Kalbin yeni dostu D vitamini

23 Aralık 2008

Son araştırmalar D vitamini eksikliğinin kalp hastalığı riskiyle bağlantılı olabileceğini düşündürüyor. Kışın D vitamini eksikliği daha da belirgin oluyor. Vitamin takviyesine ihtiyacınız olup olmadığını doktorunuzla görüşmenizde yarar var


Son zamanlardaki araştırma sonuçları D vitamininin, şimdiye dek bilinmeyen bir özelliğini ortaya koyuyor ve D vitamini eksikliğinin kalp hastalığı riski ile bağlantılı olabileceğini düşündürüyor. Son çalışmalar D vitamininin kalbin pompalama gücünü ve kalp hücresinin yapısını pozitif yönde etkilediğini göstermiştir. Bu bakımdan D vitamini kalp hastalıklarından korunmada önleyici olarak dikkat çekmeye başlamıştır.
D vitamininin yeterince alınmamasının, kalp hastalığıyla bağlantısı iyi bilinen yüksek tansiyon, obezite ve şeker hastalığı gibi başka risk faktörlerinde de etkili olabileceği öne sürülüyor. Araştırmalar D vitamini düzeyleri düşük olan kişilerin kalp krizi, inme ve kalple ilişkili başka hastalıklara yakalanma riskinin D vitamini düzeyleri yüksek olanlara göre iki kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu nedenle şimdi araştırmacılar D vitamini düzeylerinin taranması ve düşükse tedavi edilmesi fikri üzerinde çalışıyorlar.

Yazının Devamı

ARGİNİN Dengeli beslenenlerde yeterince bulunur

18 Aralık 2008

Besin destekleri günlük hayatımıza girdi gireli, hiç tanınmayan maddeler kendilerinden bahsettirir oldu. Arginin veya doğru adıyla L-Arginin de bunlardan biri. Arginin normal olarak vücutta yeterince bulunan bir aminoasittir ve dengeli beslenme ile kaynakları karşılanır. L-Arginin bazı özellikleri nedeniyle son zamanlarda sıkça kendinden bahsettirmekte.
Yararları nelerdir?
Argininin hücre bölünmesi, yara iyileşmesi, immün fonksiyonlar ve vücuttan amonyağın atılması gibi birtakım vücut fonksiyonlarında rolü vardır. Aynı zamanda büyüme hormonu sekresyonunu uyarıcı olarak bilinmesi ile de antiaging çalışmalarında dikkati çekmektedir. Arginin son zamanlarda kalple ilgili yararlarından ötürü de dikkat çeken bir beslenme desteği olmakta. Arginin kan damarlarında genişlemeye neden olan nitrik oksit metabolizmasında rol almaktadır. Nitrik oksit kan damarlarının gevşemesine ve dolaşımın artmasına neden olan güçlü bir maddedir.
Argininin kalp hastalığına bağlı göğüs ağrısı (angina), atardamarlarda tıkanma, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, damar hastalıkları ve damarsal kökenli baş ağrılarında yardımcı olabileceğine, bağışıklığı ve hormon fonsiyonlarını destekleyebile-ceğiyle

Yazının Devamı

Enerji üreticisi Karnitin

16 Aralık 2008

Karnitin enerji metabolizmasında önemli rol oynayan bir amino asit türevidir. Karnitini önemli kılan özelliği, yağ asitlerini enerji üretimi için yakmasıdır. Karnitin genellikle egzersiz yaparken, alzheimer, kalp damar hastalıkları, kanser ve kronik yorgunluk sendromu tedavilerinde kullanılır



Karnitin enerji metabolizmasında önemli rol oynayan bir aminoasit türevidir. İsmi latince et anlamına gelen “carnus” sözcüğünden türemiştir çünkü etten elde edilmiş olan bir bileşiktir. Son yıllarda özellikle sporla uğraşanlar arasında adı çok geçmektedir.
Karnitini bizim için önemli kılan özelliği, enerji üretiminde kritik bir role sahip olmasıdır. Karnitin yağ asitlerinin enerji üretmeleri için yakılmalarını sağlar. Bu nedenle karnitinin, vücut yağlarının yakılmasında doğrudan etkisi vardır. Hücrelerde oluşan zehirli atıkları da dışarı taşıyarak bunların birikmelerini önler.
Karnitinin L-karnitin formu vücutta aktiftir ve besinlerde bulunan formu da budur. Eğer takviye olarak alınacaksa saf L-karnitin kullanılmalıdır.

