Karı koca arasında, ebeveyn çocuk ilişkisinde, iş - kazanç gibi kavramlarda kendini hemen gösteren görülmemekle beraber hissi çok kuvvetli bağlar ne kıymetlidir.
Bağ kurabildiğimiz ölçüde ilişkiler, kavramlar, hayaller, planlar, projeler hayatımızın bir parçası oluyor.
Bağ kurmak gerçekliğin, gerçekleştirebilmenin ilk adımıdır.
Bağlanmak sihirli olduğu kadar korkutucu olabilir. Anne rahminde ilk formu kurulan bağlanma yaşam boyu enerjisini ortaya koyacaktır. Güvenli kurulan bağlar kendini doğrulayıp güvenli ilişkiler oluşturacaktır.
Her anlamda bağ kurmanın, güvenli bağlanmanın üzerine yıllarca konuşabiliriz. Oldukça derin ve etkin olan konunun inceliklerini Hayatı Yeniden Başlat kitabımda örnekleriyle aktardım.
Sağlıklı, güvenli bağ kurabilmek için;
-Merkezlenme konusuna eğilin. Kendi merkezinizde olmanın önemini kavrayın.
-Herkes ve her şey ile aranızdaki bağları hayal edin. Bağların kuvvetli ve kalıcı olmasını hayal edin.
Hayatın en önemli ve neşeli kaynaklarından birisidir çözüm. Çözdükçe neşe artar, neşelendikçe çözüm kendini gösterir. Sorun yaşam enerjisini tüketirken çözüm motivasyon ve enerji kaynağı olarak güce güç katar.
Olaylara, durumlara, ilişkilere bakınca durum çözümsüz gibi görülebilir. Evrensel kurallardan birisi de “Sorun varsa çözümü de vardır” der. Sorunlar çeşitli ve detaylı olsa da mutlaka diğer ucunda çözümü ile gelir.
Çözüm konusunda bilinenin dışına çıkmakta zorlanırsanız yine sorun tarafına geçiş yaparsınız. Sorunlar çeşitli notalardan, tonlardan, renklerden gelir. Hep aynı çözüm yöntemi ile farklı sorunların karşısında güçlü duramayız.
Çözüm zengindir. Çözüm esnektir. Çözüm neşeli bilgedir. Çözümün gücünden faydalanmak yaşamın akışının da esnek ve doğal olmasına sebep olur.
Hayatınızda
Canlılığı ve dinamikliği ile her an kalbi atan hayatın hediyeleri de kendisi gibi canlıdır. Yaşamın hediyeleri günlük hayatın bir parçasıdır. Farkına varsak da varmasak da hediyeler hep bizimledir.
Kaldırım taşlarının arasından çıkan çiçek “Nasıl olacak da çözülecek bu işler” diye yürürken sana “İlerle” demiş olabilir. “Acaba bu insan benim için uygun mu?” diye sorduğunda karganın yüksek sesli bağırması sana hayır diyor olabilir. Aniden gelen bir telefonla dünyan değişebilir. Sokak afişlerinde gördüğün bir mesaj yönünü değiştirmiş olabilir.
Hayatın ve evrensel sistemin hediyeleri kırmızı süslü paketler içinde olmayabilir. Farkındalık üreten her şey hediyedir ve her hediye daha iyi bir yaşam için mayadır.
Bir kere hediyeleri almaya başladığımızda daha fazlasını görmeye, duymaya açılırız. Mesele gördüğümüz, duyduğumuz hediyeyi alıp kullanmaktır. Aksi halde geriye dönük “keşke”ler oluşabilir ki kendileri istenmeyen misafirlerdir.
Bu hafta ve sonrasında
Varlığı güldürür yokluğu ağlatır kısmetin. Yaşamın en keyifli renklerinden birisidir. “Ne kadar kısmetli” denilmek insanın hayatına evrenin eli değmiş hissi verir. Kısmetli olan insanları izlemek de imrenmek, kıskanmak gibi duygular üretir.
Kısmet Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Tanrı’nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip” olarak karşılık görmüş. Yaradan her birimizle sevgi bağı kurar ve hepimiz için mutlaka yol açıklığı, kısmet üretmiştir.
Sadece bizimle ilgili değildir kısmetin akışı. Atalar boyunca akan DNA’mızda kayıtlı olan kısmet akışı da yaşamımızda yerini alır. Geride hep kısmetsiz atalar ve kayıtlar mı var, elbette hayır. Nice kısmet dolu yaşamlar da kayıtlı içimizde.
Herkesin her zaman kısmeti vardır. Yeter ki üzerindeki örtüleri görüp alalım. Kısmetin tozunu almak ve hayatımızda kullanılır hale getirmek için;
Benim için Yaradan tarafından üretilmiş tüm kısmetleri görmeye, fark etmeye, alıp kullanmaya niyet ediyorum.
“Atalarımdan bana akan kısmet kayıtlarından sadece pozitif, verimli
Yaşam en negatiften en pozitife kadar tüm yelpazesi açık bizi bekler. Biz ona nasıl gidersen o da bize o renkle, yelpazenin bize uygun rengi ile hitap eder. Bizimle bir derdi olduğundan değil, bize uygun olmaya çalıştığından böyle davranır.
