TÜRK SAĞLIK SiSTEMiNiN ANATOMiSi

4 Ağustos 2011

Değerli okuyucularım geçen hafta sizlere hekimlik mesleğinin zorluklarından bahsetmiştim. Bu hafta da Türkiye’deki sağlık sisteminin güçlü ve zayıf yönlerini ele alacağım. Öncelikle güçlü yönlere değinelim :
1- Sağlık sisteminin tek çatı altında birleştirilmesi sağlık hizmetine ulaşımı kolaylaştırmış, daha önce hekime ve ilaca ulaşmakta zorluk çeken geniş halk kitlesinin sorunları önemli ölçüde çözülmüştür.
2- Özellikle son yıllarda medyanın da desteğiyle Türk halkı sağlığı konusunda bilinçlenmiş ve sağlık sektöründe en iyi hizmeti talep eder hale gelmiştir.
3- Tıp fakültesi hastanelerinin sayılarının artırılması tıpta eğitim seviyesi düşürülmeden yapıldığı takdirde sağlık sistemindeki istihdamı destekleyen en önemli hamlelerden biridir.
4- Döner sermaye sistemi iyi işletildiği takdirde performansı artırıcı rol oynamaktadır. Performans sistemi de eleştirilerin odağında olmasına rağmen sağlık personelinin verimliliğini artırıcı en önemli adımlardan birisidir.
5- Türkiye’de birçok aksaklık ve yetersizliklere rağmen, bebek ölüm hızında, aşıyla korunabilen hastalıklarda, verem ve sıtma gibi hastalıklarda yavaş ancak düzenli bir azalma mevcuttur. Düzenli aşılama sayesinde

Yazının Devamı

DOKTORLUK ZOR ZANAAT

28 Temmuz 2011

İyi hekim sadece işinin ehli olan mıdır? Kendini yenilemeyen, tutarlı davranmayan, başkalarına saygısı olmayan hekim, profesyonelliğin gereklerini yerine getirmiyor demektir. Her şeyi bir kenara bırakalım, hekim önce insan olmalıdır


Önce, profesyonel bir hekimin davranış kalıplarına göz atmakta fayda var:
1-Kendisi için değil hastası için iyi olanı yapmalı.
2-Başta mesleğin ona verdiği sorumlulukları iyi taşımalı. Çünkü hekimin hem hastaya hem de topluma karşı sorumluluğu büyük.
3-Bilim adına gücünün yettiği kadar her şeyi öğrenmeye gayret etmeli, kendini yaşam boyu her şeyi öğrenmeye adamış olmalı. Yani mükemmeli aramalı.

Yazının Devamı

HEKiMLiKTE AHLAK VE PROFESYONELLiK

21 Temmuz 2011

Her mesleğin ilgi alanı farklı. Ancak hemen hepsinin topluma karşı sorumlulukları aynı. İnsana, sağlığa hizmet ettiği için de meslekler arasında hekimliğin yeri, çok ayrı

Meslekleri belirleyen en önemli iki özellikten biri, geniş bilgiye ve beceriye dayalı uzmanlaşmayı gerektirmesi. İkinci ve daha önemlisi, topluma yarar sağlıyor olması. Mesleğin sahibi, doğrulukla ve yararlı olma niyetiyle hizmet verdiği kişilerle bağlantı halindedir. Bu bağlantının teme- linde toplum tarafından benimsenmiş meslek kurumunun belirlediği ahlak, yetkilere ve görevlere içten bağlılık, adalet, dürüstlük yer alıyor. Bu tanımı karşılayabilen uğraşların en eskisi, hekimlik. Bu, insan bedenine yönelik girişim yapma bilgisi yetkin olan tek meslek.

