Uykusuzluk sağlığımızı hem ruhsal hem de bedensel olarak olumsuz yönde önemli derecede etkiliyor. Sağlığımıza ek olarak iş ve okul hayatımızı da aynı şekilde etkilemekte. İyi bir uyku için ortam ısısının da önemli derecede etkileyici bir faktör olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Vücut sıcaklığımız, sirkadiyen ritme bağlı olarak gün içinde değişiklik gösterir ve gece uykuya dalarken doğal olarak düşer. Bu düşüş, melatonin salınımını artırarak uykuya dalmayı kolaylaştırır. Ancak, uyuduğumuz ortamın sıcaklığı bu süreci etkileyebilir ve uyku kalitesini doğrudan belirleyebilir.
Uyku ve soğuk arasındaki ilişki
Soğuk bir ortam, vücut sıcaklığının doğal olarak düşmesine yardımcı olabilir ancak aşırı soğuk, ters etki yaparak uykuya dalmayı zorlaştırabilir.
- Serin ortam uykuyu kolaylaştırır: Araştırmalara göre, uyku için ideal oda sıcaklığı 16-19°C arasındadır.
- Aşırı soğuk uykuyu bozabilir: Eğer oda sıcaklığı 12°C’nin altına düşerse, vücut ısısını korumak için titreme refleksi devreye girer ve kaslar kasılmaya başlar. Bu da hem uykuya dalmayı zorlaştırır hem de sık
Elektronik sigaranın son zamanlarda özellikle de gençler arasındaki yaygın kullanımı bir kardiyolog olarak beni epey endişelendiriyor. Bu kötü alışkanlığın akciğerlere olan zararının yanı sıra kalp damarlarına da büyük zararı var. Gelin önce elektronik sigaranın ne olduğuna ve neler yaptığına bir bakalım.
Elektronik sigara nedir?
Elektronik sigara (e-sigara), likit halindeki nikotini ısıtarak buharlaştıran ve solunmasını sağlayan bir cihazdır. Geleneksel sigaralara kıyasla daha az zararlı olduğu iddia edilse de, bilimsel araştırmalar elektronik sigaraların ciddi sağlık riskleri barındırdığını gösterir. Özellikle gençler arasında hızla yayılması, sigara bağımlılığına giden yolu açması ve uzun vadeli zararları nedeniyle büyük bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir.
Gençler arasında neden yaygın?
1. Pazarlama stratejileri ve cazip tasarım:
Elektronik sigara firmaları ürünlerini genellikle modern, şık ve teknolojik cihazlar olarak tanıtıyor.
Kalem, USB bellek gibi görünen tasarımlar sayesinde dikkat çekmeden kullanılabiliyor.
Soğuk algınlığı, üst solunum yollarını etkileyen, genellikle burun ve boğazda rahatsızlıklara yol açan, viral bir enfeksiyondur.
Bu hastalık, çoğunlukla rinovirüsler ve diğer soğuk algınlığına yol açan virüsler tarafından tetiklenir. Yıl boyunca görülebilir ancak özellikle kış aylarında daha sık rastlanır. Bağışıklık sistemi zayıfladığında, kalabalık ortamlarda bulunulduğunda veya hijyen kurallarına dikkat edilmediğinde bulaşma riski artar.
Soğuk algınlığı belirtileri
Sık hapşırma, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, boğazda kaşıntı, yutkunurken ağrı, baş ağrısı, yorgunluk, halsizlik, kuru öksürük, hafif ateş.
Soğuk algınlığından nasıl korunulur?
- Hijyen kurallarına dikkat edin:
Geçen hafta glikasyonun ne olduğundan ve glikasyon son ürünleri (AGEs - Advanced Glycation End Products) oluşumunun vücudumuzdaki hücrelerin işini bozduğundan, iltihaplanmayı ve paslanmayı tetikleyerek dokulara zarar verebildiğinden bahsetmiştik. Gelin bunu önlemek için neler yapabiliriz bir bakalım.
1. Kan şekeri kontrolü:
Kan şekerini normal aralıklarda tutmak için düzenli glisemik kontrol yapılmalıdır.
Diyabeti olan kişiler, ilaçlarını düzenli kullanmalı HbA1c hedeflerini takip etmelidir.
2. Sağlıklı beslenme:
Azaltılacaklar: Şeker, rafine karbonhidratlar, işlenmiş gıdalar ve kızartmalar gibi yüksek sıcaklıkta pişirilmiş yiyecekler.
Artırılacaklar: Lif açısından zengin gıdalar, sebzeler, meyveler, tam tahıllar, sağlıklı yağlar ve protein kaynakları. Antioksidanlar ve vitaminlerden zengin dengeli beslenme...
