Geçtiğimiz hafta sonu Monako’da bir aritmi kongresine davetliydim. Bu kongre oldukça spesifik bir konu olan aritmiyle ilgili dünya çapında ün yapmış ritmologların bir araya geldiği ve Monako Prensi’nin himayelerinde yapılan bir toplantı. Uzun yıllardır bu kongreyi düzenleyen Monakolu hocamın sayesinde her sene davetli olarak katılıyorum. Gelin beraber kongrede konuşulan konulardan biri olan atriyal fibrilasyona bir göz atalım.
Atriyal fibrilasyon (AF) nedir?
Atrial fibrilasyon (AF), kalbin üst odacıklarının (atriyumların) düzensiz ve genellikle çok hızlı atmasına neden olan yaygın bir ritim bozukluğudur. Normalde kalp, elektrik sinyalleri sayesinde düzenli ve senkronize bir şekilde atar. Ancak AF’de bu elektriksel sinyaller düzensizleşir, atriyumlar titreşir (fibrilasyon yapar) ve kalp ritmi düzensiz hale gelir. Bu durum, kanın kalpte birikmesine ve pıhtı oluşmasına yol açabilir.
Sebepleri
Kesin nedeni her zaman bilinmese de bazı hastalıklar ve durumlar riski artırır:
1. Kalp hastalıkları
- Koroner arter hastalığı
Türkiye’de obezite oranları son yıllarda ciddi bir artış göstermektedir. Özellikle bel çevresindeki genişleme, metabolik sendrom, tip 2 diyabet, kalp-damar hastalıkları ve diğer kronik rahatsızlıklarla doğrudan bağlantılıdır. Gelin beraber Türkiye’de obezite artışının başlıca risk faktörlerini, bel çevresi genişlemesinin sebeplerini ve bu durumu düzeltmek için yapılması gerekenleri bir gözden geçirelim.
Beslenme alışkanlıklarının değişmesi
Fast-food tüketiminin artması: Özellikle şehirleşmenin hızlanmasıyla birlikte, işlenmiş ve yüksek kalorili yiyeceklerin tüketimi arttı.
Şekerli ve gazlı içeceklerin yaygınlaşması: Kola, meyve suyu ve enerji içecekleri gibi şeker oranı yüksek içecekler fazla tüketiliyor.
Yüksek karbonhidrat ve düşük protein içeren beslenme: Beyaz ekmek, pirinç ve makarna gibi rafine karbonhidratların tüketimi oldukça fazla.
Lif oranı düşük beslenme: Sebze, meyve ve tam tahılların yeterince tüketilmemesi sindirim sisteminin yavaşlamasına ve kilo alımına sebep oluyor.
Fiziksel aktivite eksikli
Stres, vücutta kortizol seviyelerini artırarak enerji metabolizmasını, bağışıklık sistemini ve sinir sistemini olumsuz etkileyebilir. Bazı vitamin ve mineraller stresle mücadelemizde bize yardım eder gelin bunlara bir göz atalım.
1. B Vitaminleri (B1, B2, B3, B5, B6, B7, B9, B12)
Özellikle stres altındayken B vitaminlerine olan ihtiyaç artar.
- B1 (Tiamin): Eksikliği anksiyete ve depresyona yol açabilir. Tam tahıllar, baklagiller, ayçiçeği çekirdeği ve et ürünlerinde bulunur.
- B2 (Riboflavin): Hücresel enerji üretiminde görev alır ve beyin sağlığını destekler. Süt ürünleri, yumurta ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunur.
- B3 (Niasin): Beyinde serotonin üretimini destekleyerek depresyon ve stresle mücadelede yardımcı olur. Tavuk, ton balığı, yer fıstığı ve kahverengi pirinçte bulunur.
- B5 (Pantotenik Asit):
Çocuklarda teknoloji bağımlılığı giderek büyüyen önemli bir sorun haline gelmeye başladı. Bu sorun geçenlerde ulusal ve uluslararası uzmanların katıldığı ‘Bağımlılık ve İyileşme’ başlıklı sempozyumda detaylı bir şekilde ele alındı. Sempozyumun bilimsel kurul başkanlığını yürüten ve Türkiye’nin bu konuda önde gelen uzmanlarından Prof. Dr. Kültegin Ögel’in görüşlerini sizinle de paylaşmak istiyorum.
- Artık teknoloji çağındayız. Herkesin cep telefonuyla yaşaması normal kabul ediliyor. Hesap makinesi, takvim, dergiler, haberler, bankalar, daktilo, oyunlar vb. hepsi cep telefonuna taşındı. Tüm bunlara harcadığımız zamanı düşündüğünüzde, cep telefonumuzla geçirdiğimiz zaman da anlamlı geliyor.
- Ama her şeyde olduğu gibi bunun da bir sınırı var. Peki bunun sınırı nedir? Sınır, psikososyal işlevlerimizdir. Yani, yaşamsal işlevlerimiz bundan etkileniyor mu? Örneğin cep telefonuna bakmaktan ders çalışamamak, arkadaşlarla buluşamamak, işe gitmemek vb.
