ROBOTiK CERRAHi

26 Kasım 2010

Mahir doktor ellerinin küçücük deliklerden girip her yere yetişen uzantıları robotlar küçücük deliklerden, çok rahat hareket ederek en ücra köşelere kadar ulaşılıyorİntermed’i kurduğumuz yıllar biz hep dahiliye ağırlıklı çalışıyorduk. Kadıköy Şifa Hastanesi de kadın-doğum ağırlıklı. O yıllardan beri Kadıköy Şifa benim belleğimde kadın doğum branşının öne çıktığı ve nesli az bulunan İstanbul efendilerinin idare ettiği, çok kaliteli, küçük bir hastaneydi. Yıllar geçtikçe gördük ki kaliteden hiç ödün verilmedi, hep modern servisler ilave oldu.
Geçenlerde Kadıköy Şifa’nın Ataşehir hastanesinin açılışı vardı. Oraya dünya ilaç devi Kaneka firmasından gelen Japon misafirlerimi de götürdüm. Japon dostlarım her odadan odaya geçişte, burası da mı normal hasta odası, olamaz diye şaşırıp kaldılar. Güler yüzlü, sıcacık bir aile atmosferi içinde günümüzün gerektirdiği ileri tıbbi teknik donanıma sahip bu modern hastaneyi gezdikçe gördük ki, Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesi öncelikle kadın doğumda değil, tıbbın her branşında üst seviyeyi yakalamış.




Kalp ameliyatları ile tanımıştık
Hastanenin yönetim kurulu başkanı Buket Pilavcı Hanım, “Hasan Bey, yeni robotumuz geldi, şu an ilk denemesi

Yazının Devamı

EV HAYVANLARI SAĞLIĞINIZA YARARLI OLABiLiR

23 Kasım 2010

Psikologlar ev hayvanlarının insanın ruh hali ve genel sağlık durumu üzerindeki olumlu etkisini iki kelimeyle özetliyor: ‘Koşulsuz sevgi’
Eğer bir köpeğiniz varsa yorgun argın eve geldiğinizde sizi kapıda kuyruk sallayarak, poposunu kıvıra kıvıra, kafasını sağa sola sallayıp, güler gibi hareketler yaparak sizi karşılamasının nasıl büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu bilirsiniz. Bu düşüncenizde yalnız değilsiniz, ev hayvanı besleyen kişiler bu mutluluğu sık sık yaşar. Bugün ev hayvanının hareketlerini izlemek bile insanı içinde bulunduğu ortamdan kısa bir süre de olsa başka bir ortama çekmeye yeterli oluyor. Psikologlar, veterinerler ve davranış bilimciler de hayvanlarının ruh ve beden sağlığı için kesinlikle faydalı olduğu düşüncesinde. Tabii ki bir ev hayvanının ilaç tedavisi ya da bir terapi seansının yerine geçebileceğini söylemiyoruz ama sizin candan dostunuz olan bir ev hayvanı yorucu bir günün ardından kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayabilir.

Ruhun enerjisini çıkarıyorPsikologlar ev hayvanlarının insanın ruh hali ve genel sağlık durumu üzerindeki olumlu etkisini iki kelimeyle özetliyor: ‘Koşulsuz sevgi.’ Gerçekten bizi karşılık beklemeden seven bir canlının

Yazının Devamı

ÇARPINTI DEYiP GEÇMEYiN

19 Kasım 2010

* Hemen herkes hayatının bir döneminde çarpıntıdan yakınmıştır. Çoğu kişi çarpıntıyı ilk olduğunda biraz yadirgar, sonra tanıdıklarına anlatır, aldığı cevap hemen her zaman aynıdır; “Aman boşver bana her gün kaç kere oluyor” cevabını alır çokluk. Kısa süre içinde buna alışır ve önemsemez. Çoğu zaman da bu çarpıntı yani aritmi önemli değildir ama bazen de bunun altında ciddi sebepler yatabilir. Bu nedenle her çarpıntının önemli olup olmadığına doktor karar vermelidir.
* Normal bir erişkinde kalp atım sayısı istirahatte dakikada 60-90 arasındadır. Ancak 40’ın altına inmedikten ve 100'ün üzerine çıkmadıktan sonra sorun yoktur. İstirahatteki kalp atım sayısı şahsın antrenmanlı olup olmamasıyla yakın ilgilidir. Ağır spor yapanlarda istirahatteki kalp atım hızı yavaştır.
* İstirahatte yada hafif bir eforda çarpıntıdan yakınan hasta karşısında akla ilk gelen tabii ki organik kalp hastalıklarıdır. Kalp yetmezliği, kalp kapakçıklarındaki sorunlar, kalp kasının çeşitli hastalıkları, doğuştan olan kalp anomalileri, kalbin elektrik sistemi ile ilgili bazı sorunları vb. Organik kalp hastalıklarının çoğu zaman

