Menopozda tedavi seçenekleri

17 Şubat 2009

Doğal bir süreç olan menopozda tedavi, şikâyetleri önlemeye yöneliktir. Düzenli egzersiz ve kalsiyum takviyesi menopoz sonrasında çok önemlidir. Yıllık kontrolleri, mamografiyi ve jinekolojik muayeneyi ihmal etmeyin

Menopoz doğal bir süreçtir ve tedavi ortaya çıkan belirtileri önlemeye yöneliktir. Herhangi bir ilaçla tedaviye başlanmadan önce yaşam stilinizi ve alışkanlıklarınızı doktorunuzla birlikte gözden geçirmeniz gerekir. Sigarayı bırakmalı, düzenli egzersiz yapmalı, yanında yağlı ve şekerli yiyeceklerin tüketimini azaltmalı, meyve - sebze - işlenmemiş tahıl ağırlıklı dengeli bir beslenme programı uygulamalısınız. Alkol kullanımı, şişmanlık ve hareketsiz yaşam, kadın sağlığını olumsuz etkiler. Bunlar zaten sağlıklı yaşamın genel doğrularıdır ve menopozda da yararları tartışılmaz.
Menopozda daha neler yapılabilir diye Jinekolog Prof. Dr. Ergin Bengisu ile sohbet ediyorduk. Ergin Hoca’nın anlattıklarını aynen naklediyorum:
Menopoz sonrasında günlük kalsiyum ihtiyacınızın arttığını göz önüne alarak diyetle eksik kalan kalsiyum ve D vitamini için doktorunuzun önerisi ile takviye almanız gerekebilir. Düzenli egzersiz ve günlük 1200 - 1500 mg kalsiyum alımı menopoz

Yazının Devamı

Hangi tip stent?

12 Şubat 2009

Kalp adalesini besleyen atardamardaki daralan veya tıkanan yere stent adlı metal kafes takılır. Metal ya da ilaç kaplı olmak üzere iki tip stent vardır. Hangi tip stentin uygulanacağına kardiyoloğun önerisi doğrultusunda hasta karar veriyor

Geçen gün yaptığı incelemelerden sonra bir yakınıma anjiyo yapılmasını önerdi ve gerekirse stent takılabileceğini söyledi kardiyoloğumuz Dr. Cem Bostan. Uzun uzun anlattı stent işlemini. Yakınıma anlattıklarını sizler için de özetlemesini rica ettim. İşte Dr. Cem’in anjiyoplasti ve stent hakkında anlattıkları:
Kalp adalesini besleyen atardamarların daralma veya tıkanmasıyla kan akımının kısmi ya da tam kesilmesine bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklara koroner arter hastalığı denir.
Yeniden daralma olabilir
Daralan veya tıkanan kalp damarını açmak için balon kateter kullanılır ve bu işleme balon anjiyoplasti denir. Stent, anjiyoplastiye ilave olarak genişletilen yere takılan kafes yapısında örgü metal tüptür. Anjiyoplastide kullanılan balonlar sosis şeklindedir. İşlem sırasında şişirilir.
Stent takmada sadece balon kullanılarak yapılan balon anjiyoplasti yönteminin iki kısıtlaması bulunmaktadır.
Birincisi damardaki darlık bölgesi her

Yazının Devamı

Birinci yılda normal bebeğin gelişimi

10 Şubat 2009

Çok yakında bebeklerini kucağına almaya hazırlanan ya da çiçeği burnunda anne-babalar için ilk bir yılda çocuğun nasıl bir gelişim gösterdiğini derledik


Hakan’ın çocuğu oluyor. Yeğenim Hakan Öney benim oğlum gibidir. Ebru ile evlendi. Bu yazıyı kaleme aldığım sırada da Prof. Dr. Rıza Madazlı, Florance Nightingale Gayrettepe Hastanesi’nde Ebru’nun doğumunu yaptırıyor ve Kerem Hasan dünyaya geliyor. Hep mutlu olsun, mutlu etsin.
Geçen hafta Çocuk Nöroloğu Prof. Dr. Nur Aydınlı’ya yeni doğan çocukların ilk bir yıl içinde nasıl bir gelişim göstermeleri beklendiğini sordum. Nur Hoca da, Çocuk Gelişim Uzmanı Emine Eraslan ile aşağıdaki yazıyı hazırladı, Ebru’ya ve onun gibi yeni doğum yapanlara yardımcı olur ümidi ile aynen aktarıyorum:


Yazının Devamı

Öksürük deyip geçmemeli...

