Son zamanların en gözde konusu, dışarıda yemek yediğinizde adisyona ilave olarak eklenen ücretler. Herkesi içten içe rahatsız etse de kimse sesini çıkarmadan ödüyor. İşte hesapla birlikte ödediğimiz kuver, servis ücreti ve tip nedir? Ne değildir? Gelin bakalım...
Tip (Bahşiş) ne demek?
Aldığınız servisi hızlandırmak için verdiğiniz ücret. Daha iyi ve hızlı servis almanızı sağlar. Tip (To insure promptitude) baş harflerinden geliyor. Yoğun ve ünlü mekanlarda çok işe yaradığını söylemeden geçmeyelim. Daha masaya oturur oturmaz vereceğiniz Tip size şahane bir kapısını açar.
Kuver ise Fransızcadan dilimize geçti. Ekmek ve su parası olarak biliniyor. Aslında lüks yerler için geçerli. Masa örtüsü, çatal, bıçak, şamdan, bardak gibi (Bunların lüks olmasıyla şartıyla) servise sunulmasından dolayı alınan ücret. Türkiye bu kullanılan malzemelerin lüksünü ender yerler kullanıyor ki, adisyonda olmaması gereken bir hizmet bedeli olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Servis ücreti ise aslında
Öyle yerler var ki önünden geçip gidersiniz, adını duyarsanız, bir türlü gidemezsiniz. Tam 22 yıldır Bodrum’u yakinen takip ediyorum. Beni Bodrum’da şaşırtan ender yerlerden biri Beluga Otel. “Şaşıracak ne var?” diyenleri duyar gibiyim. Hemen anlatayım;
Burası Gölköy’ün hemen başında. İçeriye adım atar atmaz, o kadar doğal ve sıcak ambiyans karşılıyor ki… Anında buraya ait hissediyorsunuz. Doğallığıyla vuruyor. Saatlerce hiçbir şey yapmadan öylece durabilirsiniz. Öyle lüks filan da değil yanlış anlamayın. 18 odalı butik bir aile oteli. Sahibi doğma büyüme Gölköylü. Bodrum’da yaşayanların, tatilcilerle hiç paylaşmadıkları bir yer. Sorduğunuzda “Tam bir emekli yeri” diyerek geçiştirdikleri gizli bir cennet. Adını duyurmak istemiyorlar, kendilerine saklıyorlar. Üzgünüm artık çok geç.
20 yılı aşkın süredir Beluga Otel ve beach olarak açıklar. Sahibi Fikret Kaynar, mönüsü annesine ait. Yıllardır mönü hiç değişmemiş. Mantı, dolma,
Geçtiğimiz yaz pandemi nedeniyle lüks mekanların müdavimleri Bodrum’dan çıkmadılar. Okulların açılmaması işin tuzu biberi oldu. İstanbul’da bir açılıp bir kapanan gözde mekanlar, baktılar ki olacak gibi değil. Onlar gelmiyorsa biz gideriz dediler. Lucca, Sunset, Papermoon, Frankie, Ruby, Galliard, Must gibi birçok kalburüstü marka geçtiğimiz yaz Bodrum’un dört bir yanına yayıldı. İstanbul’u özleyen İstanbullu göçmenler hepsine akın etti. Üzerine tatilciler de gelince gerçekten çılgın gibi bir sezon geçirdiler. Yoğun ilgi fiyatları tavan yaptırdı. Geceyi buralarda geçirenlerin, ertesi gün tek konuştuğu ne kadar hesap ödedikleri oldu. Geçen yazın etkisiyle, birçoğu sezonu çok erken açtı. Üzerine yeni mekanlar da eklendi. Pandeminin gündemden düşmesini ön göremediler. Şu sıralar Güney’deki birçok beach, otel, restoran ve kulüpte çok az insan var. Her günü boş geçiyorlar. Güney pandemi öncesine geri dönüş yaptı.
Yeni yerler keşfetmeyi kim sevmez! Ne var ki her gittiğimiz yeri başka bir yere benzetmeden de yapamayız. Benzetmeye çalıştığımız yer özünde özlediğimiz yerdir. Tatil dediğin keyif işi. Nereden keyif alıyorsanız, yıllarca aynı yere gitmeden yapamazsınız. Sizi oraya hiç düşünmeden götüren anılarınızdır. İyi anlar yaşadığınız her yer sizi oranın müdavimi yapar. Daha yaz gelmeden hayal etmeye başlar insan, yaz gelse de gitsek diye...
Tam da yaz başlarken bakıyorum herkesin dilinde yeni mekanlar var. Peki Bodrum’u Bodrum yapan mekanlar hangileri? İşte size gerçek Bodrum mekanları, başka yerde şubesi olmayan sadece Bodrum’da olan işletmeler.
Gölköy’ün değil, Bodrum balıkçısı: Orkide
Mutfaktan çıkan yemeklerin tadı ve ambiansı nedeniyle tekrar tekrar gitmenizi sağlayacak bir yer. Sahibi Ahmet Erol, doğup büyüdüğü yerde şimdi patron. Tam bir aile işletmesi, anne, baba, kız kardeş, enişte tam takım her akşam ordalar. İskelesi, sahili ve bahçesiyle tam bir Bodrum balıkçısı. Yazın şanslı iseniz yer bulursunuz. Kirli kalamar, karides cıtlama ve ahtapot
Hatırı sayılır bir aradan sonra ‘Gecenin Temposu’yla yeniden yayındayız. Abone olun, çanı tıklayın, beğenin, yorum atın gibi bir beklentimiz yok. Ricacı değiliz. Okuyun, okutun, paylaşın kafidir.
