Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, cami katliamının ardından Dışişleri Bakanı
ile Yeni Zelanda’ya yaptıkları ziyaretin o kıtadaki Müslümanlara büyük moral verdiğini söyledi. Oktay, bir Müslümanın “Bize öyle bir özgüven verdiniz ki, dünyayı bağışlasanız bunu izah edemeyiz” dediğini anlattı
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte terör saldırısının ardından gittiği Yeni Zelanda’daki temaslarını Milliyet’e değerlendirdi. Yeni Zelanda’daki olayın terör saldırısı olduğunun altını çizen Oktay, “Bana ne, başka bir dünyada deme lüksümüz yok. Doğrudan sizinle ilgili. Sizi tehdit ediyor. 20 saatlik mesafe ‘bana ne’ dediğiniz an, bakmışsınız 20 dakikaya iner. Ertesi gün İstanbul’dadır” dedi. Oktay, Milliyet’in gündeme getirdiği Türkiye’nin yargılamaya müdahil olmasıyla ilgili de, “Oradaki yargılamaya faydalı olacak şekilde çalışıyoruz. Faydası olacak şeyleri paylaşıyoruz, ama yargının bunu ne kadar kullanacağını bilemeyiz. ‘Bu delidir, ne yapsa da yeridir’ dedirtmemek için çalışma yapıyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin Yeni Zelanda’ya, Somali’ye, Arakan’a giderken, Golan Tepeleri için tepki gösterirken, bedeli ne olur diye düşünmediğini belirten Oktay, Türkiye’nin ilkesel bir duruşu olduğunu söyledi. Oktay’ın açıklamaları şöyle:
- Terör saldırısından sonra gerçekleştirdiğiniz Yeni Zelanda ziyaretinizden izlenimleriniz neler?
“Benim çok etkilendiğim bir Myanmar ziyaretim vardı. Şartlar tamamen farklı olsa da Yeni Zelanda’da da öyle bir duygu hissettim. Arakan’da kamplara girdik. Üzerinde giyecek elbisesi, yiyecek bir şeyi yok. Ama insanlar bunlarla ilgili talepte bulunmuyor. ‘Beni insan olarak kabul edebilir misiniz, kabul ettirebilir misiniz?’ diyor. Cuma namazı kılacaktık. Hutbeye yetiştik. Dili anlamıyoruz. Ben hayatımda o güzellikte Cuma namazı kılmadım. O okuyor ağlıyor, biz ağlıyoruz. Sonradan öğreniyoruz ki ‘Türkiye’den gelmişler ve bizi kurtaracaklar’ diyorlarmış. Türkiye’den bizi kurtaramaya geliyor diyen insanların gazetesi, dergisi, okuma yazması, radyosu, interneti yok.”
Diriliş aynı Diriliş
- Yeni Zelanda’da neden etkilendiniz?
“Myanmar’daki yokluk içerisinde yaşadığımız manzaranın bu defa varlık içerisindeki farklı bir versiyonunu yaşadım. Gene onlar ağlıyor, biz ağlıyoruz. Bir kişi ‘Oğlum Diriliş’i izlerdi. Biz onları filmlerde zannediyorduk. Ben şimdi gördüm ki Diriliş aynı Diriliş. Ertuğrul da burada, Osman Gazi de burada, başımıza bir şey geldiği anda siz yanımızdasınız. Biz yalnız değiliz. Türkiye yanımızda, Recep Tayyip Erdoğan yanımızda’ dedi. Sarılarak diyorlar ki, ‘Sizin ziyaretinizin bu kıtadaki Müslümanlar için ne anlama geldiğini size sabaha kadar anlatma şansımız yok. Bize öyle bir özgüven verdiniz ki, dünyayı bağışlasanız bunu izahı edemeyiz.’ Bizim vatandaşımız ise ‘Benim devletim burada’ dedi. Bir bütün olarak, Türkiye devleti olarak buradayız ve ne yapabiliriz mesajını doğrudan devlet nezdinde verdik.”
- 20 saat, 20 dakikaya iner
“Terör eylemi diye bağıra bağıra söyledik. Bu haçlı zihniyeti durup dururken olmadı. Olayın bireysel olması mümkün değil. Organize bir örgütün içinde, fikir olarak yetişmiş, size karşı bilenmiş bu olayda, ‘Bana ne, başka bir dünyada’ deme lüksümüz yok. Doğrudan sizinle ilgili. Sizi tehdit ediyor. 20 saatlik mesafeye bana ne dediğiniz an, bakmışsınız 20 dakikaya iner. Ertesi gün İstanbul’dadır. Her ziyaretin bir karşılığı var.”
- İki ülke olayla ilgili işbirliği yapıyor mu?
“Tek başına planlaması mümkün değil. İki ülke arasında istihbarat, bilgi alışverişi ilk andan beri var. Türkiye’de terörist kimlerle görüştü nereye gitti bunların çalışmalarını bütün detaylarıyla yapıyoruz. Oradaki yargılamaya faydalı olacak şekilde çalışıyoruz. Faydası olacak şeyleri paylaşıyoruz ama yargının bunu ne kadar kullanacağını bilemeyiz. Başka ülkenin yargısına karışamayız. ‘Bu delidir, ne yapsa da yeridir’ dedirtmemek için çalışma yapıyoruz. Bu terör eylemidir ve ortada bir terörist vardır. Bu terörist yalnız değildir.”
‘Piyasa hızlıca toparlanıyor’
- 1 Nisan’dan sonraki ajanda ne olacak?
“Biz diyoruz ki; hızlı hareket ediyoruz. (Sistem) esneklik sağlıyor, dinamizm sağlıyor, güçler ayrılığını sağlıyor. Önceden bizi çökertecek atakları şimdi hafif şekilde atlatabiliyoruz. Piyasa mesajı net alıyor, hızlı şekilde toparlanıyor. Ülke olarak faydasını görüyoruz. Vatandaş, ‘bana, benim ilime, ilçeme bu sistem değişikliğinin artısı ne olacak?’ diyor. Doğrudan vatandaşa yansımasını sağlayacak çalışma içerisindeyiz. 1 Nisan’dan sonra hızlı bir şekilde gündeme gelecek, uygulamaya alacağız.”
‘Devlet aklı olan ülkeyiz’
- ABD F 35’ler konusunda blöf mü yapıyor?
“Amerika’nın bize yaptığına şöyle bakın... Bugün ürettiğimiz stratejik ürünlerin hemen hepsiyle ilgili geçmişte yaşadığımız sorunlar vardır. Sorunların bize faydası oldu. Kötü ev sahibi mal sahibi yapar. Burada da (F-35’ler konusunda) onu yapacak. Bizim kendimizi daha çok kamçılamamıza, rehavete kapılmamıza, önümüzdeki projeleri hızlandırmamıza sebep oluyor. Kendi jetimizi, kendi uçağımızı yapacağız. Devlet aklı olan bir ülkeyiz. Akşamdan sabaha bizde fikir değişmez. Biri kalkıp oyun bozanlık yapıyor ise, o onların düşüneceği bir şeydir. S-400 ile ilgili imza atmışız. Biri çıkıp ‘Pardon istemiyorum’ dediğinde, imzamızı geri çekelim diye devlet yönetmiyoruz. Karar alırken de birinden icazet alan bir yapımız yok. Türk insanı tehdide boyun eğmez. Hele devlet boyutunda düşünürseniz, asla.”