Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Narmina Mustafayeva / Azerbaycan İstanbul Başkonsolosu

O gece orada yaşananları dinlerken insan donup kalıyor.

Üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen Hocalı’da yaşanan soykırımı dinleyenler bu acıyı cismen hissedebiliyor.

Örneğin, o korkunç geceyi yaşayanlardan bir görgü tanığı “Allah’a yalvardım, bana yardım etme, beni öldür diye yalvardım” diye feryat ediyor.

Bu cümleyi duyunca, “bu kadarı nasıl olabilir?” diye soruyor insan kendine. Bu düşünceyle Hocalı’da Azerbaycanlılara karşı olan zulmün boyutunu tasavvur edebiliyoruz.

Haberin Devamı

Dünya tarihi günümüze kadar birçok savaşlara tanıklık etmiştir. Savaşlar esnasında uluslararası hukukun ilkeleriyle bağdaşmayan, insani değerleri hiçe sayan tavır ve icraatın 20. yüzyılda nadir örneklerinden biridir Hocalı soykırımı. Ermenistan Silahlı Birlikleri tarafından bir gecede hunharca katledilen çocuk, kadın, yaşlı sivil rakamlarına baktığımızda bunu açık şekilde tespit etmiş olursunuz.

Dağlık Karabağ’da 2500 ailenin toplamda 7000 kişinin yaşadığı bir yer Hocalı. Küçük, kendi halinde insanların yaşadığı bir şehir. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan mütevazı insanların yuvası, evi.

1992’nin, 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan, tarihin değişeceği, karanlık sayfalarına yeni bir soykırımın ekleneceği o soğuk şubat gecesi. Ermenistan Silahlı Birlikleri, Sovyetler Birliği’nin Hankendi’nde konuşlanmış dönemin 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğiyle kuşatıyor Hocalı’yı.

Şehre giriş-çıkışlar kapatılıyor ve şehir dört bir yandan tankların ateşine maruz kalıyor. Savunmasız kalan şehre dahil olan Ermenistan’a bağlı askeri birlikler sivilleri ayırmaksızın kurşuna diziyor. Evlerin sığınaklarında güvende olacaklarını düşünen kadın ve çocuklar da maalesef, aynı kaderi yaşıyor o gece. O soğuk karlı kış gecesinde aileleri ile beraber ormanlardan geçip, buzlu nehirlere girmek zorunda kalan Hocalı sakinlerinin çoğu komşu Ağdam iline varmak üzereyken, Ermeni askerleri tarafından kuşatılarak topluca öldürülmüş ve bir kısmı rehin alınmıştır. Rehin alınanların büyük kısmının kaderi bu güne kadar bilinmemektedir. Ermeni askerler rehin aldıkları sivillerin kulaklarını ve burunlarını kesmiş, gözlerini çıkarmış, çocukları annelerinin gözü karşısında öldürmüş, kadınları ve yaşlıları zırhlı araçların arkasına bağlayıp sürüklemiş, hamile kadınları süngülemiştir.

Haberin Devamı

Bu insanlık utancı haftalarca sürüyor. Rehin alınan 1275 kişi günlerce işkence görüyor. Kimisi dayanamayıp hayatını kaybediyor ya da canına kıyıyor. Bu soykırımda, 613 Azerbaycanlı hayatını kaybetti. Bunlardan 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlı olmak üzere, 8 aile tamamen yok edilmiş, 25 çocuk her iki ebeveynini 130 çocuk ise ebeveynlerinden birini kaybetmiştir. Aynı zamanda 1000’e kadar kişi ağır yaralanmıştır. Bugün 150 kişi hala kayıp ve kendilerinden haber alınamamakta.

Hocalı’da öyle bir katliam yaşandı ki İnsan Hakları İzleme Örgütü yaşananları Dağlık Karabağ savaşında yapılan en büyük katliam olarak tarif etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında Hocalı’da yaşananlar, savaş suçları veya insanlık aleyhine suçlarla eşdeğer eylemler olarak kabul edildi.

Haberin Devamı

Azerbaycan Parlamentosu, Hocalı’da yaşananları 1994 yılında “soykırım” olarak ilan etti. Önce Umummilli lider Haydar Aliyev ve sonrasında Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in üstün çabalarıyla Hocalı soykırımının perdelenerek görmezden gelinmesine izin verilmedi. Hocalı Soykırımı’nın bir soykırım olduğu gerçeği tanıklarıyla tüm dünyanın gözleri önüne serildi. Bir zamanlar acı gerçek karşısında susanlar, zamanla kabullenmek zorunda kaldılar. O gece Hocalı’da yaşananların tarihin tanıklığında aydınlanması sağlandı.

Dünyanın 17 ülkesi ve ABD’nin 20’den fazla eyaleti Hocalı soykırımını kınayan karar kabul etmiştir. Bu vesileyle, kardeş Türkiye Cumhuriyeti’ne her zaman ve her konu da olduğu gibi bu acıyı bizimle paylaştıkları için teşekkür etmek isterim.

2001 yılında dönemin Ermenistan eski Savunma Bakanı ve 2018 yıllına kadar Cumhurbaşkanı görevlerini yürütmüş Serj Sargisyan bir röportaj esnasında Hocalı’da yaşananları şöyle ifade etmiştir: “Hocalı’dan önce Azerbaycanlılar Ermenilerin sivillere dokunmayacağını düşünüyordu. Biz bu algıyı kırdık”. Bu tür fikir sahibi olanların Ermenistan yönetiminde yer aldığını düşündükçe, Ermenistan’da faşizmin devlet politikası kıvamına gelmesi nedenlerini anlamak pek zor olmuyor. Şöyle ki 27 Eylül 2020 tarihinden itibaren başlayıp 44 gün devam eden Vatan Savaşı’nda da, Ermenistan askeri operasyon alanlarından çok uzak mesafede olan Azerbaycan’ın sivil şehirleri -Gence, Berde, Terter’i uzun menzilli roketlerle hedefe almış ve 12’si çocuk 27’si kadın olmak üzere 100’ü aşkın sivil Azerbaycanlı hayatını kaybetmiş, 423 sivil yaralanmıştır. Vatan Savaşı sonucunda 30 yıla kadar Ermenistan işgali altında bulunan ezeli Azerbaycan topraklarının şanlı Ordumuz tarafından azat edilmesi, Hocalı soykırımı kurbanları ve aileleri için bir nebze olsa da teselli sebebi olmuştur.

O gece Hocalı’da katledilenler aramızda yoklar, hayatta kala bilenler için ise hayat hiçbir zaman eskisi gibi olmadı. Hocalı’nın yarası ve şehitlerimizin hatırası hepimizin kalbinde daimi yaşayacaktır.

Allah rahmet eylesin!

Sabahı olmayan gece: Hocalı Soykırımı

Narmina Mustafayeva / Azerbaycan İstanbul Başkonsolosu