İsmail Küçükkaya’nın yazısındaki başlığa takıldım:
“İstanbul neyin başkenti?”
Bence soru yanlış.
Doğrusu şöyle olmalıydı:
“İstanbul neyin başkenti değil?”
Cevap belli:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘resmi’ Başkenti değil.”
Başkent, merkezdir.
Ekonominin merkezi İstanbul’dur.
Kültür ve sanatın merkezi İstanbul’dur.
Sporun merkezi İstanbul’dur.
Finansın merkezi İstanbul’dur.
Turizmin merkezi İstanbul’dur.
* * *
Hal böyle olunca...
Somali Konferansı da, İstanbul’da yapılır.
Dünya Salon Atletizm yarışması da, İstanbul’da yapılır.
Türkçe Olimpiyatları da, İstanbul’da yapılır.
Ekonomik İşbirliği Zirvesi de, İstanbul’da yapılır.
Kadınlar Euroleague Finali de, İstanbul’da yapılır.
Zeytinin ve zeytinyağının merkezi İzmir ve çevresidir ama “Zeytinyağı Çalıştayı” da İstanbul’da yapılır.
* * *
Ve dahası...
2020 Olimpiyatı mı?
Ancak İstanbul’da olur.
2020 Avrupa Futbol Şampiyonası mı?
Mutlaka İstanbul’da olur.
* * *
Bütün bunlarla beraber, akla gelen, gelmeyen her şeyin başkentidir İstanbul.
Güzelliklerin ve çirkinliklerin başkentidir.
Doğruların ve yanlışların başkentidir.
Nitekim “mezara kadar gidecek sırlar” da İstanbul’da paylaşılır, Ergenekon davası da İstanbul’da açılır!
İstanbul ayrıca güçlülerin ve güçsüzlerin, kazananların ve kaybedenlerin başkentidir.
Türkiye’nin en zengini de İstanbul’da yaşar, en fakiri de!
Ciddiyim.
Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinin Koyunoba Köyü’nde, sokakta yatan, açlıktan kıvranan kimse yoktur misal.
Ama İstanbul’da vardır.
* * *
İyisi mi, halinizden hiç şikâyet etmeyin İzmirliler.
EXPO ile idare ediverin gari.
Çünkü büyük başın derdi, büyük olur.
Bakın Obama’ya.
O bile “3.5 yılda saçlarımın ağarmasının ardından benden önceki başkanların yaşadığı zorlukları artık çok daha iyi anlıyorum; buna George W. Bush da dahil” diyor!
Tek karelik doğada sanat!
Şimdi yandık işte
TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl’ün, çocuk tanımının 0-18 yaş yerine “eksi 1 ila 18 yaş” şeklinde yeniden tarif edilmesi için UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü’ne başvurması; besbelli dünyanın kafasını karıştıracak.
Malum.
Her yaş, 365 gün veya 52 hafta ya da 1 yıldır.
Fakat Erdöl’ün önerdiği “eksi 1 yaş” ile bu evrensel hesap şaşacak.
Yine malum...
Döllenme ile başlayıp, doğuma kadar geçen süre 9 ay 10 gün yalnızca.
Madem her yaş, bir yıl...
9 ay 10 günden önceki 2 ay 20 gün boyunca henüz yumurtalar annede, spermler babada durmakta.
Bu durumda bir erkek spermlerini boşa akıtırsa, “doğmamış çocukların” katili mi olacak?
Melih Aşık
BİLİM VE SANAT
24 Aralık 2024
Cem Kılıç
Emekli olmak isteyen eksiği nasıl tamamlar?
24 Aralık 2024
Ali Eyüboğlu
Her kuşağın sevdiği sanatçı
24 Aralık 2024
Çağdaş Ertuna
Tacizi anlatan filmde başrole taciz skandalı
24 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Aslan | Yeni hedeflere yol alıyorsunuz
24 Aralık 2024