Artık modern tıpta “En iyi tedavi, hiç hasta olmamaktır” görüşü, gün geçtikçe en önemli slogan oluyor. Yani hastalıkları ortaya çıkmadan önlemeliyiz artık. Bunun için de ilk adım check-up yaptırmak veya son zamanlarda çok duyduğum bir tabirle, check-up’tan geçmek. Check up demek, kişinin hiçbir şikayeti olmadığı ve kendini sağlıklı hissettiği bir sırada, doktor kontrolünde yapılan bir seri tetkik ve muayenelerle o kişinin tıbben sağlıklı olduğunu kanıtlamak demektir. Aslında bu açıdan bakarsanız check-up’ınızı yapan doktor ne denli bir mesuliyet altında, gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz? Bir hastalık nedeniyle doktora gittiğinizde doktorunuza onu yönlendirecek bir takım şikâyetlerden bahsedersiniz.
Sağlığınızı riske atmayın
Şikâyetiniz olmadan “Ben sağlıklı mıyım doktor bey” demek için check-up a gittiğinizde ise, doktorunuzu yönlendirecek şikâyetiniz yoktur. Doktorunuz size önemli görünmeyen müphem belirtileri, sizin anlattığınız ve size birşey
Besin alerjisi nedir?
Besine karşı bir bağışıklık sistemi yanıtıdır. Vücudumuz bir besinin içindeki bir maddeye genellikle bir proteine karşı savunma sistemini harekete geçirerek antikorlar oluşturabilir. Bu antikorlar “istilacı” besine karşı savaşa giriştiklerinde alerji belirtileri ortaya çıkar. En sık rastlanan besin alerjileri ceviz, badem, çilek, kabuklu deniz ürünleri, süt, yumurta, soya ürünleri ve buğday alerjileridir.
Besin alerjisinin belirtileri nelerdir?
Besin alerjisinin belirtileri hafiften şiddetliye kadar değişebilir. Bir reaksiyonu tetiklemek için gereken besin miktarı da kişiden kişiye değişkendir.
Aşağıdakiler besin alerjisinin belirtileri olabilir:
Geçen gün İntermed’de Diş Hekimi Sezen Yılmaz’la karşılaştım asistanım Selin’in odasında, eski arkadaşı, ziyarete gelmiş. Sezen Hanım, “Ramazan’da dişlere dikkat diyor” dedi Selin. Merak ettim, dinledim. Güzel bilgiler verdi Sezen Hanım, sizler için derleyip anlatmasını rica ettim, işte anlattıkları:
Ağız ve diş sağlığı“ denince akla ilk olarak çürük olmayan dişler ve sağlıklı dişetleri gelir. İlk bakışta mesele bundan ibaretmiş gibi gözükse de aslında ağız sağlığımız, yaşam tarzımıza, beslenme düzeyimize, konuşma yeteneğimize, hatta özgüven duygumuza bile önemli ölçüde etki ediyor.
Ağız ve diş sağlığı seviyemiz, genel vücut sağlığımız hakkında önemli ipuçları da veriyor. Çünkü, bu iki unsur birbiriyle tahmin edilenden çok daha yakın ilişkili. Sözgelimi, bazen bir hastalığın erken belirtileri ilk önce ağızda ortaya çıkabiliyor ya da ağız enfeksiyonları vücudun başka bölgelerinde ciddi sorunlara yol açabiliyor.
Sağlıklı bir ağızda farklı bakteri tiplerinin doğal olarak
Yüz kızarması çoğumuzun günlük hayatında karşılaştığı bir durumdur. Özellikle gençlik yıllarında mahcubiyet anlarında yüz kızarması hepimizin başına gelmiştir.
Vücudumuz stres, utanma, veya kaygı sonucunda aniden oluşan yüksek ısıyı, derinin yüzeyine yakın kan damarlarını genişleterek atmaya çalışır. Bu da bazı kişilerde yüzün kızarmasına neden olur. Egzersiz, sıcak bir duş veya seksten sonra yüz kızarması, aşırı olmadığı sürece, normal bir reaksiyondur. Alkol alınması, sıcak içecekler, çok baharatlı yemekler ya da bazı hazır yemeklerde ve lokanta yemeklerinde bulunan monosodyum glutamat yüz kızarmasına neden olabilir.
Hamilelikte oluşabilir
Kadınlarda yüz kızarmasının başka özel nedenleri de vardır. Sözgelimi hamilelikte vücuttaki değişen hormon düzeyleri ve kan hacmindeki artış, ara sıra yüz kızarmasına yol açabilir. Menopoz dönemimde ise östrojen hormonuun yavaş yavaş azalması, yüz kızarması ataklarıyla kendini belli edebilir.
