Pürüzsüz bir cilt ve aydınlık bir çehre, güzel bir görünümün mihenk taşları olunca, birçok alternatif tedavi ve uygulama şekline misafir olan kulaklarımız, hangi işlemin cilde ne tür faydalar sağlayacağı konusunda kararsızlık yaşıyor. Bu sebeple son yılların en yeni ve etkili işlemleri arasında yer alan ve uygulama alanlarının genişliğinden dolayı dikkat çeken fraksiyonel lazeri gelin yakından inceleyelim.
Fraksiyonel lazer nedir?
Ciltteki kollajen ve epitel dokuyu yenilemek amaçlı geliştirilen bir lazer sistemidir. Mikron çapında 169 adet lazer ışınını aynı anda atarak deriye ulaştıran, üst deride fazla değişiklik yapmadan alt deride ısı hasarı yaparak ciltte yenilenme sağlar. Kontrollü hasarlama mekanizmasıyla cilde etki eder. Yani dışarıdan gözle görülmeyen yine mikron çapında küçük yanıklar oluşturur. Ancak kontrollü olarak oluşturulan bu yanıkların etrafındaki geniş sağlam deri alanları, yanık alanlarını iyileştirmek üzere harekete geçerek, cilt yenilenme sürecini başlatır ve cilde etkisini bu şekilde gösterir.
Hangi durumlarda tercih edilir?
Cilt yenilemede, gözenekleri sıkılaştırmada, cilt gerginliğinin artırılmasında ve leke tedavisinde tercih edilir. Ayrıca, derin sivilce
Vazgeçilemeyenler vardır hayatta, olmazsa olmazlar, saçımız mesela. Onlar, beden dilimizin ve kendimizi ifade edişimizin sembolüdür. Ruh halimizin aynaya düşmüş görselidir. Güzelliğimizin bütünleyicisi, kendimize inancımızın katalizörüdür. Dilsizdir ama modumuzu ifşa etmeyi çok iyi bilir. Üstelik tek bize değildir bu görsel şölen, tanıyan tanımayan şahit olur günün bizim için nasıl geçtiğine, saçımızla fark etmeden verdiğimiz mesaj vesilesiyle. O yüzden ben derim ki size; hayat bir sahneyse bırakalım da onlar da versinler rollerinin hakkını ziyadesiyle. Şimdi sıra gereken özeni saça vermekte. Bir göz atalım ne yapabiliriz diye ve görelim hangi ürünler dost ve destekleyici bu süreçte.
Dört adımda sağlıkla ışıldayan saçlar
- Şampuan
- Saç kremi
Sivilce, bir diğer adıyla akne vulgaris, özellikle ergenlik çağında sıkça rastladığımız, cilt görüntüsünde kirlilik yaratan, psikolojik açıdan ve sosyal yaşam üzerinde olumsuz etkileri olan, hepimizin yakından tanıdığı bir cilt problemi. Oluşumunun birçok sebebi olabilir. Ancak bu yazımda asıl bahsetmek istediğim, sonrasında bıraktığı izler ve neler yapılabile- ceği. Çünkü, sivilceler kadar bıraktığı izler de, cildi kusurlu gösteren, özgüven düşüklüğüne sebebiyet veren ve en az sivilceler kadar can sıkıcı bir cilt rahatsızlığı.
Neyse ki, her yeni günle birlikte tedavi seçenekleri çoğalıyor ve giderek en iyi sonuca ulaşabilecek uygulamalar keşfediliyor. Bu nedenle, sivilce ya da sivilce sonrası oluşan izler psikolojik bir problem olmaktan çıkarak, tedavi edilmesi gereken bir cilt hastalığı olarak benliklerimizde yer edinmeli. Nasıl mı? Gelin birlikte inceleyelim.
Nasıl oluşurlar?
Genellikle ergenlik döneminde şiddetli ve iltihaplı sivilce problemi yaşayan bireylerde görülür. Yara yüzeysel olduğu takdirde cilt kendini iz bırakmadan tamir edebilirken, alt derinin (dermis) hasar gördüğü durumlarda, yara daha derin olduğu için iz bırakma ihtimali de yüksek olur. Burada cildin yapısı,
Sık sık yağan kar ve geçmemekte ısrarcı soğuk hava, ne kadar ciddi bir kış geçirdiğimizin göstergesi. Zaten yoğun olan hayat tempomuza bir de zorlayıcı hava koşulları eklendi. Ancak bunların hiçbiri bizi güzel olma tutkumuzdan vazgeçiremedi; aksine “Kış mevsimini nasıl avantaja çevirebiliriz?’’ sorusuna yönlendirdi. İyi ki de öyle oldu! Çünkü cildimizin ihtiyacı olan, ancak yazın yapamayacağımız birçok uygulama için mükemmel zaman geldi. Kış mevsiminde tercih edilen uygulamalara gelin bir göz atalım.
‘Lekelere son’ diyelim mi?
Çok sevdiğimiz yaz ve güneş, her ne kadar bizi cezbediyor olsa da, cildimize en büyük zararı yine bu mevsimde göryoruz. Bu sıkıntıların en başında cilt lekeleri geliyor.
Geldiği gibi süratle giden yazın arkasından, cildimizde yeni lekelerle baş başa kalıyoruz. Neyse ki, kurtulmanın çözümü var. Önemli olan, doğru zamanda doğru tedaviyi almak.
Leke tedavisinde mevsim seçimi elzem önem taşıyor. Çünkü tedavi boyunca güneşten korunmak gerekiyor. Bu nedenle en iyi sonucu almak için kış aylarında yapılmalı.
Doğru tedavi nedir?
