27 Eylül tarihinde Ermenistan’ın saldırısına karşı Azerbaycan ordusunun 26 yıllık işgali bitirmek için başlattığı karşı taarruz önemli askeri başarılarla hafızalara yazıldı. Azerbaycan ordusunun başarılı hamleleri karşısında direnemeyen Ermenistan ordusu geri çekilirken kısa ve orta menzilli füzelerle cephenin gerisindeki sivil hedeflere saldırdı. Bu saldırılar Moskova’da açıklanan “insani ateşkes”in yürürlükte olduğu bir dönemde de yaşandı. Ateşkes açıklamasının sonraki günü Ermenistan sınırları içinden atılan füzeyle Azerbaycan’ın ikinci büyük şehri Gence vuruldu. Gece saat 02.00’da sivillerin yaşadığı apartmanların vurulması sonucu 10 kişi hayatını kaybetti ve 35 kişi yaralandı.
Ermenistan’ın itirafı!
Bu 27 Eylül’den itibaren başlattığı saldırılardan sonra sivil hedeflerin Ermenistan tarafından ilk vurulması değildi. Ermenistan Gence, Mingecevir, Terter, Şemkir, Berde ve diğer Azerbaycan’ın cephe hattının çok gerisinde olan sivil yerlerini vurdu. Azerbaycan başsavcılığının verilerine göre, bu saldırılar sonucunda 12 Ekim tarihine kadar 40’tan fazla insan hayatını kaybetmiş, 207 kişi yaralanmıştır.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan`ın başdanışmanı Vağarsak Harutunyan’ın 6 Ekim tarihinde Rusya’nın Vesti televizyon kanalına verdiği röportajda, “Biz taktik saldırı için ağır silahlar geliştirdik. Gelecekte panik yaratmak için sivil hedefleri vuracağız” açıklaması bu saldırıların tesadüf olmadığını ve planlandığını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla Ermenistan’ın sivillere saldırması bir savaş taktiği olduğu düşünülmektedir.
Paşinyan`ın danışmanı Harutunyan’ın da ifade ettiği gibi Ermenistan’ın temel hedefi sivil halk arasında panik ve korku yaratmaktır. Çünkü çatışmalar başlandığı andan itibaren Azerbaycan’da halk daha önce çok az rastlanır bir örnekte cepheye destek vermek için seferber oldu. Askeri yasaların sivil halk için getirdiği kurallara uymanın ötesinde, halk kendi imkânları ile askerlere destek vermek amacıyla her türlü yardımı esirgemedi. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Mehriban Aliyeva’nın maaşlarını silahlı kuvvetler yardım fonuna aktarması birçok insan için örnek oldu. Hatta Azerbaycan’da ve yurtdışında yaşayan zengin insanlar silahlı kuvvetlerin yardım fonuna yardımlar gönderdi.
Siyasi partiler ortak bildiri imzalayarak Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve devlete tam destek verdiklerini beyan ettiler. Azerbaycan’da yaşayan farklı dinlerden olan azınlıklar Azerbaycan ordusunun cephedeki başarısı için dua ettiler.
Desteğin iki nedeni
Azerbaycan halkının cephedeki bu karşı taarruza destek vermesinin iki önemli nedeni vardı. Birincisi Azerbaycan devleti ve halkı, işgalci Ermenistan’ın asıl hedefinin arka cephede psikolojik harp taktikleri uygulamak yoluyla toplumsal dayanışmayı bozmak ve arka cepheyi düşürmek yoluyla ön cepheyi de zayıflatmak olduğunun farkındaydı. İkincisi ise, halk 26 yıldır devam eden başarısız barış sürecinin fayda vermediğini ve topraklarını yalnız askeri yolla işgalden kurtaracağını düşünmekteydi. Askeri operasyonun toplumun her kesimi tarafından desteklenmesi cephede savaşan askerin moral ve motivasyonu açısından önem arz etmekteydi. Bu ise Ermenistan’ın uyguladığı psikolojik harp taktiklerinin başarısız olması anlamına gelmekteydi. Bu nedenle Ermenistan sivillere saldırarak arka cephedeki bu dayanışmayı korku ve panik yaratmak yoluyla, devlet-halk-ordu dayanışmasını bozmayı hedeflemekteydi.
Azerbaycan’ın sivil halkına karşı Erivan’ın saldırılarına Bakü’nün de aynı şekilde karşılık vereceğini düşünen Ermenistan’ın diğer amacı Azerbaycan’ın işgale karşı mücadelesini amacından saptırmaktı. Hatta bu noktada Ermenistan farklı metotlar da kullandı. Özellikle Ermenistan`ın Türkiye`yi suçlaması, Azerbaycan`a Türkiye aracı ile yabancı savaşçıların getirilmesi iddiası ve bu savaşı Hristiyan-Müslüman savaşı olarak takdim etmesi de onun Azerbaycan`ın haklı mücadelesini farklı takdim etme çabalarından kaynaklanmaktadır.
Azerbaycan’ın hamleleri
Erivan yönetimi sivil hedeflere yönelik bu saldırıları Ermenistan sınırları içinden gerçekleştirdi ve amacı Azerbaycan’ı karşı cevap vermeye itmekti. Böylece “saldırıya uğradım diyerek”, Ermenistan’ın üyesi olduğu askeri örgüt olan KGAÖ’ye müracaat edecek veya en azından Rusya’ya müracaat edecekti. Fakat ne Ermenistan’ın KGAÖ üyesi olması, ne de Rusya ile imzaladığı güvenlik anlaşması ona komşu devlete silahlı saldırı yaparak sivil halkı vurma hakkı vermemektedir. Bu anlamda KGAÖ antlaşması dibacesinde üye devletlerin BM Antlaşması’na sıkı sıkıya bağlı olduğunu bildirmekte ve antlaşma metninde üyelerinin diğer devletlere saldırı yapamayacağı belirtilmektedir.
Ermenistan’ın saldırıları Azerbaycan’a BM Antlaşması’nın 51. Maddesi çerçevesinde meşru müdafaa hakkı vermekteydi ve nitekim Azerbaycan ordusu Ermenistan sınırları içinden Azerbaycan sivil yerleşim yerlerini vuran füze sistemlerini imha etti.
Elçiler Gence’de
Bunun dışında Azerbaycan saldırıya ilişkin kanıtları da toplayarak yasal ve diplomatik haklarını kullanma hazırlıklarını başlattı. Azerbaycan başsavcılığı sivil hedeflere yönelen bütün saldırılar ve saldırı emri verenler hakkında bilgileri topladı. Özellikle bu konuda sorumlu olanlar Ermenistan’ın şimdiki yöneticileri Nikol Paşinyan ve Savunma Bakanı David Tonoyan`dır.
Ardından Azerbaycan’daki bütün yabancı büyükelçiliklerin temsilcileri ile toplantı yapıldı ve Gence`ye saldırının yapıldığı yere götürüldü. Azerbaycan yıllardır bu konuda yürüttüğü başarılı kamu diplomasisi deneyiminden de faydalanarak Ermeni yetkililere karşı haklı mücadele yürüteceğinin hazırlıklarını yaptı.