- Öte yandan; zarar vermesine rağmen kullanmaya devam etmek, kontrolü elden
Çin tuzu olarak bilinen “monosodyum glutamat” (MSG) bir tür sodyum tuzudur. Özellikle restoranlar ve hazır gıda üreticileri, Çin tuzunu yemeklerin lezzetini arttırmak amacıyla kullanırlar. Bu tat, etlerde, peynirlerde, deniz ürünlerinde ve bazı sebzelerde doğal olarak bulunur. Çin tuzu, bu doğal lezzetleri taklit etmek veya güçlendirmek için kullanılır. Böylece ucuz olan bu tuzu kullanarak yemeklerde kullanılan et, baharat ve diğer malzemelerin miktarını azaltarak maliyetleri düşürmek de mümkündür.
Çin tuzu, restoranlar dışında gıda endüstrisinin birçok alanında kullanılır. Çorbalardan hazır yemeklere, atıştırmalıklardan işlenmiş etlere kadar pek çok üründe yer alır. Bunun yanında, özellikle Asya mutfağında ve Çin yemeklerinde daha yaygın olarak kullanılsa da dünya genelindeki pek çok restoran ve gıda üreticisi de bu bileşiği tercih ediyor.
Monosodyum glutamatın dünya çapında popülerliği 20. yüzyılın başlarından itibaren artmış. Tuzun adı Çin tuzu ama ilk keşfeden kişi
Uykusuzluk sağlığımızı hem ruhsal hem de bedensel olarak olumsuz yönde önemli derecede etkiliyor. Sağlığımıza ek olarak iş ve okul hayatımızı da aynı şekilde etkilemekte. İyi bir uyku için ortam ısısının da önemli derecede etkileyici bir faktör olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Vücut sıcaklığımız, sirkadiyen ritme bağlı olarak gün içinde değişiklik gösterir ve gece uykuya dalarken doğal olarak düşer. Bu düşüş, melatonin salınımını artırarak uykuya dalmayı kolaylaştırır. Ancak, uyuduğumuz ortamın sıcaklığı bu süreci etkileyebilir ve uyku kalitesini doğrudan belirleyebilir.
Uyku ve soğuk arasındaki ilişki
Soğuk bir ortam, vücut sıcaklığının doğal olarak düşmesine yardımcı olabilir ancak aşırı soğuk, ters etki yaparak uykuya dalmayı zorlaştırabilir.
- Serin ortam uykuyu kolaylaştırır: Araştırmalara göre, uyku için ideal oda sıcaklığı 16-19°C arasındadır.
- Aşırı soğuk uykuyu bozabilir: Eğer oda sıcaklığı 12°C’nin altına düşerse, vücut ısısını korumak için titreme refleksi devreye girer ve kaslar kasılmaya başlar. Bu da hem uykuya dalmayı zorlaştırır hem de sık
Elektronik sigaranın son zamanlarda özellikle de gençler arasındaki yaygın kullanımı bir kardiyolog olarak beni epey endişelendiriyor. Bu kötü alışkanlığın akciğerlere olan zararının yanı sıra kalp damarlarına da büyük zararı var. Gelin önce elektronik sigaranın ne olduğuna ve neler yaptığına bir bakalım.
Elektronik sigara nedir?
Elektronik sigara (e-sigara), likit halindeki nikotini ısıtarak buharlaştıran ve solunmasını sağlayan bir cihazdır. Geleneksel sigaralara kıyasla daha az zararlı olduğu iddia edilse de, bilimsel araştırmalar elektronik sigaraların ciddi sağlık riskleri barındırdığını gösterir. Özellikle gençler arasında hızla yayılması, sigara bağımlılığına giden yolu açması ve uzun vadeli zararları nedeniyle büyük bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir.
Gençler arasında neden yaygın?
1. Pazarlama stratejileri ve cazip tasarım:
Elektronik sigara firmaları ürünlerini genellikle modern, şık ve teknolojik cihazlar olarak tanıtıyor.
Kalem, USB bellek gibi görünen tasarımlar sayesinde dikkat çekmeden kullanılabiliyor.
Soğuk algınlığı, üst solunum yollarını etkileyen, genellikle burun ve boğazda rahatsızlıklara yol açan, viral bir enfeksiyondur.
Bu hastalık, çoğunlukla rinovirüsler ve diğer soğuk algınlığına yol açan virüsler tarafından tetiklenir. Yıl boyunca görülebilir ancak özellikle kış aylarında daha sık rastlanır. Bağışıklık sistemi zayıfladığında, kalabalık ortamlarda bulunulduğunda veya hijyen kurallarına dikkat edilmediğinde bulaşma riski artar.
Soğuk algınlığı belirtileri
Sık hapşırma, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, boğazda kaşıntı, yutkunurken ağrı, baş ağrısı, yorgunluk, halsizlik, kuru öksürük, hafif ateş.
Soğuk algınlığından nasıl korunulur?
- Hijyen kurallarına dikkat edin: