Normalde, idrarda mikrop bulunmaz. Dışardan alınan mikroplarla idrar yolu enfeksiyonu gelişince genellikle ilk tutulan organ mesanedir. Mesanenin iltihabi durumuna da sistit denir. Bazı sistitler mikrop olmadan da gelişebilir, böyle mikrop olmadan gelişebilen iltihabi durumlarda antibiyotik tedavisi sonuç vermez. Mikroplar haricindeki etkenlerin neler olduğunu saptayıp, ona göre tedavi planı yapılması gerekir, buna da ancak bazı incelemelerden sonra doktorlar karar verebilir.
Hastalığın belirtileri
Sistit sırasında mesanenin iç yüzeyi, boğaz enfeksiyonunda olduğu gibi kızarır ve duyarlı hale gelir. Bu da karında veya kasıklarda ağrı, idrar sırasında acıma, devamlı tahriş ve sık idrara gitme isteği gibi belirtiler yaratır. Mesanede çok az miktarda idrar birikse dahi, idrar yaptıktan sonra bile rahatsızlık hissi verir. Bazen idrar kaçırma görülebilir. Mesanedeki enfeksiyon, idrarda kötü kokuya neden olabilir. İltihaplı mesanenin duvarından düşen parçalar idrarda bulanıklığa yol açar. Bazen kan damarları da açılır ve kanama görülebilir.
Tedavide gecikmeyin
Mesanedeki idrar yolu enfeksiyonu tedavi edilemezse, bir süre sonra mikroplar böbreklere de
Boğaz ve baş ağrısıyla kıvranarak huzursuz bir gece geçirdiniz. Ateşiniz 37.8 derece ama böyle giderse günün sonunda 39.5 dereceye çıkabileceğini düşünüyorsunuz. İşe giderek çalışma arkadaşlarınızı enfeksiyon riskine maruz bırakacak mısınız? Yoksa stresli bir iş haftasında size ihtiyacı olan patronunuzu hayal kırıklığına uğratıp evde mi kalacaksınız? Gerçekten bu herkes için zor bir karar.
Kimse hasta olup işinden geri kalmak istemez kuşkusuz. Ama kendinizi gerçekten kötü hissediyorsanız ve özellikle ateşiniz varsa evde kalmanızı tavsiye ederiz. Zira viral ya da bakteriyel bir hastalığınız varsa işe giderek başkalarını hasta etme şansınız oldukça fazla. Evde kalarak hem kendi sağlığınızı hem de iş arkadaşlarınızın sağlığını düşünmüş olursunuz. Hasta hasta işe gidip bütün gün öksüren biri olmayın.
İstiharat en iyi ilaç
Evde dinlenmek, vücudunuzun hastalığı daha kolay yenmesine yardımcı olacaktır. İstirahat etmediğinizde hastalık belirtileri daha da kötüye gidecektir. Birçok kişi hastalığın ilk gününde belirtilere kulak asmadığından iyileşmeleri daha uzun sürer ve dolayısıyla birkaç günde istirahatle düzelecek hastalıklar uzun süre iş kaybına neden olabilir. Özellikle soğuk
Doğaldır ki, çocukların bir kısmı kaygısız geçen yaz günlerinden sonra okula gitmek konusunda pek istekli olmayabilir. Çocuğunuzun okula başlarken ihtiyaç duyacağı güven ve desteği ondan esirgemeyin. Böylece sorumluluklara dönme süreci daha kolay atlatılır
İlköğrenimi tamamlayıp yeni bir okula, yani tümüyle yeni bir ortama adımını atacak olan gençlerin de bu dönemde fazladan desteğe gereksinimi olabilir. Aynı okula devam edenler bile yeni öğretmenler, sınıf arkadaşları, dersler ve beklentiler karşısında bocalayabilirler. Çocuklarınızı okulla ilgili kaygı ve heyecanlarını sizinle paylaşmaya teşvik edin. Onları, size okulla ilgili konularda açılmaları için cesaretlendirin. Çocuklarınızın hislerini anlamaya çalışın ve kendi okul deneyimlerinizi onlarla paylaşın.
Beyin gelişimi ve beslenme
Dişler arasında kalan besin artıkları, çürük dişler, gerektiğince temiz tutulmayan protezler, paslı dil, piyore denilen cerahatli diş eti hastalığı ağzı kötü kokutan rahatsızlıklardır
Ağız kokusu, kişinin çevresini bazen de kendisini rahatsız eden bir durumdur. Ağız veya nefes kokusunun en çok rastlanılan nedeni kişinin yedikleri ve içtikleridir. Bunların başında alkol, sarmısak, soğan, sigara gelir. Yenen yiyeceklere bağlı kokular, keskin ve kalıcı değildir.
Eğer sebep yenilen veya içilenler değilse, ağız kokusu dendiğinde öncelikle akla gelen ağzın içinde, dişlerde ve diş etlerinde çoğalan bakterilerdir. Bakterilerin ürettiği uçucu kükürt bileşikleri gibi maddeler ağız kokusuna yol açar. Bakterilerin sebep olduğu tek sorun tabii ki ağız kokusu değildir, bunlar diş ve diş eti hastalıklarının da nedeni olabilirler. Ağız kuruluğu olan kişilerde ağız kokusu daha sık olur, bunun nedeni, tükürüğün koruyucu etkisinin azalmasıdır. Tükürüğün çok önemli bir faydası da içindeki koruyucu enzimlerle ağız içindeki bakteri sayısını düşük tutmaktır.
