Prof. Dr. Ali Kahriman - İstanbul Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türkiye Patlayıcı Mühendisliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Günümüzde teknolojik ilerlemeler; iş ortamını değiştirirken, görev performansı giderek otomasyona doğru ilerlerken, görevleri daha hızlı, verimli ve doğru bir şekilde gerçekleştirerek bu yeni dijital çağı yakalamak kaçınılmazdır. Bunun en önemli ve pratik aracı da eğitimdir.
Eğitimin; işin geleceğini yönlendirmedeki rolü yadsınamaz. Ancak öğrencilerin bilgiyi mekanik olarak yeniden ürettikleri endüstriyel çağ eğitim modelini; analiz, değerlendirme ve eleştirel kendini yansıtma dahil olmak üzere daha yüksek mertebeden düşünme becerilerini geliştiren bir modelle değiştirmek de zorunlu hale gelmiştir. İşin geleceğini olumlu yönde şekillendirmek için beceri geliştirmede olduğu kadar kişisel gelişime de önem verilmelidir.
Gerek ülkemizde gerekse dünyada her zamankinden daha fazla insan üniversite eğitimi almaktadır. Açıktır ki bazı öğrenciler akademik bilgilerini artırmak ve
CENGİZ KUDAY - İnsanların pek çoğu farklı ilgi alanları ile problemlerinin de kendilerine özel olduğunu düşünürler. Birçok meslek grubunda olduğu gibi biz hekimlerin de pek çoğunda bu düşünce hakimdir. Meslek yaşamlarımızda karşılaştığımız problemler yaşamakta olduğumuz toplumlardaki kaosların yansımalarıdır.
Ülkemiz bugünlerde bir kültür kavşağında bulunmaktadır. Bir yanda yaşamları, alışkanlıkları, kullandıkları teknolojileri ile övülen fakat kendi kültürel fakirliklerinin hiç farkında olmayan büyük bir grup öte yanda ise kültüre, sanata, hümanist düşüncelere saygı duyan ve toplumda oranı giderek düşen küçük bir grup varlığını sürdürmektedir.
Doğu bloğundaki çözülmenin ardından uluslararası platformda bilgi alışverişi ve teknoloji transferi müthiş bir hız kazanmış, bilimsel gelişmelerin insanlığın faydası doğrultusunda dünyanın dört bir tarafına yayılması sağlanmıştır. İnsanlığa büyük katkıları olan bu bilimsel paylaşımlar bir diğer taraftan da hümanist
Bilgay Duman - bilgay.duman@gmail.com
İran’da 22 yaşındaki Mahsa Amini isimli bir kadının gözaltındayken hayatını kaybetmesi, bir süredir İran sokaklarını karıştırmış durumda. Amini Kürt kökenli olduğundan, önce Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde başlayan protestolar, daha sonra İran’ın pek çok kentine yayıldı... Farklı olaylar nedeniyle başlamış olsa da, protestolar İran için yeni değil. 2009 ve 2017’de de ülkede geniş çaplı gösteriler yapılmış, rejim bunları güç kullanarak bastırmıştı. Mevcut protesto gösterileri her ne kadar 1979’daki İran İslam Devrimi’nin hemen ardından uygulamaya konulan “zorunlu tesettür” uygulamasına karşı başlatılsa da, ülkenin sosyal tabanındaki farklı kesimlerin taleplerinin de güçlü bir biçimde dile getirildiği görüldü.
Aslında olaylar doğal süreçte başladı ancak ölen Amini’nin Kürt asıllı oluşu, işi başka bir boyuta da taşıyor. Terör örgütü PKK ve İran’daki uzantılarının yanı sıra Halkın Mücahitleri
BÜLENT AKARCALI - Tarih bilimcisi değilim ama tarihin temel bilgilerine hep erişmeye çalıştım. Tarihini bilmeyen kimliğini kazanamaz, doğru dürüst ne siyasetçi, iş insanı, devlet memuru, akademisyen subay vs. olamaz. Tarihimizi Türkçe, İngilizce, Fransızca kaynaklardan öğrenmeye çalıştım. Ancak abartmasız neredeyse 20 asır boyunca dünyanın en geniş coğrafyasında, Hindistan dahil Çin’den Orta Avrupa’ya, Kırım’dan Afrika içlerine ve Orta Doğu’nun tümünde hüküm sürmüş bir ulusun tarihini öğrenmeye normal bir insan ömrünün yetmeyeceği de ayrı bir gerçektir.
Öğrenebildiklerim ışığında şunları belirtmek istiyorum:
Tarihte Bizans adlı bir devlet yoktur ve olmamıştır.
