Dedikodu yapma, ayıptır!

21 Eylül 2010

EĞER biri çıkar da, “Şimdi efendim Turgut Özal’ın öldürüldüğü söyleniyor. Zehirlenerek. Buna ait çok yazılar var, nitekim vefat ettiği zaman ağzından köpükler geldiği, bunun kalp hastası olan bir kimsede olamayacağı söyleniyor” derse...
“Mümkündür” derim ben de.
Mümkündür.
Çünkü Türkiye’de her şey olabilir!
Olabilir çünkü hepimiz bir “kuşku toplumunun” fertleriyiz uzun süredir.
Ya gerçek ne?
Eldeki somut veriler ne?

Yazının Devamı

Yüzde 42’nin analizi!

20 Eylül 2010

Ya Rabbim, Recep Tayyip kulunun aklını ve ruhunu öyle bir anda sabitle ki; hayatının devamında hep öyle düşünsün, hep öyle konuşsun, hep öyle davransın.
Nasıl bir an meselâ?
Meselâ...
“Referandum sonrasında kurmaylarımdan yüzde 58’in değil, yüzde 42’nin analizini istedim. Biz milletin mesajına sağır kesilemeyiz. Çünkü aynı mesajı almak istemiyorum. ‘Hayır’ın da ‘Evet’e dönüşmesi lazım. Bir siyasetçinin de hedefi bu olmalı. Nerede eksiğimiz var? Bireysel olarak yanlışımız, eksiğimiz olabilir. Ama ben bir kulum. Eksiğim olacak. Ama hakaret etmem. Ettiysem özür dilerim” diye konuştuğu gibi bir anda, neyse Recep Tayyip Erdoğan...
Hep böyle olsun.
Hep öyle kalsın.
Ve o zaman...

Yazının Devamı

Do you understand?

19 Eylül 2010

“Western diplomats say they are alarmed by reports that Mr Erdogan has negotiated a deal with Iranian President Mahmoud Ahmadinejad for Tehran to make a substantial contribution to the campaign funds of Turkey’s leading Islamic party. Under the terms of the deal Iran has agreed to transfer $12 million to the AKP, with further payments of up to $25 million to be made later in the year” diye, başlıyor haber.
“The Turkish government denied having received the money from Iran.
Apart from transferring funds to the AKP, diplomats say Iran has also agreed to provide financial support for the IHH, the Turkish Islamic charity IHH which supported last May’s aid flotilla which ended in disaster when it was intercepted by Israeli commandos, which resulted in the deaths of nine activists” diye de sonlanıyor.
* * *
Aradaki paragrafları da işin içine katarsak, hikâyenin özeti şu:
“İran, AKP’ye referandum kampanyasını yürütmede destek için 25 milyon dolar bağışlamış” ve bu transferi de İHH Vakfı üzerinden yapmış.
İddia öylesine önemli ki aslında, doğru olması halinde doğrudan Anayasa’nın 69’uncu maddesinin “kapsama alanına” giriyor:

Yazının Devamı

Yorumlardan yorum beğen!

17 Eylül 2010

Referandum sonucunu herkes kafasına göre yorumluyor. Kemal Kılıçdaroğlu misal, “Türkiye’nin geleceğine yön verecek sınıf CHP’ye yöneliyor. Gelecek AKP’nin altından kayıyor” demekte.
Gelecek...
Mesele, o gün ne zaman gelecek?
Ben olsam oturduğum yere bakardım önce.
Çünkü altındaki koltuğu çekiştirmeye başladılar bile!
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ise hesabı çoktan yapmış:
“Bugün seçim olsa Ak Parti yüzde 45 oy alır...”

Yazının Devamı

Doğru hesap!

16 Eylül 2010

HAKKARİ, Türkiye’nin 81 vilayetinden biri.
Oradaki “Evet” oranı yüzde 94.27
Müthiş!
Oy oranlarına bakılarak hesap yapılacaksa, akılların tavana vuracağı daha çok yer var.
Misal.
Kırşehir’in Kaman İlçesi’ne bağlı Yağmurlu Sarıuşağu Köyü.
Buradaki “Evet” oranı ise yüzde 100.

Yazının Devamı

Kutluyorum...

15 Eylül 2010

İZMİR’DE “Kim daha başarılı oldu” diye sorulacaksa ısrarla.
“Evet cephesi” derim, elim vicdanımda.
Aklın ve mantığın da...
Hesap ile kitabın da kaçınılmaz sonucudur bu manzara.
O zaman hakkı sahiplerine teslim etmek gerekiyor.
Başbakan’ın, önüne geleni kutlaması gibi, ben de yazılarımda adını andığım Evet’çilere yapmalıyım aynı kıyağı.
Evet.

Yazının Devamı

Eski ve yeni 12 Eylül!

14 Eylül 2010

BUGÜN yüzde 58’lik halk iradesine methiye düzenler, 12 Eylül Anayasası’nı yerden yere vururken; aslında o Anayasa’ya yüzde 92 oyla “Evet” diyen halkın iradesine hakaret ediyorlar.
Hiç düşünmüyorlar...
12 Eylül Anayasası’na “Evet” diyenler, kimdi?
Gökten zembille uzaylılar mı inmişti?
Yoksa halk, “iradesini” peynir ekmekle mi yemişti?
Ve hatta...
“Tarih tekerrürden ibarettir” lafı bile gelmiyor akıllarına.

Yazının Devamı

İlk izlenimler

13 Eylül 2010

OĞUZ Haksever’i izliyorum NTV ekranında. “Türkiye’nin Kararı” programının açılışını yaparken kullandığı cümle dikkat çekici fazlasıyla:
“Sonuçlar herkes için iyi olsun...”
Oysa...
Recep Tayyip Erdoğan’ın annesi Tenzile Hanım ile oğlu Bilal bile oylarını kullandıktan sonra “Hayırlı olsun” demekte bir sakınca görmemişlerdi.
Oğuz kardeşimizin dilini dolandıran sebep acaba neydi?
Korku mu? Baskı mı? Heyecan mı? Referandumdaki tercihi mi?
Sebep her neyse...

Yazının Devamı