Doktor mu, işadamı mı?
Hastalar, aşırı beklenti içindedir ve toplum hekimlik mesleğini sürekli mercek altında tutar. Hekimliğin eskiden beri toplumlarda özel bir yeri var. Son 30-40 yılda tıp alanındaki bilgilerin ve teknolojinin gelişmesi, doktorlar üzerinde bilgi edinme, hastalar ve diğer meslektaşlarıyla paylaşma yönünde önemli bir baskı yarattı. Sayıları az da olsa bazılarının profesyonellik dışı davranışları hekimliğin tarihi saygınlığını

Yazının Devamı

TATiL, 'YATMAK' DEĞiL

14 Temmuz 2011

Tatili ‘yatmak’ olarak görmeyin, bu dönem hobilerinize ve yaşama daha iyi bakmanızı sağlayan bir fırsat aslında. Hele 40 yaşının üzerine çıkmışsanız, zorlayıcı sporlar yapmadan hareketlerinizi artırmanızda fayda var. Bu yaşın üzerindeki insanlara önerim, vücudun tüm eklemlerinin hareket açıklığını sağlayan egzersiz ve yürüyüş yapmaları, özellikle de yüzmeleri.
Bunları yaptığınız takdirde her gün almayı alışkanlık haline getirdiğiniz ağrı kesicilerden de vazgeçeceksiniz.
Böylece ilaçları, kimyasalları unuttuğunuz bir dönem yaşabilirsiniz. Hastalarımla konuşurken daima, “Küçük ağrılarınızı hemen ilaçla çözmeye kalkmayın” derim. Onlar vücudunuzun yabancıları. Onlarla tanışabilmek için çok akıllı olan insan vücudu büyük sıkıntılar çekiyor. Bazen de kabul etmediğini reaksiyonlarla ve sorunlarla size bildiriyor.

Hastalığa göre seçim
Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar, hava ve gürültü kirliliğinden uzak kalmalı. Tatile çıkan hastalar, psikolojik kökenli ve strese bağlı ağrılarını duymadıklarını söyler. Fibromiyalji sendromu olanlar, tatilden hep mutlu, ağrısız döner. Hipertansiyonu olan hastalar, çok yüksekteki tatil yörelerine giderken tedbirli olmalı. Kalp yetmezliği

Yazının Devamı

SAÇ EKİMİ MEVSİMİ

30 Haziran 2011

Saç seyrelmesi ya da kaybı, sağlık için tehdit oluşturmasa da psikolojik yönden kişiyi etkiliyor. Birçok erkek bu sorunu kabullenmek yerine, mücadele etmeyi tercih ediyor. Siz de saçını korumayı seçenlerdenseniz, yaz mevsimi böyle bir uygulama için son derece uygun.
Transmed Saç & Kozmetik Cerrahi Kliniği Medikal Direktörü Dr. Melike Külahçı, saç nakli konusunda bilgi verdi:
“Saçlar yaz mevsiminde hızlı uzuyor, cildin yenilenme hızı da artış gösteriyor. Saç nakli sonrasında ciltteki ufak kabuklanmalar ve kızarıklıklar iyileşirken UV ışınlarından korunmak gerekiyor. Ancak saçlı deriye kök yerleştirmek için yapılan milimetrik kesiler 7-10 gün içerisinde iyileşiyor ve çoğunlukla kızarıklık bile kalmıyor. Bu kabuklar, kepek gibi dökülüyor; her yıkamada biraz daha temizleniyor. Bu dönemde güneşin çok yoğun olduğu saatler dışında denize girmek sakıncalı değil. Ayrıca, deniz suyu yara iyileşmesini hızlandıran etkiye sahip.
Ekilen saçlar üç ay içerisinde çıkmaya başlıyor. Yazın yapılacak bir girişim sonucu, yeni yıla hayalinizdeki saç modeli ve yepyeni imajınızla girebilirsiniz.


