Uzun yıllar sonra Alfred Hitchcock’un “The Birds” adlı filmini yeniden izledim.
Hitchcock, Kuzey Kalifoniya’da tatil yaparken “kıyıdaki evlere saldıran deniz kuşlarına” ilişkin bir haber okumuş.
Bu olay ile Daphne du Maurier’in kısa bir öyküsü yönetmenin kafasında birleşince “Kuşlar” filmini çekmiş 1963 yılında.
50 yıl öncesinin teknolojik olanakları düşünüldüğünde, Hitchcock’un “insanları germedeki” ustalığı daha iyi anlaşılıyor.
Her zaman, her yerde, her konuda “akil adamlara” veya daha doğru bir tanımla “akil insanlara” ihtiyaç var.
“Akil” sözlük anlamıyla “akıllı” demek.
Yok.
Sadece “akıllı” olmak yetmez.
Bugüne kadar izlediğim büyük kongre ve kurultayların çoğu “nedense” yaz mevsiminin göbeğinde yapıldı hep.
Nefes alınmaz ortamlarda, terden sırılsıklam olmuş binlerce insan kabir azabı çekmeye mahkzm edildi.
İşte bir tane daha.
CHP Büyük Kurultayı 18-19 Temmuz’da yapılacakmış.
Ona yasak, buna yasak. Hele bu devirde. Olacak şey değil. Akıl alacak şey değil.
Örnekse kürtaj yasağı...
Varsayın, iktidar dediğini yaptı.
Kürtajı toptan yasakladı.
Bakın, o zaman ne olacak?
Dönem filmlerinde bolca gördüğümüz sahneler, 2012 Türkiye’sinde yaşanmaya başlayacak.
Eski bir ebe veya hemşire ya da meslekten atılmış bir doktor, izbe bir mekân, hijyenden nasibini almamış alet edevat, bir masa üzerine uzanıp, bacaklarını açmış bir kadın...
Yasadaki madde şöyle:
“İzmir İli, Balçova İlçesinde yer alan İzmir-İnciraltı Turizm Merkezinin İnciraltı kesiminde 17/8/2011 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onaylanan 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında büyük kentsel yeşil alan olarak planlanan ve 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 18 inci maddesi kapsamında düzenleme ortaklık payı ile elde edilecek alan ve ekli krokide sınır ve koordinatları gösterilen alan, EXPO alanı olarak belirlenmiştir.”
26’ncı dönemin ikinci yasama yılındaki 115’inci birleşiminde, EXPO alanının adresi işte böyle tarif ve kabul edilerek, yeni bir sürecin önü açıldı.
2015 yılında EXPO’ya aday olduğumuzda, çok şey net değildi oysa.
Daha önceki yıllarda yapılan EXPO muhabbetlerinde ise her şey laftaydı yalnızca.
İzmir EXPO 2020 Alanı Hakkında Kanun Tasarısı ile ilgili Meclis’te yapılan görüşmeler sırasında, Ak Parti Grubu adına konuşan İlknur Denizli’nin şu sözlerine dikkat:
Eğer demokrasi “bir seçimin özgürce yapılması, isteyenin ‘kim ne der’ demeden aday olması ve o seçim sonucunda kazananı çok önceden kabullenen bir iradenin varlığı” gibi unsurlar içeriyorsa...
CHP’nin İzmir İl Kongresi, demokrasinin zaferidir aslında.
Hani bazen “kazananlar da aslında kaybeder” ve bunu adına “Pirus Zaferi” falan derler ya...
Bu kez tersi oldu.
İsmail Küçükkaya’nın yazısındaki başlığa takıldım:
“İstanbul neyin başkenti?”
Bence soru yanlış.
Doğrusu şöyle olmalıydı:
“İstanbul neyin başkenti değil?”
Cevap belli:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘resmi’ Başkenti değil.”
Geçenlerde Kemalpaşa Bağyurdu’nda kızlar güle oynaya kiraz topluyordu meselâ.
Öğle saatlerinde birden hava kapandı, sağanak yağış başladı, gökyüzünde şimşekler çaktı.
Islanmaktan korunmak için bir çam ağacının altına koştular.
Yağmurdan kaçtılar ama...