sahip İstanbul’da, şayet seçimi CHP’li aday Ekrem İmamoğlu kazanırsa, yönetimde ‘topal ördek’ olacak, yani gerekli önemli kararları belediye meclisinden geçiremeyecek. Zira temsil ettiği partinin üye sayısı buna imkân vermiyor.
Ayrıca İstanbul gibi bir metropolün devasa projelerinin birçoğu merkezi yönetimle (Ankara-Hükümet) ilintilidir. Tüm alt ve üst yapı bakanlıklarının ışık vermediği bir İstanbul karanlıkta kalmaya mahkûmdur.
Tayyip Erdoğan İstanbul’da belediye başkanıyken, merkezi yönetimde rakip partilerin koalisyon hükümeti vardı. Erdoğan İstanbul’a gerekli yolları, Karayolları Genel Müdürlüğü’ne yaptıramadı. Merkezi hükümetin yapması gereken tüm projelerine mani olundu.
Faturanın ona veya buna çıkarılması mühim değil; sonuçta İstanbul ve İstanbullu kaybetti.
Mesela, merkezi hükümette AK Parti olmasaydı, İstanbul’a Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Kuzey Marmara Otoyolu ve İstanbul Havalimanı yapılabilir miydi?
Hangi siyasi partide olursa olsun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu denli devasa projelerden bir tekini bile yapamazdı.
Yapamayınca da İstanbul kilit olurdu, yalnızca trafik yönünden yaşanmaz hale gelirdi.
İstanbul’un başta gelen sorunları trafik, kentsel dönüşüm, dikey mimari ve inşaat, çevre (park ve yeşil alan), işsizlik, güvenlik, vb.
Şimdi sorarım size: Bu sorunlardan hangi birisini, belediye meclisinde çoğunluğu olmayan ve merkezi hükümette partisi bulunmayan (iktidar olmayan) bir belediye başkanı tek başına çözebilir?
Görüldüğü üzere, tüm sorunlar, hep birlikte el ele verilerek çözülebilecek boyuttadır ve tabir caizse tek başına kalan belediye başkanlarının boyunu aşar.
İstanbul’a ve İstanbulluya hizmet edebilme açısından bakıldığında, adaylar arasından Binali Yıldırım’ın öne çıktığı görülür. Binali Yıldırım’da hem onca devlet umuru görmüşlüğü var ve hem de başta İstanbul olmak üzere, Türkiye’nin dört bir yanındaki eserlerde onun alın teri ve imzası var.
Sürat çağında İstanbul’un daha fazla vakit kaybetmek lüksü yoktur.
Binali Yıldırım’ı ta İDO genel müdürlüğünden beri tanıyoruz. Denize sırtını dönmüş İstanbul’u aldı ve oradaki deniz ulaşımını dünyanın en iyileri arasına soktu.
Ulaştırma Bakanlığı ve Başbakanlığındaki hizmetleri malum; her biri tarihe geçen, Türkiye’nin yüz akı projeleri.
Bu denli engin bir tecrübe ve hizmet aşkı göz ardı edilmemeli.
Karar İstanbulluların!