İKİ FARKLI YÖNTEM VAR

Yazının Devamı

SKOLYOZDA TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ-IV

23 Haziran 2011

Münster Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada 150 skolyozlu öğrenciden 100’ü okuldaki sportif faaliyetlere devam etti, 50’siyse bu etkinliklerden uzak durdu. İki grup karşılaştırıldığında aralarında açı artışı konusunda bir fark gözlenmedi.
Özellikle basketbol, voleybol gibi kasları dengesiz çalıştıran sporların ya da bisiklet ve ata binme gibi öne eğilerek yapılan aktivitelerin skolyozu artırabileceği öne sürülüyor. Yelken ve yüzme gibi omurganın genişlemesine yol açan sporlarsa hastalara tavsiye ediliyor.

Yaş ilişkisi
Kas ağrıları, skolyozlu hastaların en çok muzdarip oldukları durumlardan. Ancak skolyoz açısıyla ağrı düzeyi arasında doğrudan bir ilişki yok. Yani 100 derecelik omurga eğriliği olan bir hastada çok az ağrı olabilirken 45 derece eğriliği olan 55 yaşındaki kişide çok daha fazla ağrı olabilir. Yani ağrıların yaşla da ilgisi var. Skolyozlu hastaların bazıları kalp ve akciğer sorunlarına aday olabilir. 90 derecenin altındaki skolyozlarda genel olarak kalp ve akciğeri etkileyecek sorunlar ortaya çıkmaz. Ama skolyoz var olan bu hastalıkları ağırlaştırabilir.

Hamilelik süreci
Skolyozlu hastaların kafasına takılan sorular arasında, ileride kemik erimesinin

Yazının Devamı

SKOLYOZDA TANI VE TEDAVi YÖNTEMLERi-III

16 Haziran 2011



Klasik yaklaşım, omurganın yana yatışı olarak adlandırılan skolyozda egzersiz tedavisinin sadece destek amaçlı olduğunu öne sürüyor. Ancak özellikle günlük yaşam aktivitelerini içine alan egzersiz programlarının başarılı olduğuna dair yayınlar var. Katharina Schroth metodu skolyoz rehabilitasyonundaki diğer metodlardan daha fazla serbestlik tanıyan bir yöntem. Örneğin Vojta metodu, 10 yaşından önceki çocuklarda uygulanamazken Katharina Schroth metodunda böyle bir kısıtlama yok.

Model yürüyüşü
Klasik egzersiz tedavilerinde hastanın skolyozunun tipine, yaşına, gelişimsel düzeyine bakılmadan herkese aynı egzersizler gösteriliyor. Oysa Katharina Schroth metodunda önce kişinin skolyoz tipi belirleniyor ve bütün egzersizler bu model üzerine kuruluyor. Son yıllarda yapılan çalışmalarda özellikle omurganın yan profilinin düzeltilmesinin önemli olduğu sonucuna varıldı. Bu noktada model yürüyüşü 'catwalk'un da yan profili düzeltmede kullanılabileceği belirlendi.
İrlanda, ABD ve Almanya’daki konservatif skolyoz tedavilerinin karşılaştırıldığı bir çalışmada ABD’de konservatif tedavi alan hastaların yüzde 28’i ameliyat olmak zorunda kalırken Katharina Schroth metodunun

Yazının Devamı

SKOLYOZDA TANI VE TEDAVi YÖNTEMLERi-II

9 Haziran 2011

Tedavi yöntemleri; hastanın yaşına, eğriliğin büyüklüğüne ve tipine, ilerleme hızına göre değişiyor


Omurganın yana yatışı olarak ifade edilen skolyoz tedavisinde, klasik olarak dört farklı yaklaşım uygulanıyor:
İzlem: 25 derecenin altında skolyozu olan hastalar, müdahale edilmeden 4-6 ay aralarla takip ediliyor. İskelet yapısı tam gelişmiş, büyümesi tamamlanmış kişilerin takibi daha seyrek yapılabiliyor.
Korse: 25-30 derece eğrisi olan ve eğriliği artan hastalarda, 20-29 derece arasında eğrisi olan ve önünde en az iki yıl büyüme süresi olan hastalarda korse uygulaması tercih ediliyor.

Yazının Devamı