İzmir işdünyasına yönveren isimlerden EBSO Başkanı Ender Yorgancılar ve oğlu Murat’la biraradayız. Baba, Sanayi Odası Başkanı olunca kuşak farkları konularına kolay gelemesek de Ender Bey oğlundan beklentisini özetliyor: ”Hayatta hiç sevmediğim şey, ‘yuvarlanıp gitmek” deyimi, gençlerin hedefi yüksek tutmalarını tercih ederim”
İşdünyası ve İzmir kamuoyu Ender Yorgancılar’ yakın tanısa da oğlu Murat bir o kadar gözlerden uzak.
Murat Bey’le konuşunca karşınıza ‘babasını model alan ama kendi ilkelerini de ona kabul ettiren’ genç bir adam portresi çıkıyor.
Baba oğula, yaşama bakışları, benzerlikleri, Ender Bey’in iş hayatını emanet edeceği tek çocuğu Murat Bey’e tavsiyelerini almak için İzeltaş’a geldik ama doğrusu bu konulara da zor geldik. Sonuçta Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı ile görüşünce, ekonomiden, sanayiden söz etmeden geçemiyorsunuz.
Tabii bir de son yaşanan EXPO Yürütme Komitesi’ndeki gelişmelerden. Malumunuz, Komite Başkanı Mahmut Özgener’le birlikte, EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli de istifa etmiş, İzmir sarsıntılı günler geçirmişti. Yorgancılar rica etmeyi unutmadı; “EXPO konusuna fazla girmeyelim” Dedim ki, röportaj bu, belli mi olur soruların nereye gideceği....
Nitekim oralara kadar gitti!!!!
Ama röportajdan önce, tanık olduğum bir konuda Yorgancılar’ın hakkını vermem gerekiyor. Neredeyse 15 yıldır EBSO’yu izliyorum ancak ilk kez İzmir’e dair rakamlarla konuşan yani ‘sözün ötesine geçen Başkan’ Yorgancılar oldu.
Evet artık sorularımıza geçebiliriz...
Murat Bey’e işhayatına nasıl başladığını sormadan önce size sorayım. Ender Bey, siz hangi koşullarda işyaşamınıza başlamıştınız?
Tam olarak üniversitede okurken başladım. Mecburdum çünkü babam çalışmadığım zaman harçlık vermiyordu, o konuda çok katıydı. 1974’de ise bir fiil sorumluluk aldım. Evlendiğimde ayın 2 haftası dışarıda kalırdım, bir hafta Uşak bir hafta Çanakkale’ye gider pazarı genişletmeye çalışırdım. Daha sonra kardeşlerim devreye girdi. Üretime geçerek, 90’lı yıllarda işi İstanbul’a taşıdık. ısıcam, dekorotif cam fabrikaları kurduk, kardeşlerim Semavi ve Gülfem cam fabrikalarının başına geçti. İzeltaş 1968’de kurulduğunda babam kurucuları arasındaydı. Özellikle son 10 yılda hızlı büyüdük.
Önce başka yerde çalışsın istedim
Siz daha çok el aletleri üretimi yapan İzeltaş’tasınız...
Camda da 500 kişiye istihdam sağlayan bir kurum haline geldik. Önümüzdeki günlerde Bolu’da yeni bir fabrika açıyoruz. Murat da üniversiteyi bitirince amcasının yanında, camda çalışmayı tercih etti. Ben ise sürekli İzeltaş’ta bulunuyorum.
Benim ilk röportaj yaptığım insanlardan biri de babanız İsmet Bey’dir, hayli neşeli ve eğlenceyi seven birisi. Siz pek babanıza benzemiyorsunuz...
-. Babam eğlensin gezsin çok sever, doğrusu ben onun kadar eğlenceli değilim. Murat’a tavsiyem ikimizin de iyi yanlarını alması...
İşhayatında babanızla aranızda hissettiğiniz belirgin kuşak farkı neydi?
