Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

BÜLENT AKARCALI -  Mehmet Soysal bey 21/12/2019 tarihli yazısında, ünlü Fransız filozof, siyaset adamı, Komünist Partisinin önde gelen bir ismi ve 1982 de ihtida ederek Müslüman olan Roger Garaudy’nin 1977 yılında yazdığı ‘Medeniyetler Diyaloğu’ adlı eserini kaynak göstererek verdiği rakamlara göre, ABD’nin, 100 den fazla kabilenin dilini, kültürünü yok ederken 70 milyon kızılderiliyi öldürdüğünü belirtiyordu. Bu sayıya ABD ekonomisini ayağa kaldıran 20 milyon kölenin bir hayvan kadar değeri olmadan kullanıldığını, en az 5 milyonunun kötü muameleden öldüğünü ekleyebiliriz.  İspanya ve Portekiz’in Latin Amerika’yı sömürgeleştirdikleri süre içerisinde 7 büyük medeniyetin (İnka, Aztek, Maya Zapotek, Olmek, Toltek, Toetihuakan) din, dil, ırk ve kültürlerini, 30 milyondan fazla insanıyla birlikte yok ettiğini, Belçika Kongo’sunda 1885-1908 arası 10 milyona yakın insanın katledildiği, el ve ayaklarının kesildiği, Fransa’nın, bilinen Cezayir katliamları dışında Haiti’de, 15 Afrika ülkesinde yaptığı katliam ve zulümler, hiçbir batı okulunda anlatılmaz ve öğretilmez.

Haberin Devamı

12 milyon katledildi

Kullandığınız Michelin lastiklerinde on binlerce köle işçi Vietnamlının kanı vardır. ABD Vietnam’a, 1954 yılında Fransız Ordusunun Viet Minh kuvvetleri tarafından Dien Bien Phu da yok edilmesinden sonra müdahil olmuştur. Fransız sömürgeciliği döneminde yüzbinlerce kauçuk ağacından oluşan ormanları işleten Michelin, lastikleri için gerekli ham maddeyi köle-işçi durumunda insafsızca çalıştırılan işçiler üzerinden temin etmiştir.

Almanya’nın başlattığı savaşla  40 milyon insanın öldürüldüğü bunun en az 12 milyonunun sivil olarak düzenli biçimde Almanlar tarafından katledildiği ve bu zulmü yaşayanların yalnız  Museviler olmadığı, Almanya da adeta unutulmuştur. Zaten bu katliamları yapanlar Nazilerdi, onlarda 1930lar da uzaydan gelmişler ve sonra da 1945’de savaşı kaybedince dünyadan ayrılmışlardı!!

ABD’de de yalnız geçmişte değil, Vietnam’da, Irak’ta yaptıklarını çoktan unutmuştur.

Ama Türkiye söz konusu olunca, hiç biri, olmayan bir soykırımı olmuş diye üzerimize yıkmaya çalışmaktan kaçınmaz.

Haberin Devamı

Parlamentolarında bu konuda karar alanlar arasında 1915 olayları hakkında kitap okumuş sayısı emin olun yüzde bir veya ikiyi geçmez. Zamanın da bunu bizzat araştırıp tespit ettim.

Nasıl mı?

Mesela Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin Fransız, Belçika parlamentolarının Kütüphanelerinde bulunan ve soykırım iddialarını işleyen kitapları kaç kişi okumuş diye Kütüphane müdürlüklerinde araştırdım! 

Kirli vicdanlar!

Yetmedi, soykırım olmuştur diye karar almış Parlamento Başkanlarına yazdım, “araştırma yapıyorum, Parlamentonuz başta Almanların yaptığı ve tescil edilmiş soykırım olmak üzere başka hangi soykırımlar hakkında karar almıştır” diye sordum.  

Tek tük kararlar hariç, hiçbir Devlet hakkında Türkiye kadar nerdeyse ortaklaşa karar alınmış benzer bir ülke yok. ABD, Almanya dahil hepsi masum!

