Erdoğanın adaylığı

1 Eylül 2002

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalmanın, soruşturmaların belli noktalarda tıkanmasına, özellikle siyasi baskılar sonucunda kapatılmasına ilişkin saptamalarından sonra konu sivil toplum kuruluşlarına, seçimlere ve halkın tavır almasına geldi.Bu bağlamda oy kullanmanın çok ciddi bir iş olduğuna işaret eden Org. Yalman, "eskisi gibi değil, seçim, oy kullanmak çok ciddi iştir" dedikten sonra, yolsuzluklarla mücadelede medyanın, sivil toplum kuruluşlarının işlevine işaret etti:"Bu işler çözülür ama medyanın, sivil toplum kuruluşlarının işlevlerini tam olarak yerine getirmesi gerekir. Bu kuruluşların halkı aydınlatması, olayları açması gereklidir. Halk isterse kimse karşısında duramaz."Askerler, yolsuzlukla mücadelenin, soruşturmaların yarım kalmasından, sumen altı edilmesinden şikayetçiler.Beklenti, seçimlerden sonra, bu konuların, soruşturmaların, dosyaların yeniden açılması yönünde...Konu seçimlere gelince, siyasetin gündemindeki soru işaretleri de öne çıkıyor...Örneğin, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ile kapatılan Refah Partisinin eski Genel Başkanı Necmettin Erbakanın milletvekilliği adaylıkları. Erdoğan da, Erbakan da milletvekili adaylıklarına engel bir durum olmadığı

Yazının Devamı

Erdoğan’ın adaylığı

1 Eylül 2002


<#comment>30 Ağustos resepsiyonunda yolsuzlukla mücadele konusunda komutanların gösterdiği duyarlılık başlıca sohbet konularından biriydi.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman’ın, soruşturmaların belli noktalarda tıkanmasına, özellikle siyasi baskılar sonucunda kapatılmasına ilişkin saptamalarından sonra konu sivil toplum kuruluşlarına, seçimlere ve halkın tavır almasına geldi.
Bu bağlamda oy kullanmanın çok ciddi bir iş olduğuna işaret eden Org. Yalman, "eskisi gibi değil, seçim, oy kullanmak çok ciddi iştir" dedikten sonra, yolsuzluklarla mücadelede medyanın, sivil toplum kuruluşlarının işlevine işaret etti:
"Bu işler çözülür ama medyanın, sivil toplum kuruluşlarının işlevlerini tam olarak yerine getirmesi gerekir. Bu kuruluşların halkı aydınlatması, olayları açması gereklidir. Halk isterse kimse karşısında duramaz."
Askerler, yolsuzlukla mücadelenin, soruşturmaların yarım kalmasından, sumen altı edilmesinden şikayetçiler.
Beklenti, seçimlerden sonra, bu konuların, soruşturmaların, dosyaların yeniden açılması yönünde...

Yazının Devamı

Askerin saptamaları

31 Ağustos 2002


<#comment>Genelkurmay’ın geleneksel 30 Ağustos resepsiyonunun bu yılki özelliği komuta kademesinin değişmiş olmasıydı. Doğal olarak, yeni görevlerini devralan Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’e, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman’a, Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur’a ilgi daha fazlaydı.
Hemen belirtmek gerekir ki, komutanların değişmesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta anlayışının ve sorunlara yaklaşımının değişmesi anlamına gelmiyor. Bu her komuta değişikliğinde kolayca gözleniyor. Dün de gözlendi.
Bu olgu Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev devir-tesliminin neden her zaman gönül rahatlığı içinde yapıldığını da açıklıyor. Emekli olarak Genelkurmay Başkanlığı görevinden ayrılan Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun görevi devralırken yaşattığı ve devrederken yaşadığı "emenati emin ellere" bırakma duygusunun kaynağı bu...
Komutanlarla sohbet ederken anlıyorsunuz ki, teröre karşı 20 yıldır verdikleri başarılı mücadeleyle, Türk Silahlı Kuvvetleri, bu süreçte sadece askeri ve teknolojik alanda değil, ülkenin sosyoekonomik, sosyokültürel ve diplomatik alanlarda da gelişmesine ve uzmanlaşmasına katkıda bulunmuş. Konulara ve sorunlara derinlemesine vâkıf

Yazının Devamı

Kirlenmiş çevre

30 Ağustos 2002


<#comment>‘Bugün içinde bulunduğumuz sosyo - ekonomik ve sosyo - kültürel problemlerin; kirlenmiş bir ahlaki çevrede yaşıyor olmamızdan kaynaklandığını belirtmek istiyorum. Toplumu saran bu ahlaki çöküntü; hiçbir şeye inanmayan, birbirini umursamayan, sadece kendini düşünen bir yapı oluşmasına sebep olmuş, sevgi, dostluk, dürüstlük, şefkat, alçakgönüllülük kavramları anlam, derinlik ve boyutlarını büyük ölçüde kaybetmiştir."
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan Org. Aytaç Yalman, iki yıldır yürüttüğü Jandarma Genel Komutanlığı görevini Org. Şener Eruygur’a bu sözlerle devretti.
Org. Yalman’ın bu saptamasında, jandarmanın görev alanında yürüttüğü operasyonlardan edindiği deneyimin ve gözlemin katkısı kuşkusuz büyük.
Komutanın, "kirlenmiş çevre - ahlaki çöküntü" saptamasının bir tür kanıtı bir gün sonra Uluslararası Saydamlık Örgütü’nden geldi. Örgütün açıkladığı yolsuzluk endeksleri Türkiye’nin her geçen yıl biraz daha "kirlendiğini" gösteriyordu. Türkiye, yolsuzluk algılama endeksinde 10 basamak daha aşağıya düşmüş...
Kirlenme hızla sürüyor...
Bu kirlenme nasıl durdurulacak?

