Hüseyin Aslan’ın heyecanı, enerjisi müthiş. Gün 48 saat olsa “bana mısın” demeyecek. Bir daldan ötekine atlıyor sürekli. Onu izlemeye çalışanların başı dönüyor.
Nitekim son olarak “İzmir Sağlık Serbest Bölgesi Projesi” de yeri göğü inletti.
Ne var ki...
“Sürat felâkettir” çoğu kez.
Hüseyin Aslan da “bugüne kadar hiçbir kurum ve kuruluş tarafından gündeme getirilmeyen” iddiasıyla yeni projesini sunarken, yine aculluğuna kurban gitti.
Çünkü bu projenin bir benzeri, en azından içerdiği hedefin ikizi, yıllar önce seslendirilmişti.
Üstelik Türkiye’de “serbest bölge” denince akla gelen ilk kişi olan, rahmetli Kaya Tuncer tarafından!
* * *
Dedim ya. . .
Sürat felâkettir!
Herhalde bu yüzden Kaya Tuncer’in 15 Ocak 2010 tarihinde, “Türk-Amerikan Bilim İnsanları Derneği’nin önderliği ve Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün de katılımı ile ‘Sağlık İçin İzmir-İNOVİZ Platformu’nu oluşturduk. Bu sayede, İzmir’in sağlık alanında bir cazibe merkezine dönüştürülmesini hedefliyoruz” şeklinde açıklamasını gözden kaçırdı Hüseyin Aslan.
Kendisinin de örnek aldığı Dubai hakkında, yine Kaya Tuncer’in “ESBAŞ, 2010 yılı tanıtım ve pazarlama çalışmalarını sağlık sektörüne odaklı olarak belirlemiş ve 2010 yılı faaliyet takvimini de sağlık sektörüne odaklı olarak programlamıştır. ESBAŞ, 25-28 Ocak 2010 tarihlerinde Dubai’de gerçekleşecek olan ArabHealth Fuarı’na ESBAŞ Sağlık Merkezi’nden bir doktorunda da içinde yer aldığı beş kişilik bir heyetle katılıyor” demesini hatırlamadı.
* * *
Keşke Milliyet Gazetesi’nin internet sitesindeki arşivine bir baksaydı.
Zira Kaya Tuncer’in bu sözleri üzerine 19 Ocak 2010 tarihinde şöyle yazmıştım:
“ESBAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Tuncer’in ‘İzmir’i dünyanın en önemli sağlık kentlerinden biri yapma’ hayalini ve bunu gerçekleştirmek için gösterdiği çabayı ve heyecanı önemsiyorum.
Tartışmaya bile gerek yok. Sağlık turizminin başkenti olmalı.
Bırakın bugünü, gidin gidebildiğiniz kadar geçmişe. Ve sorun kendinize:
Dünyanın en eski tıp merkezlerinden Asklepion nerede?
Nerede olacak, Bergama’da; burnumuzun dibinde!
Yani... ‘sağlık turizminin başkenti’ olma iddiasını taşımak zorunda.
Açıkçası bu...
Tarihin buyruğu!”
* * *
Kimse kusura bakmasın.
Hatırlamakta zorluk çekenlere, bazen “hatırlatmak” gerekir yaşananları.
En azından “saygı” gibi, “vefa” gibi, “ahlâk” gibi yüksek değerlerin korunması adına bunu yapmaktan başka çare kalmaz.
Çocuklarımız...