Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ankara’da 3 Kasım seçimini ertelemek için "mahcup" bir girişim yapıldığını yazmıştık. Mahcubiyetin nedeninin ise bu girişimin seçimi çok istiyormuş gibi görünen YTP ve ANAP’tan kaynaklandığını da belirtmiştik. DYP lideri Tansu Çiller’e başbakanlık önererek, yeni bir hükümetle seçimi ertelemeyi içeren bir teklifin DYP’ye iletildiğini kaydetmiştik.
DYP lideri Tansu Çiller, dün telefonla arayarak bu girişimi doğruladı ve şöyle dedi:
"Evet böyle bir teklif aldım. Ama hemen yanıtını vereyim: Reddediyorum."
Çiller, gerekçesini de şöyle açıkladı:
"Ben başbakanlık için seçimi ertelemeye razı olmam. Halk seçim istiyor. Bu tür girişimler büyük ölçüde baraj korkusu olan partiler tarafından yapılıyor. Belki içlerinde Avrupa Birliği için, seçim yasaları için iyi niyetle harekete geçenler de bulunabilir ama seçimi ertelemek için artık geç kaldılar. Başbakanlık için seçimi erteletmeyi kabul etmem mümkün değil."
Çiller’in bu yanıtıyla, seçimi erteleme girişimleri de büyük ölçüde boşa çıkmış sayılabilir.
"Sohbet Odası" için Derya Sazak’la birlikte görüştüğümüz CHP lideri Deniz Baykal da, seçimi ertelemenin Türkiye’ye maliyetinin çok yüksek olacağı inancında. Baykal, siyasi belirsizlik nedeniyle, Türkiye’de faizlerin enflasyonun çok üzerinde olduğuna işaret ederek, bu maliyeti şöyle hesaplıyor:
Enflasyon yüzde 35, faizler 50 - 70 bandında oynuyor. Bu tırmanışın nedeni ekonomik değil, tamamen siyasidir. Belirsizlik ve güvensizlik ortamıdır. Faizler 10 puan yükseldiği zaman Türkiye’nin borç yükü 13 katrilyon artıyor. 20 puan yükseldi mi 26 katrilyon artıyor. Türkiye seçimi ertelerse her 10 puanda bu kadar yük alacak demektir. Oysa, seçimle birlikte oluşacak güçlü ve güven veren bir iktidar faizlerin düşmesi sonucunu doğuracaktır. Bu da vatandaşın cebinden nakit para çıkmadan ülkeye 18 - 20 milyar dolar tasarruf sağlamak anlamına gelecektir.
Baykal, seçimin hiçbir nedenle olmasa bile sadece bu nedenle zorunluluk olduğunu ve Türkiye’ye başta ekonomi olmak üzere büyük faydalar sağlayacağını belirtiyor. CHP’nin bu seçimlerde elde edeceği başarıyla Türkiye’yi iki alanda "roketöleyeceğini belirtiyor:
"1- Bu seçimlerde CHP’nin tercih edilmesiyle, gerginlik yaratmayacak güçlü bir iktidar şansı ortaya çıkacak.
2- AB ile 2003’te müzakere takvimi alınması ve makul süre sonra Türkiye’nin AB’ye girmesi sağlanacak.
Bu Türkiye’nin iki önemli alanda roketlenmesi demektir."
Baykal, seçimlerden sonra CHP iktidarına kesin gözüyle bakıyor.
Derviş’le birlikte borç üretmeyen bir ekonomi yapılanmasını gerçekleştireceklerini vurguluyor. CHP lideri, Türkiye’nin geleceğini yemeye başladığını, çocuklarının, hatta torunlarının hakkını yiyerek günü birlik yaşamaya çalıştığına işaret ediyor ve bu gidişi durduracaklarını iddia ediyor.
Baykal da Derviş gibi muhalefeti hiç aklına getirmiyor. İktidarı çantada keklik görüyor.