İzmir iş dünyası ‘AKP’ dedi

15 Haziran 2011

Kentin önde gelen işdünyası temsilcileriyle tek tek konuşmadım. Seçimlerde kime oy attıkları onların özeli.
Yine de bu kentin işdünyasının en az yüzde 75’inin AKP’den yana olduğunu söyleyebilirim. “İşdünyası sistemden besleniyor, elbette iktidar gücünden yana olacaklar” deyip kestirip atmak da mümkün tabii. Bu doğru ancak tek doğru değil...
Öncelikle Türkiye’nin konjonktürü artık AKP’yi sağda alternatifsiz hale getirdi.
AKP’nin ‘merkez sağ’ı temsil etmediğini savunanlar, ‘merkez sağ’ın tanımının değişmekte olduğunu göremedi. Alternatifsiz kalan merkez sağ, birkaç yıldır AKP’nin çizdiği sınırlarla yeniden şekilleniyor.
Doğası gereği istikrarı merkez sağla bütünleşik gören işdünyası da AKP’ye karşı tereddütlerini bir kenara bırakmaya razı oldu. Öyle ki, diğer kentlere göre daha derin bir “Rejim nereye gidiyor” sorgulaması olan İki bakanla verilen güvence AKP’ye kayışta işe yaradı.
AKP’nin iki Bakan’ın ağzından “Gelecek ve bereket!” için “Rejim sorunumuz yok, tek hedefimiz dev projelerle İzmir’in ticaretini parlatmak” mesajı dahi işdünyasına yetti.
Sekiz yıllık iktidar döneminde “Bugüne kadar İzmir için neden birkaç çalışmayla yetinildi, hiçbir özel proje

Yazının Devamı

AKP Yıldırım gibi yağdı şimşek CHP’de çaktı

13 Haziran 2011

Başbakan İzmir mitinginde açık açık söylemişti. 12 haziran akşamı kulağım İzmir’de olacak diye. Yüzde 50’ye yaklaşan sonuç bile İzmir’in ikinci bölgesi kadar sevindirememiştir Başbakan’ı. AKP, İzmir’e özellikle 2. bölgeden sızdı. Ak Parti, ne İstanbul ne Ankara’ya İzmir kadar ağırlık vermedi. İzmir kadar bastırmadı.
Projeler bombardımana dönüştü, harcamalara sınır gelmedi, gazete ilanı, bilboardlar, mektuplar her araç çekinmeden kullanıldı. CHP bile bu kadarını beklemiyordu, rekabete ayak uydurmakta güçlük çekti, birçok salvoyu karşılamadı, hatta sonunda sinirler koptu, birbirine yüklenmeye başladı.
İktidar partisi Türkiye bir yana İzmir bir yana dedirten bir seçim süreci yaşattı.
Ak parti için, Doğu’da uğraşılması gereken politika kadar, önünün kesilmesi gereken bir gidişat da İzmir’de vardı.
AK Parti’ye bu seçimde gücü özellikle Bakan Binali Yıldırım’ın stratejisi kazandırdı. Yıldırım bir yandan kentin ihtiyacı olan projeleri somut fizibilitelere döktü öte yandan kentin kırmızı çizgileriyle derdi olmadıklarını anlatan bir politika izledi.
AK Parti’nin İzmir’de istediği sonucu alamasa da hayal kırıklığı yaşamaması ve İzmir’in EXPO adaylığı Kültür ve Turizm Bakanı