Yazının Devamı

İŞ VE ÖZEL HAYATINIZI AYIRIN

12 Kasım 2010

Evinden çok ofiste zaman geçirenler, özel yaşamlarını ihmal ediyor, bu da tabii birbirini besleyen problemlere yol açıyor

Günümüzde iş ve özel yaşam dengesi pek de kolay kurulamıyor. Çünkü insanlar çoğunlukla iş yerlerinde evlerinden daha fazla vakit geçirmek zorunda kalıyor, özel yaşamlarını ihmal ediyor, bu da tabii çözülmesi zor sorunlara yol açıyor. Çocuklara yeterli vakit ayıramama, eşlerin birlikte zaman geçirememesi gibi sorunlar ön plana çıkıyor ve günden güne bunlara başkaları ilave oluyor. Özel yaşamdaki problemler kişinin işe konsantre olmasını güçleştiriyor. Bu da işte aksamalara yol açabildiğinden, düzeltmek için işe daha da fazla zaman ayırmak gerekebiliyor. Sonuçta aradaki dengenin bozulması, hem özel yaşamı, hem de iş yaşamını olumsuz şekilde etkiliyor.
İş ve özel yaşam dengesini kontrol altına almak için öncelikle iş yaşamının günümüzde büyük bir değişikliğe uğradığını kabul etmek gerekir. Sonra da işinizle ilişkinizi değerlendirmeniz ve bazı spesifik stratejiler uygulamanız yararlı olabilir.

İş yaşamı nasıl değişti? Bir zamanlar iş denince pazartesinden cumaya kadar günde sekiz saatlik çalışma süresi akla gelirdi. İş ve ev saatleri arasındaki sınırlar

Yazının Devamı

MEVSiM GEÇiŞLERiNDE KENDiNiZi HASTA ETMEYiN

9 Kasım 2010

Size yararlı besinleri seçip, bunları günlük mönünüze ilave eder, bazı besinlerin de tüketimine ayrıca özen gösterirseniz vücut direncinizi artırarak soğuk günlere hazırlıklı olabilirsiniz

Mevsim değişimlerinde sık rastlanan hastalıklara karşı bağışıklık sistemini güçlendirmekte yarar var. Özellikle mevsim geçişlerinde çoğu kişide soğuk algınlıkları, farenjit gibi çeşitli kış hastalıkları görülme sıklığı artar. Havaların aniden soğuması, aynı zamanda ortalıkta gezinen virüslerin çoğalması ve insanların kapalı yerlerde bir arada bulunması gibi etkiler hastalık oluşmasını kolaylaştırır.
Bu arada beslenmenize dikkate ederek ve bazı ilaveler yaparak bağışıklık sistemini güçlendirebilirsiniz. Diyetisyenimiz Müge Başer ile bu konuyu konuştuk, Müge’nin bağışıklığı güçlendirecek beslenme tarzı hakkında bazı önerileri var, anlattıklarını aynen aktarıyorum.


Bol sıvı tüketimine ayrı bir özen gösterilmeli. Sıcak havaların etkisiyle terle kaybedilen suyu yerine koymak adına vücut kendi ihtiyacını söylüyordu ve yazın su başta olmak üzere çeşitli soğuk içecekler vücudun sıvı ihtiyacını karşıla-yabiliyordu ancak soğuk havalarda genelde kişiler su içmeyi unutuyor oysa yazınki kadar

Yazının Devamı

KISA TATiLLER RUH VE BEDEN SAĞLIĞINA YARARLI

5 Kasım 2010

Hızlı yaşam temposu, gündelik kaygıları ve rutinleri geride bırakarak enerji depolamayı gerektiriyor. Günümüzde uzun dinlence dönemlerinin yerini kısa ama sık çıkılan tatiller alıyor. Cuma akşamından pazartesi sabahına kadar veya bir gün izin alınarak 3-4 güne uzatılan uzun hafta sonlarını gibi. Cuma akşamı valizi kapıp ertesi sabah cennet gibi bir ortamda derin nefes almak birçoğumuz için mümkün.

