Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü kentsel dönüşüm için çoktan harekete geçmiş bile. 102 mahallede 313 bin riskli konut belirleyen Bakanlık bu konutların fotoğrafını da çekti. İzmir’de 10 yıl içinde 25 milyar TL’lik dev bir ekonomik hareketlilik doğması bekleniyor
Ekonomide resesyon yani durgunluğun öncelikli şırıngaları vardır. O şırıngaları enjekte ederseniz, hasta rahat hareket etmeye başlar. Bazı şırıngalar hem ağrıyı geçirir hem tedavi eder. İnşaat sektörü böyledir. Çarpan etkisiyle birçok sektörü de hareketlendirir.
Bu şırıngayı kullanmak yanlış olmasa da, dozu çoook önemlidir. Örneğin, Amerika’yı bile duvara toslatan “Mortgage” kredileri de dozu ekonomiyi komaya sokan bir şırınga oldu.
Türkiye TOKİ eliyle bu şırıngayı iyi kullanıyor. Son zamanlarda üretim ve yabancı yatırımlarda istenilen hareket sağlanamayınca doz bir birim daha yükseldi. Eskiden konutlar yapılırken, şimdi devasa kentsel dönüşüm projeleri kapıda. Hükümetin, kentsel dönüşümün başlatılacağı üç kentten biri olarak seçtiği İzmir’de ise bu projeler kapıdan içeriye girmeye başladı.
Şimdilik çalışmalar üç aşamada yürüyor.
İzmir işdünyasına yönveren isimlerden EBSO Başkanı Ender Yorgancılar ve oğlu Murat’la biraradayız. Baba, Sanayi Odası Başkanı olunca kuşak farkları konularına kolay gelemesek de Ender Bey oğlundan beklentisini özetliyor: ”Hayatta hiç sevmediğim şey, ‘yuvarlanıp gitmek” deyimi, gençlerin hedefi yüksek tutmalarını tercih ederim”
İşdünyası ve İzmir kamuoyu Ender Yorgancılar’ yakın tanısa da oğlu Murat bir o kadar gözlerden uzak.
Murat Bey’le konuşunca karşınıza ‘babasını model alan ama kendi ilkelerini de ona kabul ettiren’ genç bir adam portresi çıkıyor.
Baba oğula, yaşama bakışları, benzerlikleri, Ender Bey’in iş hayatını emanet edeceği tek çocuğu Murat Bey’e tavsiyelerini almak için İzeltaş’a geldik ama doğrusu bu konulara da zor geldik. Sonuçta Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı ile görüşünce, ekonomiden, sanayiden söz etmeden geçemiyorsunuz.
Tabii bir de son yaşanan EXPO Yürütme Komitesi’ndeki gelişmelerden. Malumunuz, Komite Başkanı Mahmut Özgener’le birlikte, EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli de istifa etmiş, İzmir sarsıntılı günler geçirmişti. Yorgancılar rica etmeyi unutmadı; “EXPO konusuna fazla girmeyelim” Dedim ki,
Alışkanlığımızdır genellikle bir konunun ne kadar önemli olduğunu anlayabilmek için karşımızda görmek, emin olmak isteriz. Fabrikalar, açılışlar hemen umut verir ama özellikle teknoloji dünyasındaki gelişmeler ancak hayatımıza girince dikkatimizi çeker.
Örneği çok...
Biz en iyisi son yaşadığımızdan başlayalım.
Dün önemli bir gelişme kamuoyuna açıklandı. İzmir Yüksek Teknoloji Enistitüsü’nde (İYTE) Türkiye’nin ilk “girişimci inovasyon merkezi” kuruldu.
Konu hakikatten çok önemli. Bugüne kadar çeşitli projelere hibe destekleriyle tanınan İzmir Kalkınma Ajansı ilk kez ‘Güdümlü Destek’ verdi.
* * *
Güdümlü desteğin yasalardaki tanımı şu; “Bölgede girişimcilik ve yenilikçilik kapasitesini geliştirecek nitelikte konulara doğrudan mali ve teknik destek sağlanmalı.”
Alsancak Kruvaziyer Limanı kapsamında yapılması planlanan Alışveriş Merkezi (AVM) projesi daha baştan kıyamet kopardı.
İzmir’in merkezine 96 bin metrekareyle, Türkiye’nin en büyük AVM’sini kurma projesinin yankıları hala sürüyor. Bu konu sonuca ulaşıncaya kadar daha çok tartışılacak gibi gözüküyor. Kamuoyunun büyük kısmı buraya AVM yapılmasını istemiyor.
Liman AVM tartışıladursun, İzmir’e yeni ve çok tartışılacak AVM’ler de geliyor.
Özel sektörün başlattığı birkaç AVM yatırımını söylemiyorum.
Yine kamu eliyle, devlet arazisinde, yap-işlet-devret modeliyle ihale edilecek yeni AVM’lerden söz ediyorum.
Kamu AVM’ler!...
Kamu kurumlarına ait kent merkezindeki, devasa yeni alanlar için Özelleştirme İdaresi harekete geçti.
Bu hafta “Kuşaktan Kuşağa dizisine iki farklı portreyle devm ediyoruz. Bir amca ve yeğen. Yeğen Dologh, “İşimi ve İzmir’i sevmeyi amcamdan öğrendim” diyor...
