Sürdürülebilir üretim ve ihracat

26 Aralık 2021

Bülent Akarcalı  - 1980 yılında Devlet Planlama Müsteşarı olan Turgut Özal’a “İhracatımız nasıl 20 milyar dolara çıkar” başlıklı 65 sayfalık bir rapor verdiğimde ihracat dediğimiz rakam 2.9 milyar dolardı. Aslında biz uzun yıllar dışarıya mal satmamıştık. İhracat demek, önce yurt dışında pazar ve müşteri aramak, ürünlerin dünya piyasasında fiyatlarını takip edebilmek demektir. Oysa vatandaşın, 1984‘e kadar yurt dışına ancak 3 yılda bir çıkma hakkı vardı. Çoğu işletmenin telefonu yoktu. Telefon almak 10-15 yıllık bekleme süresi gerekiyor ve yurt içi yurt dışı görüşmeler bir santralden geçip numaranızı yazdırıp saatlerce bekleyip sıranız geldikten sonra, o da eğer karşı tarafta ki muhatabınız o saatte yerinde ise gerçekleşebiliyordu.

Biz satmıyorduk, onlar gelip kendi şart ve fiyatlarıyla ürünlerimizi sağın alıyorlardı!

2000 yılına geldiğimizde ancak 28 milyar dolara çıkabilmiştik.

Gücümüz

Şu anda, ülkemiz, dış ticarette başarılı olmasını sağlayacak alt ve üst yapı ihtiyaçlarını Batı ülkeleriyle

Yazının Devamı

Almanya hükümeti içindeki çatışmanın Türkiye’ye yansıması

25 Aralık 2021

Marion Sendker - Berlin-Ortadoğu Podcast’i Kurucu/Sunucu - marionsendker@gmail.com

Almanya’da resmi olarak yeni bir hükümet var. Fakat yeni koalisyonu oluşturan sosyal demokrat SPD, Yeşiller ve liberal FDP, tam bir “birlik hükümeti” gibi görünmüyor. İşin temelinde yatan ana sebep aslında, yeni Alman dış politikasının yeni bir planı olmaması. Başbakanlık'taki SPD ile Dışişleri Bakanlığı'ndaki Yeşiller arasında açık bir anlaşmazlık var. Ayrıca SPD, Dışişleri Bakanlığı üzerinde hak iddia ediyor bir anlamda. Örneğin yeni Dışişleri Bakanı Baerbock, çok etkin bir duruş sergilemezken, SPD parlamento grup lideri kamuoyuna açık bir şekilde, Alman dış politikasının “özellikle Başbakanlıktan”, yani Yeşiller değil SPD tarafından yönlendirildiğini söyledi. Hükümette durum böyle olunca Almanca’da bir deyim akla geliyor: “İki kişi tartışırsa, üçüncüsü sevinir” denir genellikle. Buradaki “üçüncü” Türkiye de olabilir. Buradan yola çıkarsak, AB mülteci anlaşmasının,

Yazının Devamı

Bir asrın izleri...

24 Aralık 2021

BİLGAY DUMAN / bilgay.duman@gmail.com - Yılı bitirmeye hazırlanırken, Türkiye’nin üçüncü en uzun sınırı paylaştığı komşusu Irak, devlet oluşunun bir asrını geride bırakıyor. Bu anlamda, neredeyse Türkiye ile aynı zaman paralelinde bir süreç geçiren Irak, bugün devletleşme açısından Türkiye ile hayli farklı bir konumda yer alıyor.

ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal etmesinin ardından yeni dinamikler üzerine kurulu bir ülke ortaya çıktı. Bu yeni dinamikler, siyasetten sosyolojiye ekonomiden güvenliğe hemen her konuda ülkenin yeniden yapılanmasında önemli rol oynadı. Bu anlamıyla ABD’nin Irak’ı işgali, hiç şüphesiz ülkenin toplumsal yapısındaki tüm kırılganlıkları su yüzüne çıkardı. Çoklu etnik, dini ve mezhepsel kimliğe dayalı nüfus yapısına sahip Irak’ta, hemen her halkın tarihsel travmaları var. Bu noktada ABD işgalinin Irak’taki "Pandora’nın kutusunu" açtığını söylemek de yanlış olmaz.

Alışılmadık bir yapı

Nitekim işgal sonrası etnik, dini ve mezhepsel kimlik

Yazının Devamı

Terör örgütünden Sincar hamlesi!

17 Aralık 2021

Bilgay Duman / bilgay.duman@gmail.com<br><br>Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde düzenlediği operasyonlarla gittikçe köşeye sıkışan terör örgütü PKK, yeni bir stratejiyle Irak’ta yerel örgütlenmelerini harekete geçiyor. Bu konuda özellikle Musul’un en doğudaki ilçesi olan ve Irak’ın Suriye sınırına dayanan Sincar’da yaşananlar dikkat çekiyor.

