Prof. Dr. Hıfzı DOĞAN - (İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi)
Teknoloji okur-yazarlığı ve öğretmen yetiştirme sorunu -1
"Günümüz insanı ya teknoloji üreticisi ya da tüketicisi olarak, önceki dönemlerle mukayese edilemeyecek yoğunlukta teknolojinin ürettiği ürün ve sistemlerin meydana getirdiği bir ortamda teknoloji ile iç içe yaşamaktadır...”
“Geleceğimiz bakımından insanı ve toplumu bu derece etkileyen teknolojik gelişmelere duyarsız kalamayız. Genç, yetişkin, kadın ve erkek tüm vatandaşlarımızın, özellikle gençlerimizin teknoloji okur-yazarlığı yeterliliklerini geliştirmek zorundayız...”
Kovid 19 salgını döneminde birey ve toplum olarak kazandığımız deneyimler, insanın günlük yaşamı ile teknoloji arasında ne kadar güçlü bir ilişkinin bulunduğunu açık ve net olarak gösterdi. İnsan sağlığını korumada teknolojinin önemi, gerek aşı gibi yeni ürünlerin geliştirmesinde gerekse hastanelerde bulunan teknolojik cihazların etkin olarak kullanılmasında çok daha belirgin hale geldi. Teknolojinin insan için önemi yalnız sağlık alanı ile de sınırlı değildir. Aynı durum, tarım, ulaştırma, üretim, iletişim, turizm gibi diğer birçok alanlar için de geçerlidir.
Günümüz insanı ya teknoloji üreticisi ya da tüketicisi olarak, önceki dönemlerle mukayese edilemeyecek yoğunlukta teknolojinin ürettiği ürün ve sistemlerin meydana getirdiği bir ortamda teknoloji ile iç-içe yaşamaktadır. Yaşadığımız evin duvarlarında kullanılan tuğlalar, yediğimiz besin maddeleri, mutfakta kullandığımız fırın, giydiğimiz elbiseler, aldığımız ilaçlar, dinlediğimiz müzik aletleri, konutumuzdaki elektrik, su, uydu gibi donanımların her biri teknoloji ürünü veya sistemidir. Teknoloji, insanın günlük yaşamı ile adeta özdeşleşmiştir. Bugün öğretmen, ev hanımı, kamyon sürücüsü, polis, bankacı, bilim insanı, yani herkes günlük işlerini yapabilmek için teknolojinin ürettiği, bilgi, alet, cihaz, makine ve sistemleri kullanmak zorundadır.
Bugünkü yaşama anlam verebilmek için teknolojiyi anlamak bir zorunluluktur. Teknoloji, insanın duyu organları ve elleri ile ulaşamayacağı yerlere erişmesini sağlamaktadır. Bir nevi duyu organlarımızın ve ellerimizin bir uzantısı olarak işlev yapmaktadır. Sağlık alanında, insanın duyu organları ile algılanamayan, görülemeyen, ulaşılamayan birçok virüs, hastalık tanısı ve ameliyatlar teknoloji yardımıyla başarı ile gerçekleşmektedir. Teknolojinin bir ürünü olan traktör gibi bazı araçların yardımıyla tarım alanında üretimin verimliliği, insanın binlerce yıl içinde yaptıklarından daha ileri aşamaya taşındı. Uçak veya internet, insanın daha önce yapamadığı etkinlikleri yapmasına olanak sağladı. Bu tür ürün, araç, makine ve cihazlar, onların kapasiteleri ve onlara ilişkin bilgiler günümüzde teknoloji olarak adlandırılmaktadır.