Yazının Devamı

Soysal, Ecevit’e sıcak

29 Ağustos 2002


<#comment>Başbakan Bülent Ecevit, beklenen çağrısını dün yaptı. Ecevit, ulusal sol - demokratik sol düşünceyi, kültürü benimsemiş herkesi DSP saflarına çağırdı.
Ecevit, bu çağrıyı yaparken, YTP ve CHP ile DSP arasındaki farkı vurgulamayı da ihmal etmedi.
Ecevit’le, yaptığı çağrının adresini konuştuk. Şöyle dedi:
- Benim çağrım belirli bir kuruma ve kurumlara değil. Ben ulusal solu, demokratik sol düşünceyi benimsemiş herkese çağrı yaptım. Kendilerini solcu sayan bazı entelektüeller nedense sol düşünceyle milliyetçiliği bağdaştırmazlar. Ulusalcılıkla solun çelişeceğini düşünürler. Oysa, öyle değildir. Özendikleri Avrupa’daki sol da milliyetçidir. Solcu olmak her şeyden önce ulus ve ülke birliğini ve menfaatlerini korumayı, kollamayı gerektirir. Ben bu düşüncede olanları DSP’ye çağırmış oldum.
Ecevit, "ulusal sol" kavramına vurgu yapınca akla ilk isimlerden Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal ve Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi Genel Başkanı Yekta Güngör Özden geliyor.
Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ı bir ulusal davayı gütmek üzere gittiği İsviçre’de bulduk. Mümtaz Hoca, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın görevlendirmesiyle, Kıbrıs

Yazının Devamı

Ayıp...

28 Ağustos 2002


<#comment>Siyasetteki ayıplar artık gizlenemeyecek boyutlara ulaştı... Örneğin...
"Ecevit bitti, bizi Derviş bir daha seçtirir" diyerek, apar topar DSP’den kaçıp YTP’ye kapağı atan milletvekilleri...
Derviş, YTP’yi bırakıp CHP’ye gidince ne yapacaklarını şaşırdılar.
Şimdi bütün güçleriyle seçimi erteletmeye çalışıyorlar...
Ayıp...
Başbakanlık koridorlarında, Derviş’i, "beceriksiz Amerikalı", İsmail Cem’i de, "monşer" diye aşağılamaya çalışanlar, şimdi onların paçalarına yapışmış, bir daha milletvekili olmaya çalışıyorlar.

Yazının Devamı

Bu hükümetle seçime gidilemez

27 Ağustos 2002


<#comment>
3 Kasım seçimlerinin ertelenmesi karşılığında başbakanlık teklifi aldığını ve reddettiğini açıklayan DYP lideri Tansu Çiller, dün telefonla arayarak yeni bir değerlendirme yaptı.
Çiller, seçimlerin ertelenmesine "hayır" dediğini bir kez daha vurguladıktan sonra, şöyle konuştu:
"Evet, ben, başbakanlık karşılığında seçimlerin ertelenmesini kabul etmedim. Seçimlerin ertelenmesine ilişkin bir önerge gelirse buna oy vermeyiz, dedim. Ama seçimlerin 3 Kasım’da yapılması koşuluyla, bu hükümetin düşürülmesi gerektiğini düşünüyorum."

İKİ ÖNEMLİ NEDEN

Yazının Devamı

Seçim ve roketleme

26 Ağustos 2002


<#comment>Ankara’da 3 Kasım seçimini ertelemek için "mahcup" bir girişim yapıldığını yazmıştık. Mahcubiyetin nedeninin ise bu girişimin seçimi çok istiyormuş gibi görünen YTP ve ANAP’tan kaynaklandığını da belirtmiştik. DYP lideri Tansu Çiller’e başbakanlık önererek, yeni bir hükümetle seçimi ertelemeyi içeren bir teklifin DYP’ye iletildiğini kaydetmiştik.
DYP lideri Tansu Çiller, dün telefonla arayarak bu girişimi doğruladı ve şöyle dedi:
"Evet böyle bir teklif aldım. Ama hemen yanıtını vereyim: Reddediyorum."
Çiller, gerekçesini de şöyle açıkladı:
"Ben başbakanlık için seçimi ertelemeye razı olmam. Halk seçim istiyor. Bu tür girişimler büyük ölçüde baraj korkusu olan partiler tarafından yapılıyor. Belki içlerinde Avrupa Birliği için, seçim yasaları için iyi niyetle harekete geçenler de bulunabilir ama seçimi ertelemek için artık geç kaldılar. Başbakanlık için seçimi erteletmeyi kabul etmem mümkün değil."
Çiller’in bu yanıtıyla, seçimi erteleme girişimleri de büyük ölçüde boşa çıkmış sayılabilir.

Yazının Devamı