Şaka gibi ama gerçek böyle. Bizim mesleğin sezonu var, ya da bu davranış şeklinin bir sezonu var. Aslında diyet demeyi sevmiyorum, beslenme programı daha uygun bir kelime bence. Yerleşmiş işte değiştiremiyoruz neticede.
Neden mi başlıyor, kimler başlıyor ?
Yaza kadar verilen kilolar yaz sezonu ile birlikte geri alındı, kimilerinde. Şimdi o alınan kiloların verilmesi gerekli tabi. Veya hiç başlanmadı hep ertelendi şimdi de yazın karşılaştığımız son durumun ve de şimdilerde tartının üstündeki o rakamları daha bir sevmeyince başlanma kararı alındı.
Nasıl başlamalı?
Başlarken en sevdiğiniz ve en devam edebileceğiniz şekilde başlayın. Çünkü sevmeyince devam edilmiyor. Sevdiğiniz diyetisyen olsun, sevdiğiniz spor hocası olsun, destekçi arkadaş aileleriniz olsun... Valla destekçi olmayanlar, moral bozanlar da var bu zamanda ya işte onlar olmasın. Bunlarla yakınlaşmayın, uzak durum hatta onlardan saklayın, yapacak bir şey yok. Bir de şimdilerde moda instagramda falan bi dolu motivasyon hesapları var, doğru düzgün sağlıklı şeyler yapan paylaşanları takip edin, sağlıksız şeyler yapan eğitimsiz kitleleri takip etmeyin ki yanlışa düşmeyin.
Hareket şart!
Işin bir de hareket
Diyince de çok katı bir detoks düşünmeyin. Bayramda ne yaptıysanız en kaçamağından onları azaltıp vücudu dinlendirelim diyorum. Yani ne kadar başından yanlış yapmayalım diye konuşsak da çoğu mahalle baskısı altında bir takım yanlışlar yapacaktır. En başta da protein miktarını kaçıranlar bir kaç gün şöyle proteinden uzak, daha çok sebzeli , meyveli beslenelim. Nasıl iyi geldiğiniz siz de göreceksiniz zaten.
Şekerli, şerbetli tatlılar yine istenmeden kaçtıysa bu detoksla beraber onlara da ara verip bir sure uzak durmak yerinde olacaktır.
Bayramda yüksek protein tüketimi kabızlık oranını arttırmaktadır. Sistemleri düzeltmek ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için bağırsakları toksinlerden arındırmak gerekmektedir. Bu da bayram sonrası yararlı bakteri dediğimiz probiyoriklerden zengin olan kefir ve yoğurtlarla beslenerek mümkün olmaktadır.
Bayramda dolu dolu olan tabaklarla genişleyen mideye sonrasında sık sık az az beslenmeler çok iyi gelecektir.
En önemlisi de vücudu arındırmak ve canlandırmak için bol bol su ve bitki çayı içmeyi ihmal etmeyelim.
Dyt.Buket YAVUZ KOÇOĞLU
https://instagram.com/birbuketdiyet/
Yaz tatili sonrası hemen dikkat edilip verilen kilolara bu bayramla geri dönüş yapmayalım.
Bayram diyince hemen alınacak kiloları düşünmeyin. Düşünürseniz almak için kendinize yer yapıyorsunuz demektir. Kurban bayramı ete doyacağımız bir bayram, ama bayramı en az zararla atlatmak için bazı noktalara dikkat etmemiz gerekir.
En önemli nokta etin 24-48 saat arasında dinlenmesidir.
Biz yetişkinler olarak porsiyonları büyüteceğiz tamam da çocukların o minik böbreklerine karaciğerlerine en azından yüklenmeyelim.
Sofralarınızda normalde de olduğu gibi sağlıklı pişirme yöntemleriyle hazırlanmış yemekler bulunsun, hem bayram hem de bol et diye düşünülüp kızartma ve kavurma işlemlerine girilmesin. Kızartma ve kavurmadan mümkün olduğunca uzak duralım. Çünkü bu tarz işlemler ete kanserojen özellik yükleyecektir. Faydalanmamız gereken etten zararlı çıkmayalım.