1453’te Osmanlı ordusuna karşı savaşan son imparator on birinci Konstantin bir Roma İmparatoru olarak ölmüştür. İstanbul’u fetheden Sultan Mehmet tüm Avrupa ülkelerinde Roma’nın yeni imparatoru olarak
Dr. Duygu Çağla BAYRAM- Genelkurmay Başkanlığı makamı ulusal güvenlik konularında hükümete tek noktadan askeri tavsiyede bulunmak için profesyonel bir organa sahip olmanın gerekli olduğu argümanı etrafında inşa edilmişti. Makamın neredeyse bir yıldır boş kalması, Hindistan’daki yüksek savunma yönetimine yönelik genel kayıtsızlık olarak ifade ediliyor. Silahlı kuvvetlerin daha düşük bir önceliğe sahip olduğu ve üst düzey askeri makamların siyasallaşmaya açık olduğu yönünde bir izlenim söz konusu.
Diğer yönden, değiştirilen kuralların üç yıldızlı emekli subayları göreve uygun hale getirmesi, dört yıldızlı subaylar olan kara-hava-deniz komutanlarının emekli bir üç yıldızlı subaya rapor vermek zorunda kalacak olmalarının sorun yaratabileceği düşünülüyor. Ki ordu komutanları için dahi genellikle birimin en kıdemli memuru atanıyor. Bu noktada, genelkurmay başkanlığı görevini emeklilik sonrası bir işe ve sadece siyasi bir atamaya indirgemek olarak eleştiriliyor.
Genelkurmay Başkanlığı meselesinin de ötesinde,
Dr. Duygu Çağla BAYRAM - Hindistan’da uzunca bir süredir önemli bir tartışma konusu: Neden 9 aydır bir Genelkurmay Başkanı atanmıyor?
Genelkurmay Başkanlığı makamı Hindistan’da çok uzun bir süredir düşünülen ancak bir türlü pratiğe geçirilemeyen bir konu idi. Bağımsızlıktan hemen sonra gündeme gelse de ilk kez resmi olarak 1982’de o zamanki Ordu Komutanı General Krishna Rao tarafından gündeme getirilmişti. Ancak Hindistan için ağır bir yenilgi anlamına gelen 1999 Kargil Savaşı sonrası 2001 Kargil İnceleme Komitesi’nin önerisiyle ciddi anlamda düşünülmeye başlanan bir konu oldu.
Fazla yetki verecek
Kargil Savaşı’nın ardından Hindistan’ın güvenlik sistemindeki boşlukları incelemek için kurulan üst düzey bir komite, Genelkurmay Başkanının savunma bakanına tek noktadan askeri danışman olarak atanmasını tavsiye etmişti. Ancak o zamanlar politik ve bürokratik yapı içinde bu fikre karşı çıkan önemli bir kesim söz konusuydu. Nedeni ise makamın, kara-deniz-hava olmak üzere üç kuvvet
Bülent Akarcalı - ABD, Temsilciler Meclisi yani Parlamento Başkanı Bayan Nancy Pelosi, Ermenistan’ı ziyaret ederek yaptığı siyasi gösterisini göz yaşlarını da kullanarak başarıyla yerine getirdi. Gelecek seçimler için çoğunluğu Kaliforniya’da yaşayan Ermeni oylarını garantiledi. O göz yaşlarına bürünmüş hüzünlü yüzünü gösteren afişler seçim kampanyasında çok işe yarayacak. Başkan Biden’ın 80 yaşında olduğu ülkede Bayan Pelosi de 82 yaşında.
16 Mart 1968’de Amerikan askerleri, My Lai, My Khe ve Son My adlı 3 Vietnam köyünü eş zamanlı basıp, kundaktaki bebekten en yaşlısına kadar 1300 kişiyi katlettiklerinde 28 yaşındaydı. Gençti tam ağlayacak yaştaydı ama ağlamadı.
2. Dünya savaşında 2 milyon ton bomba kullanan ülkesinin, Vietnam’da 7 milyon ton bomba kullandığını öğrendiğinde de ağlamadı.
Bombalar dışında, kullandığı 3 milyon ton portakal gazının etkisiyle 400 bin insanın öldüğünü, 500 bin çocuğun engelli olarak dünyaya geldiğini öğrendiğinde de ağla
-Soğuk Savaş döneminde Yunanistan’ı markajda tutan bir politika izleyen Türkiye, AB’nin sanki üye yapacakmış gibi davranmasıyla Atina’ya karşı kozlarını azalttı. Kıbrıs’ta Rumların AB’ye girmesiyle Türkiye’nin Kıbrıs ve Ege politikalarının içi boşaldı. Türkiye’nin kavgalı ilişkileri ise Yunanistan’ın hareket alanını genişletti. -Azerbaycan zaferi, Suudi Arabistan ve BAE ile ilişkilerin toparlanması ve Mısır ile normalleşme adımlarıyla Ankara bu stratejik tehlikeyi aştı. Yeni dönemde AB çerçevesi dışına çıkarılmış bir Yunanistan politikası oluşturmamız lazım; çünkü artık ne AB’nin bizi alacakmış gibi hareket etmeye yüzü kaldı ne de Türkiye’de AB’ye güven.
Prof. Dr. Hasan Ünal - Maltepe Üniversitesi/Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurul toplantısında Kıbrıs’ta iki devletli ısrarcı olduğumuzu/olacağımızı ilan ederek bütün devletleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaya davet etmesi Kıbrıs sorununun