Yazının Devamı

Bayram sonrası detoks

11 Aralık 2008

Kimimiz yarından itibaren işe dönecek, kimimiz de tatile devam edecek. Çalışanlara işe adapte olmaları, tatilcilere ise yeme içmeyi daha abartmamaları için basit ve uygulanabilir bir detoks öneriyoruz

Bayram süresince yapılan ziyaretler, geri çevrilemeyen bol kalorili ikramlar, eş dost, akrabalarla birlikte yenilen akşam yemekleri derken ne kadar dikkat etmemiz gerekenleri daha önce belirtmiş olsak da biliyoruz ki zaman zaman kaçamaklar oldu. Bayramın son gününde olmamıza rağmen kimileri yarından itibaren tekrar çalışma temposuna başlarken, kimileri için ise tatil devam etmekte. Bugün de tatile devam edenlerin bayramın üzerine en azından birkaç gün daha kaçamak yapmamaları ve çalışanların da tatil sonrası sendromunu azaltmak için doğal besinlerin gücünü kullanarak basit ve uygulanabilir bir detoks için diyetisyenimiz Müge Başer’le birkaç ipucu veriyoruz...

Uyanınca 1 bardak su
Uyandığınız gibi 1 bardak ılık suya biraz limon suyu veya mideniz ile ilgili herhangi bir rahatsızlığınız yoksa birkaç damla elma sirkesi ekleyip için. Böylece geceden biriken toksinleri aldığınız sıvıyla atabilirsiniz. Size garip gelebilir ama eğer yeterli su içmiyorsanız, vücudunuz su kaybetmemek

Yazının Devamı

Kurban etlerini saklarken dikkat

9 Aralık 2008

Kurban etlerini buzdolabında büyük parçalar yerine kıyma, kuşbaşı, biftek gibi ayırarak saklayın. Bu sayede sadece kullanmak istediğiniz kadarını çözdürürsünüz. Çözdürülen etlerin tekrar dondurulması ise besin zehirlenmesine neden olur

Kurban bayramıyla birlikte kırmızı et yemekleri de sofralarda fazlasıyla yer aldı. Hal böyle olunca, diyetisyenimiz Müge Başer’le kırmızı et konusunda sohbete başladık. Müge’nin kırmızı et konusunda verdiği bilgiler günlük hayatımıza çok yararlı olacak nitelikte. İşte Diyetisyen Müge Başer’in et tüketimiyle ilgili anlattıklarını size sunuyor ve bu vesile ile Müge ve ben bayramınızı en içten dileklerimizle kutluyoruz...
Kırmızı et, biyolojik değeri yüksek, iyi kaliteli bir protein kaynağı olmanın yanında demir, çinko, fosfor, magnezyum gibi mineraller ve öncelikle B12, B6, B1, niasin ve A vitamini gibi vitaminleri, antioksidan olan koenzim Q 10’ u içerir. Ancak yapısında bulunan yüksek miktardaki doymuş yağ, kandaki kolesterol ve yağ seviyesini yükseltir. Dolayısıyla kırmızı eti ne kadar, nasıl, neyle birlikte tüketileceğini bilmek, uygun hazırlama, pişirme ve saklama yöntemlerini uygulamak çok önemli.

Kurban bayramında sağlığınızın olumsuz

Yazının Devamı

Yağları nasıl yakalım?

4 Aralık 2008

Kilo vermekte güçlük çekiyorsanız metabolizmanızı hızlandıracak bazı stratejilere ihtiyacınız olabilir. Tabii kilo vermek dahil yaşamınızla ilgili yapacağınız her değişikliği doktorunuza danışmanızda yarar var. Başkaları için uygun olan değişimler, sizin için zararlı olabilir

Kilo verme konusunda çoğu kişi okudukları veya duyduklarına göre stratejiler uygulamakta, oysa diyetisyenlerden bunun doğru yolunu öğrenseler ve öğrendiklerini uygulasalar çok daha kalıcı sonuçlar alabilirler. Yine de birçoğumuz için kilo verme denemeleri gerçekten çok düş kırıcı olabilir. Hele de 40 yaşını geçtikten sonra bilimsel olarak kanıtlanmış kilo verme yöntemleri bile işe yaramayabilir. Her türlü çabaya rağmen ekstra kilolarınızı vücudunuzdan atamıyorsanız, bir de aşağıdaki önerileri denemenizde fayda var.