Tabaklar sadece bol bol et ve et sulu yağlı pilavlarla dolmasın, közlenmiş,haşlanmış, fırında, yoğurtlu sebzelerle de dolu olsun ki dolu dolu da antioksidan alalım.
Şekerler, baklavalar yerini daha sağlıklı atıştırmalıklara bıraksın, misafirlerimize kuru yemişler kuru meyveler, sütlü-meyveli tatlılar ikram edelim.
Tatili
Baharın gelmesiyle yaza da sadece 1 ay kaldığını fark etmeye başlayan bir grup, diyet araştırmalarına başladı. Çünkü koyu renkli kalın giysilerin yerini artık açık renkli ve ince giysiler almaya başlayacak, böyle olunca da koyu renkli kalın giysilerin içinde saklanan kilolar açık renkli ince giysilerden tabiri caizse fışkıracak. İşte bu yüzden fazla kilolarından acilen kurtulmak isteyen kişi sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu kişiler diyet araştırmaları yaparak gazete, dergi, internet ortamında önüne gelen çok kısa sürede zayıflamayı hedefleyen diyetlerden birini seçip uygulamaya başlıyor. Şok diyetler olarak adlandırılan bu diyetler kısa sürede su ve kas kaybından başka bir ağırlık kaybını vadetmiyor. Sağlıklı bir ağırlık kaybı olmadığı gibi bir de kısa sürede geri alınıyor, hem de yağlara yağlar eklenerek…
Şok diyetleri ani ölümlere kadar varan birçok problem çıkarıyor. Bunlar; yorgunluk, uyuşukluk, bulantı, kusma, diyare(ishal), adet düzensizlikleri, kuru cilt, saç dökülmesi, baş ağrısı, sinirlilik, konsantrasyon bozuklukları, kolesterol yükselmesi…
Şok diyetlerinin uygulanan birçok çeşidi varken yaz mevsiminin yaklaşmasıyla bunların yanına yenileri ekleniyor ve adları da
Dış görünüşte saçlar adeta güzelliğin tamamlayıcıdır. Fransız kadınları için de doğal ve parlak saçlar hep önemli olmuştur. Saçlarınız hep sağlıklı ve parlak görünmelidir. Bunu hep dışardan kullandığımız kozmetik ürünlerle sağlamak pek mümkün değil. Ek olarak ve de en önemli nokta olarak içerden beslenme ile desteklemek bizi kalıcı ve kesin sonuca ulaştırır.
Güçlü saçlar için evvela en önemli nokta iyi bir kan dolaşımıdır. Buna düzenli fiziksel aktivite, antioksidan sebze ve meyve, bitkisel yağ ve balık tüketerek destek olabiliriz.
Diğer bir nokta da demirli besinlerden zengin beslenmek...Demir çok popülerdir bu konuda, birisinin saçı çok dökülmeye başladıysa etraftan bilmiş birileri çıkar muhakkak aa demir depolarına baktır o zaman diye...Bu sorunu da yaşamak istemiyorsak alın size demir kaynakları; kırmızı et, yumurta, kurubaklagil, yeşil yapraklı sebzeler, pekmez, kuruyemişler...,
Özellikle saç bakımına yönelik şampuanlarda gördüğümüz Biotin desteğini besinlerle de almamız mümkündür. Somon, mantar, patates, süt ve ürünleri zengin kaynaklarıdır. Bunlar kollojen yapımına destek olarak saç parlaklığını arttırırlar.
Yine bu bakım ürünlerinde gördüğümüz Çinko da bu konuda
Şu yalan dünyada çoğumuz kilo problemiyle savaşmıyorsak muhakkak doğru şeyleri yemek için savaşıyoruzdur.
İnanın özellikle biz diyetisyenlerde durum daha zor; aklımız fikrimiz işimiz gücümüz yemek...
