Banko Galatasaray!

22 Kasım 2019

Rakip zorlu, Galatasaray ise zorda… Başakşehir karşısında sezonun varoluş maçına çıkacak Galatasaray’ın haline “dibe vurmak” ile “kurtuluş” arasında veya “arafta” denir manevi anlamda.
Ya geçecek, ya düşecek.
Kolay mı?
Hayır.
Zaten sezon başından beri bir düzineye yakın kötü haftası var Galatasaray’ın, üstüne üstlük “kırılma maçında” golcüsü bile yok.
Milyonlarca dolara üç kere üçlü çektiren Falcao ligin ikinci devresine yetişirse ne ala. Andone, Emre Akbaba, Şener deve dişi gibi futbolcular ve Başakşehir’e karşı kesin olarak oynayamayacaklar.
Lemina, Feghouli, Babel, Muslera takımın çatısı, sahaya tek antrenmanla çıkacaklar.

Yazının Devamı

Başka G.Saray yok!

19 Kasım 2019

Tartışmasız kötü bir sezon başlangıcı yaptı Galatasaray… Takımı, hocası, yönetimi dahil… Tek tesellisi “ezeli rakiplerinin” de çok iyi durumda olmaması. Hiçbiri Sivas’ı, Alanya’yı, Malatya’yı hesaba katmıyorlar.
Herkesin hesabı kendine… Konumuz Galatasaray.
Sahada, moralde ve Avrupa’da fark yaratsın diye müthiş uğraşlar sonucu transfer edilen Falcao sakatlandığı-ya da aslında sakat alındığı- için mi, sahada/moralde/Avrupa’da umulmadık kadar kötü Galatasaray? Formsuz veya ruhsuz futbolcular yüzünden mi?
Galatasaray takımının başında Fatih Terim olmasaydı, bunların her biri “gerekçe” sayılabilirdi.
Ama hepimiz biliyoruz ki, Terim varsa futbolcular veya teknik arızalar/boşluklar/başıboşluklar teferruattır.
“İmkansız yoktur, mucizeler zaman alır”!
Yoksa yaratır Terim… Eksikçe çoğaltır… Kötüyse düzeltir. Üstelik bayılır buna!

Yazının Devamı

Muriç’i kullanın

9 Kasım 2019

İlk devre bitti maç. Fenerbahçe iki penaltı, hakem bir Kasımpaşalı attı, sonrasında eksik rakibin Kadıköy’de Fenerbahçe’ye boyun eğmekten başka çaresi kalmadı.
Penaltılar mı?..
Birincisi apaçıktı... İkincisini hakem göremedi. VAR devreye girdi ki, Kasımpaşalı Hafez’in atılması bu belirsizlik yüzündendi. O da pozisyonu görmemiş olmalı. Sağlam penaltıydı oysa.
Kasımpaşa’yı mahfeden aşırı motivasyondu aslında.
Kadıköy’e kazanmak için gelen bir rakibin yenilme ihtimali üçe katlanıyor sonuçta. Çünkü başka bir dünya orası. Sadece seyirci değil; Fenerbahçeli futbolcuların da performansı artıyor. En azından kazanacak kadar! Takım olarak değilse bile bireysel olarak. Neleri varsa sahaya koyuyorlar.
O kadar ki, Fenerbahçe’nin aklı, üstadı, anahtarı teslim ettiği Emre olmasa bile kurtarıyorlar maçı.
Aslında takımı Emre’ye endekslemek Fenerbahçe’nin hatası. Sahada olamıyor bazen... Olamayacak zaten. Yaşı, sakatlığı, siniri yüzünden koskoca bir takımı Emre’ye emanet etmek kadar

Yazının Devamı

Kurbağa ile akrep

5 Kasım 2019

İsimlerini yazmayayım, üzerime sıçramasınlar. Eylemlerinden çok iyi tanırsınız kendilerini.
Motivasyonları tekdir; kişisel çıkar...
Artık, reyting midir, tiraj mıdır, kendine alan açmak mıdır, onların meşrebine bağlıdır. “Taraftarlık” denilen o temiz duygunun arızalı zihinlerdeki yorumu bile motive ediyor olabilir bu zevatı.
Teknikleri ise nettir:
“Hiçbir şey olmasa da bir şeyler olmuştur” hesabı!
Nasıl olsa “hatalar oyunu” futbolda, hata bulmak kadar kolaydır hataların kuyruğuna teneke bağlamak.
Gelsin komplo teorileri...

Yazının Devamı

Emre’nin ve paranın gücü!..

