Yerli ve milli olmak

29 Ağustos 2018

Yalnızca bizim coğrafyamızda yaygın olan tuhaf bir halimiz var. İnsanlar kendilerini millet yapan çeşitli değerleri benimser ve özümserler. Milli hassasiyetler söz konusu olduğunda, mahut milletin bireyleri ne kadar dağınık olurlarsa olsunlar, yürekleri ve ruhları tektir ve aynı hedef doğrultusunda toplu vurmak zorundadır.

Bu coğrafyada ise, bedenleri burada olduğu halde kalpleri başkaları için çarpan, kendi değerlerine zıt cereyanlara kapılıp ruhlarını satmış yığınla insanın olduğu apaçık ortadadır.

Bu anlaşılmaz tavır, aşağılık kompleksi bulunanlarda, kendini, atasını ve sahip olduğu değerleri beğenmeyen ve özenti içinde olanlara arız olan bir hastalıktır.

Bulaşıcı olan bu hastalığın en yıkıcı yansımasını siyasette görüp yaşamaktayız. Ortadoğu coğrafyasındaki devletlere, bu devletleri sözde idare edenlere bakın, ne demek istediğimizi anlarsınız.

Yerli ve milli olan Sayın Bahçeli’nin ani ve şaşırtıcı çıkışlarına hayret ediyor lakin dönüp de sebebini araştırmıyoruz. Bu kadar mı körüz, bu kadar mı sağırız, bu kadar mı şuursuzuz?

O Devlet Bahçeli ki aynı şaşırtıcı tavrıyla, DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetini yarı yolda bırakıp erken seçim kararı almıştı. Aldığı bu kararla, partisi

Yazının Devamı

AK Parti’de yenilenme -2-

27 Ağustos 2018

17 yıllık bir maziye sahip AK Parti’nin başarı dolu serencamı, üniversitelerde ders olarak okutulacak önem arz etmektedir.

Belli ki; Sayın Erdoğan’ın da işaret ettiği gibi, bu parti sıradan bir kuruluş olmayıp, kökleri ilk insan olan Hz. Adem’e kadar uzanmaktadır.

Yalnızca şu 17 yıllık serencama bakınca bile, adeta turnusol kağıdı hüviyetindeki
bu partiye yapılanlar, yapılmak istenilenler her şeyi apaçık ortaya koymaktadır.

İçeride hedefsin; sana iş yaptırmamak için ellerinden geleni artlarına koymayan ve bundan da önemlisi, kendileri sureti haktan gözüküp seni tu-kaka eden bir zihniyet var; senin varlığın bile bunlara batmaktadır. Ağzınla kuş tutsan bu zihniyete yaranamazsın!

Üstelik, bunların büyükçe bir kesimi, dışarısının emrinde ve adeta sahibinin sesi olarak hareket ediyorlar.

Dışarısı ise; bırakın düşmanlarınızı, dost ve müttefik bildiklerinizin hedefindesiniz. Gözlerinizin içine baka baka, düşmanlarınızı silahlandırıp üzerinize salıyorlar.

Onlarla mücadeleye kalktığınızda da, orantısız güç kullanıyorsunuz diye suçlanırsınız.

Yazının Devamı

Bayrama dair -2-

24 Ağustos 2018

İslam âlemi için buruk bir bayramı daha geride bıraktık. Halbuki bugünkü mübarek cumayla birlikte çifte bayram fırsat ve imkânı vardı.

Paramparça edilmiş, güç ve kudreti elinden alınmış; liderleri süper güçlerin, halkları ise, liderlerinin elinde esir olan İslam ülkeleri, ellerindeki muazzam yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla sömürgeci güçlerin hedefindedir.

Bunca ibretlik hezimetten sonra bile kendine gelemeyen ve ‘diriliş’ vaat etmeyen İslam âleminin üzerine adeta ölü toprağı serpilmiştir.

Belli ki onları kıyamet ‘sur’undan başkası uyandıramayacak!

