Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mete Veysioğlu / mete.vey@yandex.com

2020 yılında 800 bine yakın yeni yatırımcının Borsa İstanbul ile tanışmasıyla borsamızdaki yerli yatırımcı sayısı 2 milyon kişiyi geçti. Uzmanlara göre borsaya artan ilginin başlıca sebebi, pandeminin tetiklediği zorlu ekonomik koşullarda şirketlerin finansman bulmak, bireylerin de birikimlerini değerlendirmek adına borsaya daha çok yönelmesi. Sebep ne olursa olsun, sonuçta borsamızda yeni bir yatırımcı grubu var. Üstelik 30 yaş altı yatırımcı sayısı 350 bini aşmış durumda.

Haberin Devamı

Bu gelişme sevindirici, ancak borsanın sağlıklı bir fonlama kanalı olması için yeni yatırımcıların kendi risk profillerini doğru analiz edip birikimlerini buna uygun değerlendirmeleri gerekiyor. Kısacası beklentilerimiz gerçekçi olmalı. Örneğin Şubat ayı içinde, global finans piyasaları büyük bir dalgalanma yaşadı: ABD’de ekonomik toparlanmaya bağlı olarak enflasyonun artacağı beklentisi ile uzun vadeli tahviller satıldı ve buna bağlı olarak tahvil getirileri hızla yükseldi. Bu depremin sarsıntıları birçok gelişen ülke piyasasında hissedildi ve çok sayıda yatırımcı zarar etti. Ne yazık ki bu tip finansal şoklar beklenenden çok daha sık gerçekleşiyor. Acaba sorun, bizim beklentilerimizin fazlasıyla iyimser olması mı?

80 metre boyunda insanlar

Günlük hayatlarımızı yaşadığımız dünyada aşırı olaylar çok sık olmaz. Örneğin sokakta karşılaştığımız birçok insanın boyu ortalamaya yakın değerlerde, 1.60-1.80 metre arasındadır. 2.30 metre gibi aşırı değerler çok nadiren gözlemlenir. 3.50 metre gibi bir değeri gözlemlemek ise imkânsızdır. İnsanların boyları, normal dağılıma (çan eğrisi veya Gauss dağılımı da denir) uygundur.

Buna karşın hisse senedi veya tahvil gibi finansal varlıklar, günlük dünyamızdan çok daha farklı bir dünyada yaşar ve hemen hemen hiçbir özellikleri, ne boyları ne de kiloları, normal dağılıma uymaz. Finansal varlıklar, olasılıkçıların tombul kuyruklu dağılım (fat tailed distribution) dediği dağılım türüne uygun hareket eder. Tombul kuyruklu dağılımların normal dağılımdan en büyük farkı, normalde gözlenmesi imkânsız olan aşırı değerlerin çok daha sık gözlenebilmesidir. Zaten tombul kuyruk ismi de buradan gelir, zira olasılık jargonunda kuyruklar aşırı uçları temsil eder ve kuyrukların tombul olması çok sayıda aşırı değerin gözlenebileceği anlamına gelir. Örneğin, insanların boyları tombul kuyruklu dağılıma uygun olsaydı, bırakınız 3.50 metre gibi bir boyu, 80 metre boyunda insanlar bile aramızda dolaşırdı. Peki, bu aşırı uçlar nasıl kendini gösteriyor?

Haberin Devamı

Bireylerin gelirlerini ele alalım: Jeff Bezos ve Elon Musk, sahibi oldukları şirketlerin değerlemelerine bağlı olarak tek bir günde milyarlarca dolar kazanabilirken, dünyanın düşük gelirli bölgelerinde aylık geliri 100 doların altında olan milyonlarca insan yaşamaktadır. Başka bir örnek de finansal varlıkların getirileridir: Borsanın ortalama %10 getiri sağladığı bir yılda, bir hisse senedi %1000 kazanç sağlarken, başkası %95 değer kaybedebilir. İlk hisse senedi yatırımcısının 1 lirasını 11 lira yaparken, ikinci hisse senedi ise aynı 1 lirayı 5 kuruşa düşürür.

Haberin Devamı

Günlük dünyamızın normalliğine alışkın bizler, finans dünyasına uyum sağlamakta zorlanıyoruz ve gerçeğe uymayan beklentilere kapılıp sonunda zarar ediyoruz. Üstelik bu hata amatör yatırımcılara özgü de değil. Profesyonellerin de aynı tuzağa düştüğüne dair örneklere bakalım.

Normal dağılımın laneti

2007’de başlayan global finans krizinin tozu dumanı dağıldığında, bir bilimsel makale baş sorumlu ilan edildi: David Li’nin 2000 yılında yayınlanan makalesi (On default correlation: A copula function approach), farklı türden tahvillerin aynı anda temerrüde düşme riskini, yani bir finansal kriz riskini hesaplamak için basit bir formül öneriyordu. Ne var ki, bu basit formül normal dağılımı baz alarak tasarlanmıştı ve finans evrenine uyumlu değildi! Nitekim, yatırım fonları bu formülün verdiği güvene aldanarak risklerini çok artırdı ve sonunda kaçınılmaz olarak kriz geldi. Elbette, David Li’nin makalesini günah keçisi yapmak abartılı bir yaklaşım. Esas suç, Li’nin formülünü sorgulamadan kullanan ve çok para kazandıkları için sorgulayanları da dinlemeyen Wall Street’in ve bütün bunlara göz yuman derecelendirme kuruluşlarının olsa gerek.

Diğer bir örnek de, ekonomi kanallarında zaman zaman duyduğumuz ‘sigma’ terimidir. Örneğin bir yorumcu, piyasada yaşanan sürpriz bir gelişme için “4 sigmalık bir hareket!” dediğinde, bunun hiç beklenmeyen bir hareket olduğunu vurgulamak ister. Sigma sayısı ne kadar yüksekse yaşananlar da o kadar mucizevi demektir. Fakat sigma, normal dağılıma ait bir terimdir ve normal dağılmayan finansal hareketleri bu terimle ölçmek, nükleer bir yayınımı termometre ile ölçmek kadar anlamsız ve yanıltıcıdır.

Teknoloji sayesinde bugün tüm bankacılık ve yatırım işlemleri cep telefonundan rahatlıkla yapılıyor.

Ancak çok çalışarak elde ettiğimiz birikimlerimizi doğru yönetmek istiyorsak, telefondaki finans uygulamalarını her açtığımızda farklı fizik kanunlarıyla işleyen bir dünyaya adım attığımızı hatırlamakta yarar var.

Normalin aldatıcı rahatlığı


Mete Veysioğlu / mete.vey@yandex.com