5 Şubat 2009

Öksürük, hava yollarını açtığı için aslında faydalıdır, ama uzun sürdüğünde zararlı olabilir. 21 gün sonra öksürüğünüz hâlâ geçmediyse doktora başvurun

Bundan önceki yazımda, Dr. Murat Kınıkoğlu ile gelişmesinde çoklukla sigara içmenin önemli rol oynadığı KOAH denen akciğer hastalığı hakkında konuşmuş ve Dr. Kınıkoğlu’nun anlattıklarını nakletmiştim. Bugün de o yazının devamı olarak öksürük deyip geçmemek lazım geldiğini anlatıyor Dr. Murat Kınıkoğlu. İşte anlattıkları....
Öksürüğü, yeni başlayan öksürükler ve kronik öksürükler olarak ikiye ayırarak anlatmak uygun olacaktır. Örneğin salı günü bahsettiğim KOAH hastalığının öksürüğü kronik bir öksürüktür, hastalar günler, aylar, yıllar boyu öksürmekten şikâyet ederler. Buna karşılık son günlerde salgın olan gribal enfeksiyonlar ise bir iki hafta süren ve çoğunlukla kendiliğinden geçen öksürüğe neden olurlar. Yeni başlayan (akut) öksürükten kastımız daha önce olmadığı halde (son birkaç hafta) içinde ortaya çıkan öksürüklerdir.
Öksürük şurubuna sarılmayın
Öksürük, ciğerlerimize hava akışını sağlayan yollarda oluşan herhangi bir irritasyona yani tahrişe bağlı olarak meydana gelir. Bazen de hava yolumuza bir şey kaçar, bazen

Yazının Devamı

KOAH nedir?

3 Şubat 2009

Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı, akciğer dokusunun çoğunlukla sigara içilmesine bağlı olarak bozulması halidir. Tedavide ilk ve en önemli adım sigarayı bırakmaktır. Aksi halde ilaçlara rağmen hastalık daha kötüye gider


Geçen gün öğleden sonra Dr. Murat Kınıkoğlu ile İntermed’deki odasında kahve içiyorduk. Dr. Murat dahiliye ve kardiyoloji ihtisası yaptığı için, check - up hastalarımızın pek çoğuyla muhatap olur. Son zamanlarda akciğer şikâyetlerinin oldukça sık görüldüğünü ve bu kişilerin çoğunda KOAH olduğunu, bu nedenle bu sigara yasağının onlara çok yararlı olacağını anlatıyordu. Ben de KOAH’ı sizler için anlatmasını rica ettim, işte anlattıkları:
KOAH yani Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı, akciğer dokusunun çoğunlukla sigara içimine bağlı olarak bozulması halidir. Adından anlaşıldığı gibi kronik (süregen - tam olarak geçmeyen) ve hava yollarını tıkayarak nefes alıp vermeyi zorlaştıran bir hastalıktır. En büyük nedeni sigaradır. Maden ve kömür ocakları çalışanlarında, solunum yoluyla uzun süreli kimyasal irritanlara maruz kalanlarda da görülebilir.

KOAH teşhisi nasıl konur?

Yazının Devamı

Papatya, sinüzit ve dondurma

29 Ocak 2009

Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu’nun ‘papatya’ konulu yazısı bana Almanya’da ihtisas yaparken, sinüzitimi papatya buğusu ile atlatmamı ve bademcikleri şişen birine uygulanan dondurma tedavisini hatırlattı