Son yıllarda marketlerde zayıflamamız için, bazı yiyeceklerin içeriğindeki şişmanlatıcı olduğu düşünülen öğelerin çıkarıldığı yiyecekler raflarda fazlasıyla yerini aldı. Şekersiz tatlandırıcı, glütensiz makarna, yağsız bisküvi, şekersiz kek…
Bunlar yememeleri gereken ama yemeden de duramayan insanlar için üretilmiş şeyler.
Aç kalma ile ilgili bir sorun var burada, sürekli aç hissetmek ama çok yiyip karnını doyurmanın vereceği vicdan azabından korkup aç kalmak.
Bu yazıyı da her kadın gibi bir periyod dönemi iştah açılmaları arasında yazıyorum. Çok saçma. Aslında sürekli olmayan ve kendimi rahat bırakırsam bu süreçle birlikte üstesinden geleceğim bir süreç. Neyse ki ben bunu sadece belirli zamanlarda yaşıyorum, her daim saplantılı olanlara bu noktada sesleniyorum. Hem kilo fazlanız var hem de yemek düşünme saplantınız varsa öncelikle rahat bırakın kendinizi. Fark edin. Ne hissediyorsunuz. Ne yiyor, neden yiyor, yerken-yedikten sonra ne hissediyorsunuz, neler düşünüyorsunuz…
Aralık ayı ile birlikte sokaklar ışıl ışıl olmaya başladı, bu yeni yıl heyecanı içimizi kıpır kıpır ediyor. Kırmızısı, yeşili, beyazı, lacıverti, sarısı... Neden bu yılbaşında diyet yapan sevdiklerinize, annenize, arkadaşınıza, sevgilinize, diyette motivasyonu arttıracak sağlıklı beslenmesine devam etmeine yardımcı olacak hediyeler etmeyelim ki diye düşündüm ve sizler için bunların neler olabileceğini bir araya topladım. bu hediyeler önemli çünkü hepimiz yeniyıla nasıl girilirse öyle devam edeceğine inanıyoruz, diyet motivasyonunu yüksek tutmak da işte tam da bu yüzden önemli...
Hediyeleşmek mutluluk sebebidir çoğu zaman, aslında ne olduğundan ziyade düşünülmüş olmanız yeter de artar bile...
Biz kadınlar hediyelerin paketine de ayrı bir önem veririz, benden söylemesi...
Her şeyin gönlünüzce olduğu bir yıl olsun...
Diyetisyen Buket YAVUZ
KIŞ DEMEK HASTALIKLARLA MÜCADELE DEMEKSE…
Aralık ayına girişimizle birlikte artık kış mevsimini yaşamaya tam anlamıyla başladık, soğuk aylar geldi çattı. Bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla birlikte hastalıklar daha çok görülmeye başlar. Bu hastalıklardan korunmaya başlamanın da tam sırası, beslenmemize dikkat etmek ise başta gelen en doğal korunma yoludur.
Kış hastalıklarından uzak kalmak, enfeksiyonlara yakalanmamak için vitamin ve mineral yönünden zengin beslenmek gerekir. Her mevsimin bize verdiği meyve ve sebzeler, aynı zamanda o mevsimde vücudumuzun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri de vermekte, günlük beslenmemizde muhakkak yer almalıdır. Kış sebzeleri; brokoli, lahana, brüksel lahanası, kırmızı lahana, karnabahar, havuç,marul, yeşil biber, roka, soğan, sarımsak...Kış meyveleri; portakal, mandalina, greyfurt, kivi, elma...
Yeterli protein tüketimi bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardım eder. Süt ve ürünleri, et, yumurta...
Probiyotiklerin bağırsak çalışmasının yanında bağışıklık sistemini güçlendirdiğine dair çalışmalar da vardır. Yoğurt ve kefir şeklinde günlük beslenmede mutlaka yer almalıdır.
Haftada en az 2 kere balık tüketilerek omega-3 ihtiyacı ile