Enfeksiyona bağlı ateş, çok soğuğa veya sıcağa maruz kalınması, güneş
Mide yanmasının ne kadar rahatsız edici bir sorun olduğunu, çeken bilir diyelim ve midemizi nelerin “yaktığını” birlikte inceleyelim. Mide yanması denen olay yemek borusu ile mideyi ayıran halka biçimindeki kasın görevini yeterince yapamamasının sonucudur. Bu kas yediklerimizin mideye geçmesinden sonra kapanan bir valf gibi çalışır. Böylece midedekiler midede kalır ve yukarı çıkamaz. Şayet bu kas zayıf ya da gevşek ise yemek ve mide özsuları yemek borusundan yukarı doğru geçerek ağzınızda genellikle son yediğiniz yemeği anımsatan hoş olmayan bir acı asit tadı bırakır ve göğüs kemiğinizin ardında bir yanma hissine de neden olabilir. Asit reflüsü veya reflü mide yanmasının tıptaki adıdır. “Reflü” geriye doğru akmak demektir. Reflü hastalığından daha önceki yazılarımda bahsetmiştim, bugün anlatmak istediğim sadece arada sırada olan mide yanmaları.
“Hemen herkes hayatında en az bir ya da birkaç defa bu şikayeti yaşamıştır” dersek abartmış olmayız. Hatta yapılan araştırmalar beş kişiden birinin haftada en az bir defa mide yanması
Evet, uzun gibi görünen ama çabucak geride kalan bir yaz tatilinin ardından çocukların okula dönme vakti geldi şimdi! Yaz dinlencesinden sonra birçoğu okula başlamaya hazır ama doğaldır ki birçoğu da kaygısız geçen yaz günlerinden sonra okula gitmekte pek istekli olmayacak. Onun için çocuğunuzun okula başlarken ihtiyaç duyacağı güven ve desteği ondan esirgemeyin.
Öte yandan ilköğrenimi tamamlayıp yeni bir okula, yani tümüyle yeni bir ortama adımını atacak olan gençlerin de bu dönemde biraz ekstra desteğe gereksinimi olabilir. Aynı okula devam edenler bile yeni öğretmenler, yeni sınıf arkadaşları, yeni dersler ve beklentiler karşısında bocalayabilirler. Çocuklarınızın okulla ilgili kaygı ve heyecanlarını sizinle paylaşmaya teşvik edin. Onları, size okulla ilgili konularda açılmaları için cesaretlendirin. Çocuklarınızın hislerini anlamaya çalışın ve kendi okul deneyimlerinizi onlarla paylaşın.
Okuldaki başarıyı artırmak için bazı ‘zihin gıdaları’ndan yararlanabilirsiniz
Beyin gelişimi ve beslenme konusunda
Yaşları 6-17 arasında değişen gençler “Eğer .... olsaydı, diyabetle yaşamım daha kolay olurdu” teması altında birbirinden ilginç fikirler bulmuşlar, resimler yapmışlar. Aradan bir süre geçti, Nişantaşı’nda City’s’de dolaşırken Prof. Dr. Taner Damcı’ya rastladım. Starbucks’ta oturup birer kahve içerken resim yarışmasından bahsettim. Taner Hoca da çok etkilenmişti, özellikle branşı diyabet olduğu için konu onu yakından ilgilendiriyordu. “Taner Hoca, hoş bir tesadüf oldu, bu vesileyle özellikle çocuklarda diyabetten söz etmek uygun olur, hadi biraz konuşalım” dedim. Bakın neler söyledi:
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bugün 14 yaş altındaki dünya nüfusu yaklaşık 1 milyar 800 milyon. Bunların 440 bini diyabetli ve her yıl yeni tanı konulan diyabetli çocuk sayısı 70 bin. Rakamlar konunun ne kadar ürkütücü boyutlarda olduğunu açıkça gösteriyor.
Çocuklarda diyabeti nasıl tanımlayabiliriz?
Çocuklarda diyabet erişkinlerde olduğu gibi tip 1 ve tip
Sabah erken saatte İntermed’deki odamda arkadaşlarla oturduk, sohbet ediyoruz. Trafik boştu dün, herhalde Ramazan geldi de ondan dedi Dr. Mari. Mari bu lafı eder etmez bakışlarımız diyetisyenimiz Müge Başer’e kaydı. Ramazan, yemekler ve tabii hemen diyetisyenlerin bu konuda neler diyeceği geldi aklımıza. Rica ettim hemen Müge’den, Ramazan için önerilerini, ve işte anlattıkları:
Ramazan’ın gelmesiyle birlikte beslenme düzeni 4-5 öğünden 2 öğüne, yemek saatleri ise metabolizmanın en yavaş olduğu akşam ve gece saatlerine kayıyor. Ancak Ramazan boyunca yeterli ve dengeli beslenmeyi başarabiliriz.
Sahuru atlamayın
Öncelikle mutlaka sahura kalkılmalı. Vücut besine ihtiyacı olduğunu, kanda belli miktarlarda olması gereken şekerin azalmasıyla, yani acıkarak haber verir ve yemek yememiz için bizi harekete geçirir. Sahura kalkılmadığı takdirde 14-15 saatlik olan açlık süresi daha da uzayarak oruç tutanların gün içerisinde kan şekerlerinin daha erken düşmesine ve çok acıkmalarına neden olur.
Gece metabolizma yavaşladığı için