Aybars Kuday - Atatürk ne güzel söylemiş: “Ben sporcunun zeki çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim.”
Bu söz aynı zamanda sporu izleyenler icin de geçerli. Spor karşılaşmalarına gelen insanlar, seyirciler sevdiği sporu, takımı, sporcuyu desteklemeye veya seyretmeye gelen insanlardır. Seyirci sporcunun ya da takımın enerjisi, konsantrasyonu düştüğü anda tribünden bir itici güç sağlar, bir destek verir. Daha doğrusu eskiden verirdi.
Sadece Türkiye’de değil maalesef dünyada da spor karşılaşmalarına İnsanlar sporu seyretmekten çok deşarj olmak icin gidiyorlar. Maalesef taraftarların çoğu toplumda ulaşmaya çalıştığı ortamlarda kendine bir yer bulamayan ve bu aidiyet eksikliğini de tuttukları takımı fanatikçe, bilinçsizce ve mantık sınırları dışında bir hissiyatla tutan ve bu doğrultuda aksiyonlar sergileyen insanlardan oluşuyor.
Üzücü bir hikâye
Fransa’nın Nantes kulübünün oyuncusu Arjantinli futbolcu Emiliano Sala, Galler’in Cardiff City takımına transfer oluyor. Sala, Fransa’daki arkadaşlarına veda etmek için kısa bir süreliğine Nantes şehrine dönüyor ve vedasının ardından 21 Ocak 2019 tarihinde Cardiff şehrindeki yeni takımına katılmak üzere özel bir uçağa biniyor ve İngiliz kanalının ortasında uçağı düşüyor ve uçağın pilotuyla beraber 29 yaşındaki genç futbolcu da hayatını kaybediyor.
Hikaye çok üzücü bir hikâye degil mi? Ne büyük heveslerle, heyecanla yeni bir ülkeye giden gencecik bir sporcu. Ve gecenin yarısında İngiliz kanalın ortasına düşen uçağın içinde korkunç bir ölüm. İnsan yazarken bile ici açıyor.
Fransa Ligi skandal bir olayla gündeme geldi… Geçtiğimiz haftalarda Fransa Ligue 1 ekiplerinden Nice’in taraftarları, Nantes’a 1-0 mağlup olarak kupanın kupadan elenince 2019 yılında Nantes’tan Cardiff City’e transfer olmak için bindiği özel uçağın düşmesi sonucu vefat eden Emiliano Sala ile tezahüratlar eşliğinde dalga geçti. Karşılaşmanın devam ettiği sırada tribünlerin bir bölümü Emiliano Sala için “Arjantinli iyi yüzemiyor, Emiliano Sala suyun altında” şeklinde tezahüratlar yaptı.
Düşünebiliyor musunuz? İnsanoğlu nasıl bu seviyelere inebiliyor? Nasıl gencecik bir insanın gecenin bir ortasında denize çakılarak korkunç bir şekilde ölümü ile koro halinde dalga geçilebiliyor ?
Olayın ardından Nice Teknik Direktrü Christophe Galtier bir açıklama yaptı ve tezahüratı yapan Nice taraftarlarına büyük tepki gösterdi. Bu taraftarlardan bir daha maçlara gelmemelerini istedi ve “Bizim toplumumuz buysa eğer biz b…içindeyiz” ifadesini kullandı.
Ben de buradan Galtier’i tebrik ediyorum. Bu açıklama sonrası Galtier belki de kendini riske etti ve kendi taraftarını karşısına aldı. Belki de fanatiklerden gelen baskı ile işinden olacak. Ama doğru düzgün bir insanın yapması gereken davranışı sergiledi.
O cesareti gösteremedi
Benzeri olayları ülkemizde de maalesef sıklıkla görüyoruz. Sakatlanan oyuncu yerde acı içinde kıvranırken koro halinde söylenen cenaze marşları, küfürler vb.
Yine geçtiğimiz haftalarda oynanan bir kupa maçında tribünler rakip oyuncuların üzerine Çakmak, şişe, taş gibi cisimler attılar. Maç sonrasında da kazanan takımın teknik direktörü sadece maçı yorumladı, tribünden rakip futbolculara atılan bu cisimler hakkında herhangi bir yorum yapmadı, tribünlerini eleştirme cesaretini gösteremedi. Ya da gerek duymadı.
Keşke ülkemizde de teknik direktörler, yöneticiler, basın sözcüleri veya başkanlar gerektiğinde iğneyi kendilerine de batırsalar. Sahaya çakmaklar, telefonlar, çakılar hatta yeri geldiğinde rakı şişesi atan kendi taraftarlarına da Fransız Galtier’in yaptığı gibi sert uyarılarda bulunsalar, popülist olmasalar.
Taraftar bir müşteri değildir. O yüzden de “taraftar ne yapsa haklıdır, onlarsız biz hiçbir şey yapamayız” şeklinde bir yaklaşımdan ziyade Galtier gibi CESUR ve DÜZELTİCİ yaklaşımlar gösterseler.