Her şeyin değiştiği, dijitalleştiği şu ortamda neleri paylaşacağız gelin bakalım…
Şimdilik salı ve cumaları buradayız.
En iyi, en gözde yerleri hep birlikte turlayacağız. Neler oluyor, ahali nerede konuşlanıyor, ne yiyor, ne içiyor, ne dinliyor, ne giyiyor, gündemlerinde ne var hep birlikte bakacağız.
Kıyıda köşede kalmış yerleri keşfedeceğiz.
Damağımızda iz bırakan lezzetleri ballandıra ballandıra, anlatıp ağzımızın suyunu akıtacağız.
Ünlüler nereye akın ediyor diye gıybet yapacağız.
Malum yaz, güneyden sağlam tüyolar vereceğiz.
Nişantaşı bugün, yarın süslenecek derken yeni yıl kapıya dayandı. Nişantaşı süslenmeyince, Beşiktaş Belediyesi atağa kalkarak Etiler’i süslemeye karar verdi. Sadece süslemekle kalmadı, bir de Kenan ve Ozan Doğulu Kardeşler’i yılbaşı akşamında sahneye çıkarma planı yaptı. Anlayacağız bu yılbaşı sokak partilerinin en gözde yeri Etiler olacak.
Etiler sokaklarında olanlar Doğulu Kardeşler ile yeni yıla girecek. Peki mekanlarda durum nedir?
Bu yılbaşı birçoğunun tadı tuzu yok. Eskiden, ‘Acaba rakip mekan dolu mu, boş mu?’ diye birbirlerini kontrol ederlerdi. Bu yıl onu bile yapmaya gerek duymuyorlar. An itibariyle İstanbul’un birçok ünlü işletmesinde, yeni yıl için yapılan rezervasyonlar yok denecek kadar az.
En çok rezervasyon olanın bile yüzde 50’si dolu sadece. Mekan sahipleri şu sıralar “Türk halkı son dakikacıdır” diye kendilerini avutuyor. Son dakika gelecek olan rezervasyonlara bel bağlamışlar.
Asıl gerçek, artık hiç kimsenin yılbaşı akşamı için o kadar yüksek bütçe ayırmak istememesi. Mekanların yılbaşı programları normal zamana göre iki katı yüksek olunca, insanların tercihi ya yurt dışı, ya da ev partileri oluyor.
YAZLIKÇILARIN DAĞ MACERASI BAŞLADI
Genellikle böyle bir liste yaparken nedense İstanbul’dan başka bir yerde sosyal hayat yokmuş gibi davranılır. İstanbul’daki diğer mekanlar ağızlarıyla kuş tutsa, böylesi bir listeye giremezler.
Bu yıl sadece eğlencede değil, yemeği de şahane olan lokantalara haklarını verelim. İşte geçtiğimiz yılın en iyileri...
GECE KULÜPLERi
* Güney’in en iyisi: Alaçatı Göz Lounge
Alaçatı’nın yaz kış açık tek gece kulübü... Kışın Alaçatı’da in cin top oynarken bile hatırı sayılır bir kalabalığa ulaşması Güney’in en iyisi olmasını sağladı.
* En iyi Türkçe kulüp: Nişantaşı- Bodrum Türkbükü şubeleriyle Sess
Bugün İstanbul’da sadece Türkçe müzik çalan birçok gece kulübü hizmet veriyor. Ancak Sess’in tahtını hiçbir kulüp sarsamadı. Sess, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da en iyi...
Yeni yıla dair hiçbir yerde en ufak bir kıpırdanma yok... Geçen yıllarda tüm yılın yorgunluğunu aralık ayında atmaya alışık olanlar bile gayet sakinler.
Halbuki şu sıralar, gözde semtlerde lale devri yaşanır, iş-güç, dertler tasalar askıya alınırdı. Minicik bir cadde tüm şehirde yaşayanların sosyalleşmesini sağlardı. Şimdi bakıyorum da herkesin yüzünden mutsuzluk akıyor.
Enerji deseniz yerlerde sürünüyor. Hali vakti yerinde olanların bile hiç mi hiç neşesi yok.
İSTANBUL’UN EĞLENECEK HALİ KALMAMIŞ
İstanbul gerçekten yoruldu mu? Şehrin yorgunluğu yaşayanların üzerine çökmüş. Minik bir değişiklik bile şehri ayakta tutmaya yetiyordu. Nişantaşı’ndaki süsleme sadece bir ışıktan ibaret değildi. Şehirli olmanın, şehirde yaşamının farkına varılıyordu. Nişantaşı gibi lüks bir semte ayak basamayanların ilacı oluyordu. Yıl sonu yorgunluğu o minicik caddedeki süsleme ile gidiyordu. Enerji tüm şehre yayılıyor, şehirde yaşayanlara özel olduklarını hissettiriyordu.
Bakmayın siz Nişantaşı’nda oturanların homurdanmalarına, 20 yıldır Nişantaşı’nda yaşayan biri olarak, İstanbul’un dört bir yanından akın eden insanları görmek şahaneydi. İnsanlardan rahatsız olmak resmen