Düşük glisemik indeksli gıdalar: Kan şekerini hızlı yükseltmeyen gıdalar tercih edilmelidir.
Glikasyon, vücuttaki glukoz, fruktoz gibi şeker moleküllerinin proteinlere, lipitlere veya DNA’ya enzimatik olmayan bir şekilde bağlanmasıyla oluşan bir kimyasal reaksiyondur. Bu süreç, özellikle kan şekerinin yüksek olduğu durumlarda hızlanır ve hücrelere zarar verebilecek ileri glikasyon son ürünlerinin (AGEs - Advanced Glycation End Products) oluşumuna neden olur. AGEs, hücresel işlevleri bozar, iltihaplanmayı artırır ve oksidatif stresi yani paslanmayı tetikleyerek dokulara zarar verebilir.
Damar sağlığı için neden risklidir?
1. Elastikiyetin azalması: AGEs, damar duvarındaki örneğin kolajen gibi proteinlerle etkileşime girerek damarların elastikiyetini azaltır. Bu, damarların sertleşmesine yani ateroskleroza yol açabilir.
2. Oksidatif stres (paslanma): AGEs, reaktif oksijen türlerinin üretimini artırarak oksidatif stres oluşturur. Bu durum damar iç yüzeyindeki endotel hücrelere zarar verir ve damar tıkanıklığı riskini artırır.
3. İltihaplanma: AGEs, bağışıklık hücrelerini aktive ederek kronik iltihaplanmayı tetikler. Bu, damar yapısının bozulmasına katkıda bulunur.
4.
Kalp damarlarının pıhtı ile tıkanması özellikle pandemi sonrasında çıkan tartışmalarda ön plana çıktı. Gelin nasıl önlem alabiliriz bir göz atalım.
1. Sağlıklı yaşam tarzı benimsemek:
Dengeli beslenme:
Damar sağlığı için doymuş yağlardan ve trans yağlardan kaçının.
Sebze, meyve, tam tahıllar ve Omega-3 açısından zengin besinler tüketin.
Tuz tüketimini sınırlayarak tansiyonu kontrol altında tutun.
Düzenli egzersiz:
Damar tıkanıklığına neden olan pıhtılar genellikle dolaşım sisteminde meydana gelen bir bozukluk veya hastalık sonucunda oluşur. Bu durum, kanın normal akışının yavaşlaması, durması veya bir yaralanma durumunda pıhtılaşma mekanizmasının devreye girmesiyle ilişkilidir. Gelin beraber damarlarda pıhtı oluşumunun nedenleri, risk faktörleri neler bir göz atalım.
Pıhtı oluşumunun nedenleri neler olabilir?
1 Kan akışının yavaşlaması:
- Uzun süre hareketsiz kalmak: Uzun süre yatakta kalma (örneğin ameliyat sonrası veya yatak istirahati gerektiren hastalık durumlarında olabilir) ya da uzun süreli oturma (uzun süren yolculuklarda) kan akışının yavaşlamasına neden olabilir.
- Varisler: Bacaklardaki toplardamarların genişlemesi kanın geri dönüşünü zorlaştırarak pıhtı oluşumuna kolaylık sağlar, yol açar.
2 Damarlarda hasar:
- Travmalar, damar yaralanmaları: Damar duvarında meydana gelen fiziksel hasarlar pıhtı oluşumuna neden olabilir.
Yeni yıl, her zaman yeni başlangıçların, taze umutların ve hayatımızı daha iyi bir yöne çevirmek için alınan kararların habercisi olmuştur. Bu yeni dönemde hem kendimiz hem de çevremiz için daha iyi bir dünya yaratmak adına barış, iyilik ve sağlıklı bir yaşam hedefleyebiliriz.
Empatiyi güçlendirin: Günlük hayatımızda karşımızdakilerin duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmak, çatışma ve anlaşmazlıkların önünü kesebilir. Empati, barışın temel taşıdır. Kendinizi karşınızdakinin yerine koyarak düşünün ve öyle karar alın.
Küçük şeylerle mutluluk yaratın: İyilik yapmak, sadece başkalarını değil, sizin de mutluluğunuzu artırır. Basit bir tebessüm, bir yardım eli veya nazik bir söz bile dünya için büyük bir fark yaratabilir.
Barışı destekleyen adımlar atın: Kötü söylentiler yaymak yerine, yapıcı ve pozitif mesajların yayıcısı olun. Toplumdaki farklılıkları kucaklayarak birleştirici bir rol oynayın.
Bilinçli tüketim: Doğal kaynakların sınırlı olduğunu unutmayın. Geri