Çeşitli rahatsızlıklar neden olur
- Bademciklerin iltihaplanması, aftlı ülserler, sinüzitler, dil, damak, yutak, ağız içindeki yaralar
Dispepsi, karnın üst bölgesine yerleşmiş olan şişlik, bir aydan fazla süredir devam eden ağrı, geğirme ve gaz çıkartmayla seyreden şikayetler paketidir. Halk arasında hazımsızlık diye adlandırılır ve sık görüldüğü için pek de önemsenmez. Dispepsi, kendi başına bir hastalık olmaktan çok, genellikle altta yatan bir sorunun belirtisidir.
Dispepsi belirtileri
* Mide yanması
* Karın ağrısı
* Şişkinlik
* Geğirme ve gaz
* Bulantı ve kusma
D vitaminin özellikle kemik sağlığıyla ilişkisi yıllardır bilinmekte. Son zamanlardaki araştırma sonuçları, D vitamini eksikliğinin kalp hastalığı riskiyle de bağlantılı olabileceğini gösteriyor. D vitamininin kalbin pompalama gücünü ve kalp hücresinin yapısını pozitif yönde etkilediği ortaya çıktı. Bu bakımdan D vitamini kalp hastalıklarından korunmada önleyici olarak dikkat çekmeye başladı.
D vitamininin yeterince alınmamasının, kalp hastalığıyla bağlantısı iyi bilinen yüksek tansiyon, obezite ve şeker hastalığı gibi başka risk faktörlerinde de etkili olabileceği öne sürülüyor. Araştırmalar D vitamini düzeyleri düşük olan kişilerin kalp krizi, inme ve kalple ilişkili başka hastalıklara yakalanma riskinin D vitamini düzeyleri yüksek olanlara göre iki kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Bu nedenle araştırmacılar, D vitamini düzeylerinin taranması ve düşükse tedavi edilmesi fikri üzerinde çalışıyorlar. Böylece basit, güvenli ve ucuz bir tedaviyle kalp hastalığı riski azaltılabilir mi sorusunun cevabı aranıyor.
Kaynak yollarıD vitamini gereksiniminin büyük bölümünü güneş ışığı sayesinde alırız. Somon, sardalya, orkinos, balık yağı ve D vitamini katkılı süt, yumurtayla bazı tahıl
Kliniğimizin kuruluşunun altıncı yılında Dr. Üstün Çelikler aramıza katılmıştı. Diğer bir hesapla, tam 21 yıldır İntermed’de beraberiz. Onun ince espri anlayışıyla yaptığı taklitler, olayları çeşitli aksanlar ve yorumlarla anlatışı, günlük hayatımızın bir parçası oldu. Başımız sıkıştığında danıştığımız, her konuda bilgi sahibi çok özel bir insan... Kendisi dahiliye uzmanı olduğu için check-up hastalarımızın çoğunun muayenesini o yapar. Geçenlerde “Damar sertliği dendi mi herkes kalpte olursa önem veriyor, bacakları pek önemsemiyor” diye dert yanıyordu. “O zaman bu konuyu anlat da önemi anlaşılsın” dedim. İşte Dr. Üstün Çelikler’in anlattıkları:
Bacaklarımıza kan götüren atardamarların hastalığında, yani içlerinin daralmasında belirti çoğunlukla yürümekle ortaya çıkan ağrıdır. Bu tip çevre damarlarında olan atardamar hastalığına ‘periferik arter hastalığı’ denir.
Her ağrı damar sertliği değildir
Damar sertliğine bağlı bacak ağrıları, genelde harekete başlar başlamaz değil, bir miktar yol yürüdükten ve özellikle biraz eğimli yerde yürüdükten sonra başlar. Çoğunlukla baldırda hissedilir ve istirahatle birkaç dakika içinde geçer. Bu ağrı hareket etmediğiniz sürece
Kişinin kontrolden çıkmış bir dürtüyle sürekli sanal alem aktiviteleriyle meşgul olması bir bağımlılığın göstergesi olabilir. Aktif bir gün geçirmek yerine saatlerce ekran karşısında kalmak hayatı birçok yönden olumsuz etkileyebilir
İnternet neredeyse sınırsız diyebileceğimiz iletişim olanaklarıyla dünyamızı tümüyle değiştirdi. İş ve özel yaşamı artık onsuz düşünmek mümkün değil gibi. Bugün e-posta, Messenger, sohbet odaları, sanal alışveriş, bilgi portalleri, online-eğitim, oyunlar, facebook ve twitter hayatımıza öyle bir girdi ki yedisinden yetmişine kadar herkes internet kullanıcısı oldu desek yeridir.
Peki normal internet kullanıcısı olmakla internet bağımlısı olmak arasındaki sınırı nereye çekmek lazım? İlk kez 1995’te psikiyatrist Ivan Goldberg tarafından ortaya atılan internet bağımlılığı kavramı, bugün, alkol veya nikotin gibi nesne düzeyinde bir bağımlılıktan ziyade, kontrolden çıkmış bir dürtüyle, kişinin sürekli olarak sanal alem aktiviteleriyle meşgul olması anlamına geliyor.
Buna bağımlılık yerine patolojik internet kullanımı diyenler de var. Sohbet odaları ve arkadaşlık siteleri gibi sanal mekanlar gerçek yaşamdan ürken ya da çekinen pek çok insanın