Cildimiz de en az bizler kadar hassas, en az ruhumuz kadar kırılgan, iç ve dış etkenlere bağlı olarak duruşunu belirleyen, kompleks ancak bir o kadar da eşsiz bir organımızdır. Hava değişiklikleri, mevsim geçişleri, beslenme alışkanlıklarımız, hayata bakış açımız, her biri, cildimiz üzerinde söz sahibi, gelen değişikliklerin müsebbibidir.
Bu yüzden, her konuda olduğu gibi, cildimiz konusunda da duyarlı ve bilinçli olabilmeliyiz. Nasıl kötü hava şartları yüzünden işimize gitmeme kararı alamıyoruz, bunun yerine, yeni gelen koşullar doğrultusunda giyiniyor, gerektiğinde yağan yağmura karşı şemsiyemizi açıyoruz. İşte benimde sizden tam olarak istediğim bu. Cildimize koşullara uygun olarak davranmak ve bunu alışkanlık haline getirmek. Çünkü cildimiz bizim görünen yüzümüz ve ruhumuzla bütünleşen armağınımız. Bu yüzden hak ettiği değeri ona vermekte bizim başlıca görevimiz.
Ekim ayından bu yana soğuk havalar kendini göstermeye başladı, sıcak havadan yeterince nasibini alan cildimiz, aniden gelen soğuklarla birlikte, bir takım uyum problemi yaşarken, yeni hava koşullarına adapte olmakta güçlük çekiyor. Çünkü havalar oldukça soğuk ve cildimiz kendi kendini iyileştirmekte zorlanıyor,
Kar, kış, soğuk derken koskoca bir yılı daha geride bıraktık. Özlemiyle yanıp tutuştuğumuz Yaz’a doyamadan gözlerimizi Eylül’e açtık. Cilt bakımı, Cildimizin yapısı derken, saçlarımıza hiç uzanamadık. Halbuki, geçen mevsimler gibi, saçlarımızla da ne çok uğraştık. Bu yüzden güzelliğimizin en sihirli unsurlarından biri olan saçlarımıza, gereken özeni vermeye geldi sıra. İşte bu yazımızda, baş tacımız saçlarımızı, biraz daha yakından tanıyıp, önümüzdeki malum kışa hazırlayacağız sağlıkla.
Ama önce ikna etmeliyim sizi bu küçük yolculuğa. Neden ihtiyacı var saçlarımızın bize, bizim de onlara.
Saçlarım güzelse ben de güzelim
Güzellik ölçülerinin önde gelen unsurlarından biri saçtır. Saçlarımız beden dilimizin ve kendimizi ifade edişimizin de sembolüdürler. Ruh halimizin aynaya düşmüş görselidirler. Dilsizdirler ama modumuzu ifşa etmeyi çok iyi bilirler. Üstelik tek bize değildir bu görsel şölen, tanıyan tanımayan şahit olur günün bizim için nasıl geçtiğine, saçlarımız ile fark etmeden verdiğimiz mesaj vesilesiyle.
Makyaj bir kamuflaj ise, bilin isterim, saçlarda ihtiyaç duyuyorlar, kendinizi gizleyebilmeniz için uzatılacak yardım eline. Hem fark etmeden
BB Kremler son yılların en vazgeçilmez Kozmetik Trendi
Blemish Balm yani onları tanıdığımız adıyla BB Kremler son dönem kozmetik ürünlerinin vazgeçilmezi olarak raflarda ve makyaj çantalarımızda yerini alıyor. Hepimizin en sevgilisi olmayı başaran bu akıllı kremler, hafif yapılarıyla ve çok fonksiyonlu oluşlarıyla bir süredir her yaştan kadının en yeni favorisi ! O zaman bu ürünleri yakın mercek altına almanın tam vakti diyorum ve sizleri hemen her markanın birbiri ardına lanse ettiği bu kremlerle ilgili çıkacağımız küçük yolculuğa davet ediyorum.
Nedir BB Krem ?
