Maymun çiçeği virüsü ilk kez 1958 yılında Danimarka’da çiçek hastalığı araştırması için kullanılan laboratuvar maymunlarında tespit edilmiş yani aslında zavallı maymunlar denek olarak kullanıldıkları için virüsün de kaynağı olmuş. Virüsün doğal kaynağı tam olarak bilinmemekle birlikte, Afrika’da yaşayan kemirgenler ve diğer küçük memeliler olduğu düşünülüyor. Maymun çiçeği virüsünün insanlarda ilk kez 1970 yılında eski adıyla Zaire bugünkü adıyla Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde görülmüş. Daha çok Orta ve Batı Afrika’da, ormanlık bölgelerde yaşayan insanlarda görülmekte. Türkiye’de 2022 yılında bazı vakalar rapor edilmiş.
Belirtileri:
Maymun çiçeği hastalığının belirtileri genellikle enfeksiyondan 5 ila 21 gün sonra ortaya çıkar. Başlıca belirtiler; Ateş, baş ağrısı, kas ağrıları, sırt ağrısı, lenf bezlerinde şişlik, yorgunluk ve tipik döküntülerdir. Hastalığın en belirgin belirtisi olan döküntü, genellikle
Son zamanlarda moda olmuş bir beslenme tipi olan aralıklı oruç ile beslenenleri ilgilendiren önemli bir çalışmadan bahsetmek istiyorum. Bu sene Amerikan Kalp Derneği Epidemiyoloji ve Önleme programı çerçevesinde yaşam Tarzı ve Kardiyo-metabolik konularla ilgili bilimsel toplantıda sunulan bu çalışma oldukça kalabalık bir grubun uzun süre takibi ile yapılmış.
Bildiğiniz gibi aralıklı oruç bir tür zaman kısıtlı beslenme türü olup her gün yemek yeme saatlerini belirli bir süreyle sınırlamayı içerir. Bu sınırlamada en popüler olanı sekiz saatlik zaman kısıtlamalı beslenme ile olan 16:8 yöntemidir. Bu yöntem; kahvaltı öğünü atlanarak 12.00-20.00 saatleri arasında sekiz saatlik beslenme periyodu ve 20.00-12.00 arasında 16 saatlik açlık periyodunu kapsar.
Bu çalışmaya ABD’de yaşayan ve yaş ortalaması 49 olan yaklaşık 20 bin yetişkin katılmış ve ortalama 8 yıl ile maksimum 17 yıl boyunca takip edilmiş. Sonuçta aralıklı oruç türü olan sekiz saatlik zaman kısıtlamalı beslenme programını uygulayanlarda, kardiyovasküler
Yaşadığımız ortamın sağlıklı olması bizim de sağlığımızı olumlu ya da olumsuz yönde etkiler. Beden ve ruh sağlığını nasıl bir bütün şeklinde ele alıyorsak, bu konuya holistik yani bütüncül bir şekilde yaklaşıyorsak bu tanımlamaya çevremizi de dahil etmemiz gerekir. Çevremiz derken de yaşadığımız toplum, iş çevresi, aile, arkadaşlar dahil olmak üzere soluduğumuz hava, etrafımızdaki bitki örtüsü ya da beton topluluğu, çiçek, böcek hepsini kapsayan bir kavram söz konusudur. Hava kirliliği ile oluşabilecek hastalıklar arasında ilk aklımıza gelen solunum sistemini ilgilendiren hastalıklar ve çeşitli akciğer problemleridir. Size bu yıl temmuz ayında ‘Arthritis & Rheumatology’ dergisinde yayınlanan bir bilimsel araştırmadan söz etmek istiyorum. Bu çalışmada kirli havanın otoimmün hastalığa yakalanma riskini artırdığını gösteriliyor. Daha önceki yazılarımda da birçok kez belirttiğim gibi otoimmün hastalıklarda vücudun kendini savunma sistemi olan bağışıklık sistemini yanlış çalışır. Vücudun kendi organını
BDNF, orijinal adıyla Brain Derived Neurotrophic Factor ve Türkçe adıyla beyinde üretilen sinir hücresi büyüme faktörü, merkezi sinir sistemindeki sinir hücrelerinin gelişmesine, yenilenmesine ve işlevine yardımcı olan bir tür proteindir. Keskin bir zekâ ve güçlü bir hafıza insan hayatını nasıl önemli ölçüde etkileyebiliyorsa BDNF’nin görevi ve önemi de küçümsenecek bir boyutta değildir. Gelin beraber bu adı uzun proteinin marifetleri neler ve onu artırmanın yolları nedir bir bakalım.
BDNF sinir hücrelerinin gelişmesi, yenilenmesi, hasarlarının tamiri ve iyi çalışması için beyinde salgılanan bir protein. Alzheimer, Parkinson, ALS (Amyotrofik lateral skleroz) gibi nörodejeneratif yani sinir harabiyeti ile seyreden hastalıklarda beyindeki BDNF salgılanma miktarının da azaldığını tespit etmişler. Bu bulgu bu tür hastalıkların tedavisinde BDNF kullanılabileceğine dair yapılan çeşitli araştırmaların da yolunu açıyor.
BDNF’nin antidepresan etkisi var.
