Özerkliğe alıştırma süreci

23 Temmuz 2011

Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) ilan ettiği özerkliğe Ankara’dan güçlü ve yaygın bir tepki gelmedi.
Bu belki bir taktik gereğiydi; Ankara, düşük profilli bir tepkiyle olayı “ciddiye almadığı” mesajı vermek istemiş olabilir.
Özerklik ilanına Başbakan Tayyip Erdoğan, gazetecilerin ayaküstü sorularını yanıtlarken “kendileri çalıp kendileri oynuyor” tepkisi vermekle yetindi.
Abdullah Öcalan ise “İlan etmek önemli değil, pratikleştirmek önemli” diyerek, özerkliğin gereğini uygulamada da yerleştirin, talimatı vermiş oldu.
Şimdi PKK ve siyasi alanda paralel çizgide faaliyet gösteren BDP, KCK, DTK gibi örgütlerin önümüzdeki dönemde, özerkliği uygulamada güçlendirmek, kurumsallaştırmak için çalışacaklarını tahmin etmek zor değil.
Üç örgütün de Öcalan’ın İmralı’da geliştirip uygulamaya soktuğu projeler olduğu biliniyor. Bu nedenledir ki, bu üç örgüt de Öcalan’dan bağımsız politika veya proje geliştirmiyor, İmralı’dan gelen projeleri Türkiye’nin gündemine sokarak uygulamaya çalışıyorlar.

Yazının Devamı

Öcalan’ın öne sürdüğü koşullar

22 Temmuz 2011

Silvan saldırısından sonra İmralı ile Kandil arasında görüş farklılığı olduğu, Bayık’ın Abdullah Öcalan’a rağmen saldırı talimatı verdiği biçiminde, “barış” yolunda “derin PKK”nın devreye girdiği yorumları yapıldı.
Silvan saldırısı sonrasında Öcalan’ın avukatlarına ne diyeceği merak konusuydu. Saldırının kendisine rağmen yapılıp yapılmadığı, destekleyip desteklemediği, karşı çıkıp çıkmadığı anlaşılacaktı.
Avukat görüşmesi yapıldı. Öcalan’ın avukatlarına yaptığı iddia edilen yorumlar basına yansıdı.
Öcalan, şehit edilen 13 asker için “üzüntü” belirtmiş ancak saldırıya karşı bir tutum almamıştı. Karşı çıkmak bir yana, Silvan saldırısını örnek gösterip, “Daha fazlası da olabilir, şehirlerde de olabilir” tehdidinde de bulunmuştu.
Öcalan’ın bu tutumu “iyi terörist, kötü terörist” yaklaşımını boşa çıkardı. Sözlerinden de anlaşılıyor ki, Öcalan PKK’nın silahlı gücünü güvence olarak görüyor. Terör eylemlerinin de elini güçlendirdiğini düşünüyor.

Başbakan’a çağrı

Yazının Devamı

Erdoğan Kıbrıs’ta doğru bir çıkış yaptı

21 Temmuz 2011

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Kıbrıs konusunda yaptığı çıkış içerik ve zamanlama bakımından doğru bir çıkıştır.
Erdoğan bir yandan sorunun özünü ortaya koydu, bir yandan da Güney Kıbrıs’ın dönem başkanlığında AB ilişkilerinin buzdolabına konulacağını açıkladı.
Başbakan, “Kimse bizden Güney Kıbrıs’la masaya oturmamızı beklemesin, Türkiye tanımadığı bir devletle masaya oturmaz” diyerek, AB’nin üye yaptığı “Kıbrıs” diye bir devlet olmadığını da vurguladı.
AB, büyük haksızlık yaparak Güney Kıbrıs’ı üye yaparken, bütün Kıbrıs’ı temsil eden bir devlet kabulüyle hareket etti. KKTC’yi ve Kıbrıs Türklerini yok saydı.

“Dürüst davranmadı”
İlk kez sınır sorunları olan bir devleti üyeliğe kabul ederek sorunu bünyesine alan AB’nin izlediği çifte standart politikası, Kıbrıs Türkü’nün de Ankara’nın da kabul etmeyeceği, edemeyeceği bir yoldur.

Yazının Devamı

Çözüm yeri Meclis olacaksa

20 Temmuz 2011

Sorunların çözüm yeri Meclis’tir söylemi seçim boyunca BDP de dâhil tüm partilerin söylemiydi.
Bu söyleme dayalı “iyi bir başlangıç” beklentisi de vardı. Partiler Meclis’te bir araya gelecekler, ortak çalışma komisyonları kurulacak ve sorunlara çözüm aranacaktı.
Tutuklu milletvekilleri nedeniyle bu hava bozulmaya yüz tutmuşken, Silvan saldırısı tümüyle sıfırladı.
Ne BDP’nin diyebileceği bir şey kaldı, ne de İmralı’nın. Hiçbir şey olmamış gibi davranmanın mümkün olmadığını BDP de, Öcalan da biliyor olmalı.

Terör oldukça
Silvan saldırısının kimin kararı olduğu tartışılıyor. Öcalan’a rağmen mi yapıldı, sorusu en sık sorulan soru.

Yazının Devamı

PKK’nın doludizgin gidişi

19 Temmuz 2011

Silvan saldırısı İmralı-PKK-DTK-BDP cephesindeki ilişkiler konusunda yeni soru işaretlerine yol açtı. Bu cephede söylenenlerle yapılanların birbirini tutmaması, “cepheyi kim yönetiyor” sorusunu gündeme getirdi. Öcalan’ın açıklamalarına karşın Silvan saldırısı “iyi terörist, kötü terörist” oyunu mu oynanıyor, sorusunu akıllara takılı bıraktı.