Yazının Devamı

Katılım oranı ‘83‘teki gibi olsun

12 Haziran 2011

Eski zamanlarda atları gemilere yüklemişler. Uzun bir yolculuk yapılacak. Yemler sınırlı. Kaptan seyisi yanına çağırarak, “Bak Reis her gün atlara yem vermeden önce borazan çalacaksın” demiş. Seyis şaşkın, kaptan kafayı yedi herhalde diye düşünmüş ama kaptanın dediğini de yapmak zorunda kalmış.
Üç gün, beş gün. Önce borazan çalınıyor ardından yemler veriliyor. Ancak seyis bir gün ağlamaklı gelmiş, ‘Kaptan yem bitti ne yapacağız’ demiş. Üzülme demiş kaptan, ‘Yol bitinceye kadar her gün borozan çal.’
* * *
Seçimler bugün bitiyor. İzmir’in seçimleri proje savaşına dönerken, başımız da hayli döndü.
Sanırsınız “Suddenly One Day” filmi. Yarın her şey yıkılıp bir ayda yeni bir şehir kurulacak. Çoğu aday hızını alamadı, neredeyse evlerini de vaad edeceklerdi.
Şimdi o kadar çok proje duyduk ki, uzun süre bu hayal ile yaşamaya hazırız.
Çoğu fizibilitelerinin netleşmesi bile yıllar alacak. Olsun, nasılsa borozan sesi misali, projeler başlamasada da uzun süre akıllarda kalacak.

Yazının Devamı

Artık İtalyanlar ayağımıza geliyor

10 Haziran 2011

Önceki gün, Türk İtalyan İş Konseyi, “İtalya ile İş Yapma
Semineri”ni İzmir’de gerçekleştirdi. Konseyin Yürütme Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, son iki yılda Türkiye’deki İtalyan yatırımlarında önemli
artış olduğunu anlattı.
Son iki yılda artış, yaklaşık dört yıl öncesini aklıma getirdi.
* * *
Türk-İtalyan Ticaret Odası’nın o zamanki başkanı ile bir haber çalışması için İstanbul’da buluşacaktık. Yarım saatten fazla bir açıklama olmadan bekledim. Belki de ters gününe rast geldiğimden midir nedir, hiç alışkın olmadığım bir İtalyan profili karşımdaydı.
O günlerde KOSGEB’in Türk KOBİ’lerini yabancılarla eşleştirme projesi vardı. İtalyanlarla Türk KOBİ’ler bu kapsamda işbirliği yapabilir mi diye basit bir soru sordum.

Yazının Devamı

Üzerinde İzmir’e olan güven vardı

9 Haziran 2011

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin çevre ve iklim politikalarını İzmir’de açıklamayı tercih etmesinin tek nedeni yalnızca İzmir’in maviliği, yeşilliği değildi. Kılıçdaroğlu’nun, söylemediği ancak hissedilen bir mesajı daha vardı. Kendisine dayatılanı değil, içselleştirdiğini kabul eden ve hatta bugüne kadar birçok baskıya rağmen birçok projeyi de tüm gözboyayan renkli yanlarına rağmen kabul etmeyen İzmir’e “Çevreye gerçekten değer veriyorsanız, AK Parti’nin proje bombardımanına dönüşen İzmir startejisinin de önüne geçersiniz.” mesajı Kılıçdaroğlu’nun cümlelerinde gizliydi.

Sağduyulu bir hal içerisindeydi
CHP Genel Başkanının üzerinde, “Gelin ‘35 İzmir 35 proje’si ile ranta dayalı proje geliştirme sürecine İzmir’i teslim etmeyin, kentin yeşilliğini doğallığını, Ege’nin havasını koruyarak gelişin” anlayışının, AK Parti’nin proje bombardımanına yönelik en iyi zırh olacağına inanan bir hali vardı. Kılıçdaroğlu, son zamanlarda AK Parti’nin iki Bakanlı, genel seçimleri yerel seçimlere dönüştüren anlayışına karşı heyecanlandığı sezilen il yönetiminin tersine, İzmir’e sağduyulu bir güven içerisindeydi.

Hayali projeler işe yaramaz
“Hayali projeler, gerçekçi

Yazının Devamı

Egeli işadamları Yunanistan’da iş peşinde..