BB krem’in açılımı Blemish Balm veya Beauty Balm’dır. BB Krem, aslen 1960 ‘lı yıllarda Alman bir Dermatolog tarafından formüle edilmiştir. Alman doktor Christine Schrammek’ in amacı, hastalarının kimyasal peelinglerden ya da ameliyatlardan sonra cildini yeterince koruyabilmesi, yara izlerini kapatabilmesi kısaca ve eski tabirle düzgünleştirme isteğiyle başlamıştır. Böylelikle BB Krem, dünya kozmetik sektörüne gözlerini açmış ve önce Kore sonra tüm Asya ve ardından tüm Avrupa olmak üzere Dünya Kozmetik sektöründe yeni bir açılıma vesile olmuştur.
BB Kremi, bu sektörde bu kadar güçlü kılan nedir?
BB Kremler
Hangi yüzyılda olursa olsun bütün kadınlar güzelliklerine düşkün olmuş ve ciltlerine hak ettikleri bakımı verebilmek için bir çok yönteme başvurmuşlardır. Bizlerin, günümüz kozmetik ürünleriyle yakalamaya çalıştığımız güzelliği, Osmanlı kadınları ve sultanları doğal yollarla elde ettikleri bitkisel karışımlarda bulmuştur. Her ne kadar zaman geçmiş, teknoloji ilerlemiş, kozmetik ürünler çoğalmış olsa da, yine de, doğal yollarla elde edilebilecek bir güzellik her zaman daha cezbedici olmuştur. Bu yüzden bugünkü konumuz Osmanlıdan miras ‘kil ve kil maskeleri’. Çünkü, bizler doğal yöntem adı altında hazır aldığımız kil maskelerini kullanırken, Osmanlı kadınları kildanlıkların içinde, kil üzerine su koyup bekletir ve dibe çöken kil üzerindeki suyu süzerek kullanırlarmış. Üstelik Eski Mısır’da Kleopatra’nın güzellik sırlarından birinin kil maskesi olduğuna dair bazı rivayetler de yok değil. Ayrıca, kilin saçları yumuşatırken aynı zamanda saçı ve deriyi besleyici özelliği olduğunu da o zamanların deneyimlerinden öğreniyoruz. Yani her türlü cildi temizleyen, sıkılaştıran, besleyen, toksinleri atan kil her derde deva…
Peki , nedir Kil ?
Kelime anlamıyla , suyla ıslatıldığı zaman
YAZ GELİYOR, GÜNEŞ PARLIYOR, HAVA GÜZEL, AYAKLARIN DANS ETMEK İSTİYOR, AMA YİNE DE AKLININ BİR KENARINDA DURSUN : Cildin şu an alarm veriyor!
Yakın geçmişe kadar beyaz ten güzelliğin, estetiğin ve asaletin simgesi iken, 1920 li yılların başında o zamanın ünlü modacısı Coco Chanel’ in Fransa Riviera ‘sından yanık tenle dönüşü Bronz ten modasını da beraberinde getirmiş , o zamana kadar kadınlar kendilerini güneşe karşı korumak için rengarenk uzun elbiseler, şapkalar ve şemsiyeler ile gezerken, birden bronz ten sahibi olmak modanın olmazsa olmazları arasında yerini almış, etraf kendini cömertçe güneşe teslim eden ve ya her fırsatta solaryum salonlarına koşan kendilerine yaptıkları kötülüğün farkında olmayan güzel olmak adına koca bir yanlışı başlatan kadınlarla dolmuştur.
Ancak ; nasıl madalyonun iki yüzü varsa güneşin de yararları ve zararları vardır. 20. Yüzyılın özellikle ikinci yarısında güneş ile ilgili bilgi ve gözlerimizin artması, güneş ışınları hakkındaki yarar-zarar dengesini hassas bir noktaya getirmiştir. Bilinmelidir ki cildimizin güneş ile ilişkisi oldukça çelişkilidir. Çünkü güneş ışınları cildi erken yaşlandırmakla kalmıyor, bronzlaşmanın en ağır bedellerinden biri olan
Kozmetik üretiminin ve tüketiminin çığ gibi büyüdüğü bir dönemden geçiyor kozmetik sektörü. Kadınlar kadar erkeklerin de hayatında büyük önem taşıyan kozmetiklere olan ilgi yatırım gücüne sahip birçok kişinin kozmetik sektörüne yönelmesini sağladığı gibi birçok öğrencinin de gelecekteki mesleki hayallerini süsler hale geldi. İlgi o kadar yüksekti ki, artık , dizi ve filmlere misafir edildi. Ya yakışıklı bir erkekti kozmetik firması sahibi, ya da güzel ve ayakları üzerinde dimdik duran bir kadındı, koskoca parfüm üretici tesislerinin yegane varisi. Peki günden güne büyüyen bu sektörle ilgili neler biliyoruz? Acaba, davulun sesi misali uzaktan mı hoş geliyor herşey ? Ayrıca insan sağlığını bu kadar yakından ilgilendiren bu sektörün sorumluluklarından haberdar mısınız?