İslam âleminin elinde muazzam bir servet var. Bu servet milyarlarca petro-dolar olarak ya sömürgeci güçlerin bankalarında hacizli (yanlış okumadınız, hacizli!) ya da silah karşılığı olarak yine onlara gidiyor.

Halbuki inandıkları Allah Teâlâ “Siz kendinizi değiştirmediğiniz müddetçe, üzerinizdeki nimetimi (hayır ya da şer) değiştirmem” buyuruyor.

Peki, halklarını elinde esir olarak bulunduran İslam ülkelerinin liderleri kimdir ya da kimlerdir?

Onu da yine kendi dinleri cevaplıyor; buyurun: “Amirleriniz (liderleriniz) amellerinizdir!”

Yazının Devamı

Bayrama dair -1-

22 Ağustos 2018

Nereden bakarsanız bakın, tüm İslam alemi hiçbir şekilde hak etmediği bir Bayramı daha idrak ediyor. Diğer bir ifadeyle, Bayram yerine hüznü ve perişanlığı yaşıyor.
Bu durum ise; dinleri ne diyorsa, onun tam tersini yapmalarından kaynaklanıyor.
Dinleri; birlik olmalarını, birlikte rahmet, ayrılıkta azab-ı ilahinin olduğunu söylüyor.
Geçen asrın başlarındaki Osmanlı’nın çöküşünden beri İslam alemi maddede ve manada başsız kalmış ve adeta kesik başlı horozlar misali çırpınıp durmaktadır.
Pek azı müstesna; hiçbir İslam ülkesi kendi olamamış ve her biri değişik bir sömürgeci gücün hegemonyasına girerek dünyalarını da, ahiretlerini de perişan etmişlerdir.
Al-i İmran Suresinin 103. Ve 105. Ayet-i kerimelerinde mealen şöyle buyurulmaktadır: ‘Hep birlikte Allah’ın ipine (İslamiyet’in emir ve yasaklarına) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allahütealanın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz…’, ‘Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.’
İşte İslam ülkelerinin çektikleri, vaat

Yazının Devamı

Ak Parti’de yenilenme -1-

20 Ağustos 2018

Ak Parti 6. Olağan Kong-resi’ni yaptı ve Sayın Erdoğan 1380 delegeden hepsinin oyunu alarak yeniden Ak Parti Genel Başkanı seçildi.

Malum: Ak Parti 2001 Ağustos’unda kuruldu; yani 17 yaşında, genç ve dinamik bir parti.

Kurulduğunun hemen ertesi yılı (2002) girdiği seçilerde tek başına iktidar oldu ve o gün bugündür, tek başına iktidarını sürdürmektedir.

Bu denli bir başarının dünyada örneği yoktur. Hem de birçok bakımdan…

Ne demek istediğimizi biraz açalım: Ak Parti, 2002 seçimlerine girdiğinde, milletin kahir ekseriyeti hariç, hemen herkes; her kurum ve kuruluş ( Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer, yazılı ve görsel medyanın tümü, askeri ve sivil tüm bürokrasi, STK’ların tamamına yakını) onun karşısındaydı.

Ve bunların hepsi; açıktan ya da gizli olarak Ak Parti’ye savaş açmıştı.

Zira bunların hepsi bir olup; 28 Şubat darbesini yapmış ve Erbakan hükümetini alaşağı etmişti.

Yaptıkları sözde devrimin de bin yıl süreceğini iddia etmişlerdi.

Yazının Devamı

Hazır ol cenge!

17 Ağustos 2018

Atalarımız, coğrafya-mızda hayatın tanımını ne güzel özetlemişler: Hazır ol cenge, istiyorsan sulhu salah! Yani bölgende barış içinde yaşamak istiyorsan, her an savaşa hazırlıklı olmalısın.

Zira bu denli netameli coğrafyalarda ancak güçlü olanlar yaşayabilir. Her türlü gücünle, dosta güven düşmana korku salmalısın!

Günümüzdeki şekliyle, hak güçlünün olduğu (diğer bir deyişle, güçlünün her daim haklı olduğu) dünyamızda, güce tapılmaktadır.