Çelişkiler
Silvan saldırısı öncesindeki havaya bakınca birçok çelişki görülüyor. Bunlardan en önemlisi kuşkusuz Öcalan’ın yaptığı açıklamayla Silvan saldırısının çelişmesi.
Öcalan, seçim sürecinde eylemsizlik kararı aldırmış, bu kararı desteklemiş, seçimler sonrasına tarih vermiş ve bu tarihi de 15 Temmuz’a kadar erteletmişti.
Avukatları aracılığıyla verdiği son mesaj eylemsizlik için verilen son tarih olan 15 Temmuz’un hükmü kalmadığı yönündeydi. Öcalan, “barış konseyi” kurulması konusunda devlette anlaşmaya varıldığını; 15 Temmuz’un kalktığını, BDP’li milletvekillerinin koşullarını görüşerek Meclis’te yemin edebileceklerini açıklamıştı.
İmralı’dan bir önceki açıklamasında da olumlu mesajlar yansımıştı.

Yazının Devamı

Genelkurmay idari inceleme raporunu bekliyor

17 Temmuz 2011

Diyarbakır’ın Silvan ilçesi kırsalında 13 askerimizin şehit edildiği saldırıyla ilgili olarak basında birçok haber yer aldı.
Çatışma yerinde çıkan ve şehit sayısını artıran yangının uçaklardan atılan bombalar nedeniyle çıktığı; yakınlardaki birliklerden yardım gitmediği, özel tim gönderilmediği, birliğin uykusuz ve yorgun olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’ni(TSK) suçlayan haberlerin yaygınlığı dikkat çekiciydi.

Klişeleşti
Her PKK saldırısından sonra, şehit askerlerin hakkını koruyormuş havası verilerek, TSK’yı “zayıf, haksız ve hatalı”; buna karşın PKK’yı “güçlü, haklı ve hatasız” gösteren haber ve yorumlar artık klişeleşti; mutat bir propaganda, psikolojik harekât yöntemi oldu. Basın yayın organlarına genel olarak bakıldığında propaganda üstünlüğünün PKK’ya geçtiği dahi söylenebilir. Propaganda desteği bakımından PKK kadar şanslı terör örgütü örneğine herhalde sık rastlanmamıştır.

Genelkurmay’ın idari incelemesi

Yazının Devamı

Başbakan’dan strateji değişikliği mesajı

16 Temmuz 2011

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde 13 askerin PKK’lılarca şehit edilmesi seçime giderken oluşturulan havayı tersine çevirdi. PKK bildiğini okumaya devam edeceğini gösterdi. Seçim öncesindeki tehditlerinin boş olmadığını kanıtlamaya çalışıyor.
Bir yandan silahlı eylemlerini sürdürüyor, diğer yandan siyasi adımlarını da atıyor. 13 askerin şehit edildiği gün “özerklik” ilan edilmesi bunun en son örneği.
PKK’nın Kandil’de yaptığı açıklamalarla, BDP ve DTK’nın eş zamanlı açıklamalarının ortak noktası; seçimler sonrasında Kürtlere anayasal bir statü sağlanmaması halinde, terörün tırmandırılacağı ve özerkliğin ilan edileceğiydi.

PKK’nın strateji değişikliği
PKK strateji değiştirdiğini Öcalan’ın ağzından açıkladı. Bağımsızlıktan vazgeçtiklerini, demokratik cumhuriyeti hedeflediklerini ilan ettiler. Kürtlere Anayasa’da statü verilmesi, Güneydoğu’ya anayasal güvence altında özerklik tanınması aynı kapıya çıkan talepler.
Bağımsızlık hedefinden vazgeçtiğini söyleyen Öcalan ve PKK, yeni taktik olarak legal alanda mevzii kazanmaya yöneldi. Özerklik talebi yeni stratejinin en üst hedefini gösteriyor. Bu hedefe ulaşmak için yerel yönetimler ve parlamentoda zemin kazanmaya ağırlık

Yazının Devamı

PKK süreci tahrip etti

15 Temmuz 2011

12 Haziran seçimlerinden sonra oluşan atmosfer içinde başta yeni anayasa olmak üzere Kürt sorunu da dahil birçok temel sorunun siyasal ve toplumsal uzlaşmayla çözülebileceği beklentisi artmıştı. Tutuklu milletvekilleri nedeniyle başgösteren yemin sorunu ise TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in öncülüğünde çözüm sürecine girmişti. CHP iktidar partisiyle vardığı mutabakat sonucu yemin etti. BDP de AKP yetkilileriyle bir araya geldi. Bu görüşmelerden bir mutabakat çıkmadı ama BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş her fırsatta yüz yüze konuşmanın ve diyaloğun önemine işaret ederek bu temasın önemini vurguladı. “Konuşmak sataşmaktan iyidir” diyen Demirtaş, sadece barış ve demokrasi için uğraştıklarını da vurgulamıştı.

PKK’nın tahrip edici etkisi
12 Haziran sonrasında bir taraftan siyasal temaslar artarken İmralı ve Kandil’den tehditlerin arkası kesildi. Öcalan, İmralı’dan verdiği mesajlarda önce 15 Haziran’a kadar adım atılmazsa terörün tırmanacağı haberlerini yolladı. Daha sonra Kandil 15 Temmuz tarihini verdi. Son olarak da yine İmralı’dan “Barış Konseyi konusunda mutabakata vardık, 15 Temmuz’un hükmü kalmadı” mesajı geldi. Ayrıca Öcalan, BDP’nin yemin edebileceğini de avukatları

Yazının Devamı