Prof. Dr. Cengiz Kuday
Sivis pacem para bellum
Hazır ol cenk-u cidale ister isen sulhu salah (eğer barış istiyorsan savaşa hazırlan)
İzmir Atatürk Lisesi’nde ağabeyim Sayın Alev Coşkun seneler önce Washinton Üniversitesi’nde tanıdığı ve hocası Henrry Kissinger ile Amerika’ya Ecevit’le gittikleri bir toplantıda tekrar bir araya geldiklerini ve Kissinger’ın bir konuşmasını iletti;
Türkiye’yi bir futbol sahasına benzettiğini, saha içinde her türlü şekilde oynayabileceklerini ve fakat bu sahanın dışında oynadıklarının bir faul olarak değerlendirilip cezalandıracaklarını belirtti demişti.
Şu günlerde görüyoruz Yunanistan’ın savunma bütçesini 5 kat artırdığını, çok sayıda bize verilmeyen f 35 uçaklarını dolaylı bir yoldan aldığını, (BAE) Birleşik Arap Emirlikleri dolayısıyla- uçaklar BAE ye ait- Fransa’dan 18 jet daha alacağını ve ayrıca yine Fransa’dan 4 yeni fırkateyn ve yeni denizaltılar; çeşitli askeri teçhizat, ABD ve İsrail Almanya diğer ülkelerden aldığı ve alacağı bilgisayar teknolojisini aldığını çok sayıda hücum helikopteri aldığını, Girit’te Amerika ile yeni bir üs kurduğunu, Meriç’in batısında büyük bir yığınak yapıp ABD ile muhtemel bir çıkartma tatbikatı yaptığını yabancı medya ve kısmen kendi medyamızdan öğreniyoruz. Ekonomik gücünün çok üstünde bu harcamaları kime karşı yapıyor? Suudi Arabistan, Mısır dostumuz zannettiğimiz Filistin bile bize karşı olan ittifakın içinde Türkiye’yi kışkırtmak için her türlü hareketi yapıyorlar. Girit’in doğusunda karasularında 12 mile çıktıklarını, aynı hareketi Ege’de de yapacaklarını milli savunma ve dış işleri bakanları söylüyor.
Kıyılarımıza yakın Türkiye’ye ait adalara asker ve mühimmat yığdıklarını, bayrak diktiklerini görüyoruz, gemilerimizi ve uçaklarımızı taciz ettiklerini çeşitli yabancı ve bazen yerli kaynaklardan öğreniyoruz.
Türkiye’nin karasularını 12 mile çıkarılması halinde bunun bir savaş sebebi olacağını bildikleri halde bu olasılığı tekrar dile getiriyorlar. Ne yapılmak isteniyor? Bu hareketleri geçmişte olduğu gibi birilerine güvenerek mi yapıyorlar?
19 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkarak yaptıklarının sonucunu hatırlatmak isteriz;
Culusvis hominis est errore nullus nisi insiplenti
(Yanılmak insana mahsustur ancak aptallar aynı hatayı yapmaya devam eder.)
Prof. Dr. Cengiz Kuday