1- EKSTRA KAS YAPIN
40’ından sonra metabolizma hızınız her 10 yılda yüzde 2-4 yavaşlar. Bu da kilo vermenin giderek daha güçleşmesi anlamına gelir. Kilo vermeye çalışırken kaslarınız da erir. Öyle ki verilen her kilonun yüzde 70’i yağ ise yüzde 30’u da kaslardan gider. Kas çalışması yaparak hem yağ yakabilir hem de kas kaybını önleyebilirsiniz. Doktorunuzdan onay aldıktan sonra haftada üç kez, bir

Yazının Devamı

Gribal enfeksiyonlarda doğal çareler işe yarıyor mu?

2 Aralık 2008

C vitamini, çinko, ekinezya, tavuk suyuna çorba gribal enfeksiyonlara gerçekten çare olabilir mi? Ya da bunları tüketmek soğuk algınlığına yakalanma riskini azaltıyor mu?

Burun akıntısı, hapşırık, kırıklık... Bunlar kimsenin yabancısı olmadığı ve herkesin mucizevi bir tedavi arayışında olduğu gribal enfeksiyon yani soğuk algınlığı şikâyetleri. Karıştırmamak lazım, gribal enfeksiyon soğuk algınlığı demektir, grip ise influenza denen belirli virüslerle oluşan özel bir hastalıktır. Burada biz soğuk algınlığından yani gribal enfeksiyondan bahsetmekteyiz. C vitamini, çinko, ekinezya, tavuk suyu çorbası yakamızı bırakmayan gribal enfeksiyonlara acaba gerçekten çare olabilir mi? Ya da gribal enfeksiyona yakalanmadan bunları kullanmak bizi korur mu? İşte size gribal enfeksiyonlara karşı doğal birer önleyici kabul edilen şeylerin karnesi.
C vitamini mucize yaratamaz
C vitamini almanın gribal enfeksiyonlara iyi geldiği ya da önlediği uzun yıllardır söylenir. Bu iddia kısmen, C vitamininin hayvanlarda yapılan çalışmalarda virüse karşı direnci artırdığının bulunmasıyla desteklenmiştir. Ama ya insanlarda durum böyle mi?
Konuyla ilgilenen araştırıcılar arasında görüş birliği pek

Yazının Devamı

Orta yaş krizi: Geçiş mi, çöküntü mü?

27 Kasım 2008

Uzmanlar artık orta yaşa geçiş dönemini yaşamın normal bir parçası sayıyor. Kadınlarda ve erkeklerde orta yaş krizine girme oranları eşit olsa da her iki cinsiyet bunu farklı biçimde yaşıyor

Orta yaş krizi dendiğinde aklımıza gelen bazı klişeler vardır: Spor otomobil almak, boşanmak, teknede yaşamayı arzulamak, işini, evini, kıyafet ve yaşam tarzını değiştirmek gibi. Kısacası pek çok kişinin yaşadığı bu değişim pek de olumlu sayılmayan bir durum olarak görülür. Ama günümüzde bu anlayış artık değişme yolunda. Eskiden orta yaş krizi denilen tabloya şimdi orta yaşa geçiş (tranzisyon) deniliyor ve aslında sanıldığı kadar kötü bir şey olmadığı düşünülüyor.
“Orta yaş krizi” terimi hiç bir zaman bir tanı niteliği kazanmadı yani böyle bir psikolojik sorun tanımlanmadı. Yaklaşık olarak 37 ile 50 ve daha ileri yaşlar arasında yaşanan bu dönem, genellikle bir insanın yaşamındaki önemli olaylara yakın zamanlarda ortaya çıkıyor. Örneğin en küçük çocukları liseyi bitirdiğinde, yeni bir 10 yılın başlangıcını simgeleyen 40 yaş veya 50 yaş doğum gününe yaklaşıldığında ya da anne veya babanın ölümünden sonra kişiler böyle bir krizi yaşayabiliyor.
Kadın ve erkekte farklı
Her ne kadar

Yazının Devamı