Doğrusu babam çok konuşmazdı, bize hiç ‘ne yapıyorsunuz’ demedi, biz bir şey sorarsak ona cevap verirdi. Belki de bizim en büyük avantajımız buydu, sürekli karışan bir baba beni işten soğutabilirdi.
Sanayiciler sonraki kuşak her birimde çalışsın işi öyle kavrasın ister, sizin de Murat Bey’den böyle bir isteğinizoldu mu ?
Babam bana karışmadığı için ben de mümkün olduğu kadar ona karışmadım. Murat 1980 doğumlu, koleji bitirdikten sonra İstanbul da siyaset bilimi okumak istedi, karşı çıkmadık. Sonra master yaptı ve bana gelerek ‘nerede çalışacağım’ diye sordu. İşte o zaman karıştım. “Gazetede insan kaynakları bölümünü aç, müraacat et seni neresi kabul edecek bir görelim” dedim. Üç yerden kabul geldi, tecrübe edindikten sonra çağırdık, İstanbul’da cam fabrikasında göreve başladı.
Yine işleri yüklenmeye bir şekilde zorlamışsınız aslında...
Yaş geçince onlar da sorumlulukları daha iyi görebiliyor.
İş hayatında Murat Bey’in mutlaka yapmasını istediğiniz ne var?
Yaşayarak gördüm ki yalnızca hedefleri olan insanlar başarabilir. Bizim Türk toplumunda yuvarlanıp gitme diye bir kavram var, ben bunu sevmiyorum. Murat’tan öncelikli isteğim bu; hedefi net ve büyük koysun.
Sizin hedefiniz nedir peki TOBB başkanlığı mı ?
Konuyu iyi bağladın ama şu anda TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’dur. Üzerinde konuşulması için erken, umarım Rıfat Bey devam eder.
Sağolun, biz cevabımızı aldık...
Yemek yapmayı öğretirken taktik veriyor
Ender Yorgancılar anlatıyor:
Murat’a yemek yapmayı ögretiyorum. O sırada işhayatıyla ilgili taktik veriyorum. Önemli olan şey aynı yemekteki gibi kıvamdır. Kıvamı kaçırdın mı iyi yemek pişiremezsin. Abartmış olmayım ama çok güzel yemek yaparım köftemiz, balığımız makarnamız, meşhurdur.
Nedir bu kıvam?
Birini söylemiştim önce hedef koymak sonra yolları çizmek. Bir de manevi lüksklere düşkün olmak. Yani etrafındakiler tarafından sevilmeye önem vermek. Çalışanlarına değer vermek ama disiplinli çalışmayı da elden bırakmamak.
Bir Ender daha var ailenin hayatında...
Gece ‘Haydi dede dondurma almaya gidelim’ diyor; kralı gelecek beni evden çıkartamaz ama hemen yola düşüyoruz.
İzmir geriye gitmedi
Yeni teşvik sisteminde İzmir hayal kırıklığı yaşadı ancak bu konu artık geçti, stratejik yatırımlara verilen avantajlarda idare edeceğiz. Peki İzmir’deki OSB’lerin durumundan memnun musunuz ?
Hayır değilim. Tabii İzmir’de önemli yatırımlarımız var. Petkim, ESBAŞ bölge için büyük şanslar. Yine de diğer OSB’leri dolu hale getirmek ve İzmir’in yüksek işsizlik oranını düşürmek benim, EBSO’nun öncelikli görevi.
Son yıllarda İzmir geriye gitti tartışmalarına katılıyor musunuz ?
Hayır, bunu söyleyenlerin karşısına rakamlarla çıkarım. Türkiye’nin toplanan vergisinin yüzde 10’u İzmir’den toplanıyor demek ki buradada bir takım şeyler yapılıyor.
EBSO Başkanısınız ve açık konuşan bir başkansınız. AB krizi, dünya konjonktürü sorunlarla doluyken, Türkiye’de ise sanki başka bir dünya var. İyimserlik özellikle aşılanıyor gibi, kendi işlerinizden örnek verir misiniz, istediğiniz kar’lara ulaşabiliryor musunuz ?
