KARACiĞER YAĞLANMASI

29 Haziran 2010

Bu rahatsızlığı farketmek kolay değildir. Genelde vücuttaki başka hastalıkların tanısı yapılırken ortaya çıkar. Özel bir tedavisi yok, beslenme alışkanlıklarını düzeltmek, yağ, şeker ve alkolden uzak durmak atılması gereken ilk adımlar


Hücrelerde yağ birikmesi anlamına gelen karaciğer yağlanmasının nedenleri arasında obezite, alkol, yüksek kolesterol ve trigliserid, şeker, metabolik hastalıklar var. Ayrıca genetik faktörler, bazı ilaçlar, hızlı kilo artışı veya kaybı ve hepatit C gibi virüs enfeksiyonları da unutulmamalı. Orta yaşlı ve kilolular, özellikle de kadınlar, karaciğer yağlanmasının en çok görüldüğü grup. Bazı çalışmalara göre aşırı kiloluların, yüzde 40’ında karaciğer yağlanması var.
Metabolik sendromda karaciğer yağlanması sıkça görülür. Bu sendrom, fazla kilo ve yağlanma, bel çevresinda genişleme, insülin direnciyle yüksek kolesterol, ürik asit ve yüksek tansiyonun bir arada olduğu bir rahatsızlık. Karaciğer yağlanması tespit edildiyse, doktor kontrolünde kilo verip, bel çevrenizi normal sınırlara indirmelisiniz.
Karaciğer yağlanması, ömür boyu belirti vermeyebilir. Bazılarında beslenme tarzına dikkat edilince, ilerlemesi durabilir ya da gerileyebilir.

Yazının Devamı

GAZ ŞiKAYETLERi

22 Haziran 2010

Lifli besinlere birden geçiş yapmak, az sıvı tüketimi ve sigara, gaz şikayetlerini artırır. Ancak beslenmenizde yapacağınız değişikliklerle bu sorunu en aza indirmek mümkün. Şikayetler kronik hale gelirse hemen bir uzmana başvurmakta fayda var

Özellikle kadınlar yaza doğru, kış aylarında kilo aldıklarını fark edip, zayıflama hareketlerine başlar. Bu arada sebzelerin ve tahıllı gıdaların tüketimi ön plana çıkar. Bizler de hep “Lifli gıdalar yiyin”, “Rafine olmamış tahıl tüketin”, “Meyve ve sebzeye ağırlık verin” diyoruz ama bazen bu önerilerimiz gaz ve hazımsızlık şikayetlerine neden olabiliyor. Vitamin, mineral, lif, fitokimyasal yüklü onca sebze, meyve ve tahıl gaz şikayetlerine yol açabilir.
Kuşkusuz, gaz şikayeti nedeniyle sağlıklı beslenmeden fedakarlık etmek doğru bir davranış olmayacaktır. Gaz yapıyor diye lifli gıdalardan kaçınmak bu sorunu daha da ağırlaştırır. Çünkü bu şikayetlerinin esas nedeni sindirim sisteminin ‘gaz yapan’ besinlere alışık olmamasıdır. Bunları yavaş yavaş ve düzenli olarak günlük beslenmemize eklediğimizde, vücudumuzun adaptasyon yeteneği sayesinde zaman içinde gaz şikayeti azalacaktır.
Bu gıdaları düzenli değil de ara sıra yiyen kişilerde

Yazının Devamı

Kadınların 'aylık' sorunu

17 Haziran 2010

Sınıf arkadaşım jinekolog Prof. Dr. Ergin Bengisu, bu konuda bilinmesi gerekenleri anlattı. İnsan bünyesi çok ilginçtir, inanılmaz koruma mekanizmaları vardır. Vücut adeta zor zamanların, hamile kalmak için elverişli olmadığını anlamaktadır. Örneğin, savaş zamanı gibi aşırı stresli durumlarda, pek çok kadın adet görmez. Ya da belirli yeme bozuklukları olan kadınlar, adetten kesilebilir.