Bir amca ve yeğenle birlikteyiz. Amca’yı İzmir’de tanımayan çok az, Deniz Ticaret Odası İzmir Şube Başkanı Geza Dologh yeğen ise Türk zeytinyağ sektörünün en köklü ve güçlü kuruluşu Kristal’in Genel Müdürü Christopher Dologh.
Geza Dologh, ağabeyi Bence Dologh’u erken kaybettikleri için belki de Christopher’ı oğlu gibi görüyor. Christopher zeytinyağının dışında bir tekstil şirketin ortağı ayrıca Şahap Demirağ’la birlikte Cafe Plaza’yı işletiyor.
Biz onlarla geleceği ilişkilerini, birbirlerinden nasıl etkilendiklerini öğrnenmek için biraraya geliyoruz ama onların ardında öyle bir geçmiş var ki, “Geza Dologh” anlattıkça dalıp gidiyoruz. Dologh Ailesi’nin Türkiye’ye gelişi oldukça enterasan.
Euro Bölgesi’nden nihayet son zamanlarda biraz daha olumlu haberler aklamaya başladı. Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) 25 baz puan indirimli faiz kararı ile Yunanistan, İspanya ve İtalya’ya yönelik endişeler kısa süreliğine de olsa azalacak. Beklenenden büyük adım atıldı ve bu durumun euro/dolar paritesinde gevşemelere yol açacağı açık.
Kısa vadede doların 1.7710-1.7750 TL bandında seyretmesi olasılıklı.
Ancak faiz indiriminin yaratacağı bu düşüşe aldanmamak gerektiği konusunda ciddi uyarılar var.
Doların uzun vadede 1.8770 ve 1.9080 TL seviyelerini test edebileceği yönündeki öngörüler ağırlık kazanıyor.
Geçtiğimiz günlerde 1.7880 destek seviyesinden alımların etkili olması; uzun vadede paritenin yükselen trendini onaylıyor.
Dolar/TL paritesinin izleyeceği yön gerek cari açık, gerek dış ticaret ve gerekse enflasyon için kritik önem taşıyor.
Türkiye’nin ve İzmir’in farklı gündem maddeleri arasında çoğu zaman kaybolsak da özellikle yüklü bir döviz borcunu üzerinde taşıyan Türk özel sektörü için para piyasalarında yine iniş çıkışlı günler bizi bekliyor.
Türkiye genelinde açıklanan ihracat rakamlarında belirgin bir artış var. Bu artışta Egeli sanayiciler katkısını yükseltti. Egeliler, Türkiye geneli ihracatın neredeyse üç katı bir artışa imza attı.
Yaz aylarında ve Avrupa’daki krize rağmen ihracatta yaşanan artış büyümenin bir anlamda seyir değiştirdiğini gösteriyor. Seyri değiştiren öncelikli etken elbette döviz kurlarında yaşanan yükselme oldu.
Sanayi kesimi, artışı gerçekçi bir kur politikasının sonucu olarak görüyor.
Kimi kesim ise bu artış eğilimini Türkiye’nin önündeki büyük risk olan cari açığın azaltılmasına yönelik politikalara bağlıyor. Ancak bunu söylemek için henüz erken. Sektörel teşviklerin yoğunlaştırılmasına karşın Türkiye’de yeterli bir yatırım ortamından söz etmek hala zor.
Bir süredir ülkenin üretimden, sanayi büyümesinden uzaklaşarak kredilerle büyüme ile ulaşım, yapı ve inşaat sektörünü dinamo alarak ekonomiyi tetikleme çabaları günü idare etse de gelecek risklerini yükseltiyordu. Henüz bu riskler hala kapıda ve 2012’nin ilk çeyreğinde yaşanan yüzde 2,7’lik düşük büyüme hızı gerçeği de hala karşımızda.
Öncelikle söylemeliyim ki, İzmir işdünyasının etkin isimlerinden Feridun Yeşilyurt’la söyleşi yapmak herşeyden önce keyif. Müthiş nazik biri ve dinleyeni etkileyen bir vizyonu var.
Şıklık, tasarıma olan ilgisi ise yaratılışının bir parçası gibi duruyor. Başardıkları da beni doğruluyor.
Malatya’dan İzmir’e gelerek tek başına kurduğu FY Mobilya bugün sektörün tarz yaratan öncülerinden.
Herşeyin çok iyi gitmediği zamanlarda dahi ‘farklı olanın peşinden giden’ Yeşilyurt, bugünlerde yeni bir adımın başlangıcında.
Bayyurtlar Mermer’le Türkiye’nin ilk tasarım&dekorasyon merkezini İzmir’de hayata geçirmek üzereler. Alsancak’ta Gönen Otomotiv’in eski yerinde 22 firmanın katılımıyla Decozone’u kurdular. Buraya gelenler evin tüm dekorasyonunu tek yerden seçerek uygulatabilecek.
Biz Feridun Yeşilyurt ve büyük oğlu Onur’la hayatı, baba oğul ilişkilerini ve hedeflerini konuşmak için biraraya geldiğimizde “Decozone” sürpriziyle karşılaşınca ister istemez sorular oraya yöneldi.
Sizi çok büyük bir mekanda, yeni bir oluşumun içinde görüyorum...