Benim birşeyleri iyi göstermek gibi amacım hiç olmadı. Aslında şöyle bir geçiş yaşıyoruz. Birkaç yıl öncesine kadar Türkiye ekonomisi döviz faiz oranlarıyla anlatılırken, bugün üretim, ithalat, ihracat rakamlarıyla konuşuyoruz. Ayrıca cari açık, işsizlik oranları da asıl hedefler haline gelmeye başladı ki, sağlıklı olan bu. Elbette sanayinin çok sorunu var. Ancak bir de hormonlu bir durum vardı. Son yıllarda biraz bundan kurtuluyoruz. Mecbur kaldık hepimiz düşük enflasyon, düşük kar ile para kazanmayı, teknolojiye yatırım yapmayı öğrendik. Sanayicilerin öyle eskisi gibi kar’ları yok ancak kökler derine sağlam gidiyor. Yine de girdi maliyetleri çok zorluyor.
EXPO’da sorunlar diyalogla aşılabilirdi
EXPO Yürütme Komitesi’nde bir yol kazası yaşandı ve üç kişi istifa ettiniz...
Tek kelime ile şansızlık. Keşke böyle olmasaydı ama bunun sebebi biz değiliz.
Bana sorunlar çözülemeyecek boyutta değildi gibi geliyor...
Evet haklısın, doğru diyaloglarla aşılabilirdi.
‘Yürütme Komitesi’nde hala olma ihtimaliniz e var mı?
Işınsu Hanım’la birlikte zaten ‘Yönlendirme Kurulu’ üyesiyiz. Yürütme Komitesi’nde ise Valimiz yerimize seçim yapmadı. Herhalde bu ay içinde yapacak, orada belli olur. Aslında daha kesin bitmiş bir şey de değil, Sayın Vali’nin takdirinde. Bu ay kararını vermesi lazım.
Uzlaşmacı yönünüzle tanınırsınız o yüzden özellikle sizin istifanız şaşırttı...
Kavga benim lügatımda hiç olmadı, bu işler kavga edilecek işler değil.
Sanki siz doğru zaman da devreye girseydiniz tüm bunlar yaşanmazdı?
Işınsu ile beraber devreye girmeye çalıştık. O yüzden içimiz rahat. Belki daha baştan karşılıklı diyalogla herşey aşılabilirdi, yalnız o kapı tam açılmadı.
Üç kişi birlikte mi dönmeli?
Bizim birbirimizle ilgili bir sorunumuz yoktu ki. O zaman sanki birinin diğerini istemediği gibi bir şey ortaya çıkar.
Peki EXPO’da yaşananlardan sonra ne hissediyorsunuz ?
- Kimseye hiçbir şekilde kızgın değilim. Sadece üzgünüm diyebilirim, çünkü yaşanan sorunları aşmanın İzmir’e de yararı olurdu.
İşhayatında babama benzemeye çalışıyorum
Murat Bey sanki başlardaa farklı bir yön çizmek istemişsiniz, niye isyaset eğitimi?
Ben tarihe çok meraklıyım, o yüzden siyasal bilimleri tercih ettim. İşletme okumak istemedim.
Ender Bey size çok karışan bir baba değil herhalde siyaset okumanıza izin verdiğine göre...
Hayatımla ilgili kararları bana bırakır. O konuda çok şanslıyım.
Peki siz daha çok işkolik babanıza mı yoksa neşeli eğlenceli dedenize mi benziyorsunuz?
ikisine de. İş saatlerinde babam gibi, özel hayatta dedem gibi olmaya çalışıyorum.
Babanızın en sevdiğiniz yönü nedir?
Dürüstlüğü. Kıvırmayı sevmez
Neden İzmir’de babanızla çalışmıyor sunuz ?
Cam işi hızlı büyüyor, amcama yardımcı olmak daha doğru geldi.
Babanızla ortak neden keyif alıyorsunuz ?
Tavla ve maç izlemek. Ayrıca babamla yemek yapmaktan müthiş keyif alıyoruz, işhayatındaki bazı sırlar da yemek tarifleri arasında geliyor.