İzmir Fırıncılar Odası Başkanı Nejdet Durmuş’tan “300 gram pideyi 1 TL’den satan” ve “en iyi pide pişiren” fırınların listesini istemiştim geçen gün.
Sağ olsun.
30 tane pide göndermiş gazeteye.
Biraz uzakta olduğum için tadına bakamadım ama arkadaşlara sordum.
Beğenmişler.
Memlekette ve dünyada garip şeyler oluyor.
Örnekse...
İnsan yaşamının “pamuk ipliğine” bağlı olduğunu bilirdim de, “eşeğin dut yemesi” ile ilgisi olabileceği aklıma bile gelmezdi.
Gelin görün ki, Diyarbakır’ın Çüngüş ilçesinde bir eşek dut yiyince “zaten araları bozuk olan” iki aile birbirine girmiş.
Silahlar çekilmiş ve sonuç:
Bir ölü, iki yaralı.
Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdulaziz El Suud, Ramazan ayında dağıtılmak üzere ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğu’na 4 bin 500 kilogram hurma göndermiş.
70 küsur milyon nüfuslu Türkiye’de, 4 bin 500 kilo hurma kime yeter?
Adam başına yarım kilo versen, toplamda 10 bin kişi etmez.
Madem bir hayır yapacaktı Kral, en azından 35 bin ton hurmayı yığmalıydı Türkiye’ye.
Her yer hurma ile dolmalıydı.
Ayrı gayrı olmadan, kimsenin gözü başkasının hurmasında kalmadan, beşikteki bebeden ömrünün son demini yaşayanlara kadar herkes Ramazan’ın tadına varmalıydı.
Aslına bakarsanız, Suudi Arabistan Kralı olacak adama da, zaten bu yakışırdı.
İzmir Fırıncılar Odası Başkanı Necdet Durmuş, ahaliye resmen ilan etti:
“İzmir’de 300 gram ramazan pidesi 1 liradan satılacak.”
Dahası bu fiyatın “İzmir Ticaret Odası ve Ege Bölgesi Sanayi Odası üyesi fırıncıların” da katılımıyla ortaklaşa belirlendiğini söyledi ve bir bakıma söz verdi:
“Bu yıl da kaliteli ve ucuz pide üretmeye özen göstereceğiz.”
Lafa bakarsanız, denecek tek şey var:
Yaşa Başkan!
Şimdi gelelim işin aslına ve gidelim çarşıya, pazara.
Bilmeyen yok. Türkiye ekonomisinin yarısı, kayıt dışı. Kayıtlı ekonominin ne kadarı “hakkıyla” vergilendiriliyor, orası da meçhul.
Ve elbet “tahakkuk eden” vergi ile “tahsil edilen” vergi arasında ise fark var.
Kimi “nasıl olsa af çıkar, yine yırtarım” umuduyla...
Kimi mecburiyetten...
Kimi çaresizlikten...
Foça Belediyesi’nin internet sitesinde yayınlanan duyuru kısacıktı:
“Yabancı konukların geliş dönüş günlerine göre tarihi çok önceden belirlenen; 20.07.2012 Cuma günü Saat 21.30’da Beşkapılar Kalesi’nde yapılması planlanan konser, Ramazan Ayı’nın ilk günlerine rast gelmesi sebebiyle iptal edilmiştir.”
Doğru.
İptal edilen bir “konser” vardı var olmasına da, meselenin aslı çok daha başkaydı.
Ramazan’ın ilk günü o konserle birlikte iptal edilen etkinliğin adı “Zamanın İçinden Akan Şarap” idi aslında.
Kopyasını alıp, sakladığım bir haber, arşivi tararken gözüme ilişti. Haber Başbakan Erdoğan’ın “vefası” ile ilgiliydi.
Yaşamında kader çizgisi ona değen çok kişi, o yükseldikçe, yükselmişti.
Özellikle çocukluktan ve İmam Hatip’ten arkadaşlarının sırtı yere gelmiyordu.
Başta MSP ve Refah Partisi’nden gelen siyasi dostluklar da çoğu kez karşılığını bulmuştu.
Ama en çok İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde onun yakınında olanlar, bugün gerçek manada iktidardalar.
Ve onlardan bazılarını seçip, izlerini sürdüm.
CHP Parti Meclisi’ne aday olanların isimlerine şöyle hızlıca baktım.
Aaaa.
312’inci sırada “Hüseyin Aslan” var.
Yok canım.
Bu bizim Hüseyin olamaz.