Tedavi olmaya karar verilen süreden en az bir ay öncesine kadar solaryum kullanımı olmamalı. Ayrıca güneş koruyucular mutlaka kullanılmalı.
Atopik Dermatit, çocukluk çağının en sık rastlanan deri hastalıklarının başında gelir. En belirgin belirtisi kaşıntı olan, kuruluk ya da lezyonlarla (yaralarla) kendini gösteren ve tekrarlamaya müsait bir hastalıktır.
Hayatın ilerleyen evrelerinde gelişecek diğer alerjik hastalıkların ilk belirtisi olabileceği için, erken teşhis edilmesi ve kontrol altında tutulması büyük önem taşır.
İçinde bulunduğumuz kış aylarında nemin azalması ve kuruluğun artması nedeniyle Atopik Dermatit alevlenebilir. ‘Kış cildi’ olarak anılan hastalıkla ilgili bilinmesi gerekenler şöyledir:
Egzamadan farkı nedir?
Öncelikle egzama terimi, tahriş olmuş deriyi tanımlayan genel bir kavramdır. Akut ve kronik olarak ayrılır.
AD ise, alerjik ya da atopik egzama olarak da bilinen ve tekrarlamaya müsait, kronik bir deri hastalığıdır.
Vücutta nerelerde görülür?
Çocuklarda yüz, boyun, kollar ve bacakların dış yüzünde; yetişkinlerdeyse daha çok dirseklerin iç yüzünde ve dizlerin arkasında kuruluk olarak kendini gösterir.
Güzellik söz konusu olunca, birçok etkenden bahsedebiliriz, ancak bugünün konusu geceyle gelen güzellik, yani uykunun cildimize etkileri. Hayatımızın yaklaşık üçte birini uyuyarak geçiriyoruz, o zaman uykunun cildimiz üzerindeki olumlu etkilerinden bahsetmemek olmaz. Yatmadan önce yapılacak doğru bakım, cildimizi korumada ayrıcalık sağlayacaktır. Eksiksiz, tüm insanlığın varoluşundan bu yana süregelen uyku ritüelinin güzelliğimize olan katkılarını, nasıl ve neler yapabileceğini öğrenmeye hazır mısınız?
Uykunun cilde faydaları
Cildimiz gün boyunca içsel ve çevresel faktörlerden bizim kadar etkileniyor. Soğuk hava, rüzgar, egzoz dumanı ve oradan oraya koştururken yüzümüze yapışan tozlar, cildimizi kendini savunmaya mecbur bırakıyor. Deri, kendini yenilemek ve toparlamak için geceyle birlikte gelen ritüeli bekliyor. Çünkü bizler kendimizi derin ve huzurlu bir uykuya teslim ederken, cildimiz mesaiye kalıyor ve kendini onarma çalışmalarına başlıyor.
Özellikle gece 00.00-03.00 arasında hücre metabolizması doruğa çıkıyor. Gündüz kalp gibi hayati önem taşıyan organlara kan taşıyan dolaşım sistemimiz, bu saatlerde tüm ilgisini cilde yönlendiriyor. Kısaca, uzun vadede güzel kalmak, güzel
Halk dilinde ‘siyah nokta’ olarak bilinen komedonlar, cilt güzelliğine gölge düşüren, sık rastladığımız bir sorun. Bu yüzden onlarla ilgili bilinmeyenleri, siyah nokta oluşmasının sebepleri ve tedavisiyle ilgili
bilgileri sizlerle
paylaşacağım.
Komedon nedir?
Genelde ‘siyah nokta’ adıyla bilinen komedon; sebum ya da keratin pulunun, ciltte yağ folikülünün içini doldurmasıyla oluşur.
Neden gelişir?
En önemli nedeni, yağ üretimi artışıdır. Siyah nokta, sivilcenin ilk bulgusudur. Artan yağ üretimiyle birlikte oluşan yağ kütleleri, gözeneklere ulaşan kanalları tıkar ve ciltten atılımı sağlanamaz. Bu tıkanma sonucu siyah noktalar oluşur.
Neden siyah renktir?
Genç ve güzel bir cilt, başlı başına bir güzellik unsurudur. Ancak insanoğlu da yaşlanmaya mahkûmdur. Bu durumda, en güzel kadın bile bir gün yaşlanacak ve eski güzelliğini kaybedecektir. Ancak bu demek değildir ki hiçbir şey yapamayız. Yaşlanmanın önüne geçemiyor olabiliriz ama daha geç yaşlanabiliriz. Bu yüzden, keşfetmekte ne kadar geç kalmış olduğumu fark ettiğim bir konuyu ele alacağım.
Üstelik, vaktiniz haricinde sizden başka hiçbir talebi olmayan, çok tatmin edici sonuçlar veren ve değişiklikleri kendinizde an be an görebileceğiniz, en önemlisi de güzelliğinize güzellik katacak bir teknik.
Gelin birlikte inceleyelim.
Yeni bir trend değil
Yüz yogası, sağladığı yararlarla bir an önce hayatımıza katmamız gereken çok önemli bir spor. Çünkü yüzümüzde yaklaşık 52 kas var. Yüz yogasının amacı da doğru hareketlerle yüz altı kaslarını güçlendirmek.
Nasıl ki vücudu formda tutabilmek için düzenli spor yapılması gerekiyorsa, aynı şey yüzümüzdeki kaslar için de geçerli. Bu kaslar çalıştırılmadığı için zayıflamaya başlar ve genel yüz görünümünde sarkmalar gözükür.
Yüz egzersizleri veya yüz yogası yapmak, yaşla sarkan kasları formda tutmaya yarayan, doğru öğrenildiği ve uygulandığı takdirde