Mete Veyisoğlu
Ocak ayında ABD piyasalarında yaşananlar herkesi şaşırttı. Modası geçmiş bir iş modeline sahip olan ve gelecek vaat etmeyen bir şirket, fiziksel dükkanlarda bilgisayar oyunu satan GameStop firması, birdenbire olağanüstü değer kazandı. Neyse ki uzmanlar, bu inanılması zor olayı gayet anlaşılır bir şekilde açıklayabildi.
Kurumsal yatırım şirketleri, gelecek vaat eden hisseleri satın alıp bu hisselerin değer kazanmalarından kar edebilir. Ancak para iştahları o kadar yüksek ki, değer kaybetmesini bekledikleri hisselerden bile kar etmenin bir yolunu bulmuşlardır: Açığa satış (short position) denen bu yöntemde, yatırım şirketi değer kaybetmesini beklediği hisseyi 5 dolara kiralar ve diyelim güncel fiyatı olan 100 dolara piyasaya satar.
Kâr yerine zarar
Hisseyi kiraladığı kuruma geri verme zamanı geldiğinde, hisse beklediği gibi değer kaybedip örneğin 80 dolara düştüyse, hisseyi piyasadan 80 dolara alır, kiraladığı kuruma iade eder, ve böylece 15 dolarlık bir kârla operasyonu tamamlar.
GameStop olayı, sıradan insanların bu yöntemin zayıf karnını bulmasından ibaret. Koronavirüs salgını dolayısıyla evinde oturan ve harcayabileceği bir miktar parası da bulunan sıradan insanlar, sosyal medya üzerinden örgütlenerek, 2007 finansal krizini onlara yaşatan büyük finans şirketlerine adeta savaş açtılar. Büyük şirketlerin açığa sattığı GameStop hisselerini almaya başladılar. Bunun üzerine hareketlenen hisse, açık pozisyonu olan şirketleri büyük endişeye sevk etti. Zira yukarıdaki örneğe dönersek ve örnekteki hissenin 80 dolara düşmek yerine 120 dolara çıktığını hayal edersek, hisseyi geri verme zamanı geldiğinde şirket 15 dolar kâr yerine 25 dolar zarar edecektir. Üstelik bir hissenin taban fiyatı sıfır iken tavan fiyatı sınırsız olduğu için, açığa satışta alınan risk çok büyüktür.
Açığa satılan hisse
İşte bu nedenle büyük şirketler, açığa satış nedeniyle uğrayacakları zararı sigortalamak (hedge) için bizzat GameStop hissesini alma furyasına katıldılar! Yani en başta aldıkları pozisyonun tam tersine pozisyon almaya başladılar. Bu da hissenin yürürken önce koşmasına, sonra da uçmasına sebep oldu.
İşin ilginci, GameStop olayı bu yöntemin uygulandığı tek hisse de değil! Societe Generale bankasının araştırmasına göre, ABD’de görece küçük şirketlerin bulunduğu Russell 2000 endeksinde yer alan hisseler arasında son 3 ayda en iyi performansı, açığa satılan hisseler sergilemiş!
Bütün bunlar günümüzün ruhunu (Zeitgeist) yansıtan üç gerçeği bize hatırlatmıyor mu? Birincisi, sosyal medyanın gücü. Tek başlarına fazla etki yaratamayacak sıradan insanlar örgütlenerek finans devlerini dahi, kısa süreli de olsa, dize getirebiliyor. İkincisi, finansın reel ekonomiden tamamen kopmuş olması. Gerçek değeri tartışmalı, modası geçmiş bir şirketin değeri, dev şirketler ve örgütlü forumcular arasında oynanan akıl oyunları sayesinde zirve yapıyor!
Üçüncüsü, dev bir ağla bağlanmış global hayatın öngörülemezliği ve bir uçtan bir uca savrulma hızı: Koronavirüs salgınının güç kazandığı 2020’nin kış aylarında tüm borsalar büyük oranda değer kaybetti ve kriz senaryoları hız kazandı. Oysa sadece 6 ay içinde, henüz 2020 yazı bitmeden, merkez bankalarının tedavüle soktuğu paraların yeniden borsalara yönelmesiyle tüm kayıplar geri alınmıştı bile! Veya GameStop örneğindeki gibi açığa satış yapan bir şirket, hisse fiyatındaki azıcık bir yukarı ivmeye karşı kendini korumak için tepki vererek hisseyi satın alıyor ve böylece ilk pozisyonun tam tersine savrulabiliyor. Girişte değindiğimiz gibi, uzmanlar olan biteni mükemmel bir şekilde açıklayabiliyor, ancak kimse ne olabileceğini öngöremiyor!
Tersi de düşünülmeli
Bütün bunlar bana 19. yüzyılın Alman matematikçilerinden Carl Gustav Jacobi’yi anımsatıyor. Jacobi, çözümsüz gözüken bazı problemlerin tam ters yaklaşım ile daha iyi anlaşılabileceğini vurgulamak için “Man muss immer umkehrendemişti. Yani, insan her zaman tam tersini de düşünmelidir.
Gerçekten de, bugünün dünyasında ayakta kalabilmek için bu prensibi sürekli akılda tutmak gerekiyor. Bir dahaki sefere bir strateji belirlediğimizde, emin olduğumuz ve içimize çok sinen bir karar dahi olsa, kararımızın tam tersinin daha iyi bir alternatif olabileceği ihtimalini soğukkanlılık ve tarafsızlıkla değerlendirmekte fayda var.
Mete Veyisoğlu
mete.vey@yandex.com