Her bir harlamento temsil ettiği milletin kirli vicdanını Türkiye ve Türk Halkı üzerinden temizlemeye kalkıyor. Bu kötü amaçlarını uygulamaya da Ermeni Diasporası teşne oluyor.

Haberin Devamı

Bence benzer çalışmayı daha kapsamlı bir şekilde Siyasi Partilerimiz ve TBMM Başkanlığımız yapmalı.  Kararlar Parlamentolarda alındığı için Hükümetin muhatap  olması yanlış olabilir.                                                                         

Şu soruları yöneltebiliriz :

Soykırım kararı alınmadan önce Parlamentonuz Milletvekilleri/Senatörleri bilgilendirecek bir çalışma yapmış mıdır?

Karşı görüşe yer verilmiş midir?

Hakkında karar alınan bir Hristiyan ülke var mıdır?

Kimi Batı  ülkesinin eli, birden fazla soykırım kanına bulanmış olduğuna göre, her hangi bir karar alınmış ise hangi ülke ve hangi soykırım olayı üzerine alınmıştır belirtir misiniz?  

Bu kararlardan Ermeni Diasporası veya Ermenistan ne yarar sağlıyor diye sorarsanız? Bana göre kendilerini tatmin den başka hiçbir şey. Hatta tam tersine Ermenistan kendini tecrit ederek, gün geçtikçe zayıflayan, hala istikrara kavuşamamış ABD, Fransa ve Rusya’dan medet uman fakir bir ülkeye haline geldi.

1991 de bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri Türkiye idi. Sovyetlerden sonra başlayan yeni dönemde iyi ilişkiler kurmak için ciddi çaba gösterdik, ciddi ekonomik yarımlar yaptık, Kara Deniz Ekonomik Birliğine davet ettik. Ancak 1993 de Kelbecer’le başlayan Karabağ işgali sonucu ilişkilere son verildi.                                                             

Daha sonra, 2009 da ilişkileri geliştirmek için, Zürih’te  yapılan görüşmelerde bir Protokol imzaladık. Ancak bir süre sonra Ermenistan tek taraflı olarak 2010 tarihinde Protokol’ü askıya aldı, onay için Parlamento da olan Protokolü 2015 yılında geri çekti ve 2018 de hükümsüz ilan etti.

Taşnak tek sorumlu

Oysa Türkiye imzalanan bu protokol öncesi ilişkileri geliştirmede samimiyetini ve çözüme açık taraf olduğunu göstermek için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın davetini kabul etmiş ve 6 Eylül 2008’de de Türkiye-Ermenistan Dünya kupası grup eleme maçını seyretmek üzere Erivan’a dahi gitmişti.

1991’de Ermenistan nüfusu 3.5 milyon iken, 2020’de 2 milyona düşmüş, Azerbaycan’ın 7.3 olan nüfusu ise 10 milyonu aşmıştır.

Kendi varlığını sürdürmek için Türkiye aleyhine iftira kampanyaları düzenleyen, Türkiye’ye yönelik her hainliğin içinde olan ve diasporayı etkileyen Taşnak grubu aslında Ermenistan’ın bugün içine düştüğü zavallı durumun tek sorumlusudur. 

Ermenistan bugün dünyanın en garip devletidir; askeri açıdan Rusya’nın esiridir, ekonomik yaşamı diasporanın yardımlarıyla mümkündür, siyasi açıdan ise ABD ve Fransa’dan ağzına bakar. Onlar da, Ermenistan sırtından Kafkaslarda biz de varız diyebilmek için Ermenistan’ın arkasını sıvazlar. Ama sonunda da bunun faturası Ermeni halkına çıkar. Diğerleri de bu gariban halkı iyice avuçlarında tutmak için, meclislerinden maliyeti sıfır soykırım kararları çıkartırlar.

24 Nisan soykırım iddiaları ABD ve AB ülkelerinde durum

BÜLENT AKARCALI