SİZ onun Sivas’ta doğduğuna, İstanbul’da öldüğüne bakmayın. O Hüseyin Alp ki, çok uzun boyuna karşın kısa ömrüne sığdırdığı büyük başarıların en unutulmaz olanlarını İzmir’de yaşamıştı.
Kim ne derse desin... Ciddi anlamda basketbol oynamaya Altınordu’da başlayan ve basketbol liginin ilk kupasını İzmir’e getiren Hüseyin Alp’i İzmirli saymayan, doğrusu çok ayıp eder.
Yılmaz Özdil’e teşekkür ederim.
İyi ki İzmir’i, İzmirlileri yazdı yine.
Misal, TFF Başkanı Mahmut Özgener...
Canımız, ciğerimiz Mahmut’la ne kadar övünsek az.
Ve onun yazmayı unuttukları sayesinde, bana da unutulmaz İzmirlileri tekrar hatırlatma fırsatı çıktı.
İZMİR, havasından suyundan, denizinden güneşinden, balığından boyozundan ibaret değil.
İzmir’i İzmir yapan, insanıdır asıl.
Onun içindir ki, Yılmaz Özdil kardeşimin sıraladığı isimler arasında olmayanlar, “Nasıl olur da olmazlar” ateşi yaktı kimi yüreklerde.
Cevat Şakir, Attila İlhan, Necati Cumalı, Tarık Dursun K, Hüseyin Yurttaş, Dinçer Sümer, Halit Ziya Uşaklıgil, Salah Birsel, Şükran Kurdakul, Ali Gevgilili, Bilge Umar, Hidayet Karakuş, Muzaffer İzgü, Feyza Hepçilingirler, Avram Ventura, Yaşar Aksoy, Baskın Oran, Ekrem Akurgal, Yorgo Seferis, Alev Alatlı, Ekrem Akurgal, Homeros...
Edebiyatın, bilim ve düşünce dünyasının bu önemli insanları, Yılmaz’ın adını andıkları arasında yer aldı.
Hepsine selam olsun.
Ya yüreklere ateş düşüren, öteki İzmirliler...
YILMAZ ÖZDİL yazınca, hele bu yazılar Hürriyet’te yayınlanırsa; etkisi de, tepkisi de fazla oluyor.
Yılmaz kardeşim yine İzmir’i, İzmir’n simgelerini, İzmir’de doğan, İzmir’de yaşayan veya en azından “biraz İzmirli olan” insanların adını peş peşe sıraladı son yazısında.
Hal böyle olunca da...
Kimi listede olan, kimi de olmayanlar için itirazlar yükseldi art arda.
Listeye aldıklarının takdiri Yılmaz’a ait.
Uygun görmüş, almış.
Listeye almadıkları için ise kötü niyet aramasın kimse.
KIRK tane, 140 tane ekonomik gösterge var.
Beni en çok ikisi ilgilendiriyor.
Biri, çarşı ile pazarın durumu.
Diğeri, yurtdışına ne satmışız, ne almışız...
İzmir’in enflasyon ile muhabbeti, yarım bardak su misali.
Geçen yılın mayıs ayına göre bu yılın mayısında, Türkiye’de tüketici fiyatları yüzde 5.24 artarken, İzmir’deki artış yüzde 4.64 olmuş.
Bu, iyi.
HER GSM şebekesinden bir numara aldım.
Ayrıca sabit hatlarım da var elbet.
Hepsiyle konuşuyorum.
Maksat, telefon dinlemekle görevli arkadaşlara yardımcı olmak.
0532’den kaçırırlarsa, 0555’ten...
0542’den kaçırırlarsa, 0232’den yakalasınlar istiyorum.
Sonra gariplere sorarlar:
MADEM bugün Dünya Çevre Günü, o zaman günün anlam ve önemine uygun biçimde davranmalı.
Nasıl mı?
İlk iş, herkes şöyle alıcı gözle çevresine bakmalı.
Bakalım...
Daha ilk adımda karşımıza çıkana bakın!
Homurdanarak ve egzozundan kara dumanlar çıkararak önümüzden geçen şu kamyon, çevremizdeki kâbusu “tek başına” simgelemeye yetiyor.
İnsan ciğerini otuz paket sigara içmişten beter edecek kadar yoğun zehirli gazı ve dumanı yayıyor çevreye.
KÖMÜR biter, seçim bitmez. Allah bitirmesin zaten.
Çünkü seçim, demokrasinin tek olmasa da, vazgeçilmez unsuru.
Ve müjdeler olsun.
Hafta sonu, yine seçim var.
Üstelik hem Türkiye’de...
Hem de Avrupa Birliği ülkelerinin tümünde.
Misal, bizler Çorum’un Sungurlu ilçesi Derekışla Köyü’nde; Ahmet efendiyi mi, yoksa Mehmet efendiyi mi muhtar seçmenin derdindeyken.
ÇOCUKKEN, “Ne veya kim olmak istediğimi” doğrusu hatırlamıyorum.
Mümkündür ki, hemen her çocuk gibi ben de polis veya itfaiyeci ya da doktor olmak istemişimdir.
Zamane çocukları ise büyük oranda mühendisliğe ilgi duyuyor.
En çok da bilgisayar mühendisliğine.
Haklılar.
Üç yaşından tut, 13 yaşına, sekiz yaşından tut 18 yaşına hepsi aynı; bilgisayarla yatıp, bilgisayarla kalkıyor ve Bill Gates olmak istiyorlar..
Bana şimdi sorsalar “Kim olmak istersin” diye...