Öğretim çağındaki çocukların okul başarısını
Bugün B vitamini ailesinin son üyesi ve belki de en meşhuru B12 vitamininden bahsedeceğim. Bu vitamini çoğunlukla eksikliğinde unutkanlık yapar diyebiliriz. Ancak diğer kardeşleri gibi o da birçok faydalı özelliğe sahip. Gelin bu özellikler neymiş, neden bu vitamin eksikliği oluyor bir göz atalım.
Eksikliği neden olur?
B12 vitamini, suda çözünebilen bir vitamin. Diğer adı kobalamin. Vücut tarafından üretilemiyor, bu nedenle düzenli olarak besin ya da takviye yoluyla almak gerek. Vegan tarzı benimsemiş kimselerin bu vitamini mutlaka takviye olarak alması gerekiyor. Zira B12 hayvansal proteinle aldığımız bir vitamin.
B12 vitamininin vücuda girişi yani emilimi midede salgılanan intrensek faktör sayesinde olur. Bazen gastrit benzeri bir tablo ile seyreden durumlarda bu faktörde de bir eksiklik olur. Bu kişiler B12 vitamininden zengin gıdalarla beslense bile B12 vitamini emilemez. Benzer durum ameliyatla midesi çıkartılanlarda ya da mide küçültme ameliyatı geçirenlerde de görülür. Bu hastalara belirli aralıklarda B12 vitamini iğne ile kas içi
Bugün sıra B vitaminlerinden B9 yani folik asitte. B9 vitamini de diğer kardeşleriyle benzer özellikleri taşır. Suda erir vücutta birikmez. Diğer adı folik asittir. Suda çözündüğü için kaynar suda pişirilen besinlerde bu suyu dökersek vitaminin büyük bir kısmını da kaybetmiş oluruz. Bu nedenle mümkünse buharda ya da fırında az bir su ile pişirip suyunu da tüketmekte fayda vardır. Gelin folik asitin faydalı özellikleri nelermiş bir göz atalım.
DNA sentezinde rol alır
B9 vitamininin önemli bir görevi DNA üretiminde gerekli olan pürin ve timin aminoasitlerinin sentezidir. Genetik talimatlarımızı taşıyan DNA’nın replikasyonu yani yenilenmesi için gereklidir.
Sinir hücrelerinin iletişimi
Proteinlerin yapı taşı olan aminoasitlerin metabolizmasında rol oynar. Farklı aminoasitlerin birbirine dönüşümünde ve aminoasitlerden önemli bazı maddelerin üretilmesinde koenzim olarak görev yapar. Örneğin bu sayede histidinden glutamik asit oluşur. Glutamik asit sinir hücreleri arasında iletişimi sağlayan önemli bir
Sırayla bahsettiğim B vitamini ailesinde şimdi sıra B7 vitamininde. Bu vitaminin diğer adı Biotindir. Saçı dökülen ya da saç telindeki zayıflıktan şikâyet eden herkes bu vitamini biotin adıyla tanır. Gelin bu vitaminin eksikliği neden olabilir başka ne işlere yarar ve nelerde var bir göz atalım.
Eksikliğinin sebepleri
Aslında bu vitamin pek çok gıdada doğal olarak bulunuyor. Hatta bağırsaktaki bazı bakteriler tarafından da az miktarda üretilebiliyor. Bu nedenle eksikliği pek sık değil. Ancak bazı durumlarda emilimi azalabiliyor. Örneğin, epilepsi ilaçları ve antibiyotikler biotinin emilimini azaltabiliyor. Antibiyotikler aynı zamanda bağırsak florasını da bozarak biotin sentezleyen faydalı bakterilerin işine de mâni olur. Ülseratif kolit, Chron gibi kronik yangılı bağırsak hastalıklarında biotin emilimi bozulur. Kilo vermek amacıyla ya da başka bir sebeple yapılan sıkı diyetler, tek tip beslenme şekli, yoğun alkol ve sigara kullanımı da biotin eksikliğine yol açar. Ayrıca biotinaz enzim eksikliğinde de biotinin geri emiliminde bir eksiklik olabilir.
Faydaları
Biotinin aynı ailedeki diğer kardeşleri gibi
B6 vitamininin diğer adı pridoksindir. Vücudumuzda birçok işe yarayan bu vitaminin işini rahatça görebilmesi için B vitamini ailesindeki kardeşlerinden biri olan B2 vitaminine ve magnezyum mineraline ihtiyacı vardır.
Ailedeki diğer kardeşleri gibi suda erir ve depolanamaz. Dolayısıyla her gün belirli miktarda besinlerle ya da takviye olarak alınması gerekir. Gelin B6 vitamininin faydaları nelermiş bir göz atalım.
Anemi yani kansızlığa faydası vardır. Kan hücrelerinin özellikle de hemoglobininin oluşumunu destekler. Kalp damar sistemine faydaları vardır. Yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol hastalarında, kalp damar hastalığı riskini düşürmede faydalıdır. Meşhur kardeşi B12 vitamininin emilmesine yani vücuda kazandırılmasına yardımcı oluyor. Ayrıca magnezyum ve çinko minerallerinin de görevine katkıda bulunur.
Depresyonla mücadelede, stresi azaltmada faydalıdır. Uykuya geçişi kolaylaştırır. Alzheimer riskini azaltır. Kadınlarda regl öncesi (PMS) premenstruel sendromu rahat geçirmede yardımcı olur.
Protein metabolizmasında yardımcı olur. Bağışıklığı yükseltir, hastalıklara