BÜLENT AKARCALI
Aynı zaman dilimlerine rastlayan günlerde Papa, Müftü hapseden Yunanistan’ı ve katliamcı Güney Kıbrıs’ı ziyaret etti. Fransa Devlet Başkanı Macron ise, Adnan Kaşıkçının katledilme emrini veren, azmettirici veliaht prens Muhammed bin Salman ile Müslüman Suudi Arabistan’da sarmaş dolaş poz verdi.
Fransa’nın sabıkalı Başkanları
Macron bu tip sarılmalara çok yatkın biri. Libya’nın meşru hükümetine karşı isyan hareketi yürüten, arkasında toplu mezarlar bırakan sözde General Hafter’i de Paris’te çok samimi bir şekilde kucaklamıştı. Şimdi de benzer samimiyeti Salman ile yaşıyor. İzleri ve acıları henüz kapanmamış Ruanda katliamında Fransa’nın oynadığı baş rolü düşününce, öyle bir ülkeye böyle başkan yakışır diyebiliriz.
Ancak Fransız Devlet Başkanlarının Afrikalı liderlerle aşırı samimiyetleri bazen başlarını yakabiliyor. Eski başkanlardan ve azılı Türkiye karşıtı Valery Giscard d’Estaing (VGE), Maliye Bakanı olduğu dönemde Orta Afrika Cumhuriyeti Başkanından aldığı elmas hediyelerden dolayı 1980 de, ikinci dönemlik Başkanlık seçimini kaybetmişti. Önemsiz dediği elmaslardan bir tanesini 30 karatlıktı! (*)
VGE’nin hediyeyi yalanlamasına bozulan Bokasso “sırf ona değil çevresine ve eşine de verdim” dedikten kısa bir süre sonra VGE’nin hazırladığı bir darbe sonucu koltuğundan oldu ve soluğu Fil Dişi Sahilinde aldı. Demokrat, insan haklarına saygılı Fransa Afrika’da, kendisine sorun çıkaran on beşe yakın Devlet Başkanlarına darbe veya suikastlardan birini daha düzenlemişti!
Geçen mart ayında, diğer bir azılı Türk karşıtı Nicolas Sarkozy Başkanlık görevi esnasında yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle 2 yıl hapse mahkum oldu.
Allah büyüktür diye boşuna denmiyor. Türkiye’ye bulaşanların eninde sonunda başları belaya giriyor veya el öpmek zorunda kalıyor. Bunlardan biri de Almanya’nın Merkel’den önceki şansölyesi Helmut Kohl’dür.
AB üyeliğimize şiddetle karşı çıkan, Türk ve Türklere tepeden bakan Kohl, oğlunun aşık olduğu bir kızımızı ailesinden gelin olarak istemek için Türkiye’ye kadar gelmek zorunda kalmıştı.
Kim bilir bakarsınız beş on yıl sonra erkek torunu Almanya’nın başına şansölye olarak gelir.
Papa’nın Yunanistan ve Güney Kıbrıs ziyareti
Bir süre önce yaptığı Slovakya gezisinde Papa Yahudi toplumuna hitap ederken, “sizin ıstırabınız bizim ıstırabımızdır” diyordu.
Güney Kıbrıs ziyaretinde, 1963-1967-1974’te Kıbrıs Rumları ve Atina’da ki Albaylar çetesi tarafından yok edilmek istenmiş, çoluk çocuk denmeden katledilmiş Kıbrıslı soydaşlarımız için asgari bir nezaket ve dini merhamet mesajı dahi vermedi.
Papa olur olmaz Ermeni soykırım iftirasını gerçek kabul etmiş, bir süre sonra Gedik Ahmet Paşa’nın 1480’de Otranto’yu fethi esnasında savaşırken ölen 813 Otrantoluyu aziz ilan etmişti.
Beş asır öncesini unutmayıp, üzerinden daha yarım asır geçmemiş cinayet ve katliamları hatırlamadığı gibi, bu katliam ve cinayetleri işleyenleri kutsadı!
Cellatları ziyaret eden, onları onurlandıran, hiç de gocunmadan adada birlik ve beraberlik için dua ettiğini söyleyerek Rum canileri ödüllendirmekten kaçınmadı.
Yunanistan’ı ziyaretinde bir din adamı olarak Yunan vatandaşı soydaşlarımıza Müftülerini seçme hakkı tanınmamasını, Türk azınlığın seçtiği Müftünün yargılanmasını dinen ve vicdanen rahatsız edici olduğunu belirtmeye de zahmet etmedi.
Vatikan; Büyük Orta Doğu Projesinin gizli ortağı
Dini bir kurum olan Vatikan, 1929rdrframe1 ’rdrframe1 dan sonra İtalya Devletiyle yaptığı anlaşma sonucu Devlete dönüştü. Papa hem dini hem de siyasi lider oldu.
Bu durumun benzeri 1960rdrframe1 ’rdrframe1 ta kurulan Kıbrıs Devletinde hem Ortodoks kilisesinin başı hem de Kıbrıs Cumhuriyetinin Başkanı olan Makarios ve daha sonra da İran’da Humeyni ile yaşadık.
Franciscus, 2013rdrframe1 ’rdrframe1 de Papalık makamına oturduğundan bu yana tam sekiz defa Orta Doğu ülkelerini ve şehirlerini ziyaret etti. İtalya’nın en güneyinde yani Afrika sahillerine en yakın adası olarak, Afrika kökenli en çok sığınmacı çeken Lampedusa adasını 2013rdrframe1 ’rdrframe1 de başlayan ziyaretini, Kudüs, Arnavutluk, Türkiye, Yunan Lesbos adası (*), Mısır, Fas, Irak, Yunanistan ve Güney Kıbrıs takip etti.
Bu ziyaretlerinde Din ve Devlet Başkanlığı sıfatlarını özellikle ayrı ayı kullandı. Al-Hazar Kahire Camii imamı, akademisyen ve siyasetçi sıfatlarıyla Sünni lider konumunda Ahmed Al-Tayyeb, Irak Şii lideri Ayetullah Ali l-Sistani gibi kişilerle özel görüşmeler yaptı.
Kennedy’den sonra seçilen ikinci Katolik ABD Başkanı Biden’ı Roma’da ağırladı. 2013’ten itibaren Büyük Orta Doğu projesinin önemli bir aktörü olarak ABD’ye olan bağlılığını gösterdi!
Kıbrıs ziyareti esnasında Papa’nın hiçbir şekilde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden söz etmemesini siyasi ve diplomatik alanda, müspet bir tavır olarak kullanabiliriz. Papa’nın Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle, KKTC’yi iki ayrı Devlet olarak gördüğünü ve bundan dolayı Rum kesimiyle olan görüşmesinde ayrı bir Devlet olan KKTC hakkında bir görüş belirtmediğini rahatlıkla iddia edebiliriz. Bazen karşınızdakini kendi silahı veya gerekçesiyle mat etmek en iyi yol olur.
(*) 30 karatlık bir elmas ender bulunur ve ciddi büyüklüktedir. Karat olan birimin ağırlığı ve adı, kadim tarihten bu yana keçi boynuzunun çekirdeğinden gelir. Karat 1 artınca fiyat 3-4 misli artar. Bu da 30 karatlık bir elmasın milyonlarca dolar değerinde olduğunu gösterir. Örnek vermek gerekirse;
1 karat elmasın ortalama 5.000 dolar olan fiyatı
2 karat olunca 20.000 dolara kadar çıkar.
(**) Kadın eşcinselliğini tanımlayan lezbiyen sözcüğü Lesbos adasından gelir!