Sağlık yüklü tatiller
Kısa tatillerin revaçta olmasının sebebi, ruh ve beden sağlığımız üzerindeki olumlu etkileri. Zevkimize, kesemize ve bireysel ihtiyaçlarımıza göre ‘pilimizi şarj edebileceğimiz’, günlük yaşamın stresinden uzaklaşabileceğimiz gevşeme, dinlenme ve yenilenme olanakları sunan zengin sağlık turizmi portföyü var önümüzde. İster deniz kıyısında, ister dağ başında ya da farklı bir çevrede bünyemizi birkaç gün de olsa dinlendirmek, bir de farklı kültür ve insanlarla tanışmak, düşüncelerimizi serbest bırakmak için ideal.

Şımarma yolları
Bir sahil kasabasında uyanmak, temiz havada derin nefes almak, yürüyüşler, sağlıklı bir kahvaltının ardından kendine zaman ayırma, sauna, hamam, wellness kürleri, masaj, cilt bakımı, meditasyon, yoga ve daha birçok olanak kısa tatilcileri

Yazının Devamı

Kadınlarda yorgunluk

2 Kasım 2010

Bir aydan fazla devam eden bir yorgunluk hali, muhakkak doktorunuz tarafından değerlendiril-meli. İşte en sık karşılaşılan nedenlerden bazıları

Yeterli ve sağlıklı bir uyku uyuduğunuz ve sağlıklı yaşadığınız halde, kendinizi yorgun mu hissediyorsunuz. Bu yorgunluğunuzun nedeni, yoğun çalışma temponuz veya süper-kadın yaşam tarzınız değil ise rahatsızlığın doktorunuzla konuşmanız gereken başka sebepleri olabilir. Bir aydan fazla devam eden bir yorgunluk hali, muhakkak doktorunuz tarafından değerlendirilmelidir. Yorgunluğun pek çok sebebi olabilir, özellikle hanımlarda en sık görülenleri birlikte inceleyelim.



Kansızlık

Yazının Devamı

MiDE YANMASINI HAFiFE ALMAYIN

29 Ekim 2010

Mide yanmasının rahatsız edici bir sorun olduğunu, çeken bilir diyelim ve midemizi nelerin ‘yaktığını’ birlikte inceleyelim
Mide yanması, yemek borusuyla mideyi ayıran halka biçimindeki kasın görevini yeterince yapamamasının sonucudur. Bu kas, yediklerimizin mideye geçmesinden sonra kapanan bir vana gibi çalışır. Böylece yiyecekler midede kalır ve yukarı çıkamaz. Şayet bu kas zayıf ya da gevşekse gıdalar ve mide özsuları yemek borusundan yukarı doğru geçerek ağzınızda son yediğiniz besini anımsatan asit tadı bırakır. Ayrıca göğüs kemiğinizin ardında bir yanma hissine de neden olabilir.
Asit reflüsü veya reflü, mide yanmasının tıptaki adıdır. Reflü geriye doğru akmak demektir. Herkes hayatında en az bir ya da birkaç defa bu şikayeti yaşamıştır dersek abartmış olmayız. Hatta yapılan araştırmalar beş kişiden birinin haftada en az bir kez mide yanması yaşadığını gösteriyor.

Gece yemekleri sakıncalıGelelim mide yanmasının en sık rastlanan tetikçilerine... Bunlar kişiden kişiye değişir ama yağlı yiyecekler, büyük porsiyonlar ve gece geç vakit yenen yemekler ilk sıralarda. Dolu bir mide gerilince yukarıda sözünü ettiğimiz büzücü kas üzerindeki basınç artıyor, kas gevşiyor ve

Yazının Devamı