Geleceğimiz bakımından insanı ve toplumu bu derece etkileyen, millet olarak da kritik öneme sahip bulunan teknolojik gelişmelere duyarsız kalamayız. Genç, yetişkin, kadın ve erkek tüm vatandaşlarımızın, özellikle gençlerimizin teknoloji okur-yazarlığı yeterliliklerini geliştirmek zorundayız. Teknoloji okur-yazarı olan bir insan; teknoloji nedir, nasıl geliştirilir, nasıl çalışır ve teknolojiye ilişkin bilinçli kararlar nasıl alınır sorularına, genel anlamda cevap verebilen kişidir.
Mevcut sistem, teknoloji okur-yazarı bireyler yetiştirmede yetersiz kalmaktadır. Bugüne kadar eğitim sistemimizdeki teknolojiye yönelik uygulamalar, bazen el becerisi merkezli, bazen de sanat kavramı etrafında yürütülmeye çalışıldı. Ancak bu uygulamalar, değişim hızı giderek artan teknolojik gelişmelere uyum sağlayamadı. Bütüncül bir yapı oluşturamadı ve çağın niteliklerini kazandırmaktan uzak kaldı. Bugün okul çağındaki gençler, insanı ve toplumu şekillendirmede çok büyük bir güce sahip olan teknoloji hakkında yeterli bilgi ve deneyim kazanmadan ortaöğretimden mezun olmaktadır. Gençlerimizin pek çoğu, sanayileşmiş ülkelerdeki akranlarına göre teknoloji kültürünü yaşamaktan yoksun kalmaktadır.
Eğitim Sistemimizde Zihniyet Değişikliğine Olan İhtiyaç
Genel eğitimin bir parçası olarak, bireylerde teknoloji kültürünü kazandırmayı amaçlayan eğitim etkinliklerini, çağın gelişimine paralel olarak yeni bir anlayışla ele almak zorunluluktur. Bunun için günümüzde insanın yaşadığı yakın çevrenin incelenmesi iyi bir başlangıç noktası oluşturabilir. Bugünün insanı birbirinden farklı üç ayrı ortamda yaşamaktadır. Birincisi; toprak, bitki, su ve hayvanların bulunduğu doğa ortamı, İkincisi; kültür, din, gelenek ile politik, yasal ve ekonomik sistemlerin içinde yaşayan ve insanlar arasındaki ilişkiyi düzenleyen kültürel çevre, Üçüncüsü; insanların istek ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, yine insanlar tarafından doğada yapılan pozitiv değişiklikleri kapsayan teknolojik dünya.
Bugüne kadar okullarımızda genel eğitim kapsamında yürütülen ders ve uygulamalar, ağırlıklı olarak doğa ve kültürel boyut üzerine yoğunlaşmıştır. Bu iki boyut üzerinde yoğunlaşmak, teknolojiyi anlamak anlamına gelmemektedir. Doğal çevre ile insanın teknoloji ile meydana getirdiği çevre birbirinden farklıdır. Doğal çevre; nehirleri, dağları, hayvanları, bitkileri, denizleri meydana getirir. İnsanın meydana getirdiği teknolojik çevre ise; binaları, arabaları, uçakları, buzdolaplarını, elektrik sistemlerini içerir. Bitkilerin büyümesi için havaya, güneşe, suya, gıdaya ihtiyaç vardır. İnsanı ürettiği ürünler için bilgi, zaman, para, materyal, takım-makine, teknik, yaratıcılık, buluş ve inovasyon gereklidir. Doğada bulunan çiçekler insanın desteği olmadan gelişir; öte yandan bir teknoloji süreci olan pamuktan kumaş elde etme etkinliği insanın yaratıcılığını gerektirir.
Teknoloji ile iç-içe yaşadığımız bu çağda, gençlerimizin teknoloji kültürü eksikliklerinin giderilmesi acil bir sorundur. Günümüz eğitim uygulamaları planlanırken, insanı çevreleyen üç ortam dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir.
