Sri Lanka, baharat ve meyve çeşitliliğinin en fazla olduğu ülke. Namı diğer Seylan; çayları, baharatları, meyveleri, kolonyal dokunuşlarla şekillenmiş renkli mutfağı ve etkileyici doğasıyla gezginlerin en merak ettiği yerlerden biri
Sri Lanka’nın orta bölgesinden Nuwara Elliya’dan ülkenin güneyindeki Galle’ye doğru yoldayız. Mesafe 267 kilometre. Kabaca hesapladığınız gibi 3 saat falan sürmüyor. Google maps’in gösterdiği süre 6 saat 20 dakika, hiç durmazsanız. Haliyle ufak molalar bir de yemek için duruyoruz. Yollarda öyle kocaman turistik tesisler yok. Şoförümüzün yemeklerinin güvenilir olduğunu söylediği, büfeden bozma bir yerde duruyoruz. Yiyecek sadece iki şey var; zencefilli, limon otlu tavuk çorbası ve hoppers (mayalanmış Hindistan cevizi sütlü hamurla çukur tavalarda hazırlanan bir çeşit krep). Hayatımda içtiğim en güzel çorbalardan birini yudumlarken minik melamin kupalarda çay servisi yapılıyor. Pek de haz etmediğim şekilde sütlü servis edilen çaydan bir yudum alıyorum. Yorumum şöyle: Biraz tarçın, azıcık karanfil ve muskatla tatlandırılmış, kullanılan süt aromaları açığa çıkarmış. Bu tanımlamayı büfenin sahibiyle de paylaşıyorum. Külliyen yanlış… Sözüm ona çay uzmanıyım.
Biraz bozuluyorum haliyle. En ucuz Seylan çayı Dust No 1 yani bildiğimiz toz çay kullanılmış, baharatsı yoğunluk bundan dolayı. Kullanılan yağlı Hindistan cevizi sütü ise yoğunluğu açarken damakta lezzet katmanları oluşmasına vesile olmuştu. Bu ülkenin güzelliği de işte burada. Teslim olmayı öğrendiğiniz zaman sürpriz her an kapınızda.
Sri Lanka yemeklerinin tamamı bolca baharatlı. Yemek kültürlerinde ufak tefek kolonyal dokunuşlar olsa da Güney Hindistan ve Uzakdoğu etkisi ağırlıkta. Yemeklerin yanında mutlaka meyve turşusu, bir çeşit chutney (İngilizlerden miras) ve sambol adını verdikleri sebze veya meyveli acılı karışımlardan tüketiyorlar. Pirinç ve Hindistan cevizi olmasa yaşayamayacaklarını düşünüyorlar. Beyaz, sarı, kırmızı, siyah, iri, ufak, jasmine sayılarını kendilerinin de bilmediği kadar çok pirinçleri var ki bunların çoğu hibrit. Adada buğday yetiştirilmediği için hemen her şeyde pirinç unu kullanıyorlar.
Sri Lanka’da bir yabancının araba kullanması imkansız. Bu yüzden ülkeyi gezmenin en akıllıca yolu rehber şoförlü bir araç kiralamak. Bu işi en iyi yapan ise yerel bir firma olan Jetwing. Tamamen ilgi alanınıza göre bir rota çizerek kişiye özel program hazırlıyorlar. Kendilerine ait, doğa dostu otellerde konaklayabiliyorsunuz. Fiyatlar ise muadil turistik yerlere göre çok daha makul. Qatar Havayolları’nın özel fiyatlarını takip ederseniz her an bütçenizi aşmayan, keyifli ve sıra dışı bir tatil yapmanız işten bile değil.
7 çeşit tarçın, 29 çeşit muz
Adadaki baharat ve meyve çeşitliliği dünyanın başka hiçbir yerinde yok; tarçın ormanları, muskat ağaçları, çeşit çeşit hindistan cevizi, rengarenk muzlar… Burada hiçbir şey tek çeşit değil. Mesela yedi çeşit tarçın, 29 çeşit yerli muz var. Muzlar arasında en kıymetlisi kırmızı kabuklu olanı. Sebebi lezzeti değil, kabuğundaki özel aroma ve sağlığa olan faydası. Üç ana cins altında toplanmış 15 çeşit hindistan cevizi var. Her bir türü ayrı bir amaca hizmet ediyor, kiminden sadece cilt bakım ürünleri yapılıyor, kiminin sadece kabuğundan hediyelik eşya. En özel çeşit ise suyunun şifalı olduğu kanıtlanmış sarı renkli king coconut veya yerel adıyla Thembili.
Acıya alıştırma merasimi
Sri Lanka’da 4-5 yaşındaki çocukların dahi acıya olan dayanıklılığı şaşırtıcı. Aslında dayanıklı olmaktan başka çareleri de yok. Zira gerek evlerde pişen yemekler gerekse dışarda yenenlerin hepsi oldukça acılı. Öğrendiğime göre bebekler 10 aylık olunca aile arasında bir merasim yapılarak pirinç unu ve hindistan cevizi sütüyle hazırlanan bir lapaya bir tutam chili biberi konarak bebeğe yediriliyormuş. Daha sonrasında ise acının miktarı artırılarak devam ediyormuş.
Çay oteli
İmrenmemek elde değil. Önemli gelir kaynaklarından biri olan Seylan çayını turizm ile öyle etkili bir şekilde birleştirmişler ki. Her yıl ülkeyi ziyaret eden milyonlarca turistin programına mutlaka bir çay deneyimini dahil ettirmeleri büyük başarı. Çay üzerine yapılmış turistik konseptlerin en rağbet göreni ise çay otelleri. Bu otellerde geleneksel kıyafetler giyerek toplamadan üretime ve tadıma a’dan z’ye çay deneyimi yaşayabiliyorsunuz. Bırakın çay deneyimi yaşamayı, yaz aylarında kitle turizmin yıkıcı etkisinden nasibini alan Karadeniz’de, belli standartlarda kalacak yer bulmak bile sıkıntı çoğu zaman.