Yağlar vücudumuzda depolandıkları bölgelere göre vücudumuzu şekillendirir. Bazen ne kadar kilo verirsem vereyim onlar gitmiyor diyorsunuz ya işte o durum bu sebeplerden kaynaklanıyor. Her zaman bölgesel zayıflama dediğimiz bu durumlara özgü bir diyet olmadığını söylüyoruz. Evet o bölgeyi tek başına yok edecek bir çözüm yok lakin o bölgelerdeki en azından büyümeyi engelleyici hatta zayıflamayı destekleyici beslenme kuralları mevcut. Ülkemizde en belirgin 2 vücut tipi vardır elma ve armut olarak tanımlanırlar.
Elma Vücut Tipi
Genel dikkat karın bölgesine çekilir. Sağlık açısından en riskli olan da budur, çünkü bel bölgesi kalınlaşması kardiyovasküler hastalıklar ve organ yağlanması açısından risk demektir. Bu bölgelerde büyümeye yol açan temel besinler; şekerli ve nişastalı besinler, içecekler, kafein… Elmalar bunları çok tüketir ve sonrasında bu tüketimlere bağlı gün ortasında ve öğle yemeğinden sonra tatlı isteği ve enerjisizlik oluşur. Bu durumlara karşı koymak zor olduğundan böyle beslenenlerde insülin direnci oluşur. Sonrasında da insülin direncine bağlı zor kilo verme gelir elbette… Bu durumlarda en önemli nokta kan şekeri dengesini belli seviyelerde tutmak için düzgün
Yaza denk gelen ramazanlarla birlikte artık çok uzun saatler aç kalıyoruz. Açlık bazen susuzluğun da önüne geçiyor, özellikle kapalı ofislerde klimalar altında çalışanlar için... Bu noktada yediklerimiz de çok büyük önem taşıyor.
İftar için büyük hazırlıklar yapılıp, dolu sofralar kurulurken sahur sofralarına aynı özen gösterilmiyor. Halbuki iftar kadar sahur da çok önemlidir.Asıl açlıkla baş etmemizi sağlayan sahurda yediklerimizdir, çünkü o zaman yediklerimiz bizi iftara kadar tok tutabilir ve o şekilde oruç daha az etkileyecektir. Bunları göz önünde bulundurarak sahur, iftar ve gece yapacağımız bir öğünde neleri yemek daha tok tutar, mutlaka olması gerekenler;
Yumurta
Sahurun olmazsa olmazıdır bana göre...Çünkü kendisi eşi benzeri olmayan bir protein kaynağıdır. Haşlanmış olarak tüketilebileceği gibi çılbır olarak da tüketilebilir. Özellikle çılbır olarak tüketmeniz demek yoğurttan da ekstra protein almanız demektir, ekstra protein de ekstra doygunluk demektir, yani doygunluğunuzu ikiye katlamış olursunuz.
Tam Tahıllar
Lifleri sayesinde sindirimin yavaşlamasını sağlayarak uzun süreli tokluk hissi verir. Ortalıkta ekmekle ilgili söylenenlere inat ben yine bir
Bana çok sık sorulur, Neden zayıflayamıyorum diye... Ben de hep derim vardır muhakkak bi yerde bi hata, uzun uzun konuşmak gerek derim, en umursamadığınız şey bile olabilir bu sebep...
Şu yalan dünyada çoğumuz kilo problemiyle savaşmıyorsak muhakkak doğru şeyleri yemek için savaşıyoruzdur.
İnanın özellikle biz diyetisyenlerde durum daha zor; aklımız fikrimiz işimiz gücümüz yemek...
Son yıllarda marketlerde zayıflamamız için, bazı yiyeceklerin içeriğindeki şişmanlatıcı olduğu düşünülen öğelerin çıkarıldığı yiyecekler raflarda fazlasıyla yerini aldı. Şekersiz tatlandırıcı, glütensiz makarna, yağsız bisküvi, şekersiz kek…
Bunlar yememeleri gereken ama yemeden de duramayan insanlar için üretilmiş şeyler.
