CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçen hafta muhalefet partilerini ziyaret turuna başladı. Şimdiye kadar DEVA, DP ve Saadet Partisi ile görüştü. Özel’in ziyaretlerinde kamuoyuna da açıkladığı gibi iki konuda mesajlar verdiği belirtiliyor. Belediye başkanları üzerinden karşılaştığı davalar ve cumhurbaşkanı adayını belirleme süreci. Parti bu turun benzerini Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ve Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci ile daha önce İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davalar konusunda da yapmıştı.
Özel görüşmelerinde 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayının geç açıklanmasının sorun olduğunu bu kez erken belirlenmesi için harekete geçmeyi doğru bulduklarını söylemiş. Ayrıca altılı masanın toplumda hedeflenenin aksine, kafa karışıklığı yarattığını anlatmış. Özel’in Manisa’da duyduğu bir yorumu aktardığı ve “yuvarlak masada patron kim o bile belli değildi dendi” dediği ifade ediliyor.
Gönülden geçen ve zorunluluklar
Özgür Özel ile geçen kasımda bir yemekte buluştuğumuzda, diğer muhalefet partileri ile CHP arasındaki mesafenin dikkat çekici boyutta olduğunu gözlemlediğimi belirterek, “Bu 50+1 kriteri değişmediği müddetçe bu durum sorun yaratmaz mı?” diye sormuştum. CHP Genel Başkanı, “Partilerin birbirini şimdi kısıtlamadan ve ulaşabildikleri en iyi oy oranına ulaştıklarında ölçme değerlendirmeyle yani son tartıya göre adil dağılımlarla Meclis aritmetiği içinde ittifaklar yapılabilir” demişti. Gönlünden geçeni de şöyle anlatmıştı:
“Küstahlık ve kibir olarak algılanmasın, görünen o ki en güçlü ve işte diğer partiler şimdi yüzde 10’un altında ölçülüyorken, bugünlerde yüzde 30’un üstünde ölçülen bir parti olarak CHP cumhurbaşkanı adayını belirleyecek. Bunu belirlerken olası ittifakların bileşenleriyle de mutlaka görüşecek. Eğer biz ittifak yapmadan 300’ün üzerinde bir milletvekili çıkarabiliyor ve adayımızı seçtirebiliyorsak Türkiye ittifakıyla yol yürümek gönlümüzden geçer.”
Özel’in başladığı parti turu bu sözleriyle uyumlu. Ayrıca Özel’in Saadet Partisi grubunun düşmemesi için bir milletvekilini grubun düşmeyeceği garantilene kadar oraya verdiğini de hatırlatalım. Buna rağmen, CHP’nin ziyaretlerinde “nezaketin” yanı sıra mesafeyi kısaltma amacı olduğunu da düşünüyorum.
Örneğin TİP ile görüşecek mi ve bu görüşme nasıl bir atmosferde geçecek onu merak ediyorum. Özel Meclis açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan salona girdiğinde ayağa kalktığı için TİP milletvekili Sera Kadıgil eleştirince “Partinin oyu yüzde 1,5 ve bizden giden tepki oylarıyla alıyorsun. Meclis’teki her konuşmanızı biz devrettik geçmişte sana, ben devrettim” demişti. TİP, kendilerine “CHP medyası” tarafından ambargo uygulandığını da açıklamıştı. Bir başkası Gelecek Partisi ile yapılacak görüşme. Davutoğlu son grup toplantısında iktidar kadar CHP’yi de eleştirdi ve “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na söylüyorum, senin işin ne zaman yapılacağı belli olmayan seçime hazırlanmak değil İstanbul depremine hazırlanmaktır” dedi.
Özgüven ve hesap
Tam bu noktada adını saydığım muhalefet partilerinin oy oranlarını hatırlatarak imada bulunanlar olacağına eminim. Bu bana söylemek istediğim iki şey için fırsat sunar. Birincisi CHP’nin son dönem attığı tüm adımların diğer muhalefet partileri tarafından “panik atak geçiriyorlar ve tüm tuşlara aynı anda basıyorlar”, “Yalnız kaldıklarının farkındalar, gönül alıyorlar” diye tercüme edildiğini. İkincisi de diğer muhalefet partilerinin oy oranlarını küçümseyen CHP’lilerin yerel seçimlerde olanın bir sonraki seçimde de olacağına güvenerek, artık iki partili bir yapı oluştuğunu ve muhalefet seçmeninin kendi logosu altında buluşacağına dair özgüveni yüksek cümleler kurduğunu. Özgüveni yükseklerin, birbirine düşman muhalefet hakkında özellikle de kararsız seçmenin nezdinde başka ne gibi cümleler kurabileceğine dair olasılıkları da hesaba katmasında fayda olabilir. Altılı masaya oturanların yüklediği anlam ile ona dışardan bakanların ne gördükleri arasındaki farka bir örneği Özel, en az bir görüşmesinde anlatmış. Öte yandan, CHP’nin diğer muhalefet partilerinin kendinden uzakta bir yerde “odaklanmaması” için çaba harcayacağını düşünüyorum. Bakalım göreceğiz.