Yaş önemli bir etken
Adet döngüsünün düzenli olması, farklı kadınlar için, farklı anlamlara gelir. Örneğin kadının yaşına göre, normal tanımı farklıdır. Öyle ki, ilk adetlerini gören gençlerde seks hormonları kararlı duruma gelene kadar ilk birkaç yılda, adet döngülerinin düzensiz olması beklenebilir. Menopoz öncesinde adet döngüsü düzensizleşebilir, çünkü yumurtalık hormonlarının düzeylerinde dalgalanma başlamıştır. Bu da menopoza girecek kadınların düzensiz adet görmesine yol açar. Ergenlik ve menopoz öncesi arasında kalan yaşam süresindeyse bir kadının aylık döngüler halinde düzenli adet görmesi beklenir, ama bu dönemde de hamilelik, çeşitli hastalıklar, ilaçlar, stres ve kistler gibi başka ve çeşitli sorunlar bu döngünün düzenini değiştirebilir.
İki adet kanamasının arasının 22 ila 35 gün

Yazının Devamı

ZiHiNSEL AKTiViTE HAFIZAYI GÜÇLENDiRiR

15 Haziran 2010

“Son zamanlarda çok unutkan oldum” cümlesini sık sık duyarız. Unutkanlığı artıran bazı etkenler vardır. Ancak endişelenmeyin, bunları kontrol altına almanız mümkün

Hafızamıza negatif yönde etki eden durumlar şunlardır:

-Kronik stres ve endişe hali,
-Depresif ruh durumu,
-Tiroid hastalıkları, şeker, yüksek tansiyon, kronik akciğer, karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları,
-Damar sertliği,

Yazının Devamı

BESiNLERLE KAN ŞEKERiNi DENGELEYiN

10 Haziran 2010

Ana görevi kan şekerini düzenlemek olan insülin, vücudumuza alınan besinlere yanıt olarak salgılanan bir hormondur. Bu açıdan bakıldığında, yedikleriniz sizin en iyi dostunuz ya da düşmanınız olabilir. Yediklerinizi iyi seçersiniz, aşırı insülin salgılanmaz. İnsülin salgısını aşırı artıran besinler alırsanız, hiçbir diyetten sonuç alamazsınız. Dikkat edilmesi gereken nokta, öncelikle besinlerin insülini uyarma gücüdür. Tabii işin içine, yerine göre kalori miktarı da girer. Kişileri şişmanlatan, insülin hormonu düzeylerinin yüksek olmasıdır.

Peki ne yapılmalı?
Öncelikle insülin salgısını aşırı uyaran besinleri yemekten kaçının. Böylece insülini belirli sınırlar içerisinde tutacak şekilde beslenir, ayrıca bu beslenmeyi, tempolu yürüyüş veya benzeri düzenli bir egzersizle de desteklerseniz, kilo almayacak ve hatta aldığınız fazla kiloları da zamanla vereceksiniz.
İnsülini kontrol altına almanızın başka yararları da olacak elbette. Bel çevreniz kalınlaştıkça metabolik sendrom gibi sağlık için ciddi tehlikeli durumlar da kapıya dayanmakta.
Zihninizin düzgün çalışması, kan şekeri düzeylerinin sabit kalmasına bağlıdır. Kan şekeri, beyninizin yakıtıdır ve beyin, çalışırken glukoz

Yazının Devamı

BESiN ZEHiRLENMESi

8 Haziran 2010

Yazın kendini hissettirdiği bugünlerde, besinleri hazırlarken ya da saklarken yapılan yanlışlar besin zehirlenmelerinde artışa yol açıyor

Besin zehirlenmesi bakteri, parazit ya da virüs gibi zararlı organizmaların bulaştığı besinlerin yenilmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Genellikle ishalle kendini belli eden zehirlenme halsizlik, mide bulantısı, kusma ve mide kramplarıyla da ortaya çıkar. Aynı yemekten yiyen birçok kişide görülmesi, zehirlenin tipik özelliklerindendir. Kesin tanı için bazen dışkı ya da kan testi gerekebilir. Belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen zaman, belirtilerin şiddeti ve süresi, kişinin genel sağlık durumuna, enfeksiyon etkeni olan organizmanın türüne ve gücüne göre değişir. Çoğu zaman besin zehirlenmesi hafiftir ve birkaç günde düzelir. Ne var ki bazı besin zehirlenmeleri şiddetli olabilir.
Botulizm veya E. coli enfeksiyonu gibi bazı ciddi besin zehirlenmeleri durumunda, acil yoğun bakım tedavisi gerekebilir. Besin zehirlenmesi hiçbir zaman hafife alınmamalıdır, mümkünse daha ilk belirtilerde doktora danışmalıdır. Besin zehirlenmesine bağlı ishallerde, ishali durduran ilaçlar toksinlerin dışkıyla vücuttan atılmasını önleyerek durumu daha da

