Artık ABD’siz bir savunma doktrini üzerinde çalışmaya başlayan Avrupa Birliği, Türkiye’yi, oluşturmaya çalıştığı “güvenlik şemsiyesi”ne dahil etmeye hazırlanıyor
Donald Trump’ın yönetime gelmesinin ardından ABD’nin, Avrupa kıtasının güvenliğinden elini çekme kararı almasıyla birlikte harekete geçen Avrupa Birliği (AB), Türkiye gibi askeri ciddi güce sahip ancak Birlik üyesi olmayan ülkeleri, savunma ve güvenlik alanında saflarına çekmeye hazırlanıyor. Bu kapsamda AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin, önümüzdeki günlerde güvenlik, savunma, istihbarat ve dış politika alanında ivme kazanması bekleniyor.
Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin Avrupa kıtasının yeni güvenlik mimarisi konusundaki hazırlık çalışmalarına Türkiye de dahil edilecek. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin düzenlediği Antalya Diplomasi Forumu (ADF) gibi etkinliklere yönelik ciddi bir ilgi artışı gözlemleniyor. Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Marta Kos, AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile Fransa, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerin önde gelen bakanları, düşünce kuruluşlarının etkin isimlerinin ADF’ye katılması bekleniyor. Keza NATO Genel Sekreteri Mark Rutte başta olmak üzere, AGİT ve Avrupa’nın önde gelen düşünce kuruluşlarının temsilcilerinin de forumda yer alması öngörülüyor.
Her düzeyde davet
Milliyet’e bilgi veren Avrupa Komisyonu kaynakları, Kos’un ADF’ye katıldıktan sonra Ankara’da ilk resmi temaslarını gerçekleştireceğini belirtti. Aynı kaynaklar, Türkiye ile ikili düzeyde siyasi istişarelerin artırılmasının yanı sıra, uzun süredir askıya alınmış olan AB-Türkiye Ortaklık Konseyi’nin yeniden canlandırılmasının da gündemde olduğunu aktarıyor.
Söz konusu kaynaklar, Ukrayna ile Rusya arasında imzalanacak olası ateşkesin takibi ve ABD’nin Avrupa kıtasının savunmasından çekilmesiyle oluşacak boşluğun doldurulması konularında, Türkiye’nin her düzeyde davet edileceğini ifade ediyor. Ankara’nın hem Kiev hem de Moskova ile samimi ve saydam bir diyalog yürütebildiğine dikkat çeken yetkililer, ayrıca Türkiye’nin muharip tecrübesi bulunan, Batı dünyasının en büyük ordularından birine sahip olduğunun da altını çiziyor. AB’nin karşı karşıya kaldığı krizler, Türkiye’nin stratejik önemini bir kez daha gözler önüne sererken, Brüksel ile Ankara arasında savunma ve güvenlik alanında yapısal bir iş birliği modelinin şekillendirilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Sağlam bir ortak
Türkiye’nin mali açıdan makul ve teknik açıdan oldukça başarılı bir savunma sanayisine sahip olması, zorunlu askerlik uygulaması sayesinde gerektiğinde milyonlarca askeri seferber edebilme yeteneği, Ankara’yı göz ardı edilemeyecek bir ortak hâline getiriyor. AB diplomatik kaynakları, Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan yakınlaşma süreci ve önümüzdeki hafta İsviçre’de Birleşmiş Milletler önderliğinde düzenlenecek gayri resmi Kıbrıs liderler zirvesinin, AB içerisinde Türkiye lehine olumlu bir hava yarattığını belirtiyor.
AB içerisinde Türkiye’nin savunma politikalarına entegrasyonunu savunan isimlerden biri de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte. Rutte, 3 Şubat’ta Brüksel’de düzenlenen olağanüstü AB liderler zirvesinde, Avrupa güvenlik mimarisinde Türkiye’nin mutlaka yer alması gerektiğini dile getirdi. Bu çerçevede, Londra’da yapılan liderler düzeyindeki toplantı ve geçtiğimiz hafta Brüksel’de düzenlenen olağanüstü zirvenin ardından, AB kurumları başkanları, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu AB üyesi olmayan Avrupa müttefikleriyle video konferans yoluyla istişare sürecini genişletti.
Öte yandan, Paris’te genelkurmay başkanları düzeyinde yapılan toplantılarda Türkiye’yi Genelkurmay Başkanı Metin Gürak temsil etti. AB ve NATO’daki Avrupalı müttefikler, savunma sanayii, askeri istihbarat ve operasyonel iş birliklerini artırma hedefiyle Türkiye ile yakın temaslarını sürdürecek. ABD’nin Avrupa’dan çekilmesiyle oluşacak konvansiyonel kıta güvenliği boşluğunun doldurulması için tasarlanacak yeni güvenlik mimarisinin merkezinde Türkiye ile birlikte İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Polonya gibi ülkelerin yer alması bekleniyor.