Cuma günü öğlen saatlerinden itibaren Askeri Şura’ya yönelik anlaşmazlıkların sinyalleri önümüze geldi, akşamüstü de şok istifaların haberi... İstifaların, İMKB kapandıktan sonra açıklanması, piyasalarda belirgin bir dengesizliği önledi. Haberlerin ardından dolar fiyatı yalnızca üç kuruşluk bir etki ile 1,67 seviyesinden 1.6970’e yükseldi. Ancak Cumhuriyet tarihinde bir ilk olan istifaların asıl etkisi için gözler Pazartesi sabahında.
Piyasalar bu şok gelişimi nasıl karşılayacak ?
Dövizde ani sıçrayışlar gündeme gelebilir, dolar 2 TL bandına yaklaşabilir mi ?
* * *
Öncelikle şunu belirtelim, bu durumu tam olarak öngörmek mümkün değil. Ancak genel olarak şunları söylemek mümkün; Eğer yarına bir başka değişim gerçekleşmez, Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel, Genelkurmay Başkanlığı’na sorunsuz atanırsa, yabancıların etkisi altındaki Türk mali piyasasında sarsıntı beklenmiyor.
Elbette gelişmeler, yabancı piyasa aktörlerinin bu durumu ne kadar kriz olarak algıladıklarına bağlı. Özellikle hisse senedi piyasası neredeyse yabancıların elinde.
Ancak şöyle bir ayrım açmak da gerekiyor; Necdet Özel de isitfa etseydi, mali bir krizden söz etmek mümkün olabilirdi.
Denizle sürekli haşır neşir olmama rağmen nedense, Pasaport’tan her vapura binişte, ‘Bir gün vapur batar mı’ diye içimden geçerdi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şehir hatları yolcu vapurlarından İhsan Alyanak’ın deniz fenerine çarparak batmasından sonra bir süre benim gibi düşünenlerin sayısı artacaktır.
Ne de olsa 300 yolcu büyük bir hayati tehlike geçirdi.
Kazanın ardından, yeni vapur ve katamanların alınmasının neden bu kadar geciktiği, eski vapurlarla taşımanın ne kadar doğru olduğu tartışılmaya devam ediliyor.
Başkan Kocaoğlu bu konuda 2007’den bu yana aldıkları kararları, yaşadıkları süreci anlattı, bürokrasiye nasıl takıldıklarını aktardı.
Ancak bu tartışmalara, Büyükşehir Belediyesi eski Başkanlarından Dr. Burhan Özfatura farklı yaklaştı.
Özfatura arayarak, “Neden körfezde yolcu taşımacılığını Belediye yapıyor? Koşullar oluşturulsun özel sektör bu işi başarıyla yapar” dedi.
Yıllardır, İzmir Körfezi’nin daha akıllıca kullanımını arzu ederiz. Nostaljik vapurların yanı sıra yeni katamaranlar, hızlı yolcu gemileriyle İzmir körfezinin dört yanına gitmek en büyük arzularımızdan birisi...
İzmir’in dört yanına yüzer iskeleler koy.., Güzelbahçe’den Bostanlı’ya getir halkı, Bayraklı’dan Urla’ya gidilsin, İnciraltı’ndan Karşıyaka’ya geçilsin...
Körfezin içerisinde kenti de tanıtan, Avrupa’da sık rastladığımız seyahat tekneleri de olsun, şehir dışından gelen misafirlere kenti körfezden gezdirelim. Bir iskelede yemek yerken vapurla bir başka iskeleye gidilsin, tatlılar, dondurmalar orada yenilsin.
İstanbul’da böyle yapmıyor muyuz ? Sarıyer’de böreğimizi yedikten sonra atlıyor vapura Kanlıca’ya gitmiyor, oradan adalara geçmiyor muyuz ?
İzmir’de en az 20 yıldır bunu konuşuyor, bunu istiyoruz. İşin trajik yanı, kentteki çoğu yetkili de bu isteği sık dile getiriyor.
En son, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’ndan bir açıklama gelmişti. 2013 yılına kadar 15 adet yolcu gemisi ile 2 adet arabalı vapur alınacak, iskeleler yenilenecekti. Vapur kazasıyla fark ettik ki orada da teknik bir soruna takılmışız.
Bekliyoruz ama nedir bu kadar zor olan
Ülkenin güçlü kuruluşlarından Kale Grubu, daha çok inşaat sektöründeki gücü ve özellikle seramik markası Kalebodur’la tanınır. Kurucu İbrahim Bodur; Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, İzzet Özilhan ekolü olarak anılan duayen sanayiciler arasındadır.
Gazeteciliğe ilk başladığım dönemlerde hatırlıyorum, bu büyük kuruluşun başına ileride kimin geleceği bir süre tartışılmıştı. Çünkü İbrahim Bodur’un tek çocuğu vardı ve o da kızdı.
Kardeş ve yeğenler olmadan bir kız çocuğu, bu işlerin üstesinden zor gelirdi...