Yazının Devamı

SAĞLIK KAYNAĞI ÜÇ MEYVE

3 Haziran 2010

Yazın gelmesiyle içine girilemeyen kıyafetlere sığabilmek için çeşitli çözüm yolları ararız. İlk aklımıza gelen çözüm de beslenme şeklini gözden geçirmektir. Derhal kararlar verilir, alışveriş listeleri çıkar ortaya ve “Daha çok sebze meyve yiyeceğim”, “Şekeri yağı azaltacağım” diye işe başlanır. Kışın soğuğundan yükselmeye başlayan hava sıcaklığının etkisini azaltmak adına meyve alışverişi ön plana geçer.
Yazın başlangıcında özellikle üç meyve; kayısı, karpuz ve kiraz, günlük hayatımıza girmeye başlar. Bunların hepsi de aslında kendi başlarına birer sağlık kaynağıdır.

LİF KAYNAĞI: KAYISI
Çoğumuzun şu sıcak yaz günlerinde severek yediği kayısının meyveler arasında ayrıcalıklı bir yeri var kuşkusuz. Kayısının demirbaş gıdalardan biri olduğu Himalayaların Hunza Vadisi’nde yaşayanlar, 100 yaşını görmeleriyle ün yapmışlar.
Anavatanı olan Çin’in geleneksel tıbbında kayısı bin yıllardır vücut sıvılarını yenilemesi, vücudu zehirli maddelerden arındırması ve susuzluğu gidermesi gibi özellikleriyle biliniyor. Doğuya sefer yapan Büyük İskender’in bu meyveyi Batı dünyasına getirdiğine inanılıyor. Eski Yunan tıbbında şifalı özellikleri bilinen kayısıyı, Romalılar aşk tanrıçası Venüs’e

Yazının Devamı

BAKIMLI AYAKLARLA SAĞLIKLI YÜRÜYÜŞLER

1 Haziran 2010

Su kabarcıkları: Derinin katmanları arasında sıvı birikmesi sonucu oluşur. Sık rastlanan, genellikle küçük yaralardır. Ayak derisinin basınç ve sürtünmeye maruz kaldığı her yerinde oluşabilir.
Eğer şeker hastalığınız varsa veya ayaklarınızdaki kan dolaşımı zayıfsa, su kabarcığı gibi küçük bir problem bile, enfeksiyonla birleşince ciddi sorunlar oluşturur. Şekere bağlı olarak ayak veya bacaktaki sinirlerin hasar görmesi, enfeksiyonu hissetmenizi engelleyebilir.
Kabarcıkları kontrol edin, kızarıklık veya cerahat olup olmadığına bakın. Kızarıklık olması veya cerahat toplanması, enfeksiyon belirtisidir. Vakit kaybetmeden bir doktora başvurun.

Nasır: Kalınlaşmış ve sertleşmiş deri çıkıntısıdır. Çoğunlukla ayak parmak eklemlerinin üzerinde görülür. Ayağa sıkı gelen, sert veya dar, keskin burunlu ayakkabılar ayak parmaklarını sıkıştırır ve hareketini engeller. Ayak parmaklarının üzerindeki deri ve deri altındaki dokular basınca uğrar. Ve sonuçta nasır gelişir.
Nasır, sık rastlanan, ancak basit bir sorundur. Nasırdan korunmak için ayak parmaklarınızı sıkıştırmayacak ayakkabılar giymelisiniz. Eğer ayağınıza uygun ayakkabılar giymeye başladıktan sonra da nasır şikayetiniz devam

Yazının Devamı