Öncelikle, hatırlatmak isterim ki, bu ışıklı dünyanın da uzunca bir varoluş hikayesi ve ayakta kalabilme savaşı mevcut. Öyle ki, birçok fedakarlığı, emeği ve yıllar alacak tecrübelerin birikiminin toplamını gerektiriyor. Ancak Yetmiyor. İnsan sağlığının en önemli olduğunu unutmayan bilinçler gerektiriyor, hassasiyet, takip, emek, bilim ve durmadan yenilenmek, geliştirebilmek unutulan belki de gösterilmeyen kısımlar
‘Güzellik ‘ Neydi ? Kime ‘Güzel ‘ Denilirdi ? Evet çoğalan örnekleri duyar gibiyim , Bayanlar şunu söylememe izin verin. Güzel olmak demek sadece kocaman kocaman bakan gözlere, uzun kıvrık kirpiklere ya da dolgun dudaklara sahip olmak değildir. Günümüzde güzellik kavramı değişmiştir.
Artık yüz güzelliği dendiğinde temiz, yumuşak ve parlak görünümlü bir cilt akla gelmektedir. Bu yüzden Güzel olabilmenin ilk yolu Güzel bir cilde sahip olabilmektir ki aslında bu en meşakatli, en çok emek isteyen ve istikrar gerektiren konudur.
Normal sağlıklı bir ciltte, olması gereken canlı, parlak ve elastik görünümünü korumak amacıyla cilt temizliği ve bakımının düzenli aralıklarla uygulanması gerekmektedir. Peki neden cilt temizliği bu kadar büyük önem taşıyor bizim için hiç düşündünüz mü? Ya da aklımıza estikçe temizlediğimiz cildimize aslında ne yapıyoruz ? Temizleme anlayışımız nedir? Gelin hep birlikte bir göz atalım …
Cilt Temizliği demek ; Cilt üzerinde biriken ölü tabakayı temizleyerek cildi yenilemek, komedonlardan arındırarak, sivilcelerin oluşumunu engellemek ve daha da önemlisi, cilt esnekliğini ve gençliğini devam ettirmek için yapılan uygulamalar toplamına denir. Cilt temizliği,
Cildimiz bizi belki de en bakımlı ve sağlıklı gösteren giysimizdir. Gerçekten de cildimiz yaşımızı herkese ilan ettiği gibi, ona ne kadar iyi baktığımız konusunda da bizi kolayca ele verir. Peki gerçek giysimiz olan cildimizi ne kadar tanıyoruz. İdeal cilde ulaşmak için kilit nokta bu dinamik organın içteki işleyişini anlamakla başlıyor.
1.Cildin Anatomisi Ve Fizyolojisi
Cilt katmanları, yapısal proteinleri ve içerikleriyle vücudumuzu tümüyle kaplayan yetişkin erkeklerde 1,85 metrekare ve kadınlarda 1,60 metrekare yüzölçümü bulunan, 10-12 kg ağırlığında vücudumuzun en geniş organıdırve koruyucu bariyer görevi yapar. Cildin sağlığı ve yüzey görüntüsü çevresel faktörler ve aşağı katmanları oluşturan bileşenlerin fonksiyonu ile belirlenir.
Cildimizin ortalama her 6,5 santimetrekaresinde; 650 ter bezi, 20 kan damarı ve binden fazla sinir ucu bulunur. Cildimiz pek çok fonksiyonu yerine getirebilmesiyle gerçekten inanılmaz bir mekanizmadır. Cildimizin dış katmanı iki öğeden oluşur: epidermis adı verilen canlı hücrelerden oluşan katman; ve stratum corneum (korun) adı verilen koruyucu hücrelerden oluşan en üst katman. Cildimize yardımcı olmak istiyorsak bunun için, önce