Hele bizim gibi bir coğrafyada yaşıyorsanız, güçlü olduğunuz müddetçe dostunuz ve dostlarınız vardır. Üstelik ne kadar güçlü iseniz o kadar çok dostunuz (!) vardır.

Dünya yaratılalı beri her kuralın bir istisnası vardır ve lakin bir kuralın hiç istisnası yoktur ve kıyamete kadar da olmayacaktır.

Bu da, kuralları güçlü olanın belirlemesidir.

Ayrıca, dünya üzerinde kâmil manada bir adaletin olamayacağının açık delilidir.

Zaten bu dünyada adalet yok ki öbür dünya var! Yani adaletin en kâmil manada gerçekleşeceği bir hesap günü (mahkeme-i kübra) ve bütün bunların sonucunda da cennet ve cehennem var.

Yazının Devamı

Dünya yeniden kuruluyor!

15 Ağustos 2018

Sovyetler’in yıkılışından sonra, tek kutuplu kalan dünyanın başını çeken ABD’nin, emperyal bir anlayışla dünya hakimiyetine kalkışacağı kehanet değildi.

Güç zehirlenmesi yaşayan ABD, sahip olduğu gücü kontrolsüz kullanmaya kalkınca, tüm dünyayı karşısına aldı.

ABD, yalnızlığını, BM’nin Kudüs konulu oylamasında gördü ve kelimenin tam anlamıyla çıldırdı!

Ona göre, kollayıp beslediği ve koruyup gözettiği uydu ve uşak konumundaki ülkeler, efendilerine başkaldırmıştı.

ABD’yi tüm cihana rezil eden bu ülkeler, yaptıklarının bedelini ödemeliydi.

Bu yüzden, daha önce mikro düzeyde başlatmış olduğu ticaret savaşını, makro düzeye yayarak, neredeyse tüm ülkeleri karşısına aldı. Baksanıza; 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin vesayeti altındaki Almanya bile, alınan ambargo kararlarını tanımayacağını açıkladı.

Bu ise, akıllı bir ülkenin takınacağı tavır değildi.

Dedik ya, güç zehirlenmesi ABD’deki gücü, kontrolsüz güç haline getirdi.

Yazının Devamı

ABD: ‘Suyumu bulandırıyorsun!’

13 Ağustos 2018

Hemen her devlette olduğu gibi; ABD Başkanları da ABD derin devletinin emrindedir.

İyi de; ABD derin devleti adına, şimdiye kadar her kafadan ayrı sesler çıktığı pek görülmedi!. Bu yüzden olsa gerektir ki, ‘şaka gibi’ ABD’nin başına çöreklenen Trump, kısa zamanda sustalı maymuna döndü.

İsrail devleti kurulduğundan beri, tüm ABD başkanları, İsrail’e hamilik yaparlar. Trump ise, hepsinden çok daha ileri giderek; koskoca ABD’yi İsrail’in yörüngesine soktu.

Bu an itibariyle İsrail’de ve ABD’de, birbirine paralel dinci anlayışlar iktidardadır. Birisi, Yahudi ırkçılığı temeline dayanan Siyonizm, diğeri ise, Yahudilikle Hristiyanlığın karışımı olan Evangelizm’dir.

Kendisi de evangelist olan Trump’ın etrafı, evangelistlerle kuşatılmıştır.

Bu yüzden; şimdiye dek hiçbir başkanın almadığı, alamadığı Kudüs kararını Trump aldı. ‘Kıyamet Savaşı’na hazırlanan bu inanç mensupları; ABD başkanlığına getirdikleri Trump vasıtasıyla dünyanın sinir uçlarıyla oynamaktadır.

Trump’ın pervasızca alıp uygulamaya koyduğu kararlar, ABD’yi dünya üzerinde süratle yalnızlığa itiyor. ABD, BM Güvenlik Konseyi üyesi diğer ülkelerle birlikte İran’a yapılan anlaşmayı tek taraflı olarak feshetti. Bununla yetinse iyi;

Yazının Devamı