Hayatla aramızda bir tını, bir renk bağı var. Kendimizi ifade etme şeklimiz tınıdır mesela. Biriktirip biriktirip öfkeyle anlatıyorsak içimizi hayatla aramızdaki tınıda bize olan akışın birikmesi anlam bulmuş olabilir. Belki de beklediklerimiz bu nedenle olmuyordur.
Ya da sesimiz daha çok negatifle çınlıyorsa hayatın kulaklarında yine uyumlanmayı seçmiş olabilir. Evren yasaları der ki, niyetine uygun düşün, hisset ve konuş. Niyetle uyumsuz eylemler ve sözler uyumsuz sonuçlar üretir.
Sözler, eylemler inançla beslenerek pozitif ifade edilirse yaratımı tam da amaca uygun şekilde olacaktır. Yaşam dilediğimiz her şey sahip, onu alıp kullanmak bize düşer.
Hayatın hediyelerini alabilmek için çalışma önerisi;
Bir cennetin olduğunu düşün. Sana ait bir cennet. Alanına, varlığına ait olan tüm iyilikler, fırsatların olduğu
Hayaller gerçekleştirmek, yaşamı güzelleştirmek içindir. Daha eğlenceli, iyi, keyifli, zengin, sağlıklı….
Yaşamak için hayal kurarız. İçinde kendimizi hayal ettiğimiz yaşama birçok güzel duyguyu aktarırız.
Hayalleri gerçekleştirmek için önem vermemiz gereken ayrıntılar var ki hayal özgür kalsın, gerçekliğe dönüşsün.
Hayalleri hangi zamana kuruyorsunuz? Zamanlama hassas bir konudur. “Olmayacak” diye kurulmuş, bu yaşama uygun görülmemiş hayaller atmosferde salınan bir balon gibidir. Gerçeklikle bağı olamaz. Kalbiniz ve aklınızın kabul ettiği bir tarihi baz alın ve hayalinize iliştirin. Örneğin iç huzurumla / yeni evimle / bol kazancımla / dilediğim işimle … 2021 Eylül ayına kadar eşleşiyorum, teşekkür ediyorum.
Yaşamaya niyet ettiğin hayallerin gerçekleşeceğine inancın nasıl? İmkansız, mümkün olmayan hayaller mi kuruyorsun yoksa gerçekleştirmek üzere mi zihninle kalbini birleştiriyorsun? İnanç hayali gerçeğe dönüştüren yakıttır. İnanarak hayal kurmak ya da öncelikle
Aldatılmak korkulu rüyadır. Sadece partner ilişkilerinde değil hayatın her alanında aldatılmak oldukça can yakar. Güvenilerek verilen sırların açığa çıkması, para için planlanan Bizans oyunları, mal – mülk hırsızlıkları, her türlü haksızlıklar, partnerlerin evlilik ya da birliktelik sürecine farklı ilişkileri dahil etmeleri ve daha nice maddelerin eklendiği uzun bir listesi var aldatılmanın.
Bilinçaltı aldatılmanın “inançlarla” ilgili olduğunu söyler. Her türünün arkasında negatif inançların ve aile aktarımının olduğunu gösterir. Ailede partner aldatmaları varsa, “Kadın / erkek aldatır”, “Erkeklere / kadınlara güvenilmez” gibi yerleşmiş inançlar varsa aldatılmak daha kabul görmüş bir konu olabilir.
Aynı şekilde “Ortaklıklar hep aldatılmakla biter” gibi inançlar iş aldatılmaları için zemin hazırlar. “İnsanlar para için her şeyi yapar”, “Düşmanı uzakta arama, en büyük darbe en yakınından gelir”, “Miras hep kavga getirir”,
Kişisel gelişim, psikoloji ekolleri, bilinçaltı çalışmaları gelişip arttıkça neşeden bahsetmek de arttı. Birçok konu dönüp dolaşıp neşeye bağlanıyor. Neşe önemli bir yakıt, kabul ediyorum. Lakin herkes her durumda neşeli olmak zorunda mı?
Neşenin ne demek olduğunu tam olarak bilemeyen, neşenin tanımını ve işleyişini düşünmeyen, sadece başkalarıyla birlikteyken neşeli olabilen kişiye kendisiyle baş başa kaldığında “Neşeli ol” demek kolay. Peki neşeli olmadan da işler yürür mü?
Neşe sevgi kaynağının bir parçası olduğu için yaşamımızda yeri çok kıymetli bir duygu durumudur. Hayalleri gerçekleştirmenin, isteklere kavuşmanın yolunda taşları birleştiren bir etkendir.
Neşeli olamıyorsak yerine ne koyacağız? Özdeğer ve özsaygıya ne deresiniz? Kendinize saygı duyarak ve kendinize değer vererek yaşamda yol alabilirsiniz. Tekamül taşlarını birbirine bağlarken, dilediğimiz yaşama kavuşmanın bağlarını örerken kendinize olan saygı ve değer neşenin alt yapısını oluşturacaktır.
“Kendime nasıl saygı duyarım, değer veririm” sorusuna “Başkalarına duyduğun