Umur Güçlü - dusunce@milliyet.com.tr / Her ne kadar bilmeyeni kalmasa da kripto varlıklar; blokzincir teknolojisi marifetiyle dijital ortamda yaratılan, herhangi bir merkezi bir otoriteye bağlı olmaksızın tedavül gören bir varlık olarak tanımlanabilir. Hayatımıza girmesi 20 sene önceye dayansa da, dikkatimizi kazanması yaşanan dramatik yükselişlerle son birkaç seneyi buldu.
Hukuktaki yeri
Kripto varlıklar şahsına münhasır yapıları nedeniyle Türk hukukunda eşya, para, elektronik para veya menkul kıymet çerçevelerine oturamamış, mevzuatımızın ise kripto varlıkları tanımlaması Nisan 2021’i bulmuştur. Buna göre kripto varlıklar dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıklar olarak tanımlanmıştır. Bu acele ve eksik tanım, aynı zamanda kripto varlıkların ödemelerde doğrudan veya dolaylı şekilde kullanılamayacağını öngören 16 Nisan 2021
Prof. Dr. Cengiz Kuday - dusunce@milliyet.com.tr
Geçtiğimiz günlerde bilim ve sanat ödüller (Nobel) verildi. Beklentilerimiz bilim ödüllerinde soydaşımız Almanya’da yaşayan iki bilim insanına verilmesi yönünde idi. Olmadı. Umarız ilerde bu onura erişirler; yıllardır dünyada Modern Nöroşirurjinin babası olarak bilinen 100 yılın doktoru seçilen daha sonra son 2500 yılın doktorları arasında doğu ülkelerinden tüm dünyada geçmişte yaşamış 50 doktorun arasında 2 kişi doğu kökenli idi. (İbn-i Sina ve Prof. Dr. Gazi Yaşargil)
Her yıl defalarca dile getirmeme rağmen adına çıkarılacak bir hatıra pulunu devletten bekledik. Son defa bu yıl Sakarya’da yapılan bir bakanlar kurulu toplantısı sonucu Sayın Cumhurbaşkanı’na bu dileğimi iletme şansını buldum. Yanında Cerrahpaşa’dan hocası olduğum Sayın Sağlık Bakanı da vardı.
Cengiz Kuday, Cumhurbaşkanı’na Prof. Dr. Gazi Yaşargil’e ilişkin talebini iletirken.
Karşılığını görmedim
Dileğimi nezaketle karşıladı ve ilgili kişilere bu arzumu not ettirdi. Bu işin takibini de samimi bir şekilde omuzuna dokunarak
Bülent Akarcalı - bulent@bulentakarcali.com
Yayınlandığında fark etmedik; İçişleri ile Çevre ve Şehircilik Bakanlıkları 25 Aralık 2020’de bizlere yeni yıl armağanı verir gibi Temmuz 2021’den itibaren yürürlüğe giren bir Vale Yönetmeliği yayınlamış. İncelendiğinde titiz ve kapsamlı hazırlanmış olduğu anlaşılan bu Yönetmelik:
* Vale hizmeti veren kişi ve şirketlerin görev, yetki ve sorumlulukları ile denetimlerine ilişkin usul ve esasları düzenleyip
* Bu hizmeti verecek ve alacak işletmeler ile bu işletmelerde çalışacak görevlileri kapsıyor.
Kaostan düzene
Son yıllarda çığırından çıkan ve
Dr. Zeki Hozer - dusunce@milliyet.com.tr
Zamanın ruhu küresel entegrasyon için işlemekte ve vasıflı beyin göçü her zaman olacak.
Bu kapsamda, bu durumdaki vatandaşlarımızın göç ettikleri yerlerde başarılarının takibi, göç süresince ülke ile ilişkilerinin organizasyonu ve olası ise karşılıklı işbirliği ve network imkanlarının sağlanılmasına yönelik bir bilim&teknoloji diasporası yaratılması ulusal stratejik hedef şekline getirilebilir.
Çin, bunu dünyada en iyi yapan ülke.
Geri kazanmak mümkün
ABD’de 2018-2019 öğretim döneminde yabancı öğrenci sayısı 1 milyon 95 bin 299 ile rekor kırarken, bu rakamın sadece 10 bin 159’u Türk öğrencilerden oluşuyordu.
Çin, bu dönemde de 369 bin 548 öğrenci ile birinci sırada idi. Artık günümüzde hiçbir ülke mal, sermaye ve teknolojiyi kendi ülkesinde sınırlayamıyor.
Doğası gereği potansiyel beyin göçleri de yurtdışı çalışma ve nereye göç edeceği kararını verirken, sosyoekonomik kişisel fayda zarar bağlamını değerlendirecekt
Dr. Zeki Hozer <br><br> Geçenlerde okuduğum bir makalede, ülkemizde son yıllarda dikkati çeken bir beyin göçü furyasından bahsediliyordu.
Tam da bu sıralarda benim odaklandığım bir haber oldu!