4 Kasım 2019

Kayseri’deki maç tam bir güç göstergesiydi... Emre’nin düşen gücüne karşı, Kayserispor Yönetimi’nin alacaklı futbolcularına ödediği paranın gücü...
Fenerbahçe maçına kadar adeta kamuflajlı gibi ne yaptığı, ne yapacağı bilinemeyen Kayseri, biraz tahsil edilen maaşların, biraz yeni hoca Bülent Uygun’un katkısıyla, mahkum başladığı ilk yarının ortalarında açıldı, kontrataklara başladı.
Çünkü ailece rakip kaleye yaslanmış Fenerbahçe’nin arkasında derin boşluklar vardı. Mensah ve Adebayor anlaşmazlığı olmasa gol de atabilirlerdi Fenerbahçe’ye.
Atabilirlerdi ama Fenerbahçe’den daha ilk yarıda birkaç gol yemeleri de işten bile değildi. Rodrigues, ayağını biraz daha iyi ayar edebilseydi tabi... Fenerbahçe’nin rakibe yolladığı şutların içinde iki büyük fırsatı var kanat oyuncusunun, ikisi de ıska. Diğer kanat oyuncusu Moses’inki ise direğe takılan bir talihsizlik sadece.
Fenerbahçe’nin dersine çalışmış, görev tanımları belli, iştah ve hevesle başlayan

Yazının Devamı

Yok mu istifa eden?

29 Ekim 2019

Rahmetli Hawking’in izinden gidelim, sonsuz paralel dünyalardan “dişimize göre” birine geçelim şimdi... Orada da Beşiktaş var, hocası Abdullah Avcı. Gidişat tatsız. Hatta, derbiye kadar acıklı.
Aynen bizdeki gibi...
Dünyalar arttıkça dertler azalmıyor.
Tam ümit kesilmek üzereyken paralel dünyanın son iki sezon şampiyonu Galatasaray’ı yeniveriyor o Beşiktaş; iyi mi?..
Öyle ahım şahım bir oyunla değil... Falcao gibi bir yıldızı bile mundar(doğrusu murdardır) etmiş, birikmiş bonuslarını yerken sahadakilerden başka herkese odaklı rakip hoca marifetiyle.
Aaa... Aynı biz!
Bir Allah’ın kulu yok öteki dünyada “derbi zaferiyle Beşiktaş kendine gelir” diyebilecek. Avcı’nın Beşiktaş’ı sadece “kötünün iyisi”...

Yazının Devamı

Terim’e kırmızı, Avcı’ya sarı kart

28 Ekim 2019

İstifası cebinde Abdullah Avcı ile “tartışılmazdan” tartışılan hoca haline gelmiş Fatih Terim’den beklenen “derbiye zeka koymaları”, net ve işe yarar tercihler yapmaları, oyuna değil sezona imza atmalarıydı değil mi?
Bir şeyler olacaktı maçta, çıldıracaktık, dehşete düşecektik.
Adı üstünde “dev derbiydi”! İri bir olay bekliyorduk maçta!
Derbi büyüktü, ama onu küçültenler vardı.
Terim ile Avcı.
Saçma sapan bir mücadele düştü hissemize. Yetmiş dakika saçmalık. Evet, Beşiktaş kazanmış olsa da saçmalık.
Dokuzuncu hafta, apaçık bir yol ayrımındaydı hocaların ikisi de...

Yazının Devamı

Kadıköy fantazileri

27 Ekim 2019

Kadıköy özel bir yer… Bir yanıyla fanteziye müsait, öte yanıyla gerçeği olanca acımasızlığıyla insanın yüzüne çarpmaya hazır bir atmosfer..
Ne çıkarsa bahtına!
Oraya gelen takımlar şanslarını deniyorlar… Hatta zorluyorlar. Sıra dışı şeyler peşinde koşuyorlar. Ezberini unutmuşlar da en kolay lokma oluyorlar.
Mesela Konyaspor… Beraberliğin bile zor olduğu, gol attığında kilitlenen, topu arkasına geçtiğinde kimsenin geçemediği Anadolu takımı, en büyük kozu savunmayı bir kenara bırakıp gelmiş Kadıköy’e.
Cürete bakın; yenecek Fenerbahçe’yi!
Tabi herkesin bir Kadıköy hesabı oluyor.
Aykut Kocaman da “namım yürüsün” demiş Kadıköy’de… İlk dakikadan itibaren önde basmak, rakip kalede var olmak için güdülemiş takımını. En büyük kozunu görmezden gelmiş

Yazının Devamı