Teknoloji eğitiminin; matematik, fen, sanat ve diğer derslerle yakın ilişkisi vardır. Bununla birlikte, bu eğitimin kendisine özgü ilke, süreç ve stratejileri de mevcuttur. Günümüzde sağlık, tarım, enerji, ulaştırma, iletişim ve üretim gibi ana alanlarda kullanılan teknolojiler incelendiğinde, hepsinde belirli ortak teknolojik ilke ve süreçlerin uygulandığı görülmektedir. Teknoloji eğitimi, bu ortak ilke ve uygulamalar esas alınarak geliştirilmelidir.
Teknolojik İlke, Süreç ve Stratejiler
Teknoloji eğitimine özgü temel ilkelerin başında, problem çözme gelir. Bu aşama, bireyin yaşamda karşılaştığı sorunları, bilgi birikimini ve deneyimlerini kullanarak çözüm üretmesini gerektirir. Bir problemin çözülmesinde birden çok çözüm yolu mevcuttur. Örneğin, Covid 19 aşısını bulmak için çok farklı seçeneklerin denendiği görülmektedir. Problem çözme süreci; soruna ilişkin araştırma yapma, problemi belirleme, çözüm için olası seçenekleri saptama, uygun çözüm yolunu belirleme, seçilen yaklaşımı kroki ve grafikle gösterme, bilgisayarda matematiksel modellemesini yapma veya fiziksel modelini hazırlama aşamalarını içerir.
Problem çözme etkinliğinin en önemli unsuru tasarımdır. Tasarım; düşüncelerimizin, hayallerimizin gerçeğe dönüştürüldüğü kademedir. Diğer bir temel öğe de sistem kavramıdır. Sistem; birbiri ile ilişkili unsurların, beraberce, beklenen hedefe ulaşmasını sağlayacak şekilde tasarlanmasıdır. Örneğin, bisiklet, birbiri ile uyum içinde çalışan parçalardan meydana gelen bir sistemdir. Sistem kavramı bütün teknoloji alanlarında yaygın olarak kullanılır. Evimizdeki su veya elektrik sistemi, şehir şebeke sistemlerinin birer alt sistemidir. Sistem kavramı arıza bulmada büyük katkı sağlar.
Teknolojilerin temel girdilerinden biri de kaynaktır. Kaynak; bir işin yapılabilmesi için gerekli insan, bilgi, takım, makine, materyal, enerji ve zamanı kapsar. Burada belirtilen her unsur, tasarımı etkiler. Sözgelimi, materyal değiştikçe üretilmesi planlanan ürün veya sistemin maliyeti ve ömrü değişir. Belirtilen teknolojik unsurlar arasında uygun dengenin temin edilmesi, ürünün veya sistemin mükemmele yakın olacak şekilde işlevsel, etkili ve optimal olarak üretilmesi birçok zihinsel etkinliği gerektirir.
Teknolojik çalışmalarda, ürün veya sistemin tasarımını sınırlandıran başka unsurlar da vardır. Güvenlik durumları, doğa kanunları, kültürel değerler bunlar arasında yer alır. Bu ilke ürün veya sistemin hangi sınırlılıklar kapsamında geliştirileceğini belirtir.
Teknoloji eğitiminde dikkate alınan diğer iki ilke süreç ve kontroldür. Süreç, çıktıyı üretebilmek için kaynakların belirli bir düzen içinde kullanılmasıdır. Nasıl tasarım, buluş ve inovasyon, insanın yaratıcı becerilerini kullanmasını gerektiriyorsa, süreç de kavramları göstermek, vizyon ve fikirleri test etmek için düşüncelerin model ve modelleme yoluyla görselleştirilmesini içerir. Kontrol, sistemin mevcut çıktılarıyla ilgili bilgileri, olması gerekli bilgilerle karşılaştırarak, sistemi istenilen şekilde düzenleme etkinliğidir. Klimanın oda sıcaklığını belirli bir sıcaklıkta tutması, arabada yakıt seviyesini gösteren ışığın yanması, kontrol sistemine örneklerdir.
- DEVAMI YARIN-