8 Haziran 2011

‘İŞ peşinde’ deyimi aman yanlış anlaşılmasın, Egeli işadamları Yunanistan’da gerçekten iş peşinde.
Yunan adaları adeta ticari abluka altında. Haftasonu tatilleri, artık bu ülkeye yapılıyor. Haftasonu tatili gibi görünen Cumartesi- Pazar ziyaretlerine artık, Pazartesileri de ekleniyor. Genellikle tatil havasında sektörlerinin Yunanlı temsilcileriyle bir araya gelen işdünyası, ‘Ne yapılabilir’in fotoğrafını çekiyor.
Ekonomisi yeniden durma noktasına gelen Atina, geçen yılki büyük kurtarma yardımına karşın, kamu borcu batağına daha da saplanmış halde..
Ancak bu durum Egeli işadamlarını şimdilik korkutmuyor.
Aksine, Avrupalı Maliye bakanları, yeni kredi için Atina’nın en az 50 milyar euroluk özelleştirme yapması gerektiğini söylemesi de Türk firmalarının bu ülkeye ilgisini yoğunlaştırdı.
* * *
Ve herşeyden önce Yunanistan bir ithalat ülkesi. Yaklaşık 20 milyar dolar ihracatına karşılık, yaklaşık 64 milyar dolarlık ithalatı var ki, krize rağmen ithalat hız kesmiyor.

Yazının Devamı

“EVET, BİZİM İÇİN İSTİKRAR ÇOK ŞEY DEMEK”

5 Haziran 2011

Bugünlerde bana sıkça ‘İşdünyası siyasete yönelik ne düşünüyor, hangi partiye daha yakın’ diye soruluyor.
İzmir, bu seçimlerin de rövanş kenti.
İktidar ve muhalefet hiç olmadığı kadar İzmir için bastırıyor. AKP iki Bakanla birlikte, Türkiye ihracatının dörtte biri kadar bir bütçeyi, 25 milyar doları bu kent için kullanacağını açıkladı. CHP, tutukluluğu ile siyasetin tıkanma noktalarından birini işaret eden gazeteci adayları Mustafa Balbay simgeli, genel siyaset söylemli politikayı tercih ediyor.
Seçimlere 10 gün kala, kentin önemli dinamolarından işdünyası için tahmin yürütmek yerine, kentin işdünyasının yeni kuşak temsilcilerinden Bülent Akgerman’a ne düşündüklerini sormak daha doğru geldi.
İşdünyasının köklü ailelerinden birine mensup olmasına karşın ‘aman renk vermeyelim’ gibi bir tarza sahip olmaması ve yuvarlak ifadelere kaçmayan cesareti ile Akgerman’ın analizi, seçim öncesi işdünyasının eğilimlerini az çok ortaya koyan bir tablo oluşturabilirdi, öyle de oldu.

* Siz işdünyası için, ‘İstikrar herşey mi’ demek ? Başka kaygılar istikrar adına yok sayılabilir mi?

Yazının Devamı

‘Endişeli SBS’li’

3 Haziran 2011

Öyle denk geldi ve biz ailece SBS çukuruna yarın üçüncü kez düşüyoruz.
Ülkede ilk olarak Seviye Belirleme Sınavı (SBS) yapılmasına karar verildiğinde oğlum ilkokulu bitirmişti ve Milli Eğitim Bakanlığı da dahil, okuyacağı eğitim yılının sonunda nasıl bir sınava gireceğini kimse bilmiyordu.
Biz de, bu sınavın geçmişte orta üçte uygulanan OKS sınavından farkının ne olacağını anlamaya çalışıyorduk. Görünen fark, eskiden bu sınav orta üçüncü sınıfta (şimdiki 8. sınıf) bir kez uygulanırken, şimdi 6., 7.. ve 8. sınıfta da uygulanacaktı.
Bizim kuşağın okuduğu dönemlerde, özel okul kavramı lise de başlıyor, maddi durumu iyi olan aileler çocuklarını liseden itibaren özel okula veriyordu.
Bizler eğtimimizi tamamlarken, gözümüzün önünde yüzde yüz değişen bir sistem vardı ve özel okul kavramı ilköğretime kadar inmişti.
Ama biz ailece kararlıydık, çocuğumuz, inandığımız şekilde ‘Eğitimde eşitlik’ prensibiyle büyüyecekti.
İlkokulda başardık, ortaokul da böyle olacaktı derken, SBS çıktı.

Yazının Devamı