Bayılıyorum Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu’nun yazılarına. Memleketimizde bolca olan, ama milletçe değerini pek takdir etmediğimiz pek çok bitkiyi, yani sağlık hazinelerini bize sevdiriyor, bunları günlük hayatımıza sokuyor ve o tatlı üslubuyla yararlarını ve kullanım şekillerini hafızalarımıza unutulmaz bir şekilde yerleştiriyor.
Geçen gün Prof. Dr. Saraçoğlu’nun “Sinüzite karşı kır papatyası” yazısı beni yıllar öncesine götürdü. Almanya’da dahiliye ihtisasına başlayalı 10 gün kadar olmuştu, ilkokul dördüncü sınıftan beri beni hiç yalnız bırakmayan sinüzitim, tekrar bir alevlenir gibi oldu. İlaçları daha tanımıyorum, şefe gittim, “Ne alayım, doktor numunelerinden bir şeyler verin” dedim. Şöyle bir baktı bana, sekreterine; “Hemşireye söyle ‘kamillentee’ hazırlasın” dedi. Almancam harika değildi ama “kamille”yi çıkaramasam da, “tee”nin çay olduğunu hemen anladım. İlaç istedim, çay ısmarladı diye bayağı ekşidim, sonra da herhalde şurup şeklinde bir ilaç diyor dedim, biraz

Yazının Devamı

Prostat hastalıkları

27 Ocak 2009

Prostat, idrar yolunun arka kısmında, mesanenin altında yer alan bir organdır ve başlıca üç hastalığı vardır. Nedenleri farklı olmakla birlikte bu üç hastalık, benzer belirtiler verir. Şikâyetler başlayınca önemli değil, geçer diye beklememek gerekir

Geçen hafta yorucu bir günün akşamı İntermed’deki odamda, Ürolog Prof. Dr. Faruk Özcan ve uyguladığımız “Petek Diyet”imizle dikkati çeker oranda kilo verdiği için, her yere daha da bir kolay yetişen medikal direktörümüz Dr. Mari Benli ile erkeklerde uyguladığımız erken teşhis yöntemlerini konuşuyorduk.
Faruk Hoca’nın ilgi alanı ürolojik onkoloji olduğundan konuşmamız tabii prostat kanseri konusunda yoğunlaştı. İşte Faruk Hoca’nın bu konuda anlattıkları:
Prostat, idrar yolunun arka kısmında, mesanenin altında yer alan bir organdır. Erkek üreme sisteminin içinde yer alan prostat, sperm hücrelerinin dışarıya atılırken içinde taşındığı sütsü prostat sıvısını üretir. Yerleşim olarak tam idrar kesesinin çıkışında ve son bağırsak da denilen rektumun önünde yer alır ve büyümesi halinde idrarın geçişini engelleyebilir.
Prostat kanseri, yavaş ilerleyebilen bir habis tümördür. Erkeklerin çoğu uzun yıllar hiçbir sorun hissetmeden bu

Yazının Devamı

Yüksek topuklar yüksek risk

22 Ocak 2009

Nasır, kemik çıkıntısı, parmaklardaki şekil bozuklukları gibi ayak problemleri, yüksek topuk tutkusunun bedeli. Yüksek topuktan vazgeçemiyorsanız zaman zaman bir ortopedi uzmanına gidin

Geçtiğimiz haftalarda sevgili dostum Dr. Cengiz Babacan ile İntermed’in kuruluş yıllarında asistanım olan Zeynep Babacan’ın kızları Rana’nın nişanı vardı. Rana yıllarca Fransa’da okuduktan sonra şimdi Almanya’da Adidas’ta çalışıyor. Okul sıralarında tanıştığı Belçikalı Adrien’la zaten o zamanlar epey yakınlaşmıştı. Adrien da Almanyada Adidas’ta çalışmaya başlayınca, iş daha da ciddileşti ve kızımızı nişanladık. Çok sempatik bir yerde yaptılar nişanı, Beykoz Konakları’nın içinde bulunan Ahır Restoran’da. Bu sadece Beykoz Konakları’nda oturanlara özel yerin servisi ve ağırlanışı inanılmaz hoş, Moda Deniz Kulübü’nden gelen Kamil Bey’in her yerde o profesyonel ve sempatik dokunuşu hakim.
Gece ilerleyince hem Belçikalılar, hem de bizler kendimizi pistin ortasında bulduk. Bir süre geçtikten sonra kızım Ceylan, “Uff baba ayaklarım koptu, beş dakika oturayım” diye yanıma geldi. Biraz sonra her gelen hanımdan aynı şikâyet. Herkes “bir beş dakika dinleneyim, topuklarım ağrıdı”, “bir beş dakika dinleneyim,

Yazının Devamı