Yıllardır bir türlü denk gelmiyor, yaz tatillerim ancak yazın sonuna yetişiyordu. Bu yıl şeytanın bacağı kırıldı ve uzun yıllar sonra ilk kez tatilimi Temmuz’un ilk günlerinde yapmayı başardım.
Son günlere kadar herşey iyiydi, yazlıkta eksik kalan işler tamamlandı, yapılması gereken organizasyonlar gerçekleştirildi, ikişer günlük farklı geziler derken son iki gün, hiçbirşey yapmadan dinlenmeye ayrılmıştı ki; kötü haber İzmir’deki eve uğrayan eşimin telefonuyla geldi.
* * *
Gayet yumuşak ses tonuyla soruyordu: “Dolapların içindeki kutuları etrafa telaşla dağıtmış olabilir misin”
Demek eve hırsız girmişti...
Üzülmeyim diye önce evde var olan eşyaları sıraladı, “Bilgisayarın, video, fotoğraf makinası hepsi burada hırsız yalnızca mücevher aramış”Yaz rehaveti, işin ciddiyetini anlamak zor oldu:
“Ne kadar şansız bir kadınım!, eve mücevher hırsızı girdi ve ben çığlık bile atamıyorum. Ya mücevher seven bir eşin olsaydı, aile bütçesi ne kadar sarsılmıştı...”
Begüm Doğulu, İzmirli bir işkadını. Tesadüflerle, farklı bir alanda tek başına başladığı işinde bugün ülkenin en büyük mega yat acentası olmayı başardı. Yılda yaklaşık 100 mega yat ağırlayan Doğulu, aynı zamanda kendi tersanesinde yat üreterek ihraç ediyor.
Genç kadının öyküsü de dikkat çekici... ‘68 yılında Karşıyaka’da doğan Doğulu, ailesinin isteği üzerine tiyatro eğitimini yarıda bırakarak Londra’da turizm okuyor. Net Holding’in kurucularından, ülkede ilk mavi turu gerçekleştiren babasının isteğini kırmadığı için daha sonra pişman olmadığını söylüyor Doğulu.
Londra’dan dönüşte tanıştığı, İngiliz yat firması sahibinin yanında yatçılığa başlıyor ve 1997 yılında yeterince birikim elde ettiğine inanarak, denizlerde kendi kanatlarıyla yol almaya karar veriyor.
Yeni Bakanlar Kurulu açıklandı, sürpriz, ‘sürpriz olmaması’ oldu.
Ustalık döneminde yalnızca altı yeni Bakan yeraldı.
İzmir, seçim döneminde, şehri iyi tanıyan iki Bakan’la şanslı olacak görünüyor. Bakanlar, kentin sokaklarını olmasa bile ana güzargahlarını, iş dünyasını ve sözü geçerlerini tanıyor artık.
Bana göre yeni kabineden İzmir için iki öncelikli sonuç, bir örtülü çıkar;
* * *
Bir; Alsancak limanı hızla büyürken, yeni bir kruvaziyer limanı, kentin merkezinde bir marinayla birlikte; düğümlenen trafiğe çözüm yaratabilecek Konak Tüneli ile Mürselpaşa‘ya bağlantı çalışmaları hemen başlar.
İki; İzmir’in EXPO 2020 adaylığında ipler tamamen Hükümet’e geçer. Adaylığı sırasında kentin dinamiklerini iyi tanıyan Ertuğrul Günay, geçen dönem yaşanan “Kurumlar arası üstünlük krizleri”ni de koz kullanıp, bu konuda tüm yetkiyi elinde tutma gayretinde olacaktır.
Son günlerde ekonomik gündemin ilk maddesini cari açık oluşturuyor.
Cari açığın yıl sonunda 80 milyar dolarlık rekor rakamlara ulaşacağı dile geldikçe, bu konuda bazı müdehalelerinin devreye gireceği beklentisi hakim.
Merkez Bankası’nın faiz kararı sonrasında ilk tepkiler olarak borsa düştü, faiz ve döviz yükseldi. Fakat kısa sürede borsanın toparlandığını ve faizlerin de geri çekilmeye başladığını gördük. Ama dövizde geri çekilme olmadı.
Dolar, çok önemli saydığımız 1.600’ler seviyesindeki direncini yukarı doğru kırıyor. Bu durum teknik olarak doların önümüzdeki kısa süre içinde 1.6880 seviyelerine kadar yükselebileceğini gösteriyor. Yani 1.70 seviyelerine yaklaşabilir.Bunu göreceğiz.
Ancak normal şartlarda, faizlerin düşük kalması iç talebi körüklüyor olsa da, kurların yukarı yönlü hareket etmesine izin verilirse, cari açık yavaş yavaş azalacaktır. Tüm bunlar gözönüne alınınca, işdünyasında yeniden kurun yükseleceği konuşulmaya başlandı. Hatta karşılaştığım finans uzmanlarının dolar fiyatının 2 TL bandına oturmasının sürpriz olmayacağını belirtmeleri üzerine, Ege işdünyasının bazı temsilcileriyle konuştum.
Onlara göre bu yüksek bant, sürpriz hatta kabus olur.
*