Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

MUSTAFA KEMAL ULUSU

Geçen hafta sizlere devletin imkânları müsait olmadığı takdirde, “devlet millet el ele” sloganıyla neler yapılabileceğini, bir nebze benim yaptılarımla misal vererek anlatmıştım, gerçekten bu sistem ülkedeki devlet,hatta özel sektördeki yöneticiler için çok önemli ve de faydalı bir sistemdir.

Şöyle çevrenize bir bakın sosyal, spor, eğitim vb hususlarda o kadar çok eksiğimiz var ki, çoğu içimizi acıtıyor ve görüncede ilk sözümüz şu oluyor; “Yahu kardeşim devlet bunları görmüyor mu? Bu insanlara veya bu tabiata veya bu pisliğe, düzensizliğe yazık değil mi?”

Haberin Devamı

Tamam devlet babamız, ama her şeyi  de devletten beklememiz de doğru mu?

Bizim çocukluk ve gençlik yıllarımızda özel sektör bu kadar güçlü değildi, zengin iş adamları parmakla gösterilecek kadar, büyük holdinglerse yok denecek kadar azdı, ama şimdi öyle mi?

Bir betonlaşma ki...

Ülkemizde çok zengin iş adamları ve çok büyük holdingler hatırı sayılır derecede çoğalmıştır, Allah daha çok versin ve kazansınlar ,ama unutmasınlar ki, bu imkanları kendilerine sağlayan önce ülke topraklarımız, sonra da devletimizin yarattığı imkanlardır, işte burada durup düşünmek gerekmez mi?

Size bir canlı misal vermek istiyorum.

Bodrum’un Gündoğan beldesinde 30 yıldır yaşıyorum.30 yıl evvel geldiğim günle bu gün arasında Gündoğan çok değişti, ama neleri mi?

Restoranlar, oteller, kafeler, Migros ve bir çok büyük marketler, plajlar ve iskeleler devasa büyüdü. İnşaatlar mı? Bir betonlaşma ki görmeniz lazım.

Tabi bunlara parelel büyük bir insan ve taşıt yoğunluğu, bunlara rağmen hemen hemen 30 senedir hiç düzenlenmemiş cadde ve sokaklar, pazar yeri, sözde otogarı! İnşaat kumundan plajları , denize her türlü pisliği taşıyan dereleri, yüzlerce teknenin kol gezip sintinelerini boşalttığı koyları, düzgün kanalizasyonu olmadığından feci kokuları, kapatılmış stadı ve atıl  kapalı spor salonu ve en üzücü olan da, otopark olan Atatürk meydanı! Ve diğer çok önemli bir hususta, halka tuvaletlerinin kapanması, eski mandalina, portakal  bahçeleri ve meyve ağaçlarının çoğunun bitmesi, sayda say...

Haberin Devamı

Halk baş suçlu!

Şimdi soruyorum hepsinde devlet ana ve belediye mi suçlu? Hayır burada yaşayan halk da suçlu, zira hiç sahip çıkmadıkları için baş suçlu onlar. Ağızlarından duyuyorum “Böyle giderse 10 sene sonra buraya kimse gelmez gari”.

Zamanında sadece süngercilik birazda balıkçılık yapılan sahillerdeki mülkler kızlara verilirmiş, onlarda eşleriyle şimdi onlarca restoran, kafe, plaj açtıkları ve de arsalarını mütahitlere verdiklerinden maşallahları var. Denize çok uzak köy ise şimdi köhne, ama sahillerde hayat süper.

Gelelim esas konuya.

Sahillerdeki bu büyük zenginliğe kavuşan yerli halk Gündoğan’a ne yaptı? Cevap mı? Hiçbir şey yapmadı. Sadece kendi imkanlarını bayağı büyüttüler o kadar, ama hala sohbetlerinde “Ne olacak Gündoğan’ın bu hali gari” deyip duru veriyorlar.

Yazları şimdi de bu Pandemi döneminde, çok insan  kışında kaldığından, kontrol ve denetim de pek olmayınca trafik felaket.

Şimdi tam tersini düşünelim , bilhassa sahildeki bu büyük imkanlara sahip olanlar Devlete, Belediyelere gelip de,  Devletimizin, Belediyelerimizin imkanlarını malum, bizde taşın altına elimizi sokalım ,caddeleri düzenleyelim, sahillerimizi pırıl pırıl kum yapalım, yasak yapılar yapanlara  karşı mücadeleyi beraberce verelim,gençlerimize modern bir futbol sahası ve kapalı salonunu icraata geçirelim, bir kütüphane yapalım, yoksul ve ihtiyaç sahiplerine ve yüzlerce kedi ve köpeğin perişanlığını önlemek için, gereken tüm maddi yardım ve desteği devletimize ve belediyelerimize bizlerde verelim ve bununla ilgili dernek, vakıf, kuralım deseler kim karşı çıkar?

Haberin Devamı

Size bir örnek. Gündoğan’ın en güzel yerindeki oteli Nuh Çimento’nun sahibi rahmetli ağabeyim, Muharrem Eskiyapan almıştı ve o  yıllarda kurduğum Gündoğan Kültür- Sanat ve Turizm derneğindeki faaliyetlerimi de iyi bildiğinden “Kemal bey kardeşim, artık Gündoğanlıyım, buraya ne faydam dokunabilir?” demez mi?

O günlerde Gündoğan’da tek lise var ,oysa Gündoğan çok büyümüştü ve  batısındaki çocukların kışın okula gitmeleri içler acısıydı, hemen “Sevgili ağabeyciğim acil bir liseye ihtiyacımız var.” deyince “Derhal “dedi ve hemen o dönemin Bel.bşk nın da desteğiyle icraata başladık.

Muğla valiliğine beraberce gidip güzel bir arsa tahsisine imza attık, bilaharede denize nazır çok modern bir okul inşa edildi.

Atatürk’ün ideali

Birgün bana” Kemal’im, benim kardeşlerim de çok okul yaptı, ama maalesef hiçbirine okul  açılışında kurdela kesmek nasip olmadı, galiba ilk ben olacağım inşallah” demişti, ama maalesef açılışa çok az kala Muharrem abimizi ani bir kalp kriziyle kaybettik, ama ben hastahaneden onun tabutunu alarak okulun önüne getirdim ve dualar okuyarak onu sevgi ve saygıyla andık, nur içinde yatsın.  Bir yöre halkı, belediyesi ve devleti ile el ele verse, ne Gündoğan’ın, ne Tunceli Ovacık’ın, ne Hakkari Yüksekova’nın vb tüm Anadolu ve Rumelinin sıkıntıları inanın yerle bir olur ve ortaya ne güzel eserler çıkar.

Özetle, tek bir çocuğun aç kalmayacağı, okuyacağı, ihtiyaç sahibi  insanlarımızın tüm  sıkıntılarının giderileceği ve huzurlu ve rahat bir şehirciliğe kavuşmak ve tüm vatandaşlarımızı kucaklayan bir anlayışa sahip olmak istiyorsak izlenecek tek yol devlet ve millet el ele yoludur.

Atatürk’ün de ideali ve ümidi bu değil miydi? O milletine ne çok güvenirdi.

Haydi Türk milleti, devlet millet el ele, yürüyün muasır medeniyete.

Sağlık ve sevgiyle kalınız.

Devlet millet el ele (2)

MUSTAFA KEMAL ULUSU