Biliyorsunuz, NASA, Jet Propulsion Laboratuvarları’nda geliştirilen Perseverance’ı, 30 Temmuz 2020’de CCAFS Uzay Kompleksinden uzaya göndermişti ve tam 6.5 ay sonra Mars’a başarı ile indirmişti. Böylece şimdiye kadar Mars’la ilgili gezegenin yüzeyiyle sınırlı kalan araştırmalar artık sondajlarla yüzey derinliklerinde ve Mars’ın çekirdeği gibi detaylara kadar genişleyecek...
İşte NASA, bu konuda dünya kamuoyunda farkındalık yaratmak amacı ile bu uzay keşif aracı için tüm ülke vatandaşlarına açık ‘Mars’a Bilet’ kampanyası açtı ve dileyen internetten ücretsiz sembolik biletlere sahip olabildi. Bu sayı 10 milyonu bulmuş ama bizi ilgilendiren nokta, en fazla bileti Türklerin almış olması! Listenin bir nolu bölümünü kaplayan ülke tam 2.5 milyon kişi ile Türkiye!
Bilet için başvuranlar da
İsmail Özcan / Eğitimci/Yazar<br><br>Afganistan ve Taliban, ABD’nin Haziran 2021’de Afganistan’ı terk edeceğini açıklamasından sonra dünya gündeminin ön sıralarına oturmuştu. ABD’nin bu sözünün gereği olarak 31 Ağustos 2021’de Afganistan’dan tam olarak ayrılmasından birkaç hafta önce de ülke bütünüyle Taliban’ın eline geçmişti. Şu anda Afganistan’ın tek hâkimi haline gelen ve yeni bir hükümet kuran Taliban, daha uzun zaman hem kendisini hem de ülkesini dünya gündeminin ilk sıralarında tutmaya devam edecektir.
Verdiği mücadeleyle Taliban’ın Afganistan’a bağımsızlık kazandırdığını öne sürerek ülkemizden ve dünyadan kendisine olumlu bakan küçük bir azınlık dışında Türkiye’nin ve uygar dünyanın insanlarının ezici çoğunluğunun bakışı son derece olumsuz ve ümitsizdir. Afgan halkına, fakat bilhassa Afgan kadınlarına acıyan, onlar adına derinden üzüntü duyan bir bakıştır. Çünkü Taliban bu bakışa hak
Mustafa Kemal Ulusu<br><br>1913 yılı Kasım’ında Sofya’ya askeri ataşe olarak atanan Mustafa Kemal, Bulgar ordusunun ünlü generali, Savunma Bakanı Stylian Kovaçeva’nın 20 yaşındaki kızı Dimitrina Kovaçeva’yla (Miti) ile bir baloda karşılaşır. Yabancı diplomatlar, İsviçre’de eğitim görmüş, üç dil bilen, piyano çalan ve dans pistlerinde paylaşılamayan güzel Miti’ye ”Balkan Gülü” adını takmıştır. Mustafa Kemal, bir baloda Miti’yi dansa kaldırır ve o gece Strauss’un ”Güzel Mavi Tuna” valsi eşliğinde sabaha kadar dans ederler. Sofya’yı sarsacak aşkın ilk kıvılcımları başlamıştır, Miti ve Mustafa Kemal sık sık görüşür, birlikte buz pateni yaparlar. Ancak, ilişkileri 1914 Sofya’sına esrarengiz, mutlu ve umutsuz bir aşk çıkmazı olarak damgasını vuracaktır, Bulgar sarayından gelen baskılar ve general baba Kovaçeva’nın kızının Osmanlı’daki yaşama uyum sağlayamayacağı gerekçesi yüzünden, görüşmeleri ve büyük aşkları maalesef sona erdirilmiştir.
Bülent Akarcalı<br><br>Melih Aşık arkadaşımız geçen hafta Türkçe konusunda uyarıda bulunuyordu, bir sanatçı dostu gönderdiği notta yabancı sözcüklere savaş açılmasına karşı çıkarak:
“Diller başka dillerden alınan kelimelerle zenginleşir. Dilimize ve hayatımıza yerleşmiş kelimeleri engelleyemeyiz.Yoksa sen de hostes yerine “gök konuksal avrat” diyenlerden misin?” demiş, karşılığında gerekli cevabı da Melih Bey’den almış.
Ama ben de sanatçı arkadaş üzerinden, iyi eğitimli, yetişmiş bir avuç insanımızın bulundukları basın mesleğinde dilimize hiç özen göstermeden, tam karşılıkları olmasına rağmen, İngilizce ve Fransızcaya olan özentilerinden, ya da bu dillerde kelime kullanarak kendilerini daha bir üst sınıftan sanma gibi yanlışlıklara düştüklerinden söz etmek isterim.
Doğrudur, tarih boyunca karşılaştığımız, iç içe yaşadığımız toplumlardan aldığımız sözcüklerle dilimizi zenginleştirdik. Farsça, Arapça, Rumca, Ermenice, İtalyancadan, daha sonra Fransızca ve en son İngilizceden 10.000