Aç kalma ile ilgili bir sorun var burada, sürekli aç hissetmek ama çok yiyip karnını doyurmanın vereceği vicdan azabından korkup aç kalmak.
Bu yazıyı da iştah açılmaları arasında yazıyorum. Çok saçma. Aslında sürekli olmayan ve kendimi rahat bırakırsam bu süreçle birlikte üstesinden geleceğim bir süreç. Neyse ki ben bunu sadece belirli zamanlarda yaşıyorum, her daim saplantılı olanlara bu noktada sesleniyorum. Hem kilo fazlanız var hem de yemek düşünme saplantınız varsa
Belki de yaptırmayan ünlü kalmadı diyebiliriz...
Her zaman diyorum, herkes aynı değildir bu yüzden herkese her besin iyi gelmez siz kendiniz kendinizi tanıyacaksınız. Bazen öyle sağlık problemleriniz oluyor ki siz bile çözemiyorsunuz size hangi besinin iyi gelip gelmediğini...
İşte belki de size zarar veren belki de hiç ummadığınız, hatta çok sağlıklı; böyle faydaları var diye yediğiniz bir besindir...
Bazı besinleri tükettikten sonra belki de çoğunlukla; kronik yorgunluk, depresyon, migren, baş ağrıları, bağırsak ve mide problemleri, egzama ve deri hastalıkları, romatizma ve eklem hastalıkları, kilo vermede zorluk, astım atakları, uyku bozuklukları, sürekli nezle olma gibi sağlık problemleri olabilir. Bu sağlık problemlerinin neden kaynaklandığını kendi kendinize anlamamız neredeyse çok zordur. Bu test ile vücudunuzun hangi besini zor sindirdiğini öğrenmiş olursunuz.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya nüfusunun yarısında gıda intoleransı bulunmaktadır. Pek çok kişi yaşadığı bu sağlık problemlerin kaynağını bilmediği için çözüm bulmakta zorlanmaktadır. Çözüm aslında çok kolay saptanabilmekte...
Peki bu besinler hangileri nasıl bileceğiz?
Sadece parmak
Baharın gelmesiyle yaza da çok az zaman kaldığını fark etmeye başlayan bir grup diyet araştırmalarına başladı. Çünkü koyu renkli kalın giysilerin yerini artık açık renkli ve ince giysiler almaya başlayacak, böyle olunca da koyu renkli kalın giysilerin içinde saklanan kilolar açık renkli ince giysilerde saklanamayacak. Bu yüzden fazla kilolarından acilen kurtulmak isteyen kişi sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu kişiler diyet araştırmaları yaparak gazete, dergi, internet ortamında gördükleri çok kısa sürede zayıflamayı hedefleyen diyetlerden birini seçip uygulamaya başlıyor. Şok diyetler olarak adlandırılan bu diyetler kısa sürede su ve kas kaybından başka bir ağırlık kaybını vadetmiyor. Sağlıklı bir ağırlık kaybı olmadığı gibi bir de yağlara yağlar eklenerek kısa sürede geri alınıyor.
Şok diyetler ani ölümlere kadar varan birçok problem çıkarıyor. Bunlar; yorgunluk, uyuşukluk, bulantı, kusma, diyare(ishal), adet düzensizlikleri, kuru cilt, saç dökülmesi, baş ağrısı, sinirlilik, konsantrasyon bozuklukları, kolesterol yükselmesi…
Şok diyetlerinin uygulanan birçok çeşidi varken yaz mevsiminin yaklaşmasıyla bunların yanına yenileri ekleniyor ve adları da moda diyetler oluyor. Kilo
Kış bu yıl çok soğuk geçiyor. Haliyle ısınmak için elimiz tatlı ve kalorili atıştırmalıklara gidiyor. Böyle giderse kış sonunda yaza kilo alarak girmemiz muhtemel. Daha da önemlisi bu kadar şekerli gıdanın peşinden gelmesi beklenen hastalıklar. İşte tam da bu yüzden geçen diyetisyen arkadaşlarımızla sohbet ederken ya ne yapsak da şu iştahları bi kontrol etsek böyle sürekli acı çekiyoruz derken, şeker detoksu fikri geldi, aa en güzeli kökten çözüm dedik, sonra instagram da takipçiler sonra hastanede danışanlar derken hepimizin buna ihtiyacı olduğunu fark ettim. Karar verdik bu şubatta 21 gün şeker detoksu yapmaya…
Şekerin özellikle kanserli hücreleri beslediği, bir sürü sağlık problemine neden olduğu her yerde söyleniyor. Sadece obezite değil, en hafifi bu olsa gerek. Yaşlanmada da öncülük ediyor, biz kadınlar için işte can alıcı nokta, şeker yaşlandırıyor hanımlar!