Geçtiğimiz günlerde PKK’ya bağlı olduğu bilinen ve üyelerinin çoğunluğunu Iraklı Yezidilerin oluşturduğu YBŞ (Yekineyen Berxwedana Şingal - Sincar Direniş Birlikleri) örgütü, Türkiye’nin operasyonlarını bahane ederek, Irak merkezi hükümetine bağlı okul ve hastaneler hariç tüm devlet kurumlarının kapatılması kararı aldığını açıklamıştı. Nitekim 7 Aralık’ta Türkiye’nin SİHA’larla düzenlediği operasyon sonucu PKK tarafından Sincar’da kurulan "Sincar Özerk Yönetimi Yürütme Konseyi" Eşbaşkanı ve YBŞ’nin üst düzey elemanlarından biri olduğu bilinen Dijvar kod adlı Mervan Bedel

Yazının Devamı

Kanıksadığımız bir tehlike: Hız kesmeyen cinayetler

14 Aralık 2021

İsmail Özcan (Eğitimci/Yazar)<br><br>Bir karşılaştırma yapılacak olsa Türkiye’nin dünyada en çok cinayet işlenen ülkeler arasında yer alacağına şüphe yoktur. Bir şeye daha şüphe yoktur: Türkiye çok cinayet işlenen ülke olmasının yanında en ilkel en çağdışı gerekçelerle ve en vahşi yöntemlerle insan yaşamına son verilen ülkeler arasında da yine ilk sıralardadır.

Ülkemizde hemen hemen cinayet işlenmediği gün olmuyor. Kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk, bebek herkes bu cinayetlerin kurbanı olabiliyor. Bu arada her yaştan kadınlarımız; en sık, en haksız ve en vahşi cinayetlere hedef oluyor. Yurdumuzun herhangi bir yerinde neredeyse her gün bir veya birkaç kadın töre cinayetlerine, karşılıksız aşk ve kıskançlık cinayetlerine, kadının tek taraflı ayrılma isteğine tahammülsüzlük cinayetlerine, magandaların tecavüz girişimlerine direnme cinayetlerine kurban gidiyor.

Bu konuda bir örnekten, somut bir olaydan yola çıkarak cinayet analizi yapmanın bile bir anlamı kalmadı. Çünkü ara vermeksizin birbirinden

Yazının Devamı

Canilerle sarmaş dolaş olabilen liderler

13 Aralık 2021

BÜLENT AKARCALI<br><br>Aynı zaman dilimlerine rastlayan günlerde Papa, Müftü hapseden Yunanistan’ı ve katliamcı Güney Kıbrıs’ı ziyaret etti. Fransa Devlet Başkanı Macron ise, Adnan Kaşıkçının katledilme emrini veren, azmettirici veliaht prens Muhammed bin Salman ile Müslüman Suudi Arabistan’da sarmaş dolaş poz verdi.  

Fransa’nın sabıkalı Başkanları

Macron bu tip sarılmalara çok yatkın biri. Libya’nın meşru hükümetine karşı isyan hareketi yürüten, arkasında toplu mezarlar bırakan sözde General Hafter’i de Paris’te çok samimi bir şekilde kucaklamıştı. Şimdi de benzer samimiyeti Salman ile yaşıyor. İzleri ve acıları henüz kapanmamış Ruanda katliamında Fransa’nın oynadığı baş rolü düşününce, öyle bir ülkeye böyle başkan yakışır

Yazının Devamı

Kolektif bireyselleşme çıkış noktası mı?

12 Aralık 2021

Prof. Dr. Yavuz Odabaşı - dusunce@milliyet.com.tr

Son yıllarda sık kullanılan bir uygulama olan iki kavramın, sözcüğün zıt anlamlarda olsalar bile birlikte kullanımına bir  örnek de “Kolektif Bireysellik”tir. Dünya hızlı ve farklı biçimlerde değişerek yeni bir evreye giriyor. Zıtlıkların birlikteliğine, kavramların ve anlamlarının birbirinin içine akmasına güzel bir örnek oluşturan “Kolektif Bireysellik” belki de içinde yaşadığımız çağın kavramı olabilecektir.

Akışkan bir kavram

Batı toplumlarında oldukça yaygın hale gelen bireyselleşme şüphesiz değişik toplumlarda farklı biçimlerde uygulanıyor. Ülkelerin kültürlerine, değerlerine, sistemlerine göre farklı olarak olumlu ya da olumsuz anlamlar verilen bireyselleşme, daha çok bencillik ile karıştırılarak kullanılır. Özellikle, neo-liberal ekonomik modelde bu özellik öne çıkartılmış ve güç, zenginlik, kaynak kullanımındaki eşitsizliğin kendini gösterdiği vahşi bir kapitalizmin uygulamasına şahit olunmuştur.

Kolektivizmden bireyciliğe geçen ülkemiz

Yazının Devamı

Blackseafor aktive edilmelidir

12 Aralık 2021

İsmet Hergünşen

SSCB’nin dağılması, Varşova Paktı’nın ortadan kalkması, iki Almanya’nın birleşmesi ve Avrupa’ya yönelik komünist tehdidin sona ermesi “Soğuk Savaş”ın sonunu getirmiştir.

Dünyanın rahat nefes aldığı bu dönemde, yaratılan “Barış İklimi” bölge ülkelerinin kendilerini daha güvenlikli ve ekonomik olarak daha güçlü hissetmesine fırsat vermiş, ABD eskisi gibi Rusya’yı bir tehdit olarak algılamamıştır.

1994 yılında başlatılan “Barış için Ortaklık (BİO)” programı çerçevesinde, SSCB’den ayrılan devletlerin bir kısmının NATO ve AB bünyesine katılması mümkün olsa da, Türkiye’nin hangi mülahazalar dahilinde AB’ye alınmadığı da Avrupa Siyaseti’nin başka bir kirli yüzüdür.

Sadece Türkiye ve bölge ülkelerinin değil dünya barışına da hizmet eden “Montrö Boğazlar Sözleşmesi” zemininde kıyıdaş 6 ülkenin katılımıyla ilk aktivasyonu 2001 yılında gerçekleşen çok uluslu deniz gücü Blackseafor (Karadeniz İşbirliği

Yazının Devamı