Detoks vücudu toksinlerden arındırmak anlamına gelmektedir. Dönem dönem vücudu toksinlerden arındırmak gerekir. Kış ağırlığını üzerimizden atıp canlanmamıza da yarayacak, çok tatlı tüketenlerde kilo vermeye de...
Neden 21 gün peki?
Çünkü alışkanlıklar 20 günde oluşmaktadır. 20 gün bir şeyi yaptığınızda 21.
Yeni yıla girmenin heyecanıyla yediklerinize dikkat etmezseniz bu heyecanın bedelini tüm yıl ödersiniz. Yeni yıla nasıl girersen öyle geçer tüm yıl, bu da o batıl inanış değil mi?
En klasik ve de en çok yapılan hata yılbaşı yemeğinde nasıl olsa çok kaçıracağım diye bütün gün aç kalmaktır. Bütün gün aç kalmak bir fayda sağlamadığı gibi uzun açlık sonlarında yenen yemekler vücut tarafından depo edilir. Yani vücut yağ yakmak yerine yağ yapmaya başlar. Ayrıca yemeğe aç gidildiği zaman geniş sofralar karşısında oto kontrol de zorlaşıyor.
Yılbaşı masanızda çok fazla çeşit yemek yerine daha görsel süslü bir masanız olsun. Yemek için dışarıda bir restoran planınız var ise de sınırsız yeme-içme olanlardansa sınırlı olanları kontrol açısından daha kolay olup daha az kalori almanıza yardımcı olur. Yemek yerine aile ve arkadaşlarınızla birlikte eğlenceli sohbetli ortama odaklanın.
Çok kaçırılan, uzun süren gece sonrası hazımsızlık, şişkinlik, gaz sıkışmaları, ishal, mide bulantısı, reflü, tansiyon yükselmeleri, kalp sıkışmaları ve hatta kalp krizi görülebilir. O yüzden yılbaşı gecesi beslenmenize dikkat etmek, diyetleri çok bozmadan yemek çok önemlidir. Sağlık problemi ve kronik
Kış mevsiine girdiğimiz şu günlerde soğuk havalar kendini göstermeye başladı. Kış hastalıklarından uzak kalmak ve enfeksiyonlara yakalanmamak için vitamin ve mineral yönünden zengin beslenmek gerekir. Bir de bazı besinler var ki bizim bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için ne yemeli ne içmeliyiz?
Lahana – Brokoli – Karnabahar
Kış sebzelerinin başında yer alan iyi birer beta karoten kaynaklarıdır. Serbest radikallerin zararına karşı korurlar. C vitamini de içerirler. Ki C vitamini bağışıklık sistemini güçlendiren vitaminlerin başında yer alıyor. Pek çok lişi hastalığa yakalandıktan sonra C vitamni içeren besinlere yönelmeye başlıyor. Halbuki asıl korunma şekli yakalanmadan bunları tüketmekle mümkündür. Bu besinlerin vitaminlerini kaybetmeden tüketmek için çiğ veya az pişirerek tüketebilirsiniz.
Turunçgiller
C vitamini diyince listenin en başında yer alan meyvelerdir; portakal, mandalina, greyfurt, limon...daha bir çok yararı olan bu meyveleri kışın eksik etmemenızde fayda var, günde 3 porsiyon tüketmelisiniz. Kivi ve nar unutulmamalıdır, adeta bir C vitamini deposudur.
Bal Kabağı
